ABD Başkanı Trump, Meksika sınırına duvar yaptırmakta kararlı. Önce, duvarın Meksika tarafından yaptırılacağını söylemiş olsa bile, bu gerçekleşemedi.
Sonra Trump, duvarın 4 ilâ 12 milyar dolara çıkacağını açıkladı ve bu iş için 11 milyar dolar ödenek ayrıldı. Daha sonra, Senatör Mitch McConnell, duvar yapımının 12 ilâ 15 milyar dolara mal olacağını açıkladı ise de, Senato İçişleri Komitesi’ndeki Demokrat üyeler, duvar yapımı maliyetinin 66 milyar doları bulacağını iddia ediyorlar.
Basına sızdırılan DHS Raporuna göre ise, duvar 21.6 milyar dolara mal olacak. En gerçekçi tahmin bu gibi duruyor.
Bilindiği gibi, bir siyahi Amerikan vatandaşının polis tarafından “nefes alamıyorum” demesine rağmen boğularak öldürülmesi, tüm ABD’de büyük protesto gösterilerine neden oldu.
Bu gösterilerin bazılarında, mağazalar yağmalandı. Ancak, sonrasında ABD polisi yağmacıları ve molotof kokteyli kullananları birer birer yakalayıp, ömür boyu hapisle yargılanmak üzere mahkemeye çıkarınca, yağmalama olayları kesildi.
Rakam yok
ABD’nin Çin politikası yalnız ABD’yi değil, bizi ve tüm dünyayı ilgilendiriyor. Çin’deki totaliter rejim, hiç kimseyi ve hiçbir kuralı önemsemiyor. Bir taraftan Uygur Türklerini toplama kamplarında yaşatırken, bir taraftan da kendi vatandaşlarının neredeyse % 88’ini fişlenmiş ve takip altında tutuyor. Bir taraftan, Güney Çin Denizi’ni işgal etmek üzere yapay adalar üzerine askeri üsler kurarken; diğer taraftan atom bombası geliştirmek üzere olan Kuzey Çin’i destekliyor.
Çin, Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) baskı yaparak, işgal etmek istediği Tayvan’a WHO’nun sağlık yardımı götürmesini engelliyor; özerk bir bölge olması kaydı ile Çin yönetimine verilen Hong-Kong’da tam hakimiyet kurmak istiyor.
ABD ne yaptı?
ABD önce Kuzey Çin’in füze denemelerini ve atom bombası geliştirmesini durdurmak üzere, Çin ile iyi ilişkiler kurma yolunu seçti; ama sonuç alamadı. Bu arada, Japonya ve Tayvan’ı kapsayan, Çin’i dışlamaya
Koronavirüs salgını, küresel ölçüde tüm ekonomileri sarstı. Karamsar ekonomistler ordusu, çok yakında dövizsiz; hatta, aç kalacağımızı söylüyor. Türk ekonomisinin batacağını, enflasyon bile yaratamayacağını söyleyenler var. Bir taraftan da, yüksek enflasyonu eleştiriyorlar.
Oysa, ABD’deki 1929 ekonomik buhranı veya ülkemizdeki 2000 yılları krizi ile karşılaştırıldığında bile, sanıldığı kadar kötü durumda olmadığımız anlaşılıyor. Çünkü, yukarıda bahsettiğim biri ABD’de, biri de ülkemizde karşılaşılan iki krizde, para basılarak sorunun çözülebileceği bilinmiyordu.
2000 Türkiye krizi, IMF’nin emrinden çıkmayarak para basmayı gündeme getirememek yüzünden başımıza geldi. Şimdi, o zaman IMF’nin emrinden çıkılmaz diyenler bile, “para basalım” diyorlar. Ekonomi yönetimi de para basmaya devam ediyor. Yapılması gereken de bu.
Büyük Buhran verisi
ABD’nin ‘Büyük Ekonomik Buhran’ olarak adlandırdığı, Ekim 1929 ilâ Ekim 1932 arasındaki dönemde,
Morten Ehrhorn ve Justin Hummerston’un birlikte yazdıkları Coffee (Kahve) kitabı, kahve hakkında az bilinen bilgiler paylaşıyor. Kahve, sadece dünyanın Ekvator’a yakın sıcak bölgelerde yetiştiğinden, bizde yetişmiyor. Yine de, “Türk Kahvesi”, aroması ve yapılış tarzı ile dünya çapında biliniyor.
“Gesha” veya “Yemen”, Arap Kahvesi’nin bir çeşidi sayılıyor. Üstelik, bu çeşitlerin alt segmentleri de var. En büyük taneli kahveler, “AA Kenya” ve “Supremo Kolombiya” kahveleri. Bu kahveler tutuluyor, ancak küçük taneli olup da tadı tercih edilen kahve çeşitleri de var. Aynı şarap gibi, “kahve tadım” davetleri de düzenleniyor. Bunlara “cupping” deniliyor.
Nasıl başladı?
Kahve ilk kez, 9. yüzyılda Habeşistanlı Kaldi adında bir çoban tarafından keşfedilmiş. Daha sonraları, din adamları uzun dualar sırasında uyanık kalabilmek için kahve içmeye başlamış. Kahve sayesinde insanlar, bitki tanelerini kaynatarak, içecek yapma işlemini geliştirmişler. 17. yüzyıla kadar Afrika ve
Hazine, TÜİK, TCMB, Akbank ve Bloomberg kaynaklı aşağıdaki gösterge ve çizelgeler, ülkemizin döviz durumunu açıklıyor:
Döviz pozisyonu incelenirken, stok değil akım değişkenlere bakılmalı. Bazı iktisatçılar, stok değerlere bakıp döviz durumumuzun yeterli olmadığını söylüyor; sıkıntı varmış gibi gösteriyorlar.
Rezerv yeterlilik seviyeleri, uluslararası standartların bir miktar altında; ancak, 2018’in ikinci yarısında daha düşük rezerv yeterlilik seviyemiz vardı ve borç ödeme konusunda bir sıkıntı yaşanmadı.
Bu aşamada, enflasyon, bütçe açığı, büyüme ve turizm geliri çok önemli akım değişkenler, olarak kendilerini gösteriyor.
Aşağıda, TCMB Brüt Rezervlerinin Kısa Vadeli Dış Borçlara oranını ve IMF Rezerv Yeterlilik oranı’nı gösteren çizelgeler (yukarıdaki 9 ve 12 numaralı göstergelerin zamana yayılmış hali) yer alıyor:
Katar’la yapılan swap anlaşması sonrası, döviz yeterliliğimiz daha da düzeldi.
Global ekonomik kriz, tüm ülke ekonomilerini etkiliyor. Herkes kendine göre tedbir alıyor. Ekonomi yönetimimiz ve hükümetimiz de şimdiye kadar çeşitli tedbirler aldı. Sokağa çıkmanın yasaklanmasını, ekonomik faaliyetlerin yürütülememesi açısından desteklemiyorum ama diğer tedbirleri destekliyorum.
En son Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV), döviz işlemleri için ciddi ölçüde yükseltildi. Binde 2 olan BSMV, artık yüzde 1 olarak uygulanacak. Eskiden olduğu gibi bankaların kendi aralarında veya devletle yaptıkları işlemlerle, ihracatçıların işlemlerine BSMV uygulanmayacak. Yine, döviz borçlularına bankaların döviz satmaları sırasında ve sanayicilerin ihtiyacı için döviz tahsislerinde BSMV yok. Yani artık, bankalarla döviz işlemi yapan, yüzde 1 vergi ödeyecek. Bu karar umarım, döviz karaborsası yaratmaz.
Diğer tedbirler
Yukarıdaki karardan önce de, ekonomi yönetimi Para ve Maliye Politikası’nda ve diğer konularda çeşitli düzenlemeler yaptı. Bunları toplu bir liste halinde aşağıda sunuyorum.
Koronavirüs salgını nedeniyle, ekonomilerde hem arz ve talep krizi hem de finansal şok yaşanıyor. Her zamanki resesyonlardan daha farklı olarak, hizmet sektörü ağırlıklı bir resesyon yaşanıyor. Küresel aktivite, nisan başlarından itibaren dip seviyeleri yaşıyor. Yılın birinci yarısı bittiğinde, dünya ekonomileri çift haneli bir daralma yaşamış olacaklar.
Bloomberg ve Akbank kaynaklı aşağıdaki grafikler, Euro Bölgesi, ABD ve Uzak Doğu’daki İmalat Sanayi Endekslerini gösteriyor. Grafiklerdeki ‘50’nin altındaki rakamlar, daralma ve küçülmeyi ifade ediyor.
Koronavirüs ortamından normal ekonomik hayata geçiş süreci, ülkelerin ekonomik durumlarını çok ciddi etkileyecek. Bu konuda akıllı davranıp, gerekli tedbirleri alarak, ekonomilerini açabilen ülkeler, kârlı çıkacaklar. IMF ve Akbank kaynaklı aşağıdaki çizelge, bir bilgi olmak üzere çeşitli ülkelerin bu konuda yaptığı hazırlıkları gösteriyor.
Bu çizelgede, yeşil bölgeler sınırlama ve standart kurallarla açılmayı; sarı bölgeler kısmi açılmayı ve kırmızı bölgeler kapalı kalmaya devam etme seçeneğini gösteriyor. Uluslararası seyahatler, zorunlu olmayan seyahatleri ifade ediyor. Hedefli izolasyon, Avrupa ülkeleri için, gönüllülük esasına dayanmaktadır.
Aşağıdaki grafik ise, seçilmiş Avrupa ülkelerindeki 7 günlük hareketli ortalama bazında günlük vaka sayısı ile kapanma ve açılma zamanlamasını belirliyor. Grafikteki kare işaretleri kapanma ve yuvarlak işaretleri, normale dönüş zamanlamalarını gösteriyor.
Likidite çok artacak