3 Temmuz 2011 günü başlayan Operasyon, 14 Şubat 2012 günü 93 sanığın katılımlarıyla 16. ACM isimli Özel Yetkilendirilmiş Mahkeme’de görülmeye başlamış. 4,5 ay ve 23 duruşmada sonuca bağlanarak 48 kişinin çeşitli cezalar almasıyla tamamlanmıştır.
3 Temmuz Özel Yetkilendirilmiş Mahkemelerin son davasıdır.
Ergenekon, Balyoz, KCK, Odatv, Devrimci Karargâh, Askeri Casusluk gibi 2007’den sonra Türkiye’nin gündemine giren bütün operasyon ve davalar bu mahkemeler tarafından görülmüş ve karara bağlanmıştır.
Bu operasyon ve davalara bakan güvenlik ve adliye kadroları 17-25 Aralık operasyonları sonrasında “paralel yapı” olarak gösterilmiş, söz konusu süreçleri görmüş oldukları davaların ana fikirlerinde yer alan darbe, çete, menfaat çerçevesinde yürüttükleri suçlamalarıyla ya görevlerinden el çektirilmiş ya da haklarında önemli soruşturmalar açılmıştır.
ÖYM’de görev yapan savcı ve hâkimler, onlarla birlikte çalışan güvenlik elemanları için herhalde en kritik dönemeç 3 Temmuz soruşturması, operasyonu ve davasıdır.
Davanın iki numaralı savcısı Mehmet Berk’in ifadesiyle diğer davalar gibi 3 ayda unutulacağı ve gündemden düşeceği düşünülen 3 Temmuz; Fenerbahçe taraftarı tarafından sahiplenilmesi, teker teker her Fenerbahçeli’nin süreci takip eden, sorgulayan ve her fırsatta ve ortamda karşı duruş ve direniş sergilemesiyle bambaşka şekil almıştır.
Toplumsal refleks diğer davalarda olmadığı derecede kendisini göstermiş, sorulmayan sorular sorulmuş, davalar binlerce kişi tarafından takip edilmiş, sonuçları her ortamda sorgulanır olmuştur.
Belki de spora uzak durmaları nedeniyle dava bu kadronun içerik bakımından da en zayıf kaldığı, delillerin zorlama ve yorumla suç unsuruna dönüştürüldüğü bir sürece dönüşmüştür.
Dava; hukuk mahkemesiyle ceza mahkemesinin ayrımı noktasında tam anlamıyla çuvallamıştır.
Operasyon sahiplerinin başından itibaren belli bir yol haritası çerçevesinde yol aldıklarının en önemli delili de budur.
Aslında bu dava asliye hukuk mahkemesinde görülmüş olsa belki bu şekilde devam etmesi normal olacakken ÖYM’in ilgi sahasına çekilmek için özellikle menfaate dayalı çete ve suç örgütü çevresinde kurgu sağlandığından birbiriyle ilişkili birçok ilişki sorgulanması gerekir, en ufak şüphe sanık lehine işletilmesi beklenirken bunun tamamen aksi yönde bir yargılama yolu seçilmiştir.
1. Şikeyi kim, nasıl teklif etmiş?
2. Şikeyi kime teklif etmiş? Kaç kişiymiş bunlar? Bu kişiler mahkemede dinlenmiş, yargılanmış mıdır?
3. Sonuçta nasıl bir alışveriş olmuş?
4. Kaç paralık bir alışveriş, hangi yolla ve hangi hesaplarla yapılmış?
5. Bu alışveriş kayıt altına alınmış mı, tespit edilmiş mi?
6. Fenerbahçe Kulübü’nün ve yöneticilerinin hesapları tek tek incelenmiş ve suç unsuru tek bir kayıt bile bulunamamışken şikede dolaşan bu para hangi yolla edinilmiştir ve esas soru bu para nerededir?
7. Bir kulüp ya da futbolcunun kasasına girdiği tespit edildiyse geri istenmiş midir?
8. Mahkemenin esas amacı bunu ispat etmek değil midir?
9. Ceza davalarında suç mu yoksa masumiyet mi ispat edilmeye çalışılır?
10. Savcılık makamı sadece iddianame yazmakla mı mükelleftir?
11. Sanık lehine olabilecek, hiç değilse masumiyet karinesini göz edecek bir dava mıdır?
12. En azından bir suçüstü yapılmış mı?
13. Kayıt altına alınmış tapelerde net şike ifadeleri görülmüş mü?
14. Tape hariç başka belge, delil var mıdır?
15. İtiraf var mı? (İtiraf deyip geçmeyin, 17-25 Aralık sürecinde gördük, Zaman Gazetesi’nden kopan Hüseyin Gülerce’nin Cemaat hakkında açıklamaları (1), Taraf Gazetesi’nden ayrılan Yıldıray Oğur’un nasıl ısmarlama haber yapıldığı, Taraf Gazetesi’nin bütün süreçlerdeki rolünü gösteren yazıları (2) itiraf niteliğindedir. 3 Temmuz Davası’ndaki en önemli itirafın Ümit Karan tarafından yapılmış olması ve “belki de Fenerbahçe’nin şampiyon olmasını istememiş olabilirim”demesi anlamlı değil midir?)
16. İddianame yazılırken başvurulan çeşitli haber kaynakları tarafından ortaya koyulan bilgi ve belgeler dava süresince sanıkların lehine olacak şekilde kullanılmış mıdır? Örneğin Karabük’teki yerel bir gazetede çalışan iki muhabirin yaptığı araştırma 16. ACM tarafından dikkate alınmış mıdır?
17. Benzer operasyon ve davalarla ilişki kurulmuş mudur?
18. Ortada usul yönünden ÖYM kapsamına giren bir çete ve onun da çıkar amacı varsa; şike sonucunda kim ne kadar nasıl menfaat, kazanç sağlamış? Bu menfaat bir suç örgütü kurmak için yeterli midir?
19. Suç örgütünün çıkarı ne olmuş?
Bugün 3 Temmuz Davası’nın yeniden görülecek olması bile başlı başına bir göstergedir.
Artık çok daha sesli ve anlamlı şekilde şu soruları soruyor ve cevap arıyoruz. Üstelik 3 Temmuz sonrasında çok daha güçlü bir şekilde sahne alıp suç isnat edip, ceza isteyenler eskisi kadar gür bir sesle kendilerini ifade edemiyor.
· Bu davayı kim takip etmiş?
· Bu davayı neden dava konusu haline getirmiş?
· Böylesine büyük bir organizasyon varken neden bütün takımlar mercek altına alınmamış?
· Dinlenen her sanık iddianame yoluyla suçlanırken, mahkeme neden bazı sanıkların konuşmalarını şaka olarak nitelendirip, bazılarınınkini önemseyip, ceza konusu haline getirmiştir?
· Hangi mahkeme bakmış?
· Bu davaya bakan mahkeme ve iddia sahipleri şimdi nerede?
· Bu ve benzer davalar neden tek elden çıkar gibi aynı senaryolarla kurulmuş, yönetilmiş, sonuçlanmış?
· Bu ve benzer davalar neden hep kamuoyu önünde aynı medyalar ve onların yazar, yorumcu, haberci, televizyoncuları tarafından konu edilmiş, desteklenmiş, her türlü araç, gereç, kamuoyu etkileme ve oluşturma yolu kullanılmıştır?
· Dava uluslararası hukuk normlarına uygun görülmüş mü?
· 93 kişinin 4,5 ayda 20-25 celsede yargılandığı ve sonuçlandırıldığı dünyada başka bir dava örneği var mı?
Şu bir gerçek ki hepimiz 2010-11 sezonunda ne olduğunu net olarak öğrenmek istiyoruz.
Bu ülkede herkes temiz ve ahlak timsaliyken sadece Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım mı bu ortamı kirletmiş, bilmek öğrenmek istiyoruz.
Şike nedir ve nasıl yapılır, parası nasıl temin edilip, ödenir bu bilmek istiyoruz.
Daha 3 Temmuz sabahı nasıl oluyor da bir takım kişilerin ellerinde bütün belgeler olabiliyor, hangi yolla bunlar servis ediliyor, öğrenmek istiyoruz.
O dönem TFF’de görev yapan yöneticilerin süreci nasıl yönettikleri UEFA’ya hangi belgeleri, nasıl ve neden ilettiklerini, bunu yaparken kişisel görüşlerini ne derece yansıttıklarını bilmek istiyoruz.
Şike yapan, buna göz yuman, şikeyi bildiği halde savunan kişi ahlaksızdır.
Olmayan şikeyi kumpasıyla insanlara suç isnat edenlerse sadece ahlaksız değildir; insanlığın binlerce yılda ürettiğinin önündeki en büyük düşmandır.
Sadece gerçeği, gerçeği arıyoruz.
"3 Temmuz Davası" hukuksal bir çöküş, adaletin olmadığı bir yargılamaydı.
Bugün başlayacak davanın bunun tam tersi olmasını istiyor, diliyorum.
Aziz Yıldırım için de bu son fırsattır. Bildiklerini, elinde olanları döksün ortaya, bugün değilse ne zaman, zamanı değilse de ne zaman?
http://twitter.com/uzaygokerman