FETÖ, PKK adına suç işlemek ve casusluktan yargılanan rahip Brunson’un tutukluğu ev hapsine çevrilince ABD’yle ilişkilerdeki normalleşme süreci çerçevesinde Fetullah Gülen’le takas olasılığını dahi düşündük. Ama Trump’tan bırak imasını “bizim papazı bırak” diye doğrudan Türkiye’yi tehdit eden küstahça bir tavır ve sonrasında da akıl dışı hamleler geldi. Ve ilişkiler yine gerildi. Dolayısıyla da zaten zor olan Gülen’in iade edilme olasılığı hepten çıkmaza girdi. Peki işler bu noktaya gelmeseydi, gerçekten böyle bir takas söz konusu olabilir miydi? Dün konuştuğum eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e göre asla. Niyesi de şu:
“Gülenle rahibi karşılaştırmak büyük hata bir defa.15 Temmuz gerçeği var ortada. ABD Türkiye’ye bir darbe yaptırtmak istemiş bunun manevi lideri olarak Gülen gözüküyor. Gülen FETÖ’yle ABD ilişkilerini ortaya koyabilecek, bu darbe gerçeğini ortaya çıkaracak bilgilere sahip. Bu sadece Türkiye bakımından değil tüm dünya ülkeleri için önemli bir konu. Diğer papaz ise bana göre papaz olma sınırı dışında hiçbir önemi yok. Zaten takas yapılmayacağını bizimkilerde biliyordur ben eminim.”
Peki ya iadesi için çalışma grubunca sürdürülen temaslar. Ki daha 20 gün önce 15 Temmuz darbe girişimi ve Gülen’in iadesiyle ilgili ezber bozacak yeni deliller bulundu denildi. Öneş, devam ediyor:
“Gülen’le ilgili artık yeni bir belge çıkmasına gerek var mı? Gülen’in ne olduğunu, 15 Temmuz’un ne olduğunu Türkiye biliyor ABD bizden daha iyi biliyor. Hiçbir şekilde yeni belgeye ihtiyaç yok. Bu olay hukuki değil siyasi bir olay. Siyasetin çıkarları çerçevesinde şekillenecek bir olay.”
Nasıl yani?
ABD’nin siyaseten ve kurumsal olarak CIA’nın bağlantılarının niteliği bunun deşifre olması mahkeme önünde kanıtlanması ABD açısından sıkıntı yaratır. Hem siyaseten hem toplumsal tepkiler bakımından. Çünkü düşünce bazında herkes FETÖ CIA ile bağlantılıdır,15 Temmuz ABD’nin desteklediği, gerçekleştirdiği darbedir diyor, bunda tereddüt etmiyor ama şu anda mahkemece kanıtlanmış somut bir durum olmadığı için sorun olmuyor. Ancak Gülen’in veya çok yakınından, etkili şahıslardan bir kaçının Türkiye’ye iade edildiğini ve yargılandığını,bunlarında mahkemelerde çeşitli açıklamalar yaptığını düşünün. O zaman mesele somutlaşacak ve bu hem Türkiye-ABD siyasi ilişkilerini etkileyecek, hem de ABD’ye karşı Türkiye toplumundaki psikolojik tepkinin derecesini yükseltecektir. Ayrıca FETÖ şu anda bile Türkiye, Balkanlar ve Afrika’da etkisi hala devam eden bir yapı. Dolayısıyla da Gülen’i iade ederek kendileri açısından bir güven zafiyeti yaratmak istemezler, istemiyorlar.
Yok edilmesi CIA’nın işine gelmez mi?
Komplo teorilerine girdiğimiz zaman bunların hepsi gündeme gelebilir ama Gülen böylesine devasa bir örgütü organize etmiş senelerce kullanmış, 15 Temmuz gibi çok önemli tehdidi ortaya çıkarmış birisi. Bu onu kullanan ABD açısından çok önemli. Böylesine bir yapıda kullanılan örgüt liderinin ortadan kaldırılması da farklı yorumlara neden olur. O her zaman her şartta yapılacak bir olay değil. Onun sonuçlarına da yine servis ilişkileri, çalışmaları içinde bakarsak bir güven sorunu yaratır.
CIA adamını koruyamadı mı denilir?
Tabii, ilişki kurduğu meselede yarattığı sonuç o servisin Gülen benzeri veya farklı boyutlardaki çalışmalarında ihtiyaç duyduğu güveni de zedeler. O nedenle yok etmek istemez tabii ki. Ama böylesine olayların olmadığını da söyleyemeyiz...