Fenerbahçe- Kayserispor maçına odaklanmıştık. Vitor Pereira, haklı olarak kadroda rotasyona gitmişti. Acaba bu rotasyon sahaya nasıl yansıyacaktı? Maç sonunda neler yazacaktım?
Gelgelelim bir anda sarsıldık gelen haberle. Yine Ankara… Yine bomba… Yine ölüler… Yine yaralılar…
Futbol bir anda anlamını yitiriverdi. Can pazarında ne anlamı vardı golün, ofsaytın, kırmızı kartın.
Keşke futbol gibi oyun olsaydı yaşananlar… Ama değildi. Kanlı bir gerçekti…
Keşke bu yazıyı yazmak zorunda kalmasaydım. Keşke Fenerbahçe’nin karşısında etkili bir Kayserispor bulduğunu, Fırat Aydınus’un Mabiala’ya 43.dakikada gösterdiği ikinci sarı kart ve kırmızı kartın yanlış olduğunu, Pereira’nın ikinci yarıya defansı üçleyip santraforu çiftleyerek çıktığını, bunun etkisiyle Fenerbahçe’nin bir on dakikalık periyodda bir gol ve bir penaltı bulduğunu, ancak Fernandao’nun penaltıyı kaçırdığını, bu on dakikadan sonra eksik olmasına rağmen Kayserispor’un takdir edilecek bir oyun oynadığını, Fırat Aydınus’un maç sonuna kadar ikinci sarıdan kırmızıyı çıkartması gereken bazı pozisyonlarda kartını gösteremediğini ve kendisini hep övmeme rağmen bu maçtaki yönetimiyle bende hayal kırıklığı yarattığını
Beşiktaş’ın, Karadeniz seferinin ilk ayağı olan Çaykur Rizespor maçına Quaresma ve Gökhan Töre’nin 18’de olmadığı bir kadroyla çıkmak zorunda kalması maç öncesinde Beşiktaşlıları endişelendirmişti. Gerçi Gökhan Töre zaten son zamanlarda çok formsuzdu ama Quaresma, siyah- beyazlılar için önemli bir eksiklikti. Şenol Güneş, Quaresma’nın yerine Kerim’e ilk on birde yer verdi. İşin gerçeği Kerim de oynadığı futbol attığı golle hocasını mahcup etmedi.
Gerçekten de Beşiktaş, her ne kadar diğer maçlara oranla bu maça daha kontrollü bir şekilde başlasa da siyah- beyazlıların erken buldukları gol taraftarlarını rahatlattı. Kara Kartal’ın tek açığı kendi sol kanadıydı. Çaykur Rizespor, özellikle ilk yarıda bu kanadı çok kullandı ve bu kanattan gelen toplardan birinde penaltı kazanırken, diğerinde de top direkten döndü. O nedenle hücum yönünü her zaman takdir ettiğim İsmail’in defans yönüne de biraz daha fazla önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. Nitekim Beşiktaş’ın yediği golde de yine İsmail Köybaşı’nın etkisi vardı.
Evet, Beşiktaş 16.dakikada Sosa’nın serbest vuruştan attığı harika gol ile 1-0 öne geçti. Ama yukarıda da değindiğim gibi Beşiktaş’ın sol kanadını çok iyi kullanan ev
Fenerbahçe Teknik Direktörü Vitor Pereira, Braga karşısında son haftaların kazanan on birini bozmayarak doğru bir iş yaptı. Belki Gökhan Gönül’ün tam olarak eski seviyesine geldiğine inansaydı onunla başlardı. Bir de bu sefer kalede Fabiano ile değil de Volkan Demirel ile başlaması dikkat çekti ki, kanımca bu çok doğru bir hareketti.
Açık konuşmak gerekirse Fenerbahçe’nin son zamanlarda ortaya koyduğu tempolu ve rakibini adeta boğan futbolunu düşününce sarı- lacivertlilerin bu maçtan en az 2 ya da 3-0 gibi bir skorla ayrılıp rahat bir galibiyet alacaklarına inanıyordum. Pereira’nın basın toplantısında söylediklerinin de bir taktik olduğunu düşünüyordum. Fakat maç başladıktan sonra işlerin hiç de düşündüğüm gibi gitmeyeceği ve Portekizli teknik adamın haklı olduğu anlaşıldı. Fenerbahçe’nin karşısında belki yıldız isimleri olmayan ama yere sağlam basan, disiplinli ve takım oyununu mükemmel oynayan bir rakip vardı.
Nitekim Fenerbahçe de Braga karşısında o son haftalarda oynadığı etkili ve tempolu futbolu ortaya koyamadı. Hatta Braga maç boyunca rahat top yapıp Fenerbahçe kalesine gelmeyi başardı ve bir, iki net pozisyon da buldu. Örneğin maçın son bölümünde skor henüz 0-0 iken
Önce ligdeki Fenerbahçe, ardından da kupadaki Torku Konyaspor yenilgileriyle sarsılan Beşiktaş, Eskişehirspor karşısında aldığı üç puanla rahatladı ve bir anlamda kendine geldi. Fakat en baştan belirtmem gerekir ki, Beşiktaş bu galibiyete bir yandan sevinirken diğer yandan da çok önemli dersler çıkartmalı. Aksi takdirde siyah- beyazlıların ilerleyen haftalarda yeni kabuslar görmeleri sürpriz olmayacaktır.
İlk yarı tek kale bir maç izledik. Yaptıkları ataklarla rakiplerine nefes aldırmayan siyah- beyazlılar, bu devreyi 2-0 önde kapattılar.
İkinci yarıda farkın daha da açılması beklenirken Beşiktaş, ilk yarıdaki hücum zenginliğinde düşüş yaşadı ve Eskişehirspor da siyah- beyazlı sahada görülmeye başladı. Beşiktaş’ta bu devrede görülen düşüşte oyuncu değişiklikleri de etkili oldu. Örneğin sahanın en iyisi Quaresma henüz 52.dakikada çıkmak zorunda kaldı. 71’de oyuna giren Tolgay Arslan ise maç eksikliğinden dolayı verimli olamadı.
Eskişehirspor’un defans hatası sonucu skoru 3-0 yapan Beşiktaş, son dakikalarda yediği golden sonra biraz sıkıntı yaşasa da üç puanı almayı başardı.
Bununla birlikte ligin son sırasında yer alan Eskişehirspor karşısında alınan bu galibiyet
Galatasaray açısından büyük önem taşıyan Başakşehir maçı öncesinde Orhan Atik kadro açısından büyük şanssızlıklar yaşadı. Bunların en büyüğü de Muslera’nın yokluğuydu. Cenk Gönen’in maç eksikliğinden dolayı hata yapacağını adım gibi biliyorum. Nitekim kalede Muslera olsa en azından o ikinci golü yemezdi diye düşünüyorum. Fakat diğer gollerde tek suçu Cenk’e atmak da doğru olmaz. Tel tel dökülen Galatasaray defansını da dikkate almamız gerekiyor. Örneğin ilk golde rakip Visca topa vurduktan sonra Olcan’ın arkasını dönmesi büyük bir hataydı.
Orhan Atik bence elindeki kadroya göre doğru bir on bir çıkarttı. Ortada Selçuk’un yanında Emre Çolak’a yer vermesi isabetli bir karardı ve maçı kazanma isteğini gösteriyordu. Belki stoperde Hakan yerine Semih ya da Koray’a şans verip, Hakan Balta’yı orijinal yeri olan sol bekte değerlendirebilirdi. Ama kazanmayı istediği için hücum amaçlı bir kadro sahaya sürdü ve bu nedenle de o da sol bekte Olcan’ı oynattı.
Fakat sarı- kırmızılılar ilk yarıda hiçbir varlık gösteremediler. Henüz beşinci dakikada yedikleri gole reaksiyon bile gösteremediler ve ilk devreyi 2-0 mağlup kapattılar.
Mehmet Batdal’ı durdurmak ve defansın boyunu uzatmak adına
Fenerbahçe, Akhisar deplasmanında gerçekten çok önemli bir galibiyet aldı. Yeşil- siyahlıların son derece iyi bir takım olmalarının yanı sıra, bu iyi takımla bu kadar yoğun bir maç trafiğinin arasında, eksik kadroyla ve bu kadar kötü bir zeminde oynamak çok büyük bir riskti. Hatta o nedenle Vitor Pereira maçtan önce, maç taktiklerini zemine göre belirleyeceklerini söyledi.
Gerçekten de maç başladıktan sonra Lokomotiv Moskova ve Beşiktaş maçlarındaki tempolu Fenerbahçe’yi izleyemedik. Onun yerine çok daha temkinli oynayan bir Fenerbahçe sahadaydı. Aslında sakatlık riskinden dolayı böyle oynamakta da haksız sayılmazlardı. Vitor Pereira, oyun planını daha çok ceza sahası dışından atılacak şutlar üzerine kurmuştu.
Ev sahibi Akhisar ise bu durumdan da faydalanarak Fenerbahçe yarı sahasına çok rahat bir şekilde geldi. Fakat onlar da pozisyon bulmakta zorlandılar.
Fenerbahçe 30.dakikadan sonra zemine uyum sağlamanın da etkisiyle oyuna ağırlığını koymaya başladı. Bu arada Diego’nun uzaktan kaleyi yoklamasından sonra Şener, ceza sahası dışından vurduğu mükemmel şutla takımını 1-0 öne geçirdi.
İkinci yarıda ise oyunun tek hakimi Fenerbahçe’ydi. Sarı- lacivertli futbolcular bu
Futbol ilginç bir oyun. Bazen teknik direktör değişiyor fakat yeni gelen teknik direktör de kendisinden öncekinin hatalarını devam ettiriyor. Bu durumda da takımdaki sıkıntılar aynen devam ediyor.
Metin Diyadin, son zamanlarda en çok futbolcuları orijinal mevkileri dışında farklı yerlerde oynattığı için eleştiriliyordu. Şimdi aynı şeyi onun yerine gelen Önder Özen yapıyor. Yeni Malatyaspor maçında da aslında sol bek olan Hakan Arslan sol stoperde, sol açık olan Mehmet Erdem Uğurlu sol bekte, santrafor olan Serdar Özbayraktar ise sol açıkta görev yaptılar. Çünkü Önder Özen stoper Giray ile bozuştu ve kadro dışı bıraktı. Pekiyi bundan kim zarar görüyor?
Evet, Fenerbahçe’de Caner’den iyi bir sol bek yaratıldı. Galatasaray’da Olcan Adın, Caner kadar olmasa da fena değil. Beşiktaş’ta Cenk Tosun bazen son 15 dakika sol açıkta oynuyor. Ama bunlar milyonda bir olabilecek sınırlı örnekler. Fakat pek çok teknik direktör aynı mucizeleri kendi takımlarında yaratmaya çalışıyorlar. Aynı Önder Özen gibi. Ama olmayınca olmuyor. Fazla zorlamanın gereği yok. Mehmet Erdem Uğurlu bence Malatya maçında gayet iyi oynadı, ileri çıkışları mükemmeldi. Ama sonuçta o bir sol bek değil. Aynı şekilde
Yusuf Şimşek, gerçekten de Alanya karşısında zor bir maça çıktı. Çünkü rakip kendilerinin aksine şampiyonluk için yarışıyordu, çok iyi bir kadroya sahipti ve eğer kazanırlarsa lider olacaklardı.
Alanya’yı motive edecek bu kadar etkenin karşısında Kaf Kaf ise kadro kurmakta zorlanıyordu. Beklerin tamamı ve stoperlerin biri yoktu. Takımdaki uyum sorunu ise herkesin malumuydu.
Nitekim Yusuf Şimşek mecburiyetten dolayı İbrahim Kaş’ı sağ bekte, Mustafa Aşan’ı ise sol bekte maça başlattı. Fakat Alanyaspor’un henüz 20.saniyede gelen golü, daha hayata geçiremeden bütün planları bozdu.
Yusuf Şimşek, Alanyaspor’un rahat gelmesi, fakat Karşıyaka’nın çıkamaması üzerine bence çok doğru bir kararla Mustafa Aşan’ı ortaya, Youssef Yeşilmen’i ise sol beke çekti. Böyle olunca Karşıyaka orta sahada biraz daha güçlendi ve oyuna ortak oldu. Gerçekten de yeşil- kırmızılılar çok kötü mücadele etmediler. Fakat ilk yarının yine son saniyelerinde bence ofsayt olan bir pozisyonda kalelerinde ikinci golü gördüler.
Yusuf Şimşek ikinci yarıya İbrahim Kaş’ın yerine Gökhan Ünal’ı alarak başladı. Böylece sahada Can Erdem’le birlikte iki santrafor olmuş oldu. Ama Can Erdem bir forvet gibi daha çok