Geçtiğimiz günlerde Afgan kökenli Amerikalı yapımcı, insan hakları aktivisti Sonia Nassery Cole İstanbul’daydı. İstanbul, İzmir, Bodrum’da çekeceği, 11 milyon dolara mal olacak fantastik film projesi için görüşmeler yaptı. ‘Hidden’ adını verdiği film, İstanbul’da İslam üzerine araştırmalar yapan Harvardlı bir öğrencinin etrafında geçiyor. Annesi aslen Türk olan bu genç, Amerikalı...
Genç kendinde doğa üstü güçler keşfediyor. Bu güç onu Türkiye’de bulduğu aşkından ayırmaya çalışıyor. Gelişen macera dolu olaylarla romantik aşk yolculuğunda, babasıyla olan ilişkisini sorguluyor.
Oval Ofis’e çıktı
Çekimleri Mart 2015’te başlayacak filmi için Çırağan’da buluştuğum Cole, “Neden Türkiye?” sorumu şöyle yanıtladı:
“Bu güzel ülkenin kültürü, çeşitliliği, mistik tarafı, doğal güzelliği ile hiçbir filmde işlenmedi. Bir Müslüman olarak gözlerimle gördüğüm Türkiye’nin, bu film için son derece egzotik bir yer olduğunu düşünüyorum.
Sadece Kapalıçarşı’nın çatısını gösteren James Bond, İstanbul’un güzelliğini yakalayamadığından hayal kırıklığıydı. Bu film ile Türkiye’yi gördüğüm şekilde tasvir etmek, görünmeyen, bilinmeyen yönlerini göstermek istiyorum.”
Natalie Cole’den şarkı
Sonia Nassery Cole’un kendi hayatı film gibi. 1979’da, Sovyetlerin, Afganistan’ı işgalinde ülkeden kaçıyor. Bir şeyler yapması için Reagan’a mektup yazıyor. Reagan, Afganistan’ı konuşmak için kendisini Beyaz Saray’a davet ediyor. Cole, insan hakları mücadelesine başlıyor. Göçmenler ve kadın hakları konusunda kampanyalar yapıyor, kurucusu olduğu Afghanistan World Foundation, Afganistan’da okul, hastane yaptırıyor. Birleşmiş Milletler barış madalyası, Kongre takdir ödülü veriyor.
Cole, 2007’de, Kabil’de, ‘The Breadwinner’ (Evin reisi) adında bir belgesel çekiyor. 8 yaşında, takvim satarak eve ekmek götüren Afganlı bir çocuğun hayatını anlatan Breadwinner, belgesel dalında Oscar’a aday oluyor.
Ünlü şarkıcı Natalie Cole, belgesel için iki şarkı kaydediyor,
Ateş altında Siyah Lale’yi çekti
Cole, 2011’de Afganistan’da yaşananlara dikkat çekmek için Kabil’de, Siyah Lale ‘Black Tulip’ filmini çekiyor. Taliban militanları, baş aktristi kaçırıyor ve ayaklarını kesiyor. Sinematograf ve set tasarımcısı ölüm korkusu ile Kabil’den kaçıyor. Cole, kimseyi ikna edemeyince yapımcısı, yönetmeni, senaristi olduğu filmin baş rolünde de oynuyor. Şairin köşesi adı verilen ve isteyen herkesin kullandığı bir mikrofonun olduğu restoran ekseninde gelişen trajik bir aşk hikayesini anlatan Siyah Lale’nin, Londra, Kabil ve New York’ta prömiyeri yapılıyor. Siyah Lale netflix üzerinde izlenime açık. Filmi bitirmeye yakın setin yakınında bombalar patlıyor.
Cole’un kaldığı otel makineli tüfeklerle taranıyor. Siyah Lale, 11 film festivalinde ödül kazanıyor.
ABD özgürlük vaat etti ama ülkem daha kötü
Cole, filmi için Robert Pattison, Natalie Portman, Richard Gere, M. Douglas, Pierce Brosnan gibi isimlerle temasa geçecek. Kendisiyle sohbetimizde, “Obama Afganistan’dan ayrılacaklarını ve Afganistan’ın daha iyi olmayacağını söyledi” hatırlatmam üzerine şöyle konuştu:
“Bush yönetimi Afganistan’a demokrası ve özgürlük söylemleri ile geldi. Ama ülke 13 yıl öncesinden çok daha kötü oldu... Amerika’nın, Afganistan’dan çekilme tarihi vermesi masanın üzerine bir elmas koymak gibi... Etrafına asker dikerek bu elmasa kimse dokunmasın demek saçma. Bir Amerikan askeri için Taliban mahkumlarının serbest bırakılmasından son derece rahatsızım.
Savaş süresinde suçluları yakalamak için savaşan, hayatlarını kaybeden binlerce askerin aileleri varken bu teröristlerle müzakere yapmalarından dolayı kalbim çok kırık. Biz Amerikalılar radyo sessizliği içinde bırakılıyoruz. Obama yönetimi, ‘eğer Suriye kimyasal silah kullanırsa çizgiyi çizeriz’ beyanı sonrasında, halktan oy aldı.
Ama bir şey değişmedi ve bizler idareye güvenemez hale geldik. Ülke olarak, sözümüz, bugünün hesaba katılmamış olduğunu gösteriyor. Demokrasi adına öldürülen Afganların şimdi bu teröristlerle Afganistan’da yaşamak zorunda kalmaları ve bunun dünyaya duyurulması beni inanılmaz güvensiz hissettiriyor. Amerika, uzun yıllar önce gelip, işte burası evim dediğim, harika bir yer olarak gördüğüm, bildiğim Amerika değil.”