Fenerbahçe, Kayserispor karşısında ağır bir darbe aldı. Bu farklı mağlubiyet kadar Fenerbahçe Teknik Direktörü Advocaat’ın açıklamaları da gündemi sarstı. Hollandalı teknik adam, Kayserispor maçının ardından yaptığı açıklamada hem taktik disipline uymamakla suçladığı futbolcularını hedef aldı, hem de elimdeki kadro yetersiz diyerek topu bir kez daha yönetime attı.
Açık konuşmak gerekirse, kadrodan dolayı şikayette bulunmak için artık çok geç. Advocaat, Fenerbahçe’nin teklifini kabul ettiğinde kulübün durumunu biliyordu. O nedenle büyük transferler gerçekleştiremeyeceğinin de farkındaydı.
Bununla birlikte sezonun ilk yarısında Lens, ikinci yarısında ise Karavaev, Hollandalı hocanın isteği üzerine transfer edildiler. Mehmet Ekici transferiyse Fenerbahçe yönetiminin elinde olmayan nedenlerden dolayı gerçekleşemedi. Yani Fenerbahçe yönetimi, Advocatt’ın gelişinden sonra transfer konusunda elinden geleni yapmaya çalıştı. Daha fazlasını da yapamazdı. Çünkü UEFA ile yapılan finansal fair play anlaşması buna izin vermiyor.
İşte bunları hepimizden çok daha iyi bilen Advocaat’ın Kayseri maçından sonra yine kadro kalitesini gündeme getirip topu yönetime atması, yorumcular tarafından
Beşiktaş’ın Atiker Konyaspor gibi ligimizin önemli takımlarından birisini, güzel bir futbolun sonucunda 5-1’lik farklı bir skorla mağlup etmesi büyük önem taşıyor. Siyah- beyazlılar bu farklı galibiyetle liderliklerini perçinleyip şampiyonluk yolunda büyük bir moral kazandıkları gibi, rakiplerine de gözdağı verdiler.
Beşiktaş maça çok hızlı ve iştahlı başladı. Özellikle Talisca, Quaresma, Babel ve Adriano ile rakip kaleyi ablukaya alan siyah- beyazlılar, istedikleri golü bulmak için de fazla beklemediler.
Beşiktaş, 24.dakikadan sonra topun arkasına geçti ve kendi sahasında kalmayı tercih etti. Kara Kartal, bu tercihinin sonucunu da yine golle aldı. Siyah- beyazlılar, ileriye çıkan Konyaspor’un geride bıraktığı boşluğu hızlı bir kontra atak ile değerlendirerek farkı ikiye çıkardılar.
Ev sahibi takım devrenin sonuna kadar bu taktiğini değiştirmedi. Bu da Konyaspor’un Beşiktaş kalesine daha sık gelmesine neden oldu. Bence siyah- beyazlılar topu rakibe bu kadar fazla bırakarak hata yaptılar. Çünkü Konyaspor bu bölümde bir gol bulsaydı Beşiktaş için işler zorlaşabilirdi. Keza benim de defalarca ağır çekimde izledikten sonra topun dizine çarptığını gördüğüm Tosic’in
Geçen hafta Karabük deplasmanında üç puan bırakan Galatasaray, Akhisar’a patladı. Rakip filelere yarım düzine gol bırakan sarı- kırmızılılar ciddi anlamda bir özgüven kazandılar.
Galatasaray geçen hafta Karabük deplasmanında çok kötü olmasa da vasat bir oyun sergilemişti. Oysa bu hafta Akhisar karşısında çok farklı bir Galatasaray vardı. Sarı- kırmızılı futbolcular, Karabük’teki puan kaybını telafi etmeye ant içmişçesine bir futbol oynadılar.
Elbette Akhisar’ın Galatasaray’ı maç boyunca rahatsız edememesi de bu skorda etkili oldu. Fakat maçın sonucunu sadece buna bağlayamayız. Galatasaraylı futbolcular bu maçı ne kadar kazanmak istediklerini açıkça ortaya koydular.
Akhisar maçı, Sneijder ve Podolski’nin Galatasaray için ne kadar önemli futbolcular olduklarını da bir kez daha gösterdi. Cim Bom, santraforda Eren Derdiyok’un oynadığı maçlarda büyük sorunlar yaşadı. Oysa bu mevkide Podolski oynadığında işler daha farklı oluyor. Akhisar maçı da bunun bir örneği oldu.
Galatasaray’ın santraforda Podolski’nin oynadığı maçlarda daha başarılı olmasının temel nedenini, sarı- kırmızılı takımın pasa dayalı bir oyunu tercih etmesi oluşturuyor. Bu oyun anlayışında Eren’in başarılı
Maalesef tüm iyi dileklere rağmen hakem hataları bitmiyor. Cüneyt Çakır gibi dünya çapında maç yönetmiş bir hakemin formsuzluğu insanı iyice umutsuzluğa sevk ediyor.
Cüneyt Çakır, Galatasaray’ın Yasin’le bulduğu golün etkisinden çıkamadı. Gol bence nizamiydi. Kaldı ki, o pozisyonu süzmek hakem için oldukça zordu. Lakin yine de golü vererek doğru yapmıştı. Ama az önce de belirttiğim gibi Cüneyt Çakır, dakikalar ilerledikçe hem pozisyonun hem de seyircinin etkisinden kurtulamadı ve resmen Karabük lehine penaltı uydurdu. Böyle yaparak da maçın skoruna etki etti.
Öte yandan FİFA ve UEFA video hakem uygulamasını konuşup tartışırken Cüneyt Çakır yeni bir yöntem çıkarttı: ‘’ Futbolcuya sormak ! ‘’ İnsan gözlerine inanamıyor. Futbolcuya sormak ne demek? Cüneyt Çakır gibi bir hakem nasıl böyle bir şey yapar?
Cüneyt Çakır, bunların dışında da hatalar yaptı. Örneğin, Hakan Balta’ya ikinci sarı kartı 70.dakikada çıkartabilirdi.
Fakat bu hataları burada teker teker yazmanın bir anlamı yok. İşin özüne gelmek lazım. Maalesef Cüneyt Çakır hakemlik açısından çok kötü bir noktada. Yani iflas etmiş durumda. Bence Cüneyt Çakır’a maç vermeye devam etmek ona yapılacak en büyük kötülüktür.
Öncelikle İlhan Cavcav’a Tanrı’dan rahmet, Türk futboluna ve Gençlerbirliği camiasına başsağlığı diliyorum. İlhan Cavcav, Türk futbolun önemli figürlerinden birisiydi. Kendisini çok arayacağız.
Medipol Başakşehir maçı Fenerbahçe açısından final niteliği taşıyordu. Çünkü olası bir mağlubiyet zirveden kopmak anlamına geliyordu. Sarı- lacivertliler bu nedenle 90 dakika disiplini elden bırakmadılar ve sonuçta önemli bir üç puan kazandılar.
Esasen iki takım da futbol açısından ortaya bir şey koyamadılar. Özellikle Medipol Başakşehir’i hiç bu kadar etkisiz görmemiştim. Elbette bunda Başakşehirli futbolcuların kötü günlerinde olmaları kadar Fenerbahçeli rakiplerinin orta saha ve defanstaki başarıları da etkili oldu.
Gerçekten de özellikle ilk yarıda Başakşehir’e oranla daha iyi bir Fenerbahçe izledik. Sarı- lacivertlilerin golü de buldukları bu bölüm ilk yarının son on dakikasına kadar sürdü. Bu dakikadan sonra Başakşehir daha etkin gözükse de pozisyona girmeyi başaramadılar.
Başakşehir’de özellikle Emre çok kötüydü. Belki de onun kötü olması sonucu Mahmut da pek varlık gösteremedi. Buna karşılık Fenerbahçe’nin üçlü orta sahası gayet başarılıydı. Bu mevkide öne çıkan isimse
TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in gazetelerin spor müdürlerinin sorularını yanıtladığı program daha çok hakem tartışmalarına sahne oldu. Aslında böyle olması da normal. Çünkü şu anda ülke futbolumuzun bir numaralı gündem maddesi hakem hataları.
Yıldırım Demirören, Yusuf Namoğlu konusunu çok net bir şekilde açıkladı. Bu tercihi ve nedeni konusunda kimse Yıldırım Demirören’i suçlayamaz. Ayrıca Sayın Demirören’in açıklamalarından Yusuf Namoğlu’nun önümüzdeki sezon olmayacağı da büyük oranda belli oldu.
Elbette MHK Başkanı futbolumuzda önemli bir aktör. Lakin sorun kişilerden çok zihniyetten kaynaklanıyor.
Öncelikle hakemlerin yetiştirilmeleri ve yükselmeleri konusunda daha dikkatli olmak şart. Hakemlik kurumumuzda ‘’ Beşik Ulemalığı’’ sisteminin olmadığını söyleyemeyiz. Oysa asıl dikkat edilmesi gereken yetenek ve liyakat. Eğer bu özellikler ön plana alınırsa daha iyi, daha kaliteli, bir takım tartışmaların içerisinde hiç bulunmamış ve bu nedenle daha özgür karar verebilen hakemler yetiştirilebilinir.
Diğer bir sorun ise hakemler üzerindeki baskı. Maalesef hakemler bu baskıyı taşıyamıyorlar. Kimi zaman herhangi bir karar vermeden önce, bu karar sonrasında başlarına
Dün, yani 16 Ocak Pazartesi günü İzmir ve Türk futbolunun köklü kulüplerinden Altay’ın 103. kuruluş yıldönümüydü.
Gerçekten de Altay, sadece İzmir’in değil, Türk futbolunun önemli kulüplerinden birisidir. Siyah- beyazlıların kuruluşları 1914 yılının karanlık günlerine dayanmaktadır. Celal Bayar’ın da kuruluşuna katkı sağladığı Altay’ın kurucuları arasında Mustafa Necati, Vasıf Çınar, Şükrü Saraçoğlu, Baha Esat Tekand, Talat Erboy, Esat Çınar ve Adnan Menderes’in eniştesi Nejat Evliyazade gibi önemli kişiler yer almıştır.
Altay, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, karşılaştığı Rum ve Ermeni takımlarını mağlup ederek İzmirlilere haklı bir gurur yaşatmıştır. Altay’ın 1918`de İtalyan Garibaldi takımını 10-0 yenmesi üzerine İzmir’deki İtalyan konsolosu, Garibaldi kulübünü kapatmıştır.
Anadolu’nun işgali başladığında da milli direnişin meşalesi haline gelmiştir İzmir’in siyah- beyazlı kulübü. İzmir’in işgalinden bir gün önce Bahri Baba Parkında yapılan ünlü miting Altaylıların önderliğinde gerçekleşmiştir. Bu mitingde bulunan Hasan Tahsin, ertesi gün Yunanlılara ilk kurşunu sıkan kişi olmuştur.
Ardından yaşanan sıkıntı dolu yıllarda özellikle Vasıf Bey ile Necati Bey
Enkaz halinde aldığı Fenerbahçe’yi her türlü olumsuzluğa rağmen ligde ve Avrupa’da belli bir seviyeye getiren Advocaat’ı ne kadar takdir ettiğim malumunuzdur. Pek çok futbol yorumcusu da bu konuda benimle aynı şekilde düşünmektedir. Ancak Dick Advocaat, Adanaspor maçında anlam veremeyeceğim hatalar yaptı.
Dick Advocaat’ın Fenerbahçe’yi başarıya taşıyan orta saha kurgusunu bozması hataların belki de en büyüğüydü. Sarı- lacivertlilerin Mehmet Topal- Souza- Ozan Tufan üçlüsüyle aldığı başarısız sonuçların bu bölgeye Alper Potuk’un geçmesiyle son bulduğunu ve Fenerbahçe’nin yükselişe geçtiğini herkes gibi herhalde Advocaat da hatırlıyordur. Bu nedenle Adanaspor maçına orta sahada Alper yerine Ozan Tufan ile başlaması maçın kaderini etkileyecek bir hata oldu. Çünkü Alper Potuk’un eksikliği oldukça hissedildi.
Advocaat’ın Mehmet Topal- Souza ve Ozan Tufan üçlüsüyle maça başlamasının tek haklı nedeni olabilirdi. O da Volkan Şen’in sakatlığından dolayı Alper Potuk’u kanatta oynatma zorunluluğu. Fakat Advocaat onu da yapmadı. Devre arası kampına sonradan dahil ettiği, yani antrenman ve maç eksiği bulunan, üstelik Mehmet Ekici transferi dolayısıyla Trabzonspor’a gitmeyi kabul