Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İsrail’in Filistin topraklarında işgalci konumunda olduğu BM’nin en yüksek yargı organı UAD tarafından da tescillendi. Hatta “yıllardır işgal ettiğiniz yerler size hak doğurmaz” diyerek İsrail’in Filistin topraklarındaki işgaline “en kısa sürede son vermesi” gerektiği vurgulandı..Bunlar hak, hukuk, adalet anlamında umut veren ama bir o kadar utanç da içeren bir durum aslında. Çünkü adalet dediğin kağıt üstünde kalmakla tecelli etmiyor, bunun için işleyen ve istenen bir hukuk olması da şart. Alınan kararların, uygulanması, uygulattırılması yani...Yoksa sadece kulağa hoş gelen bir durum olmaktan öteye geçmiyor, geçmez..Hele de bu kararlar İsrail gibi hukuk tanımaz bir devlet için geçerliyse. Malum İsrail’in Filistin topraklarında işgalci konumunda olduğu ve terketmesi gerektiğini hükme bağlayan bugüne kadar alınmış onlarca karar var...Hiçbirisi uygulanmadı. Ama buna rağmen de 75 yıllık dönemde İsrail ile ilgili tek bir yaptırım da yok. Aksine ABD ve Avrupa’nın gazlamasıyla İsrail daha da azdı, şımardı...Pervasızca “bu toprakların Filistinle alakası yok, benim” diyor hep. Nitekim UAD’nin bu kararı üzerine Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada da “Yahudilerin kendi topraklarında işgalci olamayacakları” dile getirildi.

Haberin Devamı

Dolayısıyla UAD’nin bu kararıyla ilgili asıl merak edilen de şu:

Kağıt üstünde bunlar yazılıyor, söyleniyor da sonuçta ne değişecek uygulamada hayatta...

***

Çünkü dünyanın gözü önünde pervasızca soykırım yapan, hala da devam eden İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı daha önceki kararları da takmadı, takmıyor. Mesela ne deniliyordu UAD’nin 26 Ocak’ta açıkladığı ihtiyati tedbir kararlarında İsrail için? Gazze’de yaptıkların orada soykırım olduğunu gösteriyor. Sivilleri korumak için çok acil önlem alacaksın, bir ay içinde de UAD’ye hangi önlemleri aldığını rapor edeceksin. Bu net hükümlere rağmen ne yaptı Netanyahu? Bırakın sivillerin canını korumayı, önlem almayı, şuursuz bir şekilde çocuk, kadın ayırdetmeksizin katliama devam etti, heryeri bombaladı. Aynısı UAD’nin 28 Mart 2024’te açıkladığı yeni ihtiyati tedbir kararları içinde geçerli.

Haberin Devamı

Yani UAD’deki ilk duruşmanın ardından “Bizi kimse durduramaz ne Lahey ne başkası” diyen Netanyahu öldürmekten vazgeçmedi, vazgeçmiyor. Yıllardır olduğu gibi kendisini yine hukukun üstünde görüyor ve bildiğini okumaya, öldürmeye devam ediyor...BM’nin ateşkes çağrılarını, BMGK’nın bu konudaki kararını falan da umursamıyor..Filistinlileri hepten yok etme ya da tehcir planından, işgalden vazgeçmiyor...Dahası savaşı, kanı bölgeye yaymak için daha
başka yerlere de saldırıyor.

*** 

İsrail’in UAD kararları gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi(UAC)’ne bakışı, tavrı da aynı. Malum UAD devletler arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili BM’nin en yüksek organı işlevi görüyor. UCM ise bireyleri savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım iddialarıyla yargılıyor. Bu bağlamda da UCM Başsavcısı Kerim Han’ın, Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri başvurusuna karşı İsrail’in tepkisi neydi? Başsavcıyı İsrail’e düşmanlık, antisemitizmle suçlamak...Bir de çocukları, kadınları katleden, hastaneleri, ibadethaneleri, BM bayrağı dalgalanan kampları dahi bombalayan İsrail askerlerini “dünyanın en ahlaklı(!)ordusu” diye tanımladı hiç utanmadan...

Haberin Devamı

*** 

Dolayısıyla ortada bu kadar net karar, tespit varken İsrail’in bu fütursuzluğu karşısında UAD’den özellikle de dünya ülkelerinden ne beklenir? “Arkadaş yetti artık” deyip İsrail’e Netanyahu’ya haddini bildirmek, yaptırım uygulamak...Normalde 8,5 milyarlık koca dünya bir avuç katile, caniye dur diyemez mi? Der ama ABD’nin başını çektiği güçlünün haklı olduğu mevcut sistemde kimse demiyor,diyemiyor. BM’ye taraf olan tüm ülkeler en üst yargı organı olarak kabul ettikleri UAD’nin kararlarını bile uygulayamıyorlar daha...İsrail’i küstah şımarık hale getiren de bu zaten. Yoksa işleyen bir hukuk olsa herşey çok farklı olur..Kağıt üstünde alınan kararlar uygulansa İsrail’in nefes alması bile mümkün değil...