Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Asrın felaketi meydana gelmeseydi başlıktaki soruyu bu ramazan pek çok kişi birbirine soracak, gastronomisiyle şahlanan bu illeri ziyaret edecekti. Şimdi bu illerin önde gelen dört restoranında İstanbul’da iftar etmek mümkün

Güzel yurdumun yıllarca ihmal edilmiş Güneydoğu’sunu yıldızının parladığı günlerde vurdu deprem. Özellikle pandemi döneminde yurtdışı seyahatlerin imkânsız hale gelmesiyle Güneydoğu’nun tarihini, lezzetlerini, kültürünü keşfeder olmuştuk. Cemiyet hayatının önde gelen isimlerine Diyarbakır’da ciğercide, Hatay’da bir künefecide rastlamak sıradanlaşmıştı desem abartmış olmam. 

Haberin Devamı

Diyarbakır, Antep, Hatay turlarla altın çağını yaşıyor, yıllarca terörün korkusuyla turizmden nasibini alamayan kentler özellikle gastronomi turizmiyle tanışıyordu. 

Bölgeye gidenler bölgedeki antik eserler kadar Anadolu’nun zengin gastronomisini keşfettiği restoranlara koşuyordu. Hemşehrim BigChefs’in sahibi Gamze Cizreli ile İstanbul’dan ağırladığımız bir grup dostumuz hayatlarındaki en güzel yemeği Diyarbakır’da yediklerini hâlâ anlatıyorlar. 

Antakya Sultan Sofrası, Maraş Paça Kebap Restaurant, Malatya Hacı Baba Restaurant ve Antakya Pöç Kasabı Kebap Salonu’nu ünü doğdukları şehri aşmış restoranlardan sadece birkaçıydı. Depremde gastronomi değeri olan birçok işletme yerle yeksan oldu ve ne yazık ki gastronomi kültürümüz de hasar aldı. 

İftara Antakya’ya mı gidelim, Malatya’ya mı

Kurumsal iftarlardan Jumbo’nun desteğiyle gerçekleştirilen organizasyona katıldım. Jumbo Genel Müdürü Sami Hotak ile sohbet ettiğimiz Malatya Tarihi Hacı Baba Sinan Et Lokantası’nın sahibi Zeki Usta depremde yıkılan restoranlarını yaşatacaklarını ve daha uzun yıllar boyunca misafirlerine hizmet vermeye devam etmek istediklerini söyledi. “Kaderde bu da varmış, bu da geçer” diyen Zeki Usta’nın tek temennisi şehri terk eden Malatyalıların kente geri dönmeleri.

İftara Antakya’ya mı gidelim, Malatya’ya mı

Destek projesi

Şimdilerde deprem bölgesinde hem yoğun bir enkaz kaldırma, hem de yeniden inşa süreci var, her anlamda. Bu çalışmalara çoğu kişinin, kurumun bildiği yerden katkı vermesi de çok kıymetli. Metro Türkiye de bu restoranlarımızın tekrar ayağa kalkabilmesine destek olabilmek için ‘Benim İşim Benim Mutfağım’ projesini hayata geçirdi. Bir seferberlik olarak adlandırdığı bu girişim ile Metro Türkiye, bünyesindeki gastronomi keşif platformu Gastronometro’nun kapılarını Ramazan’da Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da yöresel mutfak kültürünü yaşatan dört restorana açtı. 

Haberin Devamı

Bu dört restoran özellikle yemek tutkunların çok yakından tanıdığı Antakya Sultan Sofrası, MRŞ Maraş Paça Kebap Salonu, Malatya Hacı Baba Restaurant ve Antakya Pöç Kasabı ve Kebap Salonu. Proje kapsamında her hafta bir restoran, hiçbir harcamada bulunmadan kendine has menüsüyle iftar daveti hazırlıyor. 

Kişi başı 1000 TL 

Menülerini hazırlamak için ihtiyaç duyulan tüm gıda ürünleri ile birlikte şef ve servis elemanı ihtiyaçları Metro Türkiye tarafından karşılanıyor. Böylece tüm ciro, kâr olarak restoranlara kalıyor. Kişi başı ücretin 1.000 TL olarak belirlendiği iftar sofralarına katılan herkes, yöresel yemek kültürünün yaşamasına önemli bir katkıda bulunuyor. 

Haberin Devamı

Proje kapsamında ilk hafta Hatay Sultan Sofrası beş akşam boyunca konuklarını ağırladı. Sonrasında ise MRŞ Maraş Paça Kebap Salonu yine beş gün boyunca özel lezzetlerini konuklara sundu. 4 Nisan’dan bu yana Malatya Tarihi Hacı Baba Sinan Et Lokantası’nın menüleri ile iftar davetleri devam ediyor. 10 Nisan itibarıyla da 6 gün boyunca Hatay Pöç Kasabı özel tarifleriyle misafirlerini ağırlamaya başlayacak. 

Yoğun ilgi var 

Gösterilen yoğun ilgi neticesinde 80 kişilik olan kapasite aşılarak, 100-150 kişinin ağırlandığı iftar sofraları kuruldu. Her akşam tam kapasite ile konuklarını ağırlamakla birlikte çok yoğun talep karşısında tüm imkanları zorlayarak depremzede restoranlara daha fazla yardım toplayabilmek amacıyla kapasiteyi 150’ye kadar çıkardıkları davetler de oldu. BigChefs, Midpoint, Direkçi Group, Karaca, Henkel, KAGİDER, Mutfak Dostları Derneği, UFS Türkiye, Emirates, Adil Işık ve Paşabahçe’nin yanı sıra Gamze Cizreli ve Melih Şahinöz gibi birçok kurum ve kişiler iftar davetlerini Gastronometro’da düzenleyerek bu restoranlara katkıda bulunmayı seçmesi çok kıymetli. 

Bu iftar davetlerinde ağırlanan 2 bin kişi ile depremzede işletmeler toplamda 2 milyon TL’lik ek gelirle şehirlerine dönmüş olacak. Böyle zor zamanlarda dayanışma ruhuna her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var ve “Benim İşim Benim Mutfağım” projesi, Ramazan ayının yardımlaşma, bir olma anlayışına en güzel örneklerden biri olarak öne çıkıyor. 

Dayanışmanın en güzel örneği

Metro Türkiye, restoranların elde edeceği gelir ile tekrar ayağa kalkmalarını ve bölgenin mutfak kültürünün yaşamaya devam etmesini hedefleyen Metro’nun Türkiye CEO’su Sinem Türüng, “Hem mutfak kültürümüzün kaybolmasını önleyerek bölgedeki damak tatlarını geleceğe taşımak hem de bölge ekonomisine destek vermek için bu bölgenin ustalarına ve restoran sahiplerine destek vermemiz gerekiyor. Her zaman dayanışmanın en güzel örneklerine sahne olan Ramazan ayında biz de bu restoranlarımıza destek olmak istedik ve onların maddi gelir sağlayabilecekleri bir formül geliştirdik” diye konuştu. Sinem Türüng, şirket ve derneklere seslenerek, “Sizler de bu seneki iftar davetlerinizi Gastronometro’da vererek bu restoranlarımıza umut olabilir, yeniden hayat bulmalarına, bölge mutfağını ve kültürünü yaşatmalarına katkıda bulunabilirsiniz” dedi.

Deprem bölgesindeki hastaneler için proje

Deprem bölgesinde verilen hizmetleri iyileştirme çalışmalarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Japon, Türk ve Polonyalı gönüllülerden oluşan ekibin yer aldığı çalışma ile deprem bölgesindeki hastanelere Japon ‘karton bölme sistemi’ kuruldu. Karton bölme sisteminin (KBS) afetten etkilenen bölgeye kurulması çalışmalarında, daha önce Japonya’da ve deprem, sel veya kasırgalardan etkilenen bölgelerde yeniden yapılanma yardımı sağlayan Gönüllü Mimarlar Ağı (Volunraty Architects Network-VAN), Japon Shigeru Ban Mimarlık, Polonya Wroclaw Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Yaşar Üniversitesi’nden gönüllüler yer aldı. 

Yerinde Ar-ge Merkezi’nde geleceğin kumaşlarını tasarlamak üzere çalışmalarını sürdüren, Türkiye’nin yüz yıllık köklü aile şirketlerinden Berteks Tekstil, inovatif tekstil uygulamaları ile projeye kumaş desteği sağladı. 

İftara Antakya’ya mı gidelim, Malatya’ya mı

Özel kumaşlar 

Şirketin dördüncü kuşak temsilcisi ve Berteks Yönetim Kurulu Başkanı Berk Noyan, projeye dair yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi: “Alt yapımız sayesinde teknik tekstilde birçok inovatif ürün üretebiliyoruz. Bunlar arasında ses emici akustik kumaşlarımız, elektromanyetik kalkanlama kumaşlarımız, dış mekan kumaşlarımız, alev almaz, güç tutuşur kumaşlarımızın yanında hastane ve hijyen kumaşlarımız da yer alıyor. Su geçirmez, kan itici, ağartıcı ile temizlenebilir, çevre dostu, antibakteriyel (özellikle MRSA), kurşunsuz, formaldehit içermeyen bu kumaşlarımız özellikle pandemi döneminden itibaren yoğun talep görmeye başladı. Yaşanan üzücü depremin ardından bu kumaşlarımız deprem bölgesindeki hastanelere Japon ‘karton bölme sistemi’ kurulmasında da kullanıldı. Projede 1200 ünite hazırlanıyor. Bunların yaklaşık 600 tanesi tamamlandı. Projeye 8000 metre kumaş desteğinde bulunduk. Depremzedelerin mahremiyetini sağlamak ve doktorların daha sağlıklı muayene gerçekleştirebilmeleri için gerçekleşen projede ilk olarak Mersin Yenişehir Spor Salonu’na ve ardından Hatay’da Expo Merkezi’nde yer alan sahra hastanesine hazırlanan ünitelerimizi gönderdik.” 

İftara Antakya’ya mı gidelim, Malatya’ya mı