İmzasını çekenleri seçmen bilmeli

6 Ağustos 2018

Haftalardır süren imza tartışması CHP’nin 24 Haziran’daki sandık sonuçlarını öğrenme beceriksizliğinin aslında kronik sorun olduğunu bir kez daha çok net ortaya koydu. Çünkü seçimin hemen sonrasında patlak veren ve aradan geçen onca zamana karşın hepi topu 1242 delegenin kaçı olağanüstü seçimli kurultay olsun diye imza verdi hala flu. An itibariyle geçerli olan duruma göre; İnce’ciler noter tasdikli 630 imza olduğunu söylüyor, genel merkez ise “Merkezimize sunulan noter onaylı belge sayısı 605’tir” diyor. İmzasını çekenler konusunda da farklı rivayetler söz konusu. Kimi 10, kimi 22 diyor hatta 50’nin üzerinde olduğunu söyleyenler bile var. Açıkçası görüntü artık beceriksizlikten öte gayrı ciddi bir hale de dönüşmüş durumda. Belki bunlar bazılarınca, parti içi çekişme ya da delegeleri ilgilendiren gelişmeler gibi geçiştirilebilir ama fotoğrafın bütününe baktığınızda hiç de öyle olmadığı, aksine doğrudan CHP tabanını ve seçmenini ilgilendiren durum olduğu çok açık. Özellikle de imza verip de sonradan vazgeçtim diyen delegeler açısından. Evet parti tüzüğü imzalar genel merkeze teslim edilene kadar geçen 15 günlük süre içinde böyle bir ikircikliğe cevaz veriyor ancak bunun etik olmadığ

Yazının Devamı

Trump, FETÖ, Brunson şeytan üçgeni

4 Ağustos 2018

FETÖ, PKK adına suç işlemek ve casusluktan yargılanan rahip Brunson’un tutukluğu ev hapsine çevrilince ABD’yle ilişkilerdeki normalleşme süreci çerçevesinde Fetullah Gülen’le takas olasılığını dahi düşündük. Ama Trump’tan bırak imasını “bizim papazı bırak” diye doğrudan Türkiye’yi tehdit eden küstahça bir tavır ve sonrasında da akıl dışı hamleler geldi. Ve ilişkiler yine gerildi. Dolayısıyla da zaten zor olan Gülen’in iade edilme olasılığı hepten çıkmaza girdi. Peki işler bu noktaya gelmeseydi, gerçekten böyle bir takas söz konusu olabilir miydi? Dün konuştuğum eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e göre asla. Niyesi de şu:

“Gülenle rahibi karşılaştırmak büyük hata bir defa.15 Temmuz gerçeği var ortada. ABD Türkiye’ye bir darbe yaptırtmak istemiş bunun manevi lideri olarak Gülen gözüküyor. Gülen FETÖ’yle ABD ilişkilerini ortaya koyabilecek, bu darbe gerçeğini ortaya çıkaracak bilgilere sahip. Bu sadece Türkiye bakımından değil tüm dünya ülkeleri için önemli bir konu. Diğer papaz ise bana göre papaz olma sınırı dışında hiçbir önemi yok. Zaten takas yapılmayacağını bizimkilerde biliyordur ben eminim.”

Peki ya iadesi için çalışma grubunca sürdürülen temaslar. Ki daha 20 gün önce 15

Yazının Devamı

İnce: Ben uyarı görevimi yaptım

2 Ağustos 2018

CHP’deki koltuk kavgasını önlemek için partinin akil insanlarınca Kılıçdaroğlu ve İnce’nin ısrarla uyarıldığını önceki yazımızda(30 Temmuz) anlatmıştık. Özellikle de İnce’ye denilmişti ki:

“Şu aşamada kurultay talebinde bulunma, bulunacaksan da da yerel seçimlerin sonucunu bekle. Hem yanlış olur hem de partinin yerel seçime Kemal Bey’le gitmesi senin için aslında bir şans. Üstelik şu anda milletvekili değilsin, o nedenle Siyasi Partiler Yasası’na göre grup başkanı olamayacaksın. Ve bu grup da büyük ölçüde Kemal Bey’in seçtiği bir yapı. Nitekim 4-5 kişinin dışında bütün milletvekilleri kurultay olmasın diye bildiri yayınladılar. Dolayısıyla grup başkanı başkası olacak ve sen o ortamda çalışmak zorunda kalacaksın. O da yanlış olur.”

Yani acele etme, bekle...

Bu yazımız üzerine İnce aradı ve kısa bir hoşbeşten sonra “grup başkanı olamaması nedeniyle yaşanacak sıkıntı” noktasından doğrudan konuya girdi:

“Partinin akil insanları bana bunları söylediler mi söylediler ama onlar eski Türkiye’de kalmışlar, yeni durumu kavrayamamışlar hala. Bu eski Türkiye’de geçerliydi. Yani gensoru, güven oylaması varken Meclis’te bütçe görüşmeleri yapılırken geçerliydi. Şu anda bunların hiçbiri yok

Yazının Devamı

CHP’de Pirus zaferi günü

30 Temmuz 2018

Pirus Zaferi siyasi literatüre, M.Ö. 280 yılında antik Yunan kolonisi Tarentum’un kralı Pirus’un Roma İmparatorluğu’na karşı yaptığı harekatın hediyesidir. Pirus, Roma ordusunu alanda yenmiş ama ordusunun tamamını kaybetmiştir. O nedenle de esas olarak kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder. Dolayısıyla da bu tanımlama çok kritik bir yerel seçim öncesinde CHP’de yaşanan koltuk kavgası ve yaratacağı sonuçlar açısından fazlasıyla örtüşüyor. Çünkü bugün büyük olasılıkla ya İnce’nin dediği olacak ve olağanüstü seçimli kurultay süreci başlayacak ya da Kılıçdaroğlu koltuğu koruyacak ve bir kez daha vitrin makyajıyla durumu geçiştirecek. Yani delege hesabıyla ikisinden biri kazanacak ama sokağın ve parti tabanının havasına göre; kazanan hangisi olursa olsun kaybeden CHP olacak? Nitekim dün konuştuğum CHP’nin akil insanlarının görüşleri de aynı yöndeydi:

“Kurultay toplansa da kötü toplanmasa da, İnce kazansa da kötü Kılıçdaroğlu kalsa da kötü. Çünkü sokakta çok büyük tepki var, insanlar her yerde öfkelerini açıklıkla dile getiriyorlar. Yani sonuç her ikisi açısından da Pirus zaferi.”

Peki bunlar öngörülemeyecek bir durum muydu? Değil elbet, zaten

Yazının Devamı

CHP’de iki cephe

28 Temmuz 2018

CHP’nin 2014’teki son yerel seçimlere giderken ana sloganı “Türkiye’nin birleştirici gücü” idi. Kılıçdaroğlu da kampanya tanıtım toplantısında şöyle demişti:

“Parti amblemimizin altında bundan sonra ‘CHP Türkiye’nin birleştirici gücü’ yazacak. CHP, Türkiye’nin birleştirici gücüdür ve bu güç önümüzdeki döneme damgasını vuracaktır.”

CHP, 24 Haziran öncesinde de “Millet için geliyoruz!” ve “Artık tamam” sloganını kullandı.

Yani her iki seçim öncesinde de CHP söylem bazında partinin gücü ve ülkenin geleceğine dönük oldukça iddialıydı. Ki iktidar alternatifi sayılan ana muhalefet partisinin de öyle olması gerekir. Tabii inandırıcılığı açısından dediklerini yapmak ya da en azından o algıyı vermek kaydıyla. Yoksa sokaktaki insana dokunmak, heyecan yaratmak en önemlisi de güven vermek olanaksız...

Peki, şu ana kadarki performansıyla CHP’nin söylemleriyle bağlantılı inandırıcılığı var denilebilir mi? Hayır, hatta sloganlarının tam tersi bir durum söz konusu. Örneğin, 24 Haziran öncesinde iktidar için hedeflenen “Artık tamam” sloganı Kılıçdaroğlu adıyla özdeşleşmiş durumda. “Türkiye’nin birleştirici gücü” olma iddiasındaki CHP’nin görüntüsü ise genel merkezci ya da İnce’ci diye taraflarını

Yazının Devamı

Madem başarılıydınız, bu kavgalar ne?

26 Temmuz 2018

24 Haziran’da muha-lefet partilerinin ortak taktiği neydi? Rakibin kazanmamasına odaklanmak. Dolayısıyla da farklarını anlatıp vatandaşı ikna etmeye yönelik pozitif söylemlerden ziyade neden Erdoğan’a ve AKP’ye oy verilmemesi gerektiği üzerine negatif içerikli kampanyalar yürüttüler. Neticesinde de kaybettiler. Çünkü siyaset bilimcilere göre hırs öne çıktı ve hata yaptılar. Ama onlar buna rağmen seçimin hemen sonrasında AKP’nin düşen oy oranı üzerinden galiptir bu yolda mağlup yutturmacasıyla “başarı(!)” mesajları verdiler. Örneğin, 26 Haziran’da yaptığı değerlendirmede Kılıçdaroğlu, sonucun sıradan bir başarı olmadığına dikkat çekerek, “Duvarın bir kısmını yaktık. Aynı azim ve kararlılıkla duvarın kalan kısmını da yıkacağız. Bu seçimin tek kaybedeni vardır. AKP’dir. 7 puan kaybetti. Parlamentoda çoğunluğu kaybetti” dedi. Aynı tarihte yine başarıdan(!) ve güçlü-kalıcı bir partiden söz eden Akşener’in görüşleri de “Siyasal iklimi değiştirdik. İYİ Parti Türk siyasetinin uzun zamandır hissettiği merkez parti eksikliğini hem de girdiği ilk seçimde gidermiştir” şeklindeydi...

Peki ya bugün? Bir ay öncesinin başarılıyız(!) havasındaki partilerinden CHP’de herkes “Köklü değişim” diyor.

Yazının Devamı

‘PKK eylem yapamaz hale getirildi’

23 Temmuz 2018

TSK, bölücü terör örgütüne dönük yurt içi ve dışında amansız mücadele veriyor. Hedef son teröristi etkisiz hale getirerek bu işi hepten bitirmek. Bu belki bir zamanlar daha çok temenni gibi algılanıyordu ama bugün sahadaki gerçekliğe bakıldığında böyle bir gidişatın olduğu çok net. Çünkü Mehmetçik artık sadece alan savunması,temizliği ya da kısa soluklu sınır ötesi operasyonlar değil, doğrudan bataklığı kurutmaya odaklı dış saha pres de yapıyor. Nitekim daha iki gün önce Çukurca’daki 2 bin 270 rakımlı Dağbaşı Üs Bölgesi’ne komutanlarla birlikte giden Milli Savunma Bakanı Akar’da aynı konuya değindi ve “yukarıdan aşağı süpüre süpüre bu alçak teröristleri hudutlarımızın dışına attık, takibe devam ediyoruz. Gece gündüz, yaz kış, dağ bayır demeden her türlü tehdit ve tehlikeye karşı terörle mücadele en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar aynı kararlılıkla devam ettirilecektir” dedi. Yani ülkenin bütünlüğüne, birliğine karşı olanlara aman yok. Dün TSK’nın bu kararlılığını ve PKK ile mücadelede gelinen noktayı Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin’e sordum. Öncelikle söylediği şuydu:

“PKK eylem yapamayacak hale getirildi..Terör örgütünün

Yazının Devamı

Muhalefetin ‘muhalefet’ çıkmazı

21 Temmuz 2018

Demokrasilerde muhalefet, özellikle ana muhalefet iktidarın alternatifidir. O nedenle de kendini, ilkelerini, topluma sunar ve vatandaşı, seçmenleri ikna etmeye çalışır. Dolayısıyla iktidar olmak isteyen bir siyasi parti ya da partiler öncelikle bir hedef koymak ve bunu çok net bir şekilde halka anlatmak zorunda. Daha doğrusu neyi nasıl yapacağı konusunda farkını fark ettirmek ve toplumun güvenini kazanmak durumunda. Peki ülkede uzunca bir süredir “muhalefet” denilince akla gelen ne? İktidarın yaptığı doğru yanlış her şeye muhalif olmak, yani günlük popülist söylemlerle vatandaşın gazını almak ya da aldığını sanmak. Ve ülkeden ziyade kendi partilerinin iktidarlarına odaklanmak. Örneğin bugün CHP’deki muhalefetin dillendirdiği “Köklü değişime ihtiyaç var” ültimatomları aslında genel başkanlık koltuğunun değiştiği 22 Mayıs 2010’dan bu yana Kılıçdaroğlu’ndan da sıkça duyduğumuz ancak içi doldurulamayan bir söylem. Çünkü bu sözler türbanlı, hatta kara çarşaflı üyelere altı ok rozeti takmak gibi popülist hamleler ya da günün modasına uygun (sağdan, soldan, muhafazakar, liberal) vitrin değişikliklerinden öteye geçmedi, geçemedi. Sadece son birkaç seçimler öncesinde ilk kez sokaktaki

Yazının Devamı