Çocuklara yönelik sağlam çocuk takipleri büyüme ve gelişmenin izlenmesi, mevcut ya da oluşabilecek hastalıkların önceden tespit edilmesi için son derece önemlidir. Bu sağlam çocuk takiplerinden birisi mutlaka okul öncesi dönemde yapılmalıdır. Okul öncesi sağlam çocuk takibinde çocuklar öncelikle ayrıntılı bir fizik muayene ile değerlendirilmeli boy, kilo ve tansiyon ölçümleri yapılmalıdır. Bazen sadece muayene bile olabilecek birçok hastalık hakkında bize ipucu verebilir. Yine bu takiplerin bir parçası olan laboratuvar testleri ile gelişebilecek çeşitli hastalıklar, sakatlıklar, büyüme-gelişme geriliği, erken puberte gibi durumlar erkenden tespit edilebilir ve gerekli önlemler alınabilir.
Okul Öncesi Dönemde Yapılması Gereken Laboratuvar Testleri Nelerdir?
1- Tam Kan Tahlili Ve Kan Demir Düzeyi Ölçümü: Kansızlık veya demir eksikliği için tam kan tahlili ve kan demir düzeyi ölçümü yapılmalıdır. Kansızlık saptanırsa ileri tetkikler gerekebilir. Bu tetkileri her yıl okul öncesi dönemde tekrarlamakta fayda vardır. Çünkü kansızlık ve/veya demir eksikliği çocukta halsizlik, dikkat eksikliği ve algılama bozukluna neden olarak okul başarısını ve yaşantısını kötü yönde etkileyebilir.
Çinko insanların büyüme-gelişme ve sağlıklı olmaları için gerekli çok önemli bir biyoelementtir. Çinko tüm dünyada eksikliği en çok görülen element olup doğada su, toprak ve havada bulunur, varlığı tüm ekosistem için zorunludur.
Gıdalardan ise en fazla et, süt ve süt ürünlerinde bulunur. Bunlar dışında istiridye, ıspanak, susam, kabak çekirdeği, fındık, ceviz, enginar, yumurta, muz çinko içeren diğer gıdalardır. Ama çinkonun asıl kaynağının kırmızı et olduğu unutulmamalıdır.
Vücutta bulunan çinko miktarı 1,4-3 gr’dır. Vücuttaki çinko en çok saç, tırnak, prostat bezi, semen, sperm, karaciğer ve kemiklerde bulunur.
Çinko Vücudumuzda Çok Sayıda Biyokimyasal Olay İçin Gereklidir.
- Bağ dokusu sentezinde görev aldığı için yara iyileşmesi için mutlaka gereklidir.
- Bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını yerine getirmesi, özellikle de virüsler ile savaşmak için çinko mutlaka gereklidir.
- DNA, RNA sentezi, protein sentezi ve hücre yenilenmesinde çok önemli bir role sahiptir.
- İnsülin sentezinde dolayısı ile kan şekerinin düzenlenmesinde rol oynar.
DİYABETLİ HASTALAR DİKKAT! HBA1C TESTİ SİZİ ELE VERİYOR…
Diyabet Nedir?
Diabetes Mellitus (Şeker hastalığı) kan şekerinin düzenlenmesinde görevli insülin hormonunun miktarının ya da etkisinin azalması sonucu oluşan , vücudun şeker kullanımının bozulması ile karakterize bir karbonhidrat metabolizması bozukluğudur. Diyabet kronik bir hastalık olup takip ve tedavisi düzenli yapılmaz ise ilerleyen dönemlerde göz, böbrek, sinir sistemi , kalp-damar sistemi başta olmak üzere nerdeyse tüm vücudu etkiler, kalıcı sekeller ve ölüme neden olur.
Diyabetin tanı ve takibi nasıl yapılır?
Diyabet tanı ve takibinde en önemli kan testleri açlık kan şekeri ölçümü, glukoz tolerans testleri ve hemoglobin A1c (glikozile hemoglobin) testidir.
HbA1c nedir?
Glikozile hemoglobin (HbA1c), eritrositlerin içinde bulunan, asıl görevi dokulara oksijen taşımak olan hemoglobinin glikozillenmesi ile oluşan bir moleküldür. Ölçümden önceki son 3 aylık ortalama kan glukoz değerini gösterir. Kandaki glukoz miktarı ile HbA1c arasında böyle bir orantı bulunması HbA1c testini diyabetin tanı ve tedavisinde çok önemli aynı zamanda objektif bir test haline getirmiştir. Yine HbA1c ölçümü , geriye
İyot Eksikliği Zeka Geriliğine Neden Olabilir.
İyot vücudun tiroid hormonu üretebilmesi için gerekli bir mineral olup normal büyüme –gelişme , beyin - sinir sisteminin gelişimi ve çalışması için gereklidir.
İyot deniz suyunda , deniz havasında, denize yakın topraklarda, deniz hayvanlarında, deniz yosununda, et, süt, yumurta ve yetiştiği toprağa bağlı olarak sebzelerde bulunur.
Günlük iyot gereksinimi erişkinlerde 150 mikrogram, çocuklarda 100-120 mikrogram, bebeklerde ise 50 mikrogramdır. . Hamilelik ve emzirme döneminde iyot ihtiyacı artar. İyot alımı günlük 100 mikrogram altına düştüğünde yetersizlik belirtileri görülmeye başlar.
Besinlerle alınan iyot ince barsaktan emilerek kana gelir ve çok büyük bir bölümü tiroid bezi tarafından tutulur
İyot eksikliğine bağlı sorunlar henüz anne karnında iken başlar. Annede iyot eksikliği var ise düşük ya da ölü doğum görülebilir. Yine annedeki iyot eksikliğine bağlı olarak yenidoğan bebeklerde doğumsal anomaliler ve hipotiroidi oluşabilir.
Çocuklarda ise İyot eksikliğine bağlı olarak hipotiroidi, cücelik, zeka geriliği , büyüme-gelişme geriliği, sağırlık, dilsizlik (nörolojik kretenizm) görülebilir. Yine
Çocukluk Çağında Görülen Lösemiler
Kan damarlar içerisinde tüm vücudu dolanan, plazma ve kan hücrelerinden meydana gelen yaşamsal bir sıvıdır. Kan hücrelerinin yapım yeri kemik iliğidir. Kanda üç tip hücre bulunur. Bunlar; beyaz kan hücreleri (lökositler), kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ve pıhtılaşmada rol alan hücreler (trombositler) dir. Bu hücrelerin hepsi kemik iliğinde bulunan öncül bir kök hücreden oluşur.
Çocukluk çağında en sık görülen kanser şekli kan kanseri yani lösemidir. Lösemi beyaz kan hücrelerinin öncülü yani kök hücresi olan blastların çeşitli sebepler ile anormal çoğalması ve zamanı gelince ölmemesi nedeniyle oluşur. Anormal derecede çoğalan bu malign hücreler bir süre sonra tüm kemik iliğini doldurur ve kemik iliğinde normal kan hücrelerine yer kalmaz, normal kan hücrelerin yapımı bozulur ve sayısı gittikçe azalır. Dolayısıyla hastalık süresince yapımı aksayan bu normal hücrelerin eksikliğine bağlı kansızlık, kanama, sık enfeksiyon gibi belirtiler ve anormal hücrelerin kan yolu ile diğer organlara yayılmasına bağlı belirtiler görülür. Lösemi en çok beyne ve testislere yayılır.
Lösemiler artışı görülen beyaz kan hücrelerine
TALASEMİ (AKDENİZ ANEMİSİ)
Talasemi Nedir?
En çok Akdeniz ülkelerinde görülen ama göçler nedeniyle dünyanın her yerine yayılan eğitim ve tarama testleri ile kolaylıkla önlenebilen kalıtsal bir kan hastalığıdır.
Talasemi Nasıl Oluşur?
Talasemi hemoglobinin yapımındaki bozukluk sonucu oluşur. Hemoglobin akciğerlerden aldığı oksijeni dokulara taşıyan ve düzenleyen bir moleküldür. Kanda eritrositlerin (alyuvar) içinde bulunur. ‘’Hem’’ ve ‘’globin’’ olmak üzere iki kısmı vardır. Globin parçasında alfa ve beta adı verilen iki zincir bulunur. Bu zincirlerin üretimi genlerle kontrol edilir . Zincirlerin birinin üretiminin olmaması veya yetersizliği talasemiye neden olur. Alfa zincirindeki eksiklik alfa talesemiye, beta zincirindeki eksiklik beta talasemiye neden olur.
Talasemi Sıklığı:
Türk Hematoloji Derneği verilerine göre ülkemizde 1.3 milyon talasemi taşıyıcısı,, 4500 talasemi hastası bulunmaktadır. Tüm dünyadaki taşıyıcı sayısı ise 266 milyondur. Uzakdoğu ülkelerinde en sık görülen alfa talasemidir. Akdeniz ülkelerinde ve Türkiye ‘de görülen talasemi tipi ise beta talasemidir. Ülkemizde talaseminin en sık görüldüğü iller Antalya, Adana, Denizli ve İzmir’dir.
Beta Talasemi’ni
ÇOCUĞUNUZA BU TESTLERİ YAPTIRDINIZ MI?
Modern tıp uygulamalarında amaç önlenebilir hastalıkları önceden tespit ederek gerekli önlemleri almak ve bireyin sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamaktır. Özelliklede çocuklara yönelik sağlam çocuk takipleri büyüme ve gelişmenin izlenmesi için son derece önemlidir. Bu takiplerin bir parçası olan laboratuvar testleri ile gelişebilecek çeşitli hastalıklar, sakatlıklar, büyüme-gelişme geriliği erkenden tespit edilebilir ve gerekli önlemler alınabilir.
Bebeklikten itibaren rutin olarak yapılması gereken laboratuvar testleri :
1- Kan grubu tayini: Doğumdan hemen sonra yapılmalıdır.
2- Doğumsal metabolik hastalık tarama testi : 48-72 saat sonra( en geç 10 gün içinde) yapılır. Ülkemizde en sık görülen doğumsal metabolizma hastalıkları olan fenilketonüri, doğumsal hipotiroidi ve biotidinaz eksikliğine ilişkin yapılacak testler zorunludur. Halk arasında zeka testi olarak bilinen bu testler doğumun yapıldığı hastanede ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Bu testlerin yapılması için çocuğun beslenmeye başlamış olması önemlidir. Çünkü metabolik hastalıklar beslenme ile ortaya çıkar. Test için topuktan alınan
Kanser ve Yaşlanmadan Korunmak İçin Antioksidan Besinlerden Destek Alalım.
Vücudumuz tüm yaşamsal faaliyetleri için oksijeni yakıt olarak kullanır. Ancak bir çelişki olarak oksijen bu yaşamsal görevini yerine getirirken serbest radikal dediğimiz zararlı oksidan maddelerin oluşumuna neden olur.
Neyse ki vücudumuzda oksidan maddelerin zarar verecek ölçüde çoğalmasını engelleyen antioksidan maddeler , antioksidan mekanizmalar vardır ve bir oksidan -antioksidan dengesi söz konusudur. Bu denge bozulduğunda serbest radikallerin oluşumu kontrol edilemez ve hücrelerin yapıtaşı olan DNA’da hasarlanma başlar. DNA hasarı ise yaşlanmamıza, kalp-damar hastalıkları ve kanser başta olmak üzere çok çeşitli hastalıkların oluşumuna neden olur.
Antioksidanların bir kısmı vücutta doğal savunma mekanızması olarak hazır bulunurken bir kısmı gıdalar ile dışarıdan alınır. Vücutta bulunan doğal antioksidanların sağladığı koruma sınırlıdır. Dışarıdan diyet ile alınan antioksidan miktarının arttırılması ile vücuttaki doğal antioksidan mekanizmalar desteklenir, böylece kanser, kalp-damar hastalıkları ve diğer hastalıkların oluşması önlenebilir, yaşlanma geciktirilir.
Çok sayıda epidemiyolojik ve klinik