CHP’de herkesin koltuk hesabı var

19 Temmuz 2018

Her seçim sonrasında olduğu gibi CHP yine ülkeden ziyade partiye iktidar olma hedefine odaklandı. Aslında buna “O gitsin, ben geleyim” ritüeli de denilebilir. Çünkü yapılan tartışmalar partiyi yenileyecek, güçlendirecek konular üzerinde değil, “Senden daha iyi yönetirim” anlayışıyla götürülüyor. Dolayısıyla da, muhalefetin olağanüstü seçimli kurultay için başlattığı hareketin adı “değişim ve umut” olsa da bu, tabanın ve seçmenin beklediği dağlara taşlara yazılacak yeni bir “umut” mesajından çok “hele siz beni bir seçin sonrasına bakarız” gibisinden bildik nakarat havasında. Tek fark bu kez yüzde 30’luk rüzgârı arkasına alan İnce’nin yekten, “adayım” demek yerine “yürü derlerse hazırım” gibisinden topu teşkilata atması. Yani “Kılıçdaroğlu’na karşı yokum ama teşkilat baskısıyla varım” yutturmacası. Tabii yersen...

Peki CHP’deki muhalefetin “olacak” iktidarın ise “yeterli imzayı toplayamazlar” sözleri nedeniyle gerçekleşmesi papatya falına dönen olağanüstü seçimli kurultayın amacı sadece tepe koltuğundaki değişikliği öngören bir durum mu? Değil elbet. Bunun bir de hem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) hem de Parti Meclisi (PM) ile önümüzdeki yerel seçimler nedeniyle doğrudan belediye

Yazının Devamı

FETÖ bitti diyen büyük hata eder

16 Temmuz 2018

Hain darbe girişimi-nin ikinci yıl dönümünde şehitlerimizi andık ve meydanlarda ülkece yine tek yürek, tek ses olarakdemokrasiye bağlılığımızı bir kez daha haykırdık. Peki geçen bu iki yılın sonunda hainler hak ettikleri cezaları aldılar ve artık bu pislik tamamen temizlendi diyebilir miyiz? Belli oranda evet. Çünkü geçen iki yıl içinde Türk demokrasisini hedef alan bu darbe girişiminin faillerinin adalet önünde hesap verdikleri yargılama sürecinde önemli bir mesafe alındı ve çok sayıda haine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Büyük olasılıkla kalan davalarda bu yıl sonuna kadar tamamlanacak. Ancak, bunlar eldeki hainler, birde yurt dışına tüyenler ve asıl Pensilvanya’daki çıban başının durumu var. Nitekim MİT’in onlara dönük “paketleme” çalışmaları ya da diplomatik yönden iade girişimleri de tam gaz devam ediyor. Yani daha görülecek çok hesap var. Tabii bu da hainlikle mücadelenin bir boyutu, bunun bir de kanser gibi ülkenin tüm kamu kurum ve kuruluşlarına sirayet eden FETÖ mikrobunu temizleme kısmı var. Ki o konuda da epey yol alınmış durumda özellikle de TSK, Emniyet ve yargı cenahında. Örneğin 701 sayılı KHK’yla ihraç edilenlerle birlikte ordudan atılan asker

Yazının Devamı

Adnan Hoca’nın bacı imamları

14 Temmuz 2018

Son yıllarda daha çok “kedicikleri”yle ön plana çıkan Adnan Oktar’ın aslında yediği haltları bilmeyen yok. Yani bugün gözaltında alınan ifadelerden sızan el konulan mal varlığı, evlilik vaadiyle kandırılan kızlar, şantaj kasetleri ya da evlerde ele geçen silahlar gibisinden şaşırtıcı detayların hepsi zaten çoktan kayıtlara geçmiş bilgiler... Özellikle de ünlü ailelerin çocuklarının gruba katıldığı ya da zorlandığı 1990’lı yıllardan itibaren. Anımsıyorum da o yıllarda oğlunu, kızını, dolayısıyla da malını, mülkünü kaptıran öyle ünlü isimler vardı ki gerçekten şaşırmamak elde değildi. Yine o günler manken ya da sanatçı genç kızlara kanca atılmaya başladığı dönemdi. Adnan Hoca’nın yakışıklı ve sözde zengin müritleri kızları evlilik vaadiyle kandırıp, gruba dahil ediyordu. Aynen bugün denildiği gibi. Tek fark, o günlerde kandırılan kızlar, bugünkü gibi açılıp, saçılmak yerine kapanıyordu. Örneğin, o dönemde Adnan Oktar’ın sağ kolu denilen Bahadır Güven tarafından kandırılan dönemin en ünlü iç çamaşırı mankeni ya da şimdilerde ekrandan başkalarıyla yaptığı iffet tartışmaları nedeniyle cezaevine giren bazı ünlüler gibi. Çünkü her ikisi de o günlerde kendileriyle yaptığım söyleşilerde

Yazının Devamı

İYİ Parti tek seçimlik hareket mi?

12 Temmuz 2018

Yeni Türkiye’nin ilk günleri yeni sistemin yapılanması kadar muhalefet partilerinin iç hesaplaşmaları açısından da oldukça hareketli geçiyor. Özellikle de CHP ve İYİ Parti açısından. Çünkü seçimde “süt kardeşliği” havasındaki her iki parti de “Nerede hata yaptık?” diyerek, hem bu birlikteliği hem de partilerinde yaşanan gelişmeleri sorguluyorlar. Tabii, partilerinden kopma iddiaları ve tartışmalarını da... Yani muhalefetin gündemi bu kez sadece “Cumhurbaşkanı Erdoğan” odaklı değil, doğrudan kendi gelecekleriyle de bağlantılı. Bir başka deyişle, İnce’nin çıkışıyla CHP’de patlak veren sancı İYİ Parti’ye de yansımış durumda. Bunun işaret fişeği de Meclis’teki yemin töreninde bazı partililerin MHP lideri Bahçeli’ye gösterdiği saygı ve sevgiyle geldi ve bu görüntüye Akşener, “Bizim ilkelerimize uymayacaklar, derhal gitsinler” diye çok sert tepki gösterdi. Başkanlık divanı toplantısındaki “merkez sağ” tartışması da “siyasi tutkal” noktasındaki sorunları hepten alevlendirdi.

Açıkçası, seçim öncesinde daha farklı konumlarda nitelendirilen İYİ Parti’de şimdilerde rüzgârın yönü değişmiş durumda. Hem de fırtına sinyalleri verir şekilde. Niyesini İYİ Parti’nin kuruluş aşamasında Akşener’in

Yazının Devamı

ABD, Karayılan ve Bayık’ı gözden çıkardı

9 Temmuz 2018

Milletvekilleri yemin etti ve Meclis’te yeni dönem başladı, bugün de Cumhur-başkanı yemin edecek ve Türkiye yepyeni bir sistemle yoluna devam edecek. Dolayısıyla da dikkatler Ankara’da. Yani ülke siyasi gelişmeler ve sonuçlarına odaklanmış durumda ancak bu diğer faaliyetlerin ötelendiği anlamına gelmiyor. Özellikle de teröre, teröristlere karşı yürütülen mücadele açısından. Çünkü o cenahta da PKK terör örgütü ve türevleri PYD/YPG’ye dönük “yok etme” operasyonu kesintisiz devam ediyor. Tabii bu noktada en çok merak edilenlerin başında da Mehmetçik’in geldiğini duyunca Kandil’den tüyen PKK’nın lider kadrosunun akıbeti var. Öncelikli beklenti de atıp tutan Murat Karayılan ve Cemil Bayık’ın paketlenip Türkiye’ye getirilmesi. Tıpkı Abdullah Öcalan ve Şemdin Sakık gibi. Ki bu yönde son derece önemli gelişmeler söz konusu. Hem Özel Kuvvetler ve MİT’in operasyonları hem de ABD’nin PKK’nın lider kadrosuna bakışı açından. Örneğin dün konuştuğum Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin, ABD’nin Karayılan ve Bayık’ı artık gözden çıkardığını ve teslim etme noktasında olduğunu söyledi. ABD’nin neden beklediğini de şöyle açıkladı:

“Daha zamanı gelmemiş olabilir.

Yazının Devamı

Milletin vekili olmak ya da olmamak

7 Temmuz 2018

Seçim döneminde siyasi heyecanın, çekişmenin önüne geçen iki Türkiye gerçeği yaşadık. Biri çocuk istismar ve cinayetleri, diğeri hayvanlara yönelik eziyet ve işkenceler. Dolayısıyla da ülkece kahrolduk ve öfkelendik. An itibarıyla geldiğimiz noktada da öfke yatışmış değil çünkü bu alçaklığı yapanların hak ettikleri cezaları almaları konusunda sıkıntı var. Yani cezalar yetersiz ya da caydırıcı değil. Dahası, milletin vekilleri de bunun farkında ve dillendirdi ama bunlar bugüne dek çözümden ziyade hep konuşma aşamasında kaldı, kalıyor. Örneğin, daha bu yılın başlarında AKP hükümetinin TBMM’ye sunduğu yasa tasarısıyla çocuklara cinsel istismar suçunun nitelikli halleri için öngörülen hapis cezaları artırılarak, caydırıcılığın sağlanması ve bu suçla etkin mücadele edilebilmesi amaçlanıyordu. Bu bağlamda da suçun niteliğine göre 40 yıldan ağırlaştırılmış müebbet hapse kadar cezaların yanı sıra kimyasal hadım da vardı. Ki bu konu günlerce medyada ve çeşitli platformlarda da tartışıldı.

Yine aynı dönemde gündeme gelen Hayvan Hakları Yasası’ndaki değişiklikler ise “hayvana şiddetin, eziyetin” artık “kabahat” yerine “suç” sayılmasına odaklıydı. Yani yeni düzenlemeyle hayvanlar artık mal

Yazının Devamı

Kaybedenlerin koltuk savaşı...

5 Temmuz 2018

Kılıçdaroğlu’na göre seçimin kazananı(!) CHP’de iktidar kavgası erken patlak verdi. Aslında buna kaybedenlerin koltuk savaşı demek daha doğru. Çünkü partisine 8 puan fark atan İnce, Cumhurbaşkanlığını kıl payı kaçırmış havasında, Kılıçdaroğlu ise AKP’nin düşen oy oranı yutturmacasıyla galiptir bu yolda mağlup iddiasında. Dolayısıyla da ülkeye değil, partiye iktidar olma ritüeli CHP’de yine vizyonda. Biri “Kalk, o koltuk benim hakkım” diyor, diğeri “Olmaz, önümüzde bir seçim daha var” bahanesiyle inatlaşıyor. Yani her ikisi de “Omuz omuza verelim, biz nerede hata yaptık, halktan nasıl koptuk?” deyip ortak çözüm üretmek yerine, bildik “Sen git, ben geleyim” mantığıyla hareket ediyor. Üstelik bunu Kılıçdaroğlu ve İnce’nin çevresindekiler de körüklüyor. Çünkü onların da “koltukları” söz konusu. Açıkçası, yine partiden ziyade bireysel çıkarlar daha ön planda. Dün bu durumu 1970’li yıllarda CHP’yi iktidara taşıyan hareketin öncülerinden Ali Topuz’la konuştum. Öncelikle de “CHP’nin sorunu lider mi?” diye sordum. Yanıtı şuydu:

“CHP’nin elbette ki lider sorunu da var ama öncelikli sorunu partinin hem üye hem örgüt bazında demokratikleştirilmesi ve yeniden yapılandırılması. Partinin vizyonu

Yazının Devamı

Milliyetçi oylarda bileşik kaplar prensibi

2 Temmuz 2018

Seçimler bitti ama sonucuna dönük yorumlar ve tartışmalar sürüyor. En çok da MHP’nin performansı üzerine. Çünkü seçimden önce çok düşük oy alacağına dönük iddialar vardı ancak sandık tam tersini söyledi ve MHP hem 1 Kasım 2015 seçimlerindeki oy oranını korudu hem de Meclis’te “anahtar/kilit” parti haline geldi. Yani Bahçeli yine herkesi ters köşe yaptı. Hemen sonrasındaki yorumlarda da bu tabloya dönük en baskın tespit ise milliyetçi oylardaki gel- gitlere odaklıydı. Şöyle ki; MHP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 16.3 olan oy oranı 1 Kasım 2015’de 11.9’a düşmüş, aradaki 4.5 puanlık fark da AKP’ye gitmişti. Şimdi ise AKP’ye giden o oylar partisine geri döndü. Gelirken de bir miktar AKP’liyi beraberinde getirdi.

Bunlar aritmetik olarak elbetteki doğru saptamalar ama tek başına tabloyu anlatmak açısından yeterli değil. Çünkü bu sonuçta AKP’nin aday listelerinin sıkıntılı olduğu yerlerde MHP’nin ciddi varlık göstermesinin yanısıra ülkenin Kandil operasyonu, Menbiç kararlılığı ya da dışarıdan Türkiye’ye yönelik tehditlerden kaynaklanan milliyetçi reflekslerin yüksek olduğu bir dönem içinde bulunmasının da etkisi var. Dahası HDP’nin barajı aşması için gösterilen çaba ve verilen

Yazının Devamı