Kuyt, Egemen, Caner, Topal için “iyi oynarlarsa, etkili olurlarsa…” diye bir varsayım yok!

6 Şubat 2015

Tarihi rekabet Fenerbahçe ile Tranzonspor arasında da bambaşka türden bir gerilim olmasına sebebiyet verdi. Bu nedenle Fenerbahçe’nin, Galatasaray’dan sonra Trabzonspor ile oynadığı maçlar puan mücadelesinin ötesinde bir anlam ifade ediyor.

Yarın oynanacak karşılaşma öncesinde ligdeki görünüme baktığımızda iki takım arasında 13 puanlık bir fark olduğunu görüyoruz ki bu aslında Trabzonspor’un şampiyonluk şansının matematiksel olmasa da genel mücadele çerçevesi ve psikolojik anlamda kalmadığı anlamına geliyor.

Moral olarak kendisini yeniden lige döndürebilmesi, ligin onlar açısından bir anlam ve hedef ifade etmesi bakımından Trabzonspor için bu maç kazanılması gerekenler arasında örneğin haftaya karşılaşacağı Sivasspor’dan daha büyük öncelik gösteriyor.

Muhtemel bir kayıp Trabzonspor’un liderden 16 puan geriye düşmesi demek olduğu için belki de aynı zamanda Avrupa Kupaları macerasının bile dışında kalmak anlamına gelebilir.

Trabzonspor için ilk üçten sonra sıralanan Başakşehir ve Bursaspor’un hiç de kolay rakipler olmadığı da düşünülürse…

Trabzonspor, Fenerbahçe’yi yenebilir mi?

Kuşkusuz futbolda oynanmamış maç öncesinde peşin bir karar vermek mümkün değildir.

Ancak

Yazının Devamı

Milli Takım'ın şehri ve taraftarı nerede sessiz sedasız farkedilmeyi bekliyor?

4 Şubat 2015

Bozkurt Yılmaz geçtiğimiz hafta Fenerbahçe’nin Altınordu ile oynadığı maçı değerlendirdiği yazısının başında İzmir ve futbol gerçeğine dair bir giriş yapmıştı. Bu giriş daha çok Fenerbahçe özelinde olsa da genele rahatlıkla yayılabilecek bir gerçeklik ifade ediyor.

İzmir bugün Süper Lig’de temsil edilmiyor. Tıpkı, Adana, Antalya gibi Türkiye’nin en önemli şehirlerinden bir tanesinin, hatta bünyesinde Altay, Göztepe ve Karşıyaka gibi tarihi geçmişi olan kulüpler barındırmasına karşın futbolda üst düzeye geçecek hamleyi yapamıyor.

İlginç olan Karşıyaka’nın Basketbolda gösterdiği başarıyı futbolda en azından orta seviyelerde kalacak şekilde tekrarlayamamasıdır.

İzmir aynı zamanda da futbolu çok seven bir taraftar kitlesini de bünyesinde barındırıyor.

Bozkurt Yılmaz’ın yazısında andığı Rıdvan’ın Altay’ın kalesine gönderdiği o muhteşem gol o unutulmaz 1989 sezonunda İzmir’de rekor seyircinin izlediği maçta atılmıştı. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa Fenerbahçe hala bir sezonda o maçta topladığından daha fazla seyirciyi başka karşılaşmada bir araya getiremedi.

Geçen hafta Altınordu maçını izleyen taraftar sayısı da azımsanmayacak derecedeydi.

Bu sadece Fenerbahçe özelinde

Yazının Devamı

Galatasaray-Bursaspor sürprizlere açık bir maçtı.

2 Şubat 2015

Galatasaray farklı kaybedebileceği karşılaşmanın son on dakikasında bulduğu pozisyonları değerlendirebilmiş olsa belki de üç puan ile ayrılan taraf olacaktı.

Şenol Güneş’in Trabzonspor dışında bir takımın başında başarılı olması öncelikle kendisinin teknik adamlık kariyerinde bir kademe yükselmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle Bursaspor onun için bir proje olarak algılanmalıdır ki oluşturduğu takımın kalitesiyle işini ne kadar önemsediğini de bizlere gösteriyor.

Civelli, Serdar Aziz, Ozan Tufan ve Fernandao fark yaratan oyuncular olarak dün akşama damgasını vuran oyunculardı.

Belluschi için ayrı bir yer açmak gerekiyor. Müthiş bir orta saha pasörü karakteriyle müthiş işler çıkardı.

Galatasaray defansı onun attığı her ara pasıyla dondu kaldı.

Ozan Tufan’ın maçın başında orta sahada kendisinin kaptığı topla kaleye yönelirken defansın son adamının önüne doğru yönlenerek koşuşu tecrübe kokuyordu.

Ve Volkan Şen Tabii…

Bıçak mı kın mı belli değil. Takımına kazandırdıklarının yanında kaybettirdikleriyle konuşuluyor olması bir anlamda futbolcunun kariyerini özetliyor gibiydi.

Yazının Devamı

Fenerbahçe konsantrasyonu düşük bir maç oynadı.

1 Şubat 2015

58. dakikada Emenike’nin attığı golden bir an önceki pozisyonda Karabükspor önemli bir gol fırsatını değerlendirememekle kalmadı, Fenerbahçe ceza sahası çevresinde dört, yarı alanında da dört olmak üzere sekiz futbolcuyla hücumda yakalandı.

Emenike’ye gol pasını veren Caner bir antrenman temposunda bile olmayacak kadar çevresinde tek bir Karabüksporlu oyuncu olmadan topla buluştu ve asistini yaptı.

Kuşkusuz goldeki en önemli katkı Emenike’nin bu sefer ofsaytta kalmamış olmasıydı.

Ve Emenike kendisini bu kadar popüler bir oyuncu yapan ve Karabükspor’da oynarken çokça attığı gollerden birini bu sefer eski takımının kalesine göndermeyi başardı.

Emenike ve Sow bu ve benzeri birçok pozisyonu düştükleri ofsaytlar nedeniyle rahatça harcıyorlar. Savunmanın son adamı nasıl hücum eden oyuncuya göre planını yaparsa, hücumcunun da buna karşı hamleleri olması gerekiyor. Ancak ne Sow ne de Emenike oyun içinde dikkatli olamıyorlar. Son yıllarda hiçbir Fenerbahçe forvetinin düşmediği kadar ofsaytta kalmaları da bunun sonucu oluyor.

Fenerbahçe’yi en son Erciyesspor karşısında bu kadar dağınık ve bozuk izlemiştik. Bu maçtan sonra Fenerbahçe’nin rakiplerine pozisyon dahi vermeyen,

Yazının Devamı

10 Numaralı Diego...

25 Ocak 2015

15. dakikada gelen golün başlangıcında Raul’un pası aldığı oyuncunun birkaç saniye sonra golü atacak Kuyt olması takım oyun düzeninin neredeyse basketbolda görmeye alıştığımız türden bir set ile oynandığının işareti gibiydi.

Diego’nun kaleye sırtı dönük buluştuğunda ceza sahasının dışına çıkardığında orada bir arkadaşının geleceğini biliyor olması ve topu ona atma sorumluluğunu göstermesi de yine bu setin başarılarından biriydi.

Diego geldiği günden beri kendisini ispat etmeye çalışıyor, hem arkadaşlarına, hem taraftara hem de spor kamuoyuna… Kolay değil bu.

Sezon başından beri bu eşiğe takılıp kalan çok oyuncu oldu Fenerbahçe’de, biri Emenike hala dertten muztarip şekilde saha içinde çabalıyor. Çabaladıkça daha da saçmalayabiliyor.

Diego’nun topla buluştuğu yerdekine benzer şekilde defalarca kere Sow ve Emenike de pozisyona girdiğinde dönüp kaleye vurmayı tercih ettiler ve bu pas verme kolaylığının yanında hem bencilce hem de hataya davetiye niteliğindeydi.

Oysa Diego Kuyt’a pas vermeyi tercih etti ve bu pas sezonun en güzel atak organizasyonlarından birine dönüşerek atılacak golün asisti oldu.

90. dakikada Caner’e verdiği gol pası ise ilkinden çok daha zordu. Zo

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de muhalefet olmanın nedenselliği

19 Ocak 2015

3 Temmuz Darbecilerinin başlangıçta en büyük hassasiyetleri ‘Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe arasına bir mesafe koymak, ikisini birbirinden ayırmak’ üzerineydi.

Çünkü Fenerbahçe’nin marka değeri önemli ve değerliydi. Hatta futbolumuzun piyasa değerini oluşturan ana unsurdu. Bu markanın özenle korunması, ekonominin devamlılığı için şarttı.

Senaryo şöyle kurgulanmıştı; Aziz Yıldırım kötü şöhretiyle ve birkaç yönetici arkadaşıyla bu marka değeri yüksek kulübü kötü yönetmişti. O giderse Fenerbahçe emin ellere teslim edilecek ve çok daha iyi yönetilecekti.

Ancak ortada çok büyük bir paradoks vardı. Zincirleme olarak futbol piyasasının da değerini belirleyen Fenerbahçe’nin markasını bugünlere getiren kişi de Aziz Yıldırım yönetimiydi ve Fenerbahçe taraftarı bu süreci geçmişte yaşadığı tüm tecrübelerle kıyaslayarak görmüş, değerlendirmişti.

Beraberinde birçok bileşen bulunan bu markanın bir parlatma işi olmadığı, altyapısının ne kadar güçlü ve sağlam olduğunu Fenerbahçe taraftarı biliyordu.

3 Temmuz bu yapının gücünün test edilmesi bakımından yaşanmış önemli bir tecrübe olmuştur. Rakip takım ve yöneticilerinin sıklıkla dile getirdiği gibi; “3 Temmuz Fenerbahçe’den başka bir

Yazının Devamı

Gerçeği, sadece gerçeği arıyoruz!

13 Ocak 2015

3 Temmuz 2011 günü başlayan Operasyon, 14 Şubat 2012 günü 93 sanığın katılımlarıyla 16. ACM isimli Özel Yetkilendirilmiş Mahkeme’de görülmeye başlamış. 4,5 ay ve 23 duruşmada sonuca bağlanarak 48 kişinin çeşitli cezalar almasıyla tamamlanmıştır.

3 Temmuz Özel Yetkilendirilmiş Mahkemelerin son davasıdır.

Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv, Devrimci Karargâh, Askeri Casusluk gibi 2007’den sonra Türkiye’nin gündemine giren bütün operasyon ve davalar bu mahkemeler tarafından görülmüş ve karara bağlanmıştır.

Bu operasyon ve davalara bakan güvenlik ve adliye kadroları 17-25 Aralık operasyonları sonrasında “paralel yapı” olarak gösterilmiş, söz konusu süreçleri görmüş oldukları davaların ana fikirlerinde yer alan darbe, çete, menfaat çerçevesinde yürüttükleri suçlamalarıyla ya görevlerinden el çektirilmiş ya da haklarında önemli soruşturmalar açılmıştır.

ÖYM’de görev yapan savcı ve hâkimler, onlarla birlikte çalışan güvenlik elemanları için herhalde en kritik dönemeç 3 Temmuz soruşturması, operasyonu ve davasıdır.

Davanın iki numaralı savcısı Mehmet Berk’in ifadesiyle diğer davalar gibi 3 ayda unutulacağı ve gündemden düşeceği düşünülen 3 Temmuz; Fenerbahçe taraftarı tarafından

Yazının Devamı

En az on yıl kaybettik ancak daha kaybedeceklerimiz bitmedi!

7 Ocak 2015

Yabancı sınırlandırılmasıyla ilgili en önemli dayanak neydi; yerli futbolcuları korumak, onların gelişimi için ortam sağlamaktı.

Sonra ne oldu?

Bu koruma duvarı içerideki gelişimin zayıflamasına, rekabetin şartlarının yerli futbolcu lehine değişmesini sağladı.

Yerli futbolcular gelişti veya yetişti mi?

Son 10 yılda katılmaya uğraştığımız bütün uluslararası turnuvaların kapısını bile göremedik.

Bir döneme damgasını vuran görece başarılı jenerasyon da görevini tamamladıktan sonra özelikle geride bıraktığımız 6 yıl içinde peş peşe futbol seviyemiz düştü, ortaya daha büyük başarısızlık ve hayal kırıklıkları çıktı.

Öyle ki artık yurtdışında yaşayan yerli statüsündeki oyuncular kurtarıcı gibi görülmeye başlandı.

Ancak yine olmadı, çünkü bu oyuncuları belli bir sistemin içine dahil edecek yönetimsel bakış açısı ve anlayıştan da yoksunduk.

Yazının Devamı