Soğuk savaş, İkinci Dünya Savaşı sonrasında tam bir barış sağlanamaması sonucu başladı ve Sovyetler Birliği’nin dağılması ile sona erdi. Soğuk savaş sonrası ABD, Sovyetler Birliği’ni iyice küçültme olanağı elde etmişken, bu yola gitmedi ve “Terörizmle Savaş”a başladı. Bu sloganla, Irak’ı işgal etti. Bu hareket giderek, ABD’nin İsrail’in güdümüne girdiği ve asıl savaşı Müslümanlara karşı yapmak istediği algısına neden oldu.
1980’de ABD Başkanı Ronald Reagan’ın başlattığı “Yeni Soğuk Savaş” politikası, zamanla Sovyetler Birliği’ni çökertti. Reagan, savunma harcamalarını çok artırdı. Sovyetler, buna karşılık vermek isteyince, gittikçe artan savunma harcamaları, Sovyet ekonomisinin iflası ile sonuçlandı. ABD’nin başlattığı Yıldız Savaşları (Star Wars) savunma sistemi, ABD topraklarına hiçbir biçimde yabancı roket girememesi prensibine dayanıyordu. Sovyetler de benzer bir sistemi hayata geçirmek istediklerinde, ne bunu yapacak parasal güçleri ne de yeterli bilgisayar teknolojileri olmadığını
Neil Pasricha’nın, mutluluk reçetesinin “dokuzuncu sırrı”, “Başkalarının veya istatistiklerin söylediği her şeye inanma!” şeklinde özetlenebilir.
Biliyor muydunuz? “Göğüs kanseri hastalarının %97’si sigara kullananlardır ama sigara kullananların %97’si hiç göğüs kanseri olmamışlardır.” (ABD İlaç Enstitüsü-Institute of Medicine)
İstatistikler, çoğu zaman sizi yanıltmak için derlenirler. Bu nedenle, ne istatistiklere ne de nasihatlere fazla önem verin. Bunları birer tavsiye olarak kabul edin. Tavsiyeleri dinleyin ama kendi kararınızı verip ve uygulayın.
Dikkatle değerlendirirseniz, birçok atasözünün ve tavsiyenin birbirlerine ters düştüklerini görürsünüz. Özdeyişler ve tavsiyeler, her durum için geçerli değildir.
- Birisi, “Müdafaa şampiyonluğun anahtarıdır!” derken; diğeri “En iyi müdafaa hücumdur!” diyor.
- Birisi, “Kuşkanatları beraber hareket eder!” derken; diğeri, “Karşıtlar birbirini çeker!” diyor.
- Birisi,
Neil Pasricha, mutlu-luğun reçetesini “The Happiness Equation (Mutluluk Denklemi)” kitabında anlatıyor. “Want Nothing + Do Anything = Have Everything (Bir Şey İsteme + İstediğini Yap = Her Şeye Sahip Ol) formülü, Pasricha’nın mutluluk reçetesinin temel denklemini oluşturuyor.
Geçen hafta, mutluluğun dokuz sırrından ilk beşini açıklamıştım. Bunlar, “ilk işin mutlu olmak”, “eleştiriden çekinme”, “ikramiyeyi kazandığını unutma”, “emekli olmayı düşünme” ve “yeterince kazan” biçiminde idi.
Pasricha’nın altıncı sırrı, “hiçbir zaman tamamen meşgul olma” biçiminde açıklanıyor. İnsanlar genellikle, çalışıyorlar; düşünüyorlar ve çalışmasalar bile tüm zamanlarını işlerini düşünerek geçiriyorlar. Oysa, bizlerin düşündüğümüz ve çalıştığımız zamanın dışında da zamana da ihtiyacımız var.
Boş zamanın önemi
Bu boş denilebilecek zamana tatil, spor veya hobi zamanı diyebiliriz. Bu boş zaman, zamanınızın en az dörtte birini
Neil Pasricha, mutluluğun reçetesini “The Happiness Equation (Mutluluk Denklemi)” kitabında anlatıyor. Bugün, kitaptaki dokuz sırdan üçüncüsü ile devam ediyorum.
Beynimizdeki “Amygdala” bölümü, ilkel insandan kalma “Onu yiyebilir miyim?” ya da “O beni yiyebilir mi?” duygularının öne çıkmasına neden olur. Bu duygu, “endişe” ve “negatif düşünce”ye yol açar. Biz, duygularımızı kontrol edemesek bile, duygular karşısındaki tepkilerimizi kontrol edebiliriz.
Gittikçe daha çok şeye sahip olma kültürü, içimize yerleştirildi. Bir türlü “Daha fazlasını istemezdim!” diyemiyoruz. Oysa, yaşamamız bile mutlu olmamız için yeterli değil mi? Bir İran atasözünü hatırlayalım: “Ayağı kesilmiş bir adamla karşılaşıncaya kadar, en çok üzüldüğüm şey, bir ayakkabım olmadığı idi!”
Büyük ikramiye
Dünyada 7 milyar insan var. Şimdiye kadar, 115 milyar insanın yaşadığı hesaplanıyor. Yani, 108 milyar insan ölüp gitmiş.
Neil Pasricha, mutluluğun reçetesini “The Happiness Equation (Mutluluk Denklemi)” kitabında anlatıyor. Susan Kein, Pasricha için, “Dale Carnegie geçen yüzyılda vardı. Stephen Covey son 10 yılın adamı idi; şimdi Pasricha var” diyor.
“Want Nothing + Do Anything = Have Everything (Bir şey İsteme + İstediğini Yap = Her şeye Sahip Ol) formülü, Pasricha’nın mutluluk reçetesinin temel denklemini oluşturuyor. Gerçekten ben de, krallarla, prenslerle, en meşhurlarla ve en zenginlerle birlikte olma fırsatını yakaladım ama onların hiçbirinin gerçek mutluluğu yakalamış olduklarını göremedim. Pasricha da, aynı tecrübeyi yaşamış ve mutluluk formülünün “9 Sır”rını şöyle açıklıyor.
Birinci sır
Büyük bir başarının ardından mutlu olacağınızı zannedersiniz. Oysa, önce mutlu olmayı deneyin; başarı onu takip edecektir. Shakespeare’nin dediği gibi, “İyi veya kötünün ne olduğunu, düşünce sisteminiz belirler”.
Bildiğimiz tarih olayları, bu dünyada geçmiştir ve hayatımızın çok
J.M. Fenster’in yeni piyasaya çıkan son kitabı “Cheaters Always Win (Hile Yapan - Aldatan Her Zaman Kazanır)”, koronavirüs tedbirlerine rağmen, büyük satış yaptı. Amerikan tarihinden örnekler veren kitap, politikada, dinlerde, finansta, ekonomide, sporda, evlilikte, sosyal hayatta, bağış kampanyalarında, çekilişlerde, televizyon yarışmalarında ve eğitim sisteminde ne hileler yapıldığını ve hilebazların nasıl her zaman kârlı çıktıklarını anlatıyor.
ABD dolarının dünya parası olarak kabul ettirilmesi, yaşanılan en büyük aldatmacalardan birisi olarak görülüyor. Kızılderili liderlerine birkaç gerdanlık verip, toprakları istila edilmemiş miydi? Bazen bir milletin tümü, ortak çıkarları varsa, başka bir milletin, soyun vs kandırılmasına göz yumuyor. Bunun adı bazen demokrasi, bazen özgür irade, bazen akıllılık, bazen kader, bazen de emperyalizm oluyor.
“Hilebazlar aslında kendilerine karşı hile yapmışlardır” şeklinde, hiç de doğru olmayan bir söz var. Yine “Sadece köpekler hile yapmaz” sözü de doğru değil.
“Shit Happens (Roll With It)” Hachette UK yayınevinin yeni kitabı. Ben “Olan Olur Alışın Gitsin” şeklinde tercüme ettim; başka tercümeleri de olabilir. Kitap alışılmamış aforizmalara yer veriyor. İşte onlardan bazıları:
- Neyse ki ısrarlı bir çalışma, kabiliyetin yerine geçebiliyor. (S. Martin)
- Unutmayalım; verecek daha çok şeyimiz var. (S. Biles)
- Harekete geçmekle, her zaman başarı elde edemeyebilirsiniz; ama unutmayın ki, harekete geçmeden de başarılı olunamaz. (B. Disraeli)
- Akıllının ilk yapacağını, aptal en son yapar. (B. Gracian)
- Fırsatlar, gün batımı gibidir; çok beklerseniz en iyi anı kaçırabilirsiniz. (W.A. Ward)
- İnsanlar, “endişeli” hayvanlardır. (L. Thomas)
- Gözlemlerim, başarıya çok yaklaşmışken başladıkları işi yapmaktan vazgeçmekle başarısız olmuş insanlarla doludur. (T. Edison)
Koronavirüs salgını ABD’nin vize sistemini alt üst etti. ABD eğitim sistemi, önemli ölçüde yabancı öğrencilerin ödentileri ile besleniyor. Bu yıl üniversiteler ve yüksek okullar mezuniyet törenlerini yapamadı veya internet üzerinden yaptılar. Okulların birçoğu bu yıl sonu eğitime internet üzerinden devam etmek zorunda kaldıkları için yeni mezunlara (gerçek olmasa bile) ‘uzaktan öğretim’den mezun olmuş muamelesi yapılıyor.
ABD Dış İşleri Bakanlığı, şimdilik öğrenci vizelerini durdurmuş durumda. Yani ABD’de okuyan öğrenciler halen okullarına dönemiyorlar. Ancak öğrenci vizelerinin yeniden açılması için çalışılıyor. Zaten okullardan da bu konuda baskı var.
Diğer vizeler
ABD Dışişleri’nden 8 Haziran’da yapılan açıklamaya göre, Avusturya, Belçika, Brezilya, Çin, Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İran, İrlanda, İtalya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya,