İspanyol El Pais gazetesinde vardı haber, ‘İspanya’da gençler giderek ‘klasik televizyon programlarından uzaklaşıyor’ diye... 2017 yılında, 229 dakika evde oturup, televizyon izliyorlarmış. Bu oran 2018’de 222 dakikaya inmiş. Bu gençler, 13-35 yaş aralığı oluyor. Beğendiği programlar varsa -ki çoğunluk diziler tabii ki- takılıyorlar. Hatta onların bu takılması şöyle bir sıralama izliyor; ‘Mesela çok sevilen, bizdeki ‘O Ses Türkiye’ karşılığı ‘Operación Triunfo’yu ekranda izlemeye başlayıp, sonra Twitter’da yorum yapıyor, devamını YouTube’ta izleyip, finali Facebook’ta yapıyor’ şeklinde bir yöntemle izlediği yazılmış. Merak ettim, bizde durum nedir diye... Açıkçası bizde gençlerin ekranda ne izledikleri üzerine bir ‘açık bilgi’ yok. Sadece ulaştığım yaşla alakalı izleme süreleri üzerine oldu. Eh, bir fikir veriyor.
Gençler başından ayrılmamış!
Neden böyle dedim? Çünkü bir kere ekran başında geçirdikleri süre, İspanyol yaşıtlarından çok daha fazla... 340 dakika ortalamayla gidiyor bizim genç nesil! 5-11 yaş arası miniklerimiz maşallah, 405 dakika ortalama yapmış 2017’de... Yaş ilerledikçe, biraz uzaklaşma başlıyor. 12-19 yaş aralığı geçtiğimiz yıl 318 dakika ekran başında kalmış.
‘Bir Aile Hikayesi’nde Songül Öden, (Reyhan Güneş), yaşlandırılmış makyajla ekrandaydı. Ev ahalisi, “Bakışları yaşlanmamış” dedi. Yeşilçam filmlerinin yaşlandırılmış oyuncuları gibi olmuş.
Vurgun gibi müzik
‘Vurgun’ dizisi final yaptı. Bir müzik vardı, sanki “Final olacak, müzik sonuna kadar köklensin” komutu almışlar. Öyle bir müzik ki, ‘Çukur’ bile yanında sakin kaldı.
Tava da buzlandı!
‘Yemekteyiz’in 8 Mart Cuma günü yayınlanan bölümünde, yarışmacı kızartma yapıyor ve tavanın ortasındaki marka, acele bir şekilde buzlanıyor. Ev ahalisi kareyi görüntüledi. Hangi arada bunu yakaladılar? Tam kızartırken, kaşla göz arasında... Gizli reklamın kızartmalı hali... Hani tam da ‘mahalle baskısı’ dediklerinden...
Demokrasi ve söz geçirmek
Brexit, İngiltere’de parlamentoda reddedildi. Bloomberg HT, ‘Başbakan söz geçiremedi’ diye bir başlık atmış. Ev ahalisi, notu iletti. “Demokrasilerde oylama vardır. Söz geçirmek ya da geçirmemek değil. Tabii, demokrasi varsa böyledir” dedi.
KARE DONUNCA
‘Vurgun’ final yaptı. Ev ahalisi, soluksuz izledi. “Spermler havada uçuşuyor” diye yazmıştım. Sosyal medyada dizi sevenleri pek kızdı bana. Ee finalde uçmadı mı havalarda? Dizi böyle... Bu, onu değersiz kılmıyor ki... Konusu bu, ben de biraz mizah kattım. Dedim ya, sonuna kadar izledik. Tabii bu acele final olmasa ne hikayeler olacaktı, bunun da ipuçlarını verdiler. Yapımın içinde aslında bir hikaye daha vardı; alzheimer hastası Vedat Bey (Altan Erkekli) ona çocuk gibi bakan karısı Nezahat Vardar (Aliye Uzunatağan) ve sevgilisi Mihri (Filiz Ahmet)... Dokunaklı ve içten sahneler. ‘Aşk nedir?’ sorusunun cevabını o kadar naif anlattı ki... Vedat Bey’in evden kaçıp Mihri’nin evine gitmesi, orada eski albümlere bakmaları... Sonrasında Nezahat Hanım’ın Mihri’nin evine gelişi Vedat Bey’in buradaki mutluluğunu görmesi... Döndükten sonra telefon edip, “Arada görmek isterseniz gelin” demesi Mihri’ye. Kuralların, tabuların dışına itinayla çıkabilen sahnelerdi. Ev ahalisi, “Bu ayrı bir film olur” dedi. Ben de senaristine sordum.
‘Tiyatro oyunu olur’
Başar Başaran, “Aynı şeyi farklı şekilde düşünmüşüz” dedi. Kendisi
Altan Erkekli, Aliye Uzunatağan ve Filiz Ahmet’in oynayacakları bir
Sinema ve dizi sektörünün dünyadaki lideri olmaya aday Netflix. Hollywood, yerini Netflix’e bırakmak üzere neredeyse... Amazon, Hulu ellerinden geldiğince bu rekabetin içine girmeye çalışıyorlar. Kıta Avrupası ise Netflix’e karşı bir mücadeleye girdi. “Bizim dizilerimizi neden Netflix yayınlasın?” diyor. İngiltere’den ilk itiraz geldi. BBC ve ITV televizyonları, en iyi içeriklerini topladıkları bir platform oluşturlar; BritBox... 2019 yılının ikinci yarısında serviste. İkinci çıkış Fransa’dan geldi; ‘Canal Plus Series’ kanalı. ‘Versailles’, ‘Platane’ ve ‘Killing Eve’ gibi büyük prodüksiyonları olan ve Canal Plus bünyesinde yer alan dizilerini, bu yeni platforma taşıyorlar. “Bizim dizilerimizi biz kendi platformumuzda yayınlarız. Niye Netflix’e verelim?” diyorlar özetle. Bizde tam tersi “Aman Netflix’te yer alsın dai millet bizim dizileri tanısın” mantığıyla yaklaşıyoruz. Hatta filmlerimizi ‘para karşlığında’ yayın haklarını veriyoruz. Bu biraz güçlü olmakla ilgili olsa...
Dünyanın en büyük ikinci dizi ihracatçısı Türkiye’de, bir ‘dizi kooperatifi’ kurulamıyor. Büyük yapımcılar ve büyük kanallar bir araya gelseler, bu iş olacak!
8K DİZİ VE FİLMLER GELİYOR
Teknolojinin sonu
TV8’in dizisi ‘Kızım’, Güney Amerika pazarının yeni parlayan yıldızlarından biri haline geldi. Şili’nin Türk dizilerine abone kanalı
Mega, ‘Kızım’ dizisini ‘Y Tu Quien Eres’ adıyla geçtiğimiz pazartesi seyirciyle buluşturdu. Yüzde 14.9’luk bir izlenme payıyla diğer iki rakibi olan projeleri geride bıraktı. Şimdi Şili’nin yeni yıldızı ve dizinin kahramanı Beren Gökyıldız (Öykü)... İşin bir diğer ilginç yanı ise, Kore dizilerinin Türkçe uyarlamalarının başarısı oldu. Koreliler de bu durumdan epey memnun. Bir yerde kendi yapımlarının tanıtımı yapılmış oluyor. Orijinali, ‘My Fair Lady’ olan, bizde ‘Kızım’ olarak değişen ve Şili’de beğenilen dizinin kısaca hikayesi bu...
MUHALİFLER İSTANBUL’DAN YAYIN YAPIYOR
Tesadüfen rastladım... Bir televizyon kanalının teknik alt yapı yatırımıyla ilgili bir haber olarak okudum. Rapid TV News sitesinde yer alıyordu. Haberi okuyunca, ilginç ayrıntılar olduğunu gördüm. Bilgiler, Syria TV adıyla İstanbul’dan yayın yapan bir televizyon kanalıyla ilgiliydi. Nereye yayın yapıyor? Suriye’de yaşayan Suriye halkına... Haberde, ‘Yayıncı kuruluşun amacının Arap dünyasında yeni bir imaj yaratmak olduğu’ belirtiliyor. Yayını Metafora Production adında,
FOX’un ‘Vurgun’ dizisi, bu yılın iddialı yapımlarındandı. Kanal, final kararı, aldı. Ev ahalisi, “Valla izliyorduk hatta giderek daha ilginç oluyordu” dedi. Bizim ne düşündüğümüz değil, izleyicinin nasıl bulduğu önemli oluyor. Bu satırları okurken yapım şirketiyle son konuşmalar yapılıyor olacak. Giderek aşağıya doğru bir ivme oldu projede... Erkan Petekkaya, Deniz Çakır ve Emre Kınay... Böyle bir ekip var. Sektördeki önemli isimler, “Dizinin 13 bölüm gitmesi mümkün görülmedi. İddialı dizilerin bir 26 bölümü götürme gücü olmalı” yorumunda bulunuyor. Maliyeti yüksek iddialı dizilerin formülü böyleymiş. Bir de yurt dışı satışı var. Bunun da bir garantisi yoksa hem kanal hem de
yapımcı için maliyetler, karşılanamaz oluyormuş. Hele üzerine bir de
‘reklam gelirlerinin’ sorun olduğu ekonomik durum da eklenince...
‘Vurgun’da tüm bunlar geçekleşmiş.
Deniz Çakır durumu mu?
Acaba Deniz Çakır’ın son yaşadığı
olaylar ve sonrasında açılan davanın ‘mahalle baskısı’, bu finalde etkili oldu mu? Kesinlikle böyle bir durum yokmuş.
Ev ahalisi, ‘Çarpışma’nın ilk bölümlerini izliyordu. Son bölümle ilgili, “Kısır bir hal aldı dizi” dediler. Kıvanç Tatlıtuğ oynuyor, arkadaşlar durumu izliyor gibi olmaya başladı. Mesela bir sahne vardı meyhanenin önünde, Zeynep’le Kadir böyle hani aşklarının doruklarında... Bizim de kalbimiz atsa... Yok, buz gibi bakıyoruz. Senaryo diyorlar, yoksa oyuncular çok iyi...
Dizilerde nasıl bir kadın olmalı?
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Kadın ve aileyi güçlendiren yapımları destekleyeceğiz” demiş. Hep söylenir. Peki nasıl bir aile düşünülüyor? Böyle kalem kalem yazsalar. Nasıl bir kadın olmalı dizilerde? Onu da söyleseler... Yemek yapan, çocuğu giydirip okula yollayan, eşine sadık ve bir dediğini iki etmeyen kadın mı mesela? Aile nasıl olmalı? Lokantaların ‘Aile salonumuz’ vardır’ misali mi?
Dava, magazinlik olunca...
Sıla ile Ahmet Kural’ın davaları başladı. “Yılın davası” diyorlar. Kartvizitlerini bir kenara koyun, ortada bir şiddet var. Ünlü olup olmamaları önemli değil. Dövme ve sövme var... Fotoğraflara baktım, davanın avukatları ‘ünlülerin avukatı’ bakışlarında. Her iki ismin adliyede hayranları var. Onlar için kimin kimi dövdüğünden çok, ‘Bir selfi yapalım mı?’ fırsatı önemli.
Büyük prodüksiyon ‘Survivor’, tabii ki önemli... Hani burada bir iki kelimeyle yazılan ama sahada yüzlerle ifade edilen ekiple, manyak bir çalışmayla gerçekleşen bir yarışma... TV8 kanalının bel kemiği... Şu sıralar Türk ve Yunan gençlerinin türlü maharetlerini sergilediği hali, ekrana geliyor.
Fakat tüm yukarıda anlatılanların gelip, dayandığı şu tek soru: “Reyting nasıl?” Cevabı pek parlak değil. “Bu Türk-Yunan işi bekleneni vermedi” diyenlerle, “Normal bu kadar yıldır var alıştı millet” diyeni de var. Hatta, “Bizim seyirci maymun iştahlı” diye söyleneni de mevcut. Programın, dedikodusu fazla yok. Mesela magazin Turabi’yi konuşuyor. ‘Survivor’dan
emekli olur ve parası torunlarına yeter.
Alışık olmadığı oranlar
Geçtiğimiz döneme, yani mart başındaki izlenme oranlarına baktım. Hafta sonu yüzde 8.5’lara varmış. Hafta içi ise şimdiki oranlarında, yani yüzde 6 civarında. Hafta sonu ortalaması yüzde 5.30 gibi... Hafta içi yüzde 3’lere kadar düşüyor. Pazartesi günü, total izleyicide 12’nci sırada...
Bu, kanalın hiç alışık olmadığı bir durum tabii ki... “’Yerli halimize dönelim” diyorlar sanırım, böyle daha iyi. Halbuki, ‘Yunanı da nasıl yendik’ psikolojisi tutar diye