YazarlarŞuyuu vukuundan beter

Şuyuu vukuundan beter

11.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şuyuu vukuundan beter

Şuyuu vukuundan beter

Ali SİRMEN

TBBM, Hayali İhracat, Faili Meçhul Cinayetler ve Susurluk Araştırma komisyonlarında, uzman raportör olan ve bu konuda, yaşamsal bilgilere ulaşmış bulunan, Yargıç Akman Akyürek'in bir trafik kazasına kurban gitmesi, daha olay duyulur duyulmaz, toplumun her kesiminde büyük bir kaygı ve kuşkuya yol açtı.
Acaba genç yargıç, gerçekten kazaya mı kurban gitmişti, yoksa bir suikasta mı?
Kuşkular dayanaksız değildi.
Nasıl oluyordu da, önündeki kamyonu sollayan bir araba kamyona, sağ taraftan değil de, sürücünün bulunduğu sol taraftan çarpıyordu?
Acaba bu arada, başka bir araç, Akman'ın arabasını sıkıştırmış mıydı?
Ağustos ayında, Bozüyük'te Akman ile bilgi alışverişinde bulunan bir MİT mensubu da, aynı şekilde bir kamyon kazasında can vermemiş miydi?
Son olaydan sonra, o zamanlar kaza sanılan bu ölümün de suikast olması kuşkusu doğmuyor muydu?
Kimi görgü tanıkları, kazadan sonra, iki aracın hızla olay yerinden uzaklaştığını ifade etmekteler. Bu iki araç neyin nesiydi?
Kazanın hemen ardından sağlık memuru olduğunu söyleyen biri Akman Akyürek'in "nabzını kontrol etmişti(!)". Bu şahıs kimdi?
Akyürek'in, her zaman üstünde taşıdığı bilinen, tabancasını acaba o sırada, o kişi mi almıştı?
Soruları uzatmak mümkün.
İşin ilginç yanı, başta Başbakan olmak üzere, kimi hükümet üyelerinin de ciddi kuşkular içinde oldukları hissediliyor.
Gerçi polis raporunda Akman Akyürek 8/8 kusurlu gösteriliyor. Ama acaba, bunca olaydan sonra, Türkiye'de, resmi sıfatı haiz kişiler de aralarında olmak kaydıyla, kaç kişi polis raporlarına güveniyor?
Oysa, olayın gerçekten bir kaza olması olasılığı da mevcuttur.
Ama yıllar yılı kimse kamuoyunu bu olayın gerçekten kaza olduğuna inandıramayacaktır.
Eskilerin "şuyuu vukuundan beter" diye bir deyişi vardır. Yani kimi öyle olaylar vardır ki, olduğunun söylenmesi gerçekten olmasından daha da kötüdür.
Tıpkı son kazada olduğu gibi...
Türkiye'de çeteleri araştıran bir yargı adamının, kaza sonucu ölmesi, ama buna kimsenin inanmayıp, illa bir suikast araması, bizzat suikastın kendisinden de beter bir durumdur.
Çünkü bu demektir ki, ülkede kimsenin polise, yargıya ve de maalesef devlete güveni kalmamıştır.
Devlete güveni kalmayanların içinde de, ezici bir çoğunluk tabii ki, devletin suikastları düzenlemediğini biliyor. Ama onlar, devletin kendi içindeki güçlere egemen olamadığını düşünüyor.
Zaten ikinci olasılık, birincisinden daha da vahim. Çünkü devletin en üst noktalarında bulunanlar, bu cinayetleri organize etmiş olsalardı, iş daha kolay olur, onların değişmesiyle durum düzelebilirdi.
Ama ikinci olasılık, yani erkin en üstünde bulunanlara karşın, bu suikastların olması, çok daha ağır bir durumdur ve bunun düzelmesi, üst kadronun değişmesiyle değil, tabandan tavana bir yeniden yapılanma ile mümkündür.
Maalesef içinde bulunduğumuz durum budur.
Ekonomiden eğitime, politikadan, güvenliğe Türkiye acil bir yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğu noktaya gelip dayanmıştır.
Bu yeniden yapılanmayı, gerek enflasyonun düşürülmesi, gerekse onun "onsuz olmaz"ı vergi reformunun gerçekleştirilmesi, hatta çetelerin önünün alınması konularında, içtenliğine yürekten inandığımız hükümet gerçekleştirebilir mi?
Evet bu hükümet içten, ama acaba aynı derecede güçlü mü?
Peki değillerse, bir erken seçimle oluşacak olan yeni iktidar bu işlerin üstesinden gelmede, onlardan daha etkin olabilecek mi?
İşte, iyimser yanıtları içermeyen, yaşamsal sorunlar.




Yazara EmailA.Sirmen@milliyet.com.tr
KEŞFETYENİ
14 Şubat'ta aşkını ilan etmişti! Ne zaman sevgili oldukları ortaya çıktı
14 Şubat'ta aşkını ilan etmişti! Ne zaman sevgili oldukları ortaya çıktı

Cadde | 27.04.2025 - 07:55

Yarışma bittikten sonra aşkını ilan eden Semihcan, Sancakay Ilım ile ne zaman sevgili olduklarını açıkladı.