Seçimler bitti ama sonucuna dönük yorumlar ve tartışmalar sürüyor. En çok da MHP’nin performansı üzerine. Çünkü seçimden önce çok düşük oy alacağına dönük iddialar vardı ancak sandık tam tersini söyledi ve MHP hem 1 Kasım 2015 seçimlerindeki oy oranını korudu hem de Meclis’te “anahtar/kilit” parti haline geldi. Yani Bahçeli yine herkesi ters köşe yaptı. Hemen sonrasındaki yorumlarda da bu tabloya dönük en baskın tespit ise milliyetçi oylardaki gel- gitlere odaklıydı. Şöyle ki; MHP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 16.3 olan oy oranı 1 Kasım 2015’de 11.9’a düşmüş, aradaki 4.5 puanlık fark da AKP’ye gitmişti. Şimdi ise AKP’ye giden o oylar partisine geri döndü. Gelirken de bir miktar AKP’liyi beraberinde getirdi.
Bunlar aritmetik olarak elbetteki doğru saptamalar ama tek başına tabloyu anlatmak açısından yeterli değil. Çünkü bu sonuçta AKP’nin aday listelerinin sıkıntılı olduğu yerlerde MHP’nin ciddi varlık göstermesinin yanısıra ülkenin Kandil operasyonu, Menbiç kararlılığı ya da dışarıdan Türkiye’ye yönelik tehditlerden kaynaklanan milliyetçi reflekslerin yüksek olduğu bir dönem içinde bulunmasının da etkisi var. Dahası HDP’nin barajı aşması için gösterilen çaba ve verilen desteklerin de bu tabloda etkisinin olduğu da açık. Buna HDP Meclis’e girecekse o Meclis’te MHP niye olmasın ya da zayıf kalsın mantığı da denilebilir. Ki bu daha önceki seçimlerde de ortaya çıkan bir durum. Çünkü, MHP ve HDP gerek propaganda dilleri, argümanları, gerek programları taban tabana zıt olsa da iki farklı etnik milliyetçilik temeli üzerinde siyaset yapıyor. Dolayısıyla da biri yükselirse diğeri de yükseliyor. Aynen bileşik kaplar prensibinde olduğu gibi. Hani kaplardaki sıvı tek cins ise, her kaptaki sıvı yüksekliği eşit olur ya işte öyle. Örneğin hafta sonu bu konuyu konuştuğum bazı kamuoyu araştırmacılarının buna dönük kesiştikleri noktalar şunlardı:
“Seçimden önce bazı çevrelerden HDP’ye oy verelim barajı geçsin Meclis’te olsun desteği gelince, milliyetçi seçmende kardeşim HDP Meclis’te olacaksa MHP niye olmasın dedi ve MHP’ye yüklendi.Yani etnik Kürt milliyetçiliği yükselirken etnik Türk milliyetçiliği de yükseldi. Etki-tepki meselesi.
MHP’nin baraj problemi olsaydı MHP yüzde 15 bile alabilirdi. Yani MHP ittifakın dışında olsaydı. birileri HDP’ye barajı geçirirken birileri de MHP’ye barajı geçirtecekti. Belki de çok daha fazla oy alacaktı.”
HDP’ye dönük böyle bir destek olmasaydı, MHP’deki artış oranı değişir miydi?
“Belki bu kadar olmazdı ama yine olacaktı. Çünkü doların yükselmesi konjonktürel Türkiye’nin içinde bulunduğu pek çok durumdan AKP’ye kızgın bir kitle vardı ve bu memnuniyetsiz kitlenin MHP’den başka gidecek yeri yok.”
Bunlar seçim sonrasına dönük milliyetçi oylara odaklı yorumlar. Konuştuklarımız arasında bir de önümüzdeki sürece, özellikle de 6-7 ay sonraki yerel seçimlere ilişkin detaylar ve öngörüler de var. Onların özeti de şöyle:
Yerel seçimler 24 Haziran’ın rövanşı olacak. Kim kaybederse o parti açısından kaos anlamına gelecek. Ve bu büyük olasılıkla yeni bir genel seçimin habercisi olacak. Tabii yerel seçimde kimin kaybettiğiyle bağlantılı olarak...