Futbol çok ilginç bir oyun. Maçı izlemeden skora bakan bir kişi Fenerbahçe’nin çok rahat ve kolay bir galibiyet kazandığını düşünecektir. Oysa Fenerbahçe deyim yerindeyse adeta ecel terleri döktü ve kalecisi Volkan Demirel’in üstün performansı sayesinde üç puana ulaşabildi.
Fenerbahçe oldukça kötü bir futbol oynadı. Futbolcularda aşırı derecede bir isteksizlik ve konsantrasyon bozukluğu vardı. Beşiktaş ve Galatasaray’ın puan kaybettikleri haftada yaşanılan kazanma zorunluluğu futbolcular üzerinde bir stres yaratmış olabilir. Ama ne olursa olsun sarı- lacivertliler kendi sahalarında bu kadar mahkum olmamalılardı.
Gerçekten de maçın başı ve son bölümü hariç oyunun kontrolü hep konuk Gençlerbirliği’nde idi. Kırmızı- siyahlılar inanılmaz pozisyonlar yakaladılar. Bu pozisyonlarda Fenerbahçe defansının çok ciddi hataları vardı. Oysa Fenerbahçe defansı bu maça kadar ligin en az pozisyon veren defansıydı. Fakat bu maçta inanılmaz hatalar yaptılar. Özellikle Hasan Ali çok önemli pozisyon hataları yaptı.
İşte Gençlerbirliği’nin bulduğu bu net pozisyonlarda sahneye kaleci Volkan Demirel çıktı. Volkan Demirel, yaptığı kurtarışlarla kendisi üzerindeki eleştiri bulutlarını da dağıtmış
Osmanlıspor- Galatasaray mücadelesini bir futbol maçından çok bir buz hokeyi ya da buzda dans gösterisine benzetebiliriz. O nedenle iki takım futbolcularını da tebrik etmek gerekiyor. Çünkü birbirlerinden çok, saha şartlarıyla mücadele ettiler.
Bununla birlikte buzla kaplı zeminin Galatasaray’ı daha olumsuz etkilediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü Osmanlısporlu futbolcular bu zeminde idman yapıyorlar ve Galatasaraylı futbolculara göre bu zemine daha alışkınlar. Galatasaraylı futbolcuların rakiplerine göre ayakta durmakta daha çok zorlanmaları da bunu açıkça gösterdi.
Böyle zeminlerde futbol oynanması her iki takım futbolcuları için de büyük risk taşıyor. Nitekim Serdar Aziz, dizini sert zemine vurdu ve sakatlanarak daha maçın başında oyundan çıkmak zorunda kaldı. Umarım Serdar Aziz ciddi bir sakatlık sorunu yaşamaz.
Maçın daha birinci dakikasında Sabri’nin Webo’ya yaptığı asist de bu zemin şartlarından kaynaklandı. Fakat Galatasaray’ın şansı her zamanki gibi yine Muslera’ydı.
Bu arada Galatasaray’ın diğer şansı bu tehlikenin hemen ardından golü bulması oldu. Bu gol Galatasaray’a büyük bir avantaj sağladı. İşte bu noktadan itibaren sarı- kırmızılılar zeminle ilgili
Futbol yazmak giderek güçleşiyor. Daha geçen haftaki yazımda İstanbul’da hayatını kaybedenleri anıp, böyle bir ortamda futbol yazısı yazmanın zorluğundan bahsederken bu sefer Kayseri’den acı haber geldi.
Kayseri’deki hain terör saldırısında hayatını kaybedenlere Tanrı’dan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Hayatının baharında gencecik insanları kaybetmişken futbol yazmak gerçekten çok zor. Ama aslında terör de bunu istiyor. Yani insanların günlük hayatlarına darbe vurup, korku içerisinde yaşamalarını sağlamak. Bu nedenle terörün amacına ulaşmasına izin vermemeliyiz. İşte bu yüzden zor da olsa futbol yazmalıyım, zor da olsa günlük hayatımıza devam etmeliyiz.
Şenol Güneş’i özellikle bu sezon pek çok maçın sonunda eleştirdiğimi biliyorsunuz. Pek çok yorumcu skorlara bakıp hiçbir sorun yokmuş gibi yazarken ben sürekli Şenol Güneş’in hatalarına da yer verdim. Kasımpaşa maçında ise deyim yerindeyse Şenol Güneş’in hataları zirve yaptı ve Beşiktaş oldukça kötü bir oyunun sonunda ligdeki ilk yenilgisini aldı.
Şenol Güneş’in ilk hatası tercih ettiği sistemdi. Takımı sahaya 4-3-1-2 şeklinde sahaya süren Şenol Güneş, Quaresma’yı iki santraforun arkasında oynatarak skandal
Diğer maçlarda olduğu gibi Antalyaspor- Fenerbahçe maçından önce de oldukça duygusal anlar yaşandı. Keşke böyle hoş görüntüleri her zaman yaşayabilsek. Evet, keşke biz bu görüntüleri her zaman izleyebilsek ve keşke bir daha hiçbir felaket yaşanmasa…
Maça Antalyaspor çok iyi başladı. Kırmızı- beyazlılar rakiplerine önde bastılar ve çok daha güçlü durarak orta saha hakimiyetini ellerine geçirdiler. Bir de Fenerbahçe yarı sahasında pas yapma rahatlığını bulunca ilk yarı tartışmasız Antalyaspor’un hakimiyetiyle geçti. Nitekim kırmızı- beyazlılar bu devrede üç net pozisyon yakaladılar.
Fenerbahçe ise ilk yarıda Lens’in kafa vuruşu dışında pozisyona giremedi. Çünkü sarı- lacivertliler orta sahada iyi olmadıkları gibi ilerideki oyuncuları da çok kötüydü. Alper, Lens, Volkan Şen ve Sow bu yarıda resmen döküldüler. Defansta ise ciddi hatalar yapıldı.
İkinci yarıda da Antalyaspor üstünlüğü sürse de, Fenerbahçe ilk yarıya göre oldukça hareketli bir görüntü sergiledi. Özellikle Volkan Şen, resmen üzerindeki ölü toprağını atmıştı ve Fenerbahçe’de ikinci yarının en hareketli ismi oldu. Alper de ilk yarıya göre biraz daha etkiliydi.
Antalyaspor’un 65.dakikada Yekta Kurtuluş’un
Öncelikle İstanbul’daki hain saldırıda hayatını kaybedenlere Tanrı’dan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Böyle zamanlarda futbol yazmak çok zor geliyor. Zaten bu maçın konusu olan Galatasaray- Gaziantepspor maçı da dahil olmak üzere bütün maçlara bu burukluk yansıdı.
Gerçekten de Galatasaray- Gaziantepspor maçına damga vuran, hain saldırının acısıydı. İki takım futbolcularının güvenlik görevlilerine karanfil vermeleri, iki takımın ele tribünlere gitmeleri, kaptan Selçuk’un bir polis memurunu tribünlere götürmesi, Yasin’in ilk golünden sonra kale arkasındaki polisleri kucaklaması maçın önüne geçen ve maçtan daha da önemli olan olaylardı.
Gaziantepspor ligde zor günler geçiren bir takım. Buna rağmen Galatasaray karşısında açık futbolu tercih ettiler ve özellikle ilk yarıda sarı- kırmızılı kalede birçok pozisyon yakaladılar.
İşte bu nedenle Galatasaray’ın 3-1’lik skora rağmen ciddi anlamda düşünmesi gereken konular var. Hiç kimse skora bakıp sarı- kırmızılıların rahat bir maç kazandıklarını sanmasın. Galatasaray, on kişi kalan rakibi karşısında 90+5’e kadar 2-1’lik üstünlükle istim üzerindeydi.
Öncelikle, Galatasaray defansı bu maçta da S.O.S. vermeye devam etti.
Önce Osmanlıspor’un, ardından da Fenerbahçe’nin UEFA Avrupa Ligi’nde gruplarından lider olarak çıkmaları Türk futboluna Avrupa’da bir zafer gecesi yaşattı.
Hollanda’ya çok avantajlı bir şekilde giden Fenerbahçe, Feyenoord karşısında sahadan yine galip ayrılmayı başardı.
Dick Advocaat maça çok doğru bir kadroyla çıktı. Sarı- lacivertliler de karşılaşmaya iyi başladılar. Lens’e yapılan net penaltı verilmemesine rağmen Sow’un yine röveşata ile attığı gol, Fenerbahçe’ye tur ve liderlik kapısını sonuna kadar açtı.
Fenerbahçe bu golden sonra nedense geriye yaslandı. Bu nedenle de kalesinde bazı tehlikeler yaşadı. Özellikle Elia’nın Feyenoord’un sol kanadını çok rahat bir şekilde kullanması engellenemedi. Açıkçası Şener, Elia karşısında çok zorlandı. Fakat ev sahibi takımın bu baskısı gol bulmasına yetmedi.
Fenerbahçe, ikinci yarıda Elia’yı durdurmayı başardı. Oyuna bu devrede giren Bilal Başacıkoğlu göze batan bir futbol sergilese de sonucu değiştiremedi.
Fenerbahçe ise çıkarken kaptırdığı toplar ve rakip yarı sahada son paslarda yaptığı hatalar yüzünden rahatlıkla ulaşabileceği ikinci gole kavuşamadı.
Gerek Osmanlıspor’da, gerekse de Fenerbahçe’de bu zaferlerde emeği
Başakşehir, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin puan kaybettiği haftada Kasımpaşa’yı deplasmanda 2-1 mağlup eden Galatasaray, şampiyonluk yarışı yolunda haftayı en karlı kapatan takım oldu.
Esasen Galatasaraylı futbolcular da bunun farkında olduklarından maça çok hızlı başladılar ve henüz 5.dakikada Podolski’nin güzel golüyle de 1-0 öne geçmeyi başardılar. Fakat sarı- kırmızılılar, Bursaspor maçında Yasin’in attığı golü hatırlatan bu gol sonrasında anlamsız bir şekilde yine eski maçlardaki hüviyetlerine büründüler ve daha çok kendi yarı sahalarında pas yapmaya başladılar. Böyle olunca da Kasımpaşalı futbolcular orta saha ve Galatasaray yarı sahasında oldukça boş alan buldular.
Nitekim Kasımpaşa, ikinci yarının başlarında böyle bir pozisyonda beraberlik golünü buldu. Aslında gerek bu gol, gerekse de ev sahibi takımın skor 2-1 iken bulduğu penaltı pozisyonunu Galatasaray teknik yönetimi çok iyi irdelemeli. Galatasaray gibi bir takım, rakip kaleciden gelen bir topa stoperinin kendi kalesine doğru vurması ve sağ bekinin de müsait durumda olmasına rağmen rakip oyuncuya müdahale edememesi yüzünden gol yiyor. Üstelik ilk pozisyonda topu Muslera kurtardığı halde, Kasımpaşalı Eduok topla
Açık konuşmak gerekirse Bursaspor karşısındaki Galatasaray bu sezonki en iyi futbolunu sergiledi. Elbette bunda bir takım faktörler etkili oldu. Herhalde bunlardan ilki Fenerbahçe maçı sonrasında Galatasaraylı futbolcular ve teknik yönetim hakkında yapılan ağır eleştirilerdi. Bundan dolayı Galatasaraylı futbolcular Bursaspor maçını bir anlamda kendilerini ispatlama maçı olarak gördüler. Bu, futbolcuların sahadaki her hallerinden belli oluyordu.
Sarı- kırmızılıların eleştirilen teknik direktörü Riekerink’in kadroda yaptığı üç değişiklik de galibiyetin kazanılmasında etkili oldu. Özellikle Yasin hamlesi çok önemliydi. Sezon başından beri sürekli altını çiziyorum, Yasin bu takımda mutlaka ilk on birde oynamalı. Sinan da iyi futbolcu. Ama şu andaki form durumları itibariyle öncelik daima Yasin’in olmalı ve bu futbolcu olabildiğince oyunda tutulmalı. Nitekim Yasin, Bursaspor maçında takımının ilk golünü attı, üçüncü golün de mimarı oldu.
Diğer taraftan Eren Derdiyok yerine santraforda tercih edilen Podolski de iyi bir maç çıkarttı. Podolski bir santrafor olmamasına rağmen rakip kale sahasını çok karıştırdı. Sarı- kırmızılıların ilk golünde de ciddi anlamda etkili oldu.
Eleştiri