Milliyet farkı...

2 Eylül 2016

Bizden haberler

SPOR Gazeteciliği’nin en sıkıntılı dönemi transfer aylarıdır...
Başkalarını bilemeyiz ama bize her yıl tekrarlanan mesleki ilke/etik/yetenek sınavı gibi gelir.
Kolay değil; yüzlerce futbolcu-teknik adam ile ilgili kaynağı belli olmayan, gazeteciyi kullanmaya yönelik ve piyasa oluşturmayı amaçlayan haberlerin havada uçuştuğu bir dönemdir bu… Ve kurulduğu günden bu yana doğru haberciliği ilke edinmiş, bu yönde daima öncülük yapmış olan Milliyet Spor Servisi transfer sezonu başlayınca OHAL ilan eder.
Kulüp muhabirlerinden gelen transfer haberleri mutlaka birden fazla kaynaktan onay alınarak yazılır. Bu şaşmaz doğrulama çabası nedeniyle bazen doğru haberler de göz göre göre atlanır... Örneğin Gökhan Gönül’ün Beşiktaş’a transferi bunlardan sadece bir tanesidir... Hakkını hemen teslim etmeliyim, Beşiktaş muhabirimiz Serdar Sarıdağ tüm meslektaşlarından günlerce önce Gökhan Gönül’ün Beşiktaş’a transfer olacağı haberini verdi. Ne var ki Gönül, kendisiyle yaptığımız üç ayrı görüşmede de “Böyle bir şey yok” dediği için haberi kullanmadık... Oysa Gökhan şimdi Beşiktaş’ta!
Nihayet, transfer dönemi bitti... Ve biz Milliyet Spor olarak bir kez daha bu sıkıntılı dönemi

Yazının Devamı

Transfer şart

26 Ağustos 2016

Tatsız tuzsuz, zaman zaman sıkıcı bir ilk 45 dakika izledik. İkinci 45’in bir bölümünde daha bu keyifsizlik devam etti. Ne zamanki Van Persie kenara geldi, Fernandao oyuna girdi işte o zaman Fenerbahçe adına yakışır, ilk maçın skoruna sırtını yaslamadan bir performans ortaya koydu... Fernandao ilerde rakibin ilk çıkışlarına baskı yaptı. Serseri topların kontrol edilmesine yardımcı oldu. Ve sıklıkla da son istasyon görevini üstlendi. Böyle olunca da Fenerbahçe iki pozisyon bulup, iki gol atma becerisini hayata geçirdi.

Turun İstanbul’da geçilmiş olması Fenerbahçe’nin maçı bir hazırlık karşılaşması gibi algılamasına neden oldu. Kalede Volkan da dahil olmak üzere bütün oyuncular riske girmeyip olabildiğince çok yan ve geri pasla topu kontrol etmeye çalıştılar. Bunu yapamadıkları anlardaysa topun arkasına geçip takım savunması uygulamaya çalıştılar.

Rakibin gerçekten zayıf olması nedeniyle takım savunmasındaki yüksek beceri aldatıcı olabilir. Ne var ki özellikle yarı sahadaki alan parselizasyonu ve rakibe boş bölge bırakmama sarı-lacivertlilerin gerçekten iyi yaptığı bir işti. Burada Skrtel ile Kjaer ikilisi ile hemen önlerinde oynayan Mehmet Topal mükemmele yakın bir performans ortaya

Yazının Devamı

2020 için çok umutluyum

23 Ağustos 2016

Diğer tüm olimpiyatlar gibi Rio da göz açıp kapayıncaya kadar geçti, gitti... Türkiye de dahil tüm dünya Phelps’i, Bolt’u, Wayde van Niekerk’i konuştu. Ve elbette Taha Akgül’ü de... Brezilya ile Avrupa arasındaki saat farkı nedeniyle, olimpiyatları tv’den izlemeyi gelenek haline getirmiş ülkelerde (başta biz) ciddi seyirci kaybı yaşanmasına karşın, Rio Olimpiyatları dünya gündeminde 30 gün boyunca hep birinci sırada kalmayı başardı. Brezilya halkının olimpiyat karşıtlığı, ülkedeki siyasi belirsizlik, güvenlik sorunları, sıradan olay olarak değerlendirilen binlerce hırsızlık ve darp eylemi de Rio’nun reytingini artıran başka nedenlerdi...

Çok sağlam kaynaklardan aldığım bir bilgiyi paylaşayım. IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) Rio’ya olimpiyatları verdiğine bin pişman olmuş. IOC Başkanı Thomas Bach en az üç kez, hem de çok sayıda IOC üyesinin yanında bu konudaki pişmanlığını dile getirmiş... En büyük eleştiriyi ise seyirci sayısındaki düşüş için yapmış...

Gerçekten de salonlar, stadlar, havuzlar boştu... Birkaç örnek vereyim; Pekin ve Londra Olimpiyatları’nda Bolt ve Phelps’in bırakın final müsabakalarını, eleme yarışlarının biletleri bile günler öncesinden bitmiş, elemeleri

Yazının Devamı

Şansla gelen üç puan

23 Ağustos 2016

Şimdi çok sayıda futbolsever Galatasaray’ın 90+3’ten sonra gelen golü ile ilgili olarak hakem Bülent Yıldırım’a eleştiride bulunacaktır. Kimileri, ‘Golü attırana kadar oynatacaktı zaten’ değerlendirmesi bile yapabilir... Bakın işte tecrübe böyle bir şey. Ligin ilk maçı Galatasaray gibi güçlü bir rakiple seyircisiz ortamda karşılaşıyorsun, maçın bitmesine saniyeler var ve rakibini durduracak futbol kuralları içinde geçerli taktiksel faul yapmayı düşünemiyorsun. Kazanmayı bilmek için mübah olan her yolu da bilmek zorundasınız. Karabük büyük bir fırsat kaçırdı. Ve açıkçası yenilgiyi hiç mi hiç haketmedi.

Elbette ligin ilk maçı uzun maraton için ölçü olamaz. Ama yine de içinde bazıları çok sağlıklı, bazıları da aldatıcı önemli veriler taşır. Örneğin, Tolga Ciğerci’nin performansı bu oyuncunun sezon boyunca Galatasaray’ın en kritik ve en faydalı oyuncularından biri olacağının göstergesidir. Ligin ilk maçı da olsa Tolga, bir sezon boyunca en vasat görüntüsünün dünkü gibi olacağını bize göstermiştir. Tolga bence Galatasaray’ın bu sezon en dikkat çekici transferi olmaya adaydır...

Sneijder’in dünkü performansı ise tıpkı Selçuk’un ve hatta Hakan Balta’nın kötü performansları gibi

Yazının Devamı

Rio'yu hiç sevmedim

16 Ağustos 2016

Olimpiyat izlemek bir spor yazarı için önemli bir deneyimdir. Hele olimpik bir yazar iseniz olimpiyat izlemek kanınıza işler bir virüs gibi ve o virüs her 4 yılda bir canlanıp, sizi bu muhteşem gösteriye çağırır...

Çok sayıda olimpiyatı yerinde izledim. Daha önce de yazmıştım. Atlanta, Londra ve Barcelona beni çok etkilemişti. Özellikle açılış performanslarıyla. Organizasyonun kusursuz işlemesi anlamında ise Rio’dan öncekilerin hepsi (ki buna en çok eleştirdiğim Atina da dahil) son derece güzeldi. Sydney’de, Pekin’de ve Londra’da gideceğiniz yerle ilgili yaptığınız planlama genelde şaşmazdı. Shuttle’lar tam vaktinde kalkar ve sizi tam vaktinde son noktaya, yarışmaya ulaştırırdı. Haksızlık etmeyeyim diğerleri için de aynı şey geçerli. Hemen hemen hiçbirinde ‘Acaba yarışmaya yetişebilecek miyim?’ endişesi duymazdınız. Ve asıl önemlisi geçmişteki benim izlediğim olimpiyatlarda (izleyemediklerimle ilgili anlatılanlar da aynı) akşamları dışarı çıkmak, o kente özgü mekanlarda yemek yemek, yine o kentin önemli sanat merkezlerine gitmek, hatta hatta gece geç saatlerde gece kulüplerine, barlara korkmadan gönül rahatlığıyla girebilmek sıradan, son derece olağan bir durumdu. Sokaklarda asker,

Yazının Devamı

Olimpiyat değil korku şehri!

6 Ağustos 2016

Öncelikle yiğidin hakkını teslim edelim. TRT fahiş bir fiyattan satılmak istenen olimpiyat yayınlarını kendi kurumuna zarar vermeden en ucuz biçimde almak için gerçekten yoğun biçimde çalıştı. Buna bir gazeteci olarak birebir şahidim.

Olimpiyat yayınları TRT için bir gelenektir ve hatta olmazsa olmazlarındandır. Bu nedenle TRT kurumunun açılışa dakikalar kala bu geleneği bozmamak için olağanüstü bir çaba sarfettiğini söylemeliyim. Hem kurumun bağlı olduğu Bakan Numan Kurtulmuş, hem Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç ve elbette TRT üst yönetimi, Türk halkına olimpiyatları izlettirebilmek için sürekli iletişim halindeydiler. Açıkçası bu olması gereken bir yayındı ve ben bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde anlaşma nihayet sağlandı. Burada emeği geçen herkesi kutlamalıyız. Saran grubunun yaptığı jesti de gözardı etmemeliyiz.

Rio sönük kaldı

Spor yazarları içinde en çok olimpiyat izleyen gazetecilerden biriyim. Atlanta Olimpiyatları’nın açılışı beni çok etkilemişti. Orada Muhammed Ali’nin meşaleyi yakması galiba bu etkinin ana nedeniydi. Barcelona’da da bir ok atışıyla yakılan meşale bir başka farklılık yaratmıştı benim için. Ama 2012 Londra Olimpiyatları’nın açılışı hepsinden farklı

Yazının Devamı

Rio’nun makyajı çabuk akar!

5 Ağustos 2016

Toplamı neredeyse 16 saati bulan yorucu bir yolculuktan sonra Rio’ya ulaştık... Öncelikle Türk Hava Yolları’nın hakkını teslim edelim. İstanbul’dan Sao Paulo’ya kadar 13 saat süren non-stop yolculuğumuzun nasıl geçtiğini, doğrusu fark etmedik bile. Hem mükemmel hizmet kalitesi, hem yolcuların uzun yolculukta sıkılmaması için düşünülen sosyal uygulamalar bu seyahati keyifli hale getirdi... Hele Sao Paulo’dan sonraki Rio aktarmamızda yaşadıklarımızdan sonra THY’nin değerini bir kez daha anladık. 2016 Yaz Olimpiyatları’nda ev sahibi Rio ama, emin olun Sao Paulo kenti sanki kendi il sınırlarında düzenlenecekmiş gibi oyunları daha çok benimsemiş. Guarulhos Havaalanı’na indiğiniz andan itibaren kendinizi bir anda olimpiyat kentini andıran bir ortamda buluyorsunuz. Gönüllüler, yarışmacı, yönetici, teknik adam ya da medya mensubu gibi akredite olmuş kişilere yönelik pasaport, check-in, transfer kolaylıkları sağlanmış. Havaalanı içindeki dev ekranlarda sürekli olimpiyatlarla ilgili bilgiler, Brezilya olimpiyat ailesinin tanıtımı var.

Rio’ya geldiğinizde ise gerçekten şaşırıyorsunuz. Havaalanında sizi öncelikle Zika virüsüyle ilgili uyarılar karşılıyor. Ardından çok geniş bir alana

Yazının Devamı

2016, Gökhan Gönül ve gerçekler

14 Haziran 2016

Milli Takımımız, Avrupa Futbol Şampiyonası’na sevimsiz bir başlangıç yaptı. Tecrübesizler, nasıl bir vitrine çıktığının farkında değildi. Takımın lokomotiflerinin fizik gücü eksikti. Bir de Gökhan Gönül, sosyal medya tarafından perişan edildi.

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası için yaklaşık 6 gündür Fransa’dayım. Maçlar başlamadan, Milli Takımımızın kamp yaptığı Toulon’daki merkezde dolu dolu dört gün geçirdim. Sonrasında Paris’e geçip açılış maçını izleme şansı elde ettim.

Doğrusu şu ki, ilk kamp gözlemlerimde bir hayli umutlanmıştım. Hırvat maçıyla birlikte aynı ölçüde hayal kırıklığı yaşıyorum.

Çok kötü oynadık. Takım olarak da kötüydük. Tek tek oyuncular üzerinden gidersek de kötüydük. Beklentiler açısından bakınca da kötüydük. Kısacası sevimsiz bir başlangıç yaptık. Ama ben hâlâ bu gruptan çıkabileceğimiz ümidini çok yüksek bir şekilde taşıyorum.

Sevimsiz başlangıcın nedenlerine gelince... Aslında ana konu, bazı oyuncuların henüz şampiyonanın havasına girememiş olması... Özellikle tecrübesizler (ki bunların başında Oğuzhan, Ozan ve Volkan Şen geliyor) nasıl bir vitrine çıktıklarının farkında değiller. Bir de fizik gücü eksikliği yaşayanlar var. Bunlar, takımın lokomotifi Arda,

Yazının Devamı