Hazirandan itibaren ekonomide belirgin bir toparlanma gözlemleniyor. Kredilerdeki artış ve likidite desteği, bir çok sektörü hareketlendirdi...
Ülkemiz ekonomisindeki ekonomik aktivite, pandemi ile birlikte nisanda dip seviyelerini gördü. Hazirandan itibaren ise, ekonomimizde belirgin bir toparlanma gözlemleniyor. Ekonomimiz normal işlerliğine ulaşmamış olsa bile, kredilerdeki artış ve likidite desteği, bir çok sektörü hareketlendirdi. Buna paralel olarak da hem kapasite kullanım oranlarında hem de beklentilerle olumlu artışlar dikkati çekti.
Döviz durumumuz
Öte yandan, tüm ülkeler yüksek işsizlik oranları ile karşılaştılar. Bu krizin en belirgin özelliği, global işsizliğin çok yükselmesi oldu. TÜİK, Bloomberg ve Akbank kaynaklı aşağıdaki grafikler, ABD ve ülkemizdeki işsizlik oranlarını gösteriyor.
Yabancılarda Türkiye’nin döviz açığının artacağı yönünde bir beklenti var. Ancak, dış borçların geri ödenmesi konusunda hiçbir sıkıntımız olmayacağı da paylaşılıyor. Ekonomimizde yıl sonu itibari ile 20 milyar dolar civarında kümülatif toplam bir cari açık bekleniyor. Her şeyi, pandeminin ikinci dalgasının büyüklüğü belirleyecek. Ama Türkiye’nin, bu konuda iyi iş çıkarttığı yolunda herkes hemfikir.
Merkez Bankası ve Akbank kaynaklı aşağıdaki grafikler, cari dengemizin ve finansmanının şimdiye kadarki durumunu gösteriyor.
Dış borçlanma ve reel faiz
Önümüzdeki kısa dönemde, ülkemizin dış borçlanması hem Hazine hem de bankalar aracılığı ile yapılacak. Bu nedenle, dış borç alabileceğimiz kaynaklarla ilişkilerimizin sıkı tutulması ve ticari bankalarımızın kârlılığının sürdürülmesi gerekli. Bu aşamada, bankalardaki döviz mevcutlarının Merkez Bankası’na devrinin düşünülmediği açıklanmalı.
Yabancılar, ülkemizdeki reel faizin çok düşük kaldığını ve bu durumun sürdürülemez olduğunu söylüyorlar. Merkez Bankamızın da, faiz indirimlerini durdurduğu gözleniyor. Aşağıdaki tablo, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemizdeki reel faiz seviyesinin oldukça düşük olduğunu gösteriyor.