Türkiye’nin doğusunda meydana gelen depremlerin tüm ülkeyi etkilediğini sanan bazı turistler, Antakya ile Antalya’yı da karıştırınca rezervasyon iptalleri geldi. Turizm için bilgilendirme ve tanıtım kampanyası başlatıldı.
Farkında mısınız, İstanbul’da ne kadar az turist var. İstinyepark, Zorlu Center’da lüks mağazalardan alışveriş yapmak için metrelerce kuyruğa giren Arap turistleri bile görmüyoruz bugünlerde. Sadece AVM’ler mi? İftar için gittiğim otellerde de tek tük yabancı görüyorum. Depremin üstünden iki ay geçmesine karşın İstanbul’daki otellerin çoğu hâlâ yüzde 30 kapasiteyle çalışıyor. Avantgarde Collection Otelleri’nin sahibi İsmet Öztanık’ın hafta içinde Levent Avantgarde’de verdiği iftar davetinde, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) yönetim kurulu üyelerini, 5000’i aşkın üyesi olan İTO Turizm Otelcilik Meslek Komitesi yönetim kurulu mensuplarını ve Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği temsilcilerini görünce konuyu gündeme
Asrın felaketi meydana gelmeseydi başlıktaki soruyu bu ramazan pek çok kişi birbirine soracak, gastronomisiyle şahlanan bu illeri ziyaret edecekti. Şimdi bu illerin önde gelen dört restoranında İstanbul’da iftar etmek mümkün
Güzel yurdumun yıllarca ihmal edilmiş Güneydoğu’sunu yıldızının parladığı günlerde vurdu deprem. Özellikle pandemi döneminde yurtdışı seyahatlerin imkânsız hale gelmesiyle Güneydoğu’nun tarihini, lezzetlerini, kültürünü keşfeder olmuştuk. Cemiyet hayatının önde gelen isimlerine Diyarbakır’da ciğercide, Hatay’da bir künefecide rastlamak sıradanlaşmıştı desem abartmış olmam.
Diyarbakır, Antep, Hatay turlarla altın çağını yaşıyor, yıllarca terörün korkusuyla turizmden nasibini alamayan kentler özellikle gastronomi turizmiyle tanışıyordu.
Bölgeye gidenler bölgedeki antik eserler kadar Anadolu’nun zengin gastronomisini keşfettiği restoranlara koşuyordu. Hemşehrim BigChefs’in sahibi Gamze Cizreli ile İstanbul’dan ağırladığımız bir grup dostumuz hayatlarındaki en güzel yemeği
Başta mutfak eşyaları olmak üzere geniş ürün yelpazesiyle dünyanın dört bir yanına ihracat yapan Karaca, global marka olma hedefine sayısı hızla artan yurt dışı mağazalarıyla da destek veriyor.
LONDRA
Yıllar önce yurt dışına çıkıp da bir Türk mağazasına rastlayınca uzun süredir görmediğimiz bir akrabamızı görmüş gibi sevinirdik. Yurt dışında ne zaman bir Türk markası görsek hâlâ göğsümüz kabarıyor kuşkusuz ancak artık bu durum “rast gelmeyi”, “tesadüf etmeyi” çoktan aştı. Türkiye’den doğan pek çok marka, “dünya planını” tıkır tıkır işletiyor.
Onlardan biri olan ve globalleşme yolunda stratejik adımlarla ilerleyen Karaca, Londra’da Kasım 2022’de açtığı 210 metrekare alana sahip Islington Meydanı’ndaki mağazasıyla ayda 4 bine yakın ziyaretçi ağırlıyor. Marka pazardaki ağırlığını ise Louis Vuitton, Versace, Chanel gibi markaların olduğu Londra’nın lüks AVM’si Westfield’da açmaya hazırlandığı mağaza ile büyütecek.
32 milyon ziyaretçisi ve 476
Limak’ın mühendislik okuyan kız öğrencileri desteklediği ve Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘en iyi 8’ arasında saydığı proje, Türkiye ve Kuveyt’ten sonra Kosova ve Kuzey Makedonya’ya da taşındı.
Türkiye’nin Mühendis Kızları (TMK) projesi, bu yıl Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) Davos’ta gerçekleşen yıllık toplantısında Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık alanında dünyanın en iyi 8 projesinden biri seçildi. Böylece TMK projesi, Dünya Ekonomi Forumu’nun Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık alanındaki en iyi örneğinden biri (yani lighthouse-deniz feneri) oldu. Bu sayede proje Davos Zirvesi’nde tüm dünyayla paylaşıldı.
Limak’ın TMK’sı, Forum’un 2023 İyi Örnekleri olam Walmart, Shneider Elektrik, PWC, EY, Tata Steel, Randstad gibi küresel şirketlerin sosyal yatırımlarıyla aynı listede yer aldı.
Limak Şirketler Grubu ve Limak Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir duygularını “Limak olarak bizlerin ‘amiral gemisi’ projenin dünyanın 8 iyi örneğinden biri olarak
Herkesin bir odası var ama banyo, mutfak, salon ortak… Öğrenci evi mantığıyla yapılacak bu dairelerde beyaz yakalıların yaşaması hedefleniyor. Üstelik global markalar, dünyanın en büyük metropolleri için bu projeleri hazırlıyor
CANNES
Global gayrimenkul markaları dünya metropollerinde “ev arkadaşlığı” modeliyle konut projesi geliştirmeye hazırlanıyor. Gayrimenkul sektörünün Davos’u olarak adlandırılan MIPIM’de de bunu gördük. Geçen hafta Cannes’da katıldığım MIPIM’de en çok duyduğum sözcük Co-Living ‘Ortak yaşama’ oldu. Gayrimenkul sektöründe trend buna evrilirken San Francisco, New York gibi şehirlerde yatırımcıların kolları sıvadığını ve beyaz yakalılara yönelik yaşam alanları modelini hayata geçirmeye başladıklarını gördük. Türkiye’de paylaşımlı ofis ve çalışma alanları modeli bir süredir zaten hayatımıza girmişti. Görünen o ki şimdi konut versiyonu da hayatımıza girecek.
Yatırımlar başladı
Ortak yaşama olarak isimlendirilen bu konut tipi, özellikle büyük
Sadece depremzedeler değil, hepimiz kaygılıyız, sürekli “Sallandık mı?” diye soruyoruz. Uzmanlara göre bu tepki normal, hatta işlevsel. “Kaygı, kendimizin ve sevdiklerimizin hayatta ve güvende olması için adımlar atabilmemiz adına bizi harekete geçirir” diyorlar.
Doğu Anadolu fayında meydana gelen depremler 11 ili yoğun şekilde etkilerken tüm ülkenin de psikolojisini bozdu. Geçenlerde İstanbul’daki evimden Ankara’daki bir arkadaşımla telefonda konuşurken, sallandık gibi geldi. “Deprem oldu sanki” deyince arkadaşım da, “Evet bana da öyle geldi” dedi. Deprem olmamıştı elbette. Ama hep bu his içindeyiz. Hep bir kaygı, bir endişe, diken üstü hali…
Kuşkusuz deprem bölgesindekilerin hali çok daha vahim. Hem fiziksel koşulların zorluğuyla hem de bu kaygının, endişenin milyon katıyla baş etmeye çalışıyorlar. Peki nasıl, ne zaman, ne yaparak iyileşeceğiz?
Koç Üniversitesi Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Nazlı Didar Şimşek sorularımızı yanıtladı.
Herkes etkilendi
Depremin psikolojik etkileri nelerdir?
Deprem sonrası insanlar stres,
Kahramanmaraş merkezli ve 11 ili etkileyen depremlerde meydana gelen büyük yıkımın ardından gündeme gelen, “Bu hasar önlenebilir miydi? Ya da en azından devlete ve millete bunca yük oluşturmadan tazmin edilebilir miydi?” sorusu hâlâ tüm yakıcılığıyla ortada duruyor. Uzmanlar, müteahhitlerin zorunlu tutulabileceği sorumluluk sigortasının, bir çözüm olduğuna işaret edince bu kez sigorta uzmanlarına sordum. Onlar da Türkiye’de bir dönem uygulanması düşünülen ancak sonra vazgeçilen bu sigorta sisteminin, bugün karşı karşıya kaldığımız hasarı büyük ölçüde karşılayabilecek bir sistem sunduğunu anlattılar.
Müteahhit enflasyonu
Görüştüğüm sigorta uzmanlarından Celile Kızıklı, Almanya’da bir köy evine ahırın dahil edilmesini bile çok uzun süren inceleme ve izin süreçlerine tabii olduğunu söylüyor. Dikkat çektiği diğer bir nokta ise müteahhitlerin aralarındaki hiyerarşi…
Türkiye’de rant yaratmak isteyen herkesin müteahhit olabildiğine dikkat
Batıda müteahhitlerin ve mühendislerin uygulamalarının sigortalandığını belirten Boğaziçi Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Mustafa Erdik, “Müteahhidin ya da mühendisin hatası nedeniyle oluşan zararları sigorta şirketi karşılar. Ancak o kişiler de sigortalarını yenilemek istedikleri zaman ya çok daha yüksek prim öder ya da reddedilir” dedi.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili önemli derecede etkileyen, yüzyılın felaketi olarak nitelenen depremin yaraları sarılırken hasarın bu derece büyümesinde insan faktörünün de göz ardı edilmemesi gerekiyor. Yıkılan binaların kolonlarından çıkan köpük malzemelerini, kolon kiriş arasında demirlerin bağlanmamış olduğunu gördükçe, insan, “Bu kadar bilgisizlik mümkün mü?” diye sormaktan kendini alamıyor. Çünkü artık bir inşaatın ana hatlarıyla nasıl yapılması gerektiğini, işi bu olmayanlar bile biliyor.
Çoğu uzman 1975 Deprem Şartnamesi’ne göre dahi yapılmış olsaydı, katların üst üste yapıştığı binaların bu şekilde