Ekonomik sıkıntıları nedeniyle güçlükle ayakta duran, sınırlarını dahi Rusya’nın koruduğu Ermenistan boyundan büyük işlere kalkışınca gereken dersi aldı... Ermenistan hedeflerini tek tek imha eden Azerbaycan işgal altındaki topraklarını geri alıyor. Dolayısıyla Ermenistan şokta, iyice köşeye sıkışan Başbakan Paşinyan ise korkudan saçmalıyor. Filmi biraz geri saralım... Çok değil daha bir kaç hafta öncesinde Ermenistan’ın hayali işgalci politikasını daha da genişletmekti. Bu bağlamda da bir süre alçakça saldırılarla Azerbaycan’ı test etti. Bu arada Suriye’den, Irak’tan getirdiği PKK/YPG’li teröristleri işgal altındaki Dağlık Karabağ’a yerleştirdi. Dahası Lübnan ve Suriye’deki terör örgütü ASALA’yı da buraya taşıdı. Yani Ermenistan tam anlamıyla terörü, teröristi bir savaş metodu olarak kullanmak gibi kirli bir oyun içine girdi. Aslında buna teröre, teröristi destekleme faaliyetlerine daha da sarılma demek daha doğru. Çünkü Ermenistan’ın terörle olan bağı yeni değil
Doğu Akdeniz’de devam eden gerginliğin müsebbibinin Türkiye değil, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğu çok açık ve net. Hak, hukuk, uluslararası anlaşmaları pervasızca hiçe sayıyorlar. Aslında Yunanistan’ı kışkırtan, şımartan Fransa başta olmak üzere diğer AB üyesi bazı ülkeler de bunun farkında ama onların dertleri, niyetleri de başka. Yani haktan, hukuktan ziyade, kendi çıkarları açısından Yunanistan’ı kayırma durumu söz konusu. Yoksa, lafa geldi mi hiç esirgemedikleri hak, hukuk, uluslararası anlaşmalara saygı sözlerinde gerçekten samimi olsalar öncelikle Yunanistan’a yöneltmeleri gereken soru şu: Sana kullanım hakkı verilen adaları nasıl, niye silahlandırdın? Ya da sen hangi hakla, cesaretle uluslararası anlaşmaları yok sayarsın?
Çünkü silahsızlandırılma koşuluyla Yunanistan’a bırakılan, yani egemenliği olmayan, sadece kullanma hakkı verilen o adalarda bugün Yunan ordusunun tümen ve tugayları var. Silahların namluları da Türkiye’ye çevrilmiş durumda. Dahası, Yunanistan hiç utanmadan,
Azerbaycan ordusu karşısında bozguna uğrayan Ermenistan’ın bile bile neden çılgınlık yaptığına dönük farklı yorumlar söz konusu. Bir kesim Ermenistan’ın Rusya’nın haberi olmadan bu saldırıyı gerçekleştiremeyeceğini söylüyor. Yani onlara göre, Ermenistan’ı ateşe atan Rusya. Yok, Ermenistan’a asıl gazı Güney Kafkasya’da istikrarsızlık yaratmak isteyen ABD verdi diyenler ise “Ermenistan Cumhurbaşkanı Paşinyan ABD ve Batı yanlısı bir davranış içerisinde. ABD Paşinyan üzerinden kışkırtmalara başvuruyor. Paşinyan, Rusya’yı dinlemiyor” görüşünü savunuyor. Hatta bu nedenle de Rusya’nın Ermenistan’a öfkeli olduğunu, onun için de bir süre daha Ermenistan’ın hırpalanmasını istediğini öne sürüyorlar.
Öyle ya da böyle, şu anda sahada görülen tek bir gerçek var. O da Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını geri alma kararlılığı ile ordusunun bunu yapmaya yeterli imkân ve kabiliyeti. Nitekim cepheden gelen görüntüler ve Ermenistan ordusunun çaresizliği
Temmuz ayında Azerbaycan’ın stratejik öneme sahip bölgesi Tovuz’a saldıran Ermenistan şimdi de cephe hattı boyunca geniş kapsamlı provokasyonda bulunarak Azerbaycan ordusunun mevzilerine ve sivil yerleşim birimlerine büyük çaplı silahlar, top ve havanlarla ateş açtı. Yani alçaklıkta sınır tanımayan, Ermenistan gözü dönmüş vaziyette yeni kirli oyunlar peşinde koşuyor. Çünkü bir yandan da teröre ve teröristlere kucak açıyor. Bu bağlamda da Suriye’den, Irak’tan ve Lübnan’dan getirdiği PKK’lı teröristleri işgal altındaki Dağlık Karabağ’a yerleştirdi. Çok sayıda PKK’lının İran’da geçiş için hazırlık yaptığına ilişkin istihbari bilgiler de var. Bu arada Lübnan ve Suriye’deki radikal Ermenilerin de bu bölgeye taşınması söz konusu. Yani Ermenistan bir zamanlar Ermeni terör örgütü ASALA ile PKK’nın birlikte terörist yetiştirip askeri eğitim verdikleri Lübnan’daki Bekaa Vadisi gibi bir terör üretim merkezi oluşturmak peşinde. Bunun da sadece
CHP’nin son 10 yılına, Kılıçdaroğlu dönemine bakarsak, yüzde 25’lik oy oranına çakılı bir parti konumunda. Evet, son yerel seçimlerde bir başarı hikâyesi var, Türkiye geneline baktığımızda yüzde 30’u yakaladı ama 2020 Ocak ayından itibaren yapılan tüm kamuoyu araştırmalarına göre tahminler çoğunlukla yüzde 25 bandında ya da altında. Yani kimine göre ittifak partilerinin iş birliği ve HDP seçmeninin desteğiyle gelen başarı ya da yerel seçimlerde oranlar hep 2-3 puan yüksek çıkar tezlerini doğrular gibi bir durum söz konusu. Dolayısıyla, ekrandaki son açıklamalarında Kılıçdaroğlu’na da yöneltilen CHP açısından bildik soru, tartışma yine gündemde:
CHP oylarını neden artıramıyor?
Gerçi Kılıçdaroğlu buna artıramıyor demenin haksızlık olacağı karşılığını vererek, “Beklediğimiz kadar yükseliyor mu, belki onu tartışmak lazım” diye farklı bir tanım getirdi ama öyle ya da böyle CHP’nin kendini yenileyen bir taban gücü bulamadığı çok açık. Bir başka deyişle,
Türkiye ve uluslararası kamuoyu genel olarak Doğu Akdeniz’e odaklanmışken, Suriye’yi parçalayıp terör örgütü PYD/PKK’dan devletçik kurma hedefindeki ABD kirli oyunlarına tam gaz devam ediyor. Bu bağlamda da öncelikle birbirine düşman olan PYD/PKK terör örgütü ile Barzani’ye, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne yakın Suriye Ulusal Kürt Konseyi’ni (ENKS) barıştırdı ve aynı masaya oturttu. Ve bunlar Suriye üzerinde siyasi konularda anlaşma sağladılar. Terör örgütü olmayan bir yapı ile bölücü terör örgütü PKK/PYD/YPG bütünleşiyorlar ve bu bütünleşme planı Kuzey Irak’a kadar da uzanıyor. Bu arada ABD merkezli enerji şirketi Suriye’nin kuzeydoğusundaki topraklarda petrol çıkarmak, işlemek ve ticaretini yapmak üzere terör örgütü YPG/PKK ile resmi anlaşma da yaptı. Aslında, buna Amerika devletinin bir terör örgütüyle resmen anlaşması demek daha doğru. Çünkü petrol şirketinin bu anlaşması ABD Dışişleri ve Enerji
Sıkı tedbirler sonucu kısmen kontrol altına alınan Kovid-19 salgını yaz aylarındaki normalleşme adımlarıyla birlikte yeniden hız kazanmaya başladı. Vaka ve ölüm sayılarındaki artış yüzünden tüm dünya tedirgin, hatta birçok ülkede ikinci dalga endişesi yaşanıyor. Nitekim bazı ülkelerde sıkı tedbirlere dönüş var. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü’nden de çok ciddi bir korona dalgası beklendiği uyarısı geldi. Yani gelişmeler oldukça sıkıntı verici. Ama aynı zamanda da umutlu bir bekleyiş de söz konusu. Hem insanlar üzerinde test edilme noktasındaki aşı çalışmaları hem de virüsün mutasyon hızının eskisine oranla alışılmadık derecede zayıfladığı, dahası virüsün genetik kodundaki değişikliklerin onu daha bulaşıcı ve şiddetli hale getirmediğine dönük bilimsel çalışmalar nedeniyle. Dolayısıyla aslında dünyada tam anlamıyla endişe ve umut ikilemi yaşanıyor. Dün bu durumu DSÖ’de uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini
CHP’de ortalık toz duman. CHP Genel Merkezi’nin tavrı ise “Sıkıntı yok” havasında. Herkes CHP’deki Atatürk tartışmasına odaklanmış durumda. Eski genel başkanlardan Karayalçın “CHP içinde kimse kimsenin Atatürkçülüğünü sorgulayamaz. CHP’li olmak zaten Atatürkçü olmanın bir başka adıdır” dedi.
CHP’de Muharrem İnce’nin çıkışıyla patlak veren “Bölücü kim?” tartışması İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Atatürk yerine ‘Mustafa Kemal’ demesi üzerine yaşanan polemikle daha başka bir boyuta evrildi. Özellikle de somut ve net tepkiler dikkate alındığında. Çünkü İnce yola çıkarken “CHP’de Atatürk düşmanları var” dediğinde partililerden pek fazla ses çıkmamıştı, konuşanlar da aman ismim cismim saklı kalsın modundaydı, şimdi ise eskisi yenisi milletvekilleri, partililer, her kesimden pek çok isim yekten tepkisini ortaya koyuyor, hem de en sert şekilde. Kendisini suçlayanlara “Klavye