Öncelikle Fernandao’ya geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. İnsan sağlığı, sporcu sağlığı her şeyden önce geliyor. Fernandao’nun yaşadığı o talihsiz olaydan sonra benim açımdan maçın da pek bir önemi kalmadı. Dilerim Fernandao bir an önce sağlığına kavuşur.
Fenerbahçe için söylenecek çok şey var. Son iki maçını kazanmış, üstelik geçen hafta Alanya’da müthiş bir geri dönüş yapmış takımın maçına seyirci gelmiyor. Demek ki Fenerbahçe taraftarları takımlarından umutlarını kesmişler. Çünkü alınan sonuçlar ne olursa olsun, oynanan futbol onlara umut vermiyor.
Nasıl versin ki? İşte size en iyi örnek Advocaat’ın Atiker Konyaspor on biri. Dörtlü defansın önünde Mehmet Topal, Souza ve Ozan Tufan yer alıyorlar. Sanki Fenerbahçe ilk maçını kazandığı bir Avrupa Kupası mücadelesinin rövanşına çıkıyor! Advocaat acaba bu kadar savunmacı ve aynı tipte oyuncuyla nasıl kazanabileceğini düşünüyor? Ya da kazanmayı düşünüyor mu?
Nitekim sahada Fenerbahçe takımının sadece forması vardı. Sarı- lacivertliler son 15 dakikaya kadar sahada hiçbir varlık gösteremediler.
Aslında bugünlerin geleceği çok önceden belliydi. Fenerbahçe yönetimi çok ciddi hatalar yaptı. Pereira’nın gönderilme
Kayserispor, Sergen Yalçın’ın gelmesiyle bir anda çehre değiştirdi. Devre arasında yapılan 10 yeni transferden uyumlu bir takım yaratan Sergen Yalçın, ligin ikinci yarısında fırtına gibi esiyor. Genç teknik adam, Beşiktaş karşısında da hücumcu bir kadroyla sahaya çıktı. Dört forvet ve arkalarındaki sağlam orta saha ile Beşiktaş’a adeta kök söktürdüler.
Beşiktaş’ta ise Olympiakos maçının yorgunluğu hissediliyordu. Ama en çok hissedilen Gökhan Gönül ve Quaresma’nın eksiklikleri oldu. Bu futbolcuların yokluğunun etkisiyle Beşiktaş’ın sağ kanadı neredeyse hiç çalışmadı. Solda etkili olamayan Babel, sağ kanada alındıktan sonra da verimli olamadı. Babel gittikçe daha etkisiz bir hal alıyor. Aynı şekilde Gökhan Gönül’ün yokluğunda sağ bekte görev yapan Beck de maç eksikliğini fazlasıyla hissettirdi.
Keza Oğuzhan da, Aboubakar’a attırdığı ikinci gol dışında hiç sorumluluk almadı. Aynı şekilde Talisca ve Cenk Tosun da çok etkisizdiler. İleride diri kalıp öne çıkan tek isim, Beşiktaş’ın iki golüne de imza atan Aboubakar oldu.
Adı geçen oyuncuların etkisizliği yüzünden ilk yarıda istediğini alamayan Şenol Güneş, ikinci yarıya Babel’in yerine Tolgay Arslan ile başladı ve sistemi de
Galatasaray, Gençlerbirliği maçına kadro dezavantajıyla başladı. Çünkü sarı- kırmızılılarda neredeyse bir düzine sakat futbolcu vardı. Hakan Balta da bu kervana katıldı ve 20.dakikada oyundan çıkmak zorunda kaldı. Aslında bu durum bile Galatasaray’daki değişimi gösteriyor. Bu kadar sakat, Tudor’un gelmesiyle antrenmanların daha ağır geçmeye başladığını gösteriyor. Bu durum ileriki haftalarda daha büyük sıkıntılara neden olabilir. Ama önümüzdeki sezon için umut veriyor.
Galatasaray maça skor dezavantajıyla da başladı. Sarı- kırmızılılar bu sezonki en erken golü kalelerinde gördüler. Ama bundan sonraki dakikalar da Galatasaray’daki bir başka değişimi gözler önüne serdi. Galatasaraylı futbolcular mağlubiyeti kabullenmediler ve direnç gösterdiler. Bu direnç kısa bir zamanda beraberliği getirdi.
Ama bu da sarı- kırmızılı futbolcuları durdurmadı. Riekerink dönemi olsa beraberlikten sonra yeniden rölanti bir şekilde kısa paslarla yavaş yavaş top yapmaya başlarlardı. Fakat bu sefer galibiyet golü için rakip kaleyi ablukaya almaya devam ettiler. Hücumda her türlü varyasyonu denediler. Önde bastılar, kaybettikleri toplarda hemen refleks gösterdiler, sağlı sollu ortalar yaptılar ve
Golcü kimliğiyle ön plana çıkan Beşiktaş, Çaykur Rizespor karşısında gol pozisyonuna girmekte zorlandı. Nitekim siyah- beyazlılar karşılaşmayı Gökhan Gönül’ün attığı tek golle kazanabildiler.
Beşiktaş’ın daha önceki maçların aksine gol pozisyonuna girmekte zorlanmasında Çaykur Rizespor’un oyun anlayışı da etkili oldu. Karadeniz temsilcisi geride kalabalık durdu. Kendi ceza sahaları önünde duvar ören yeşil- mavililer 1-0’dan sonra da bu oyun anlayışlarını değiştirmediler. Bu da Beşiktaş’ın farkı arttırmasını engelledi.
Rizesporlu futbolcular yaklaşık 70.dakikadan sonra ise rakip kaleye daha çok gitmeye başladılar. Maçın son bölümünde de iki ciddi pozisyon yakaladılar. İleri çıktıkları bu bölümde geride açıklar verdiler. Ancak Beşiktaşlı futbolcular gerek telaştan gerekse de son toplar ve paslardaki beceriksizliklerinden dolayı bu açıkları değerlendiremediler.
Gerçekten de Beşiktaşlı futbolcular ikinci golü bulmak için hızlı oynamak adına acele oynadılar. Böyle olunca da ikinci gol için pozisyona giremediler. 1-0’ın verdiği stres nedeniyle de son bölümde sıkıntı yaşadılar. Bu stres kimi zaman hata yapmalarına neden oldu. Nitekim bu hataların en önemlisinde top, ceza
Igor Tudor, iki takım için de büyük önem taşıyan derbiye farklı bir taktikle çıktı. Galatasaray, 3-4-2-1 şeklindeki bu dizilişle ilk yarının son beş dakikasına kadar oyuna hakim olmayı başardı. Sarı- kırmızılılar açısından en büyük handikap Sneijder’in forvet arkasındaki ikilinin sağında yer almasıydı. Sağda oynamayı beceremediği bilinen Hollandalı futbolcu yerini yadırgadığı için kendisini yine sık sık sola attı. Oysa Bruma’nın daha etkili olduğu kanatta, Sneijder’in de forvet arkasında oynadıkları bir sistem Galatasaray için daha verimli olurdu.
Şenol Güneş ise herhalde Medipol Başakşehir’in galip gelmesinin de etkisiyle her zamanki on biri ve taktiksel dizilişiyle takımını sahaya sürdü. Ancak siyah- beyazlılar, 40.dakikaya kadar Galatasaray’ın kalabalık orta sahası karşısında istediklerini yapamadılar. Özellikle Talisca çok etkisiz kaldı.
Galatasaray, 40.dakikadan sonra oyundan düşmeye başladı. Çünkü bu dakikadan sonra yeni sistemi takımın bünyesi taşıyamadı. Beşiktaş, bunun da etkisiyle ilk yarının son beş dakikasında oyuna ortak oldu.
Beşiktaş, ikinci yarının başında kimsenin hayal edemeyeceği bir gol kazanınca maçın hikayesi de bir anda değişti. Şenol Güneş, bundan
TFF 1. Lig’de lider durumdayken arka arkaya aldığı kötü sonuçlarla sıkıntılı bir sürece giren ve liderlik koltuğunu kaybeden Göztepe, Manisaspor karşısında aldığı üç puanla hayata döndü.
Göztepe’nin zirve, Manisaspor’un ise ligde kalma mücadelesinde olmaları kora kor bir maç izlememize neden oldu.
Gole erken ulaşmayı amaçlayan Göztepeli futbolcular hızlı oynamaya çalıştılar. Ama bunu yaparken hızlı oynamak adına aceleci bir futbol ortaya koydular. Bu da istediklerini elde etmelerini engelledi.
Göztepe, ikinci yarıda daha etkiliydi. Beklerin bu yarıda daha fazla ileri çıkmaları Göztepe’nin futbolunu olumlu yönde etkiledi. Ama Göz Göz’de asıl belirleyici olan Umut Nayir’in oyuna girmesi oldu.
Umut Nayir girdikten sonra sahada daha farklı bir Göztepe vardı. Umut, Jahovic’i de pozitif etkiliyor. Nitekim önce Umut’un daha sonra ise Tayfur’un kafayla ceza sahasına gönderdiği topta fırsatçılığını konuşturan Jahovic, Göztepe’yi üç puana taşıyan golü attı.
Manisaspor da Göztepe karşısında önemli pozisyonlar yakaladı. Ancak siyah- beyazlılar bitirici vuruşları yapamadılar. Çünkü onlar da Jahovic ve Umut gibi bitirici isimler yoktu. Yine de Manisaspor’un başarılı bir mücadele
Kadro kalitesi ve oynadığı futbolla beğeni kazanan ve Spor Toto Süper Lig’de lider durumda bulunan Beşiktaş, Avrupa’da da Türkiye’nin umudu oldu.
Siyah- beyazlılar, Fenerbahçe’nin ardından Osmanlıspor’un da UEFA Avrupa Ligi’ne veda etmesinin ardından çıktıkları Hapoel Beer Sheva karşısında sürprize imkan tanımadılar.
Şenol Güneş, ilk maçtaki 3-1’lik skorun verdiği avantaj ve Galatasaray derbisi nedeniyle farklı bir kadroyu sahaya sürdü. Rotasyonlu Kartal, Aboubakar’ın golüyle avantajını ikiye katladı.
Ancak bu golden sonra Quaresma, Talisca ve Babel gibi bazı Beşiktaşlı futbolcularda rehavet iyice kendisini göstermeye başladı. Bunun üzerine bir de Atiba’nın yokluğu eklenince konuk Hapoel Beer Sheva orta sahaya hiç zorlanmadan sahip oldu ve istediği gibi Beşiktaş kalesine geldi. Siyah- beyazlı kalede daha fazla görülüp tehlikeler yaratan İsrail temsilcisi, ikinci yarıda skoru 1-1’e getirmeyi başardı.
Hapoel Beer Sheva, sadece futbolcuların değil, tribünlerin de maçla ilgisini kesip Galatasaray derbisini yaşadıkları dakikalarda iki net pozisyondan daha yararlanamadı. Ancak Şenol Güneş, tehlikeye girdiği anlaşılan karşılaşmada yaptığı değişikliklerle maçı Beşiktaş’ın
Tudor’un Galatasaray’ı, Riekerink’in Galatasaray’ına göre daha farklı bir anlayışla başladı Rizespor maçına. En önemli fark sarı- kırmızılıların rakiplerine önde basmalarıydı. Bunun dışında hırs, mücadele, kendi yarı sahasından daha çabuk çıkıp rakip yarı sahada daha fazla topa sahip olmak da öne çıkan farklılıklardı.
Bununla birlikte Çaykur Rizespor’un ilk yarıda çok kötü olması da Galatasaray’ın avantajı oldu. Nitekim sarı- kırmızılılar 1-0 öne geçmeyi başardılar. Ama bundan sonra skoru arttıracak pozisyonlara giremediler. Hatta zamanla da kendi sahalarına çekildiler.
‘’ Tudor Olayı ‘’ başlıklı yazımda Tudor’u bekleyen sorunları yazmıştım. Nitekim bu sorunlar arasında yer alan kondisyon eksikliği ve oyuncu kalitesizliği Galatasaray’ı etkiledi. Buna bir de eksik futbolcular eklenince işler kötüye gitmeye başladı.
Nasıl kötüye gitmeye başladı? Şöyle ki, ikinci yarının başından itibaren Çaykur Rizespor daha fazla Galatasaray yarı sahasında yer almaya başladı. Yeşil- mavililer bu bölümde tehlikeler de yarattılar. Galatasaray ise kendi yarı sahasından çıkmakta zorlandı.
Bu durum Tudor’u korkuttu ve 60.dakikadan sonra Galatasaray’ın yeni teknik direktörünün skora etki