Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP’deki kronik kurultay tartışmalarına son yıllarda cumhurbaşkanı adayı kim olacak çekişmesi, gerilimi de eklendi malum... Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği 38. Olağan kurultayda seçilmiş yeni bir Genel Başkan, ardından gelen yerel seçim başarısı ve kamuoyunda yükselen başarı ivmesine rağmen CHP kenetlenme, sokağa odaklanma görüntüsü değil, dört bir taraftan çekilen bir parti havasında... Biri eski 2 genel başkan ve 2 büyükşehir belediye başkanı dört isim değişik taktiklerle bir yere doğru gidiyorlar, kiminin aklında genel başkanlık kiminin aklında cumhurbaşkanlığı adaylığı var. Bu yolda avantaj elde etmek içinde zaman zaman birileri gözden düşüyor, istenmeyen adam oluyor ya da tam tersi ön plana çıkıyor, bir anda baş tacı yapılıyor...Bu bağlamda özellikle cumhurbaşkanı adaylığına çok istekli iki büyükşehir belediye başkanının taraftarları, trolleri arasında da birbirlerine yönelik alttan alta itibarsızlaşma saldırıları, çekişmesi pik yapmış durumda. İmamoğlu ya da Yavaş’tan birine yönelik olumsuz bir gelişme yaşandığında bunun iktidar kurgusu planlı yıpratma hamlesi olduğu kadar birbirlerine yönelik derin faaliyet çalışması olduğu da konuşuluyor… CHP kurmayları sürekli yok öyle bir şey havasındalar, Genel Başkan Özgür Özel’de Ankara’daki gazetecilerle buluşmasında daha yeni “tarihi belli olmayan seçimin adayı da olmaz” dedi ama yine parti içinden bizzat CHP’lilerden gelen çıkışlar, söylemler de bu çekişmeyi doğrular nitelikte... Dolayısıyla Özel’de sürekli iki büyükşehir belediye başkanını idare etmeye çalışan bir genel başkan görüntüsüyle zor durumda kalıyor aslında...

Haberin Devamı

***

Hatta zaman zaman etki, yetki tartışmalarına da neden oluyor bu durum… Genel Başkanın, genel merkezin ağırlığını, iradesini ortaya koyamadığı iddialarıyla. Mesela konuştuğum CHP’nin önde gelen isminin tespitleri şöyleydi:

“CHP yüzyıllık parti belki bazı kişiler kendini parti üstünde konumlandırabilir ‘ben olmazsam parti olmaz’ diyebilir ama genel merkezinde buna izin vermemesi gerekir. CHP’nin kurumsalı bu kişilerin üstündeyse ya da öyle olsaydı değil genel başkan, en başta buna yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısının müdahale etmesi gerekir. ‘Bu tartışmalarla CHP’yi yıpratıyorsunuz’ diyerek… Etmediğine ya da edemediğine veya ediyorsa da dinlenmediğine göre ciddi sorun var demektir.”

Haberin Devamı

İki büyükşehir belediye başkanı üzerinden yaratılan algının partiye zarar verdiğini belirterek, devamında anlattıkları da şunlardı:

“Bu da sadece genel başkanın değil birlikte partiyi yönettiği kadrolarının sorunudur. CHP’de kurmay aklı sıkıntısı var... Parti olarak iki büyükşehir belediye başkanının rolleri tariflenmediği için bu tablo böyle devam edecektir. Bu doğru bir yol yürüme şekli değildir. Hem partiyi hem olası iki adayın şansını da yıpratıyor. İki belediye başkanının da genel merkez iradesine tabi olduğunu açıklayabilecek kudreti göstermesine ihtiyacı var CHP’nin...”

***

Yani CHP’de herkes işinin başkanı olsa partide sorun falan kalmayacak. Kaldıki bu sorun CHP’nin kurumsallığı kadar, sokağı, vatandaşı da yakından ilgilendiren bir durum aslında... Onlarda seçtiği, tercih ettiği, oy verdiği adaylardan yerel hizmet bekliyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimine daha 3 yıllık bir süre olmasına rağmen bugünden başlayan adaylık çekişmesi ve parti içi güç kavgası vatandaşın beklentilerinin göz ardı edildiği ya da ikincil planda kaldığı havası veriyor daha çok. Dolayısıyla CHP’liler açısından son yerel seçim başarısına bazı partililerce atfedilen “1989 ruhu canlandı” yorumuyla ilgili örnek verdikleri o dönemin sonunu da düşünmelerinde yarar var. Yerel hizmetlerdeki yetersizlik, yaşanan sıkıntıların faturası her sandık sürecinde önlerine geldi malum...