Doğu Akdeniz’de devam eden gerginliğin müsebbibinin Türkiye değil, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğu çok açık ve net. Hak, hukuk, uluslararası anlaşmaları pervasızca hiçe sayıyorlar. Aslında Yunanistan’ı kışkırtan, şımartan Fransa başta olmak üzere diğer AB üyesi bazı ülkeler de bunun farkında ama onların dertleri, niyetleri de başka. Yani haktan, hukuktan ziyade, kendi çıkarları açısından Yunanistan’ı kayırma durumu söz konusu. Yoksa, lafa geldi mi hiç esirgemedikleri hak, hukuk, uluslararası anlaşmalara saygı sözlerinde gerçekten samimi olsalar öncelikle Yunanistan’a yöneltmeleri gereken soru şu: Sana kullanım hakkı verilen adaları nasıl, niye silahlandırdın? Ya da sen hangi hakla, cesaretle uluslararası anlaşmaları yok sayarsın?
Çünkü silahsızlandırılma koşuluyla Yunanistan’a bırakılan, yani egemenliği olmayan, sadece kullanma hakkı verilen o adalarda bugün Yunan ordusunun tümen ve tugayları var. Silahların namluları da Türkiye’ye çevrilmiş durumda. Dahası, Yunanistan hiç utanmadan, sıkılmadan bir de bu adalara kıta sahanlığı, kara suyu çiziyor. Dolayısıyla da asıl sorunun ve sorumlunun kim olduğu net. Tabii çözümü de... Örneğin Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli kurmay Albay Ümit Yalım diyor ki:
“30 Mayıs 1913 tarihli Londra Anlaşması’nın 5. maddesine göre Yunanistan’ın işgal ettiği adaların geleceği hakkında karar verme yetkisi 6 büyük devlete bırakıldı. Onlar da Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya. Bunlardan Fransa ve İngiltere Yunanistan’ın elinde kalsın diyor. Diğer dört ülke ise adaların Osmanlı Devleti’ne tekrar geri verilmesi gerektiğini söylüyorlar. Sonunda da orta yol olarak kullanım hakkını verelim deniliyor. 13-14 Şubat 1914’te kullanım hakkı verilmiştir, silahsız olmak kaydıyla şeklindeki karar iki tarafa da tebliğ ediliyor. Yani Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba’nın kullanma hakkını veriyorlar Yunanistan’a. Anlaşmada bu açık.
1987’yi hatırlayın; Yunanistan Taşoz Adası etrafında petrol aramak istedi. Özal donanmayı gönderdi, ben o zaman Kayseri’de Hava İndirme Tugayı’nda üsteğmendim, bölük komutanıydım. Eğer Yunanistan direnseydi Özal bu adaları geri alacaktı yani kullanma hakkını geri alacaktı, oraya asker yerleşecekti. Ben de mesela kendi birliğimle, tugay birlikleriyle beraber Midilli Adası’na atlayıp, adaya tekrar Türk bayrağını çekecektik. Yani 1987’de Hava İndirme Tugayı olarak o adalara paraşütle inip, egemenlik hakkını yeni baştan kullanacaktık.”
1987’de harekât oluyordu yani?
“Tabii tabii... Şöyle... Harekât değil, harekât olarak bakmayın, Türkiye’nin kendi topraklarına askerini yerleştirmesi olarak düşünün. Asker intikali olarak düşünün onu. Kullanım hakkını geri alacaktık.”
Niye olmadı?
“Yunanistan geri adım attı çünkü. O zaman Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ Paşa’ydı. Birliklerde denetleme yaptı geldi, açık açık mesaj verdi, ‘Gidip adaları geri alacağız’ diye. Taburlarla gidip adaları alacaktık. Taburun birisi bir adaya, diğeri başka adaya inecekti. Oralarda bölük ya da küçük çapta Yunan birlikleri vardı ama 1987 sonrasında adamlar buralardaki askeri yığınağı artırdı. Şu anda Midilli Adası’nda tümen, Sakız’da mekanize tugay, Sisam’da da tugay var tanklar, toplar koymuşlar, namluları da bize çevrili, her şey var yani. Biz bu adaların egemenliğini vermemişiz, kullanma hakkını vermişiz, açık ve net. Şimdi bazıları diyorlar ki o da aynı anlama gelir. Hayır, gelmez. Bu bütün anlaşmalarda açık açık yazıyor. Yunanistan bu adaları silahlandırdığı için de kullanma hakkını kaybetti, Türkiye’nin bu adaları geri alma hakkı var.”
Yunanistan bunu kabul eder mi? Ya da nasıl olacak? Örneğin 1987’de planlandığı gibi mi? Yalım devam ediyor:
“Tek kurşun atmadan geri alabiliriz, diplomasi ve siyaset yoluyla, hiç öyle savaşa falan da gerek yok. Çünkü adamın hiçbir hakkı yok. Hakkını kaybetmiş yani. Mesela siz eve kiracı alıyorsunuz, şartlar koyuyorsunuz. Adam bir bakıyorsun daha sonra konutu iş yerine çevirmiş, kontrata aykırı davranıyor. O zaman tahliye hakkınız var değil mi? Aynı durum. Çık kardeşim deme hakkı var ve Yunanistan sesini çıkartamaz. Çünkü adaların mülkiyeti, egemenliği, kıta sahanlığı, bakın hatta kara suları bile bize ait.”
Anlaşmaya imza koyan 6 devlet Yunanistan’dan yana gibi tavır koyuyor ama?
“Doğru ama siz söylemezseniz bunları, olacağı bu. Aslında, o adaların silahlandırılmasından Almanya, İngiltere, Fransa’da sorumlu çünkü 6 devlet olarak sen imza atmışsın, silahsız olmak kaydıyla diye. Adam orayı silahlandırmış, sen imza atan devlet olarak sesini çıkartmıyorsun. Bakın bunu kimse gündeme getirmiyor...”