‘Halka’yı izlerken, bir ara tuvalete gittim, döndüğümde ev ahalisi, “Sen gittin, neler oldu neler.” Türk dizilerinde değil bir tuvalet arası, bir bölümü kaçırdığınız zaman fark eden olmuyor, kaldığınız yerden izlemeye devam ediyorsunuz. ‘Halka’ öyle değil. Adına yakışır bir karmaşası var. Öyle haybeden hava olsun diye, koyulmuş bir dizi adı değil. Uğraşmışlar ve ‘Halka’yı gerçekten örmüşler. Mesele de burada başlıyor. Türk izleyicisi, ‘total’ ya da ‘AB’ fark etmez, ‘pür dikkat’ dizi izlemeyi sevmez. Sevgili Fatih Aksoy’un (Med Yapım) deyimiyle, “Biraz televizyona bakacaksınız, biraz telefonla oynayacaksınız. Kendinizi o kadar ciddiye almanız doğru değil. Dizi yapanın, dünyanın en mühim cümlesini söylüyor gibi davranmasının bir anlamı yok” (Episode Dergisi söyleşi). ‘Halka’ tam da bu noktada işte. Tuvalete bile giderken, reklam yoksa dönüşte, “Neler oldu neler” diye bir karşılama sizi bekliyor.
Yüzde beşi bulmuyor
Reyting olarak sınıfı geçmek yüzde 5 olarak kabul ediliyor ya... ‘Halka’ bu oranı ne total ne de AB’de yakalamıyor. Yakalaması da mümkün değil. Peki ne olacak? Bu ülkede böyle düşündüren, senaryosuyla satranç oynatan bir iş çıkmış. Oyuncu seçimi ve uyumu gayet yerinde.
“Yemekteyiz Best of yarışmasındayız, bütün Türkiye bizi izliyor” diyordu beyefendi. Daha dün kapıdan çıkıp, sessiz sedasız, işine gidiyordu. Bugün, ‘Yemekteyiz
Best of’ yarışmacısı... ‘Best offf’ vay be! Kocaman, büyük ve ulaşılmaz. Bir yemek masası, her kişi, bütün badireleri atlatıp buraya gelmiş, daha bir olgunlaşmış,
pişmiş kavgalarda ve entrikada. ‘Gerçeğin şovu’ dediklerinin ‘Best of’u... Ev ahalisi, “Beterin beteri var ekibini, bize seyrettiriyorlar” diye yorum yaptı. Diyeceksiniz, “Baba izleme ve de yazma...” Durum itibarıyla, vatandaşın dertlerinden uzaklaşıp, ‘Best of’ olabileceğini de görmek istiyor bu garip!
TARTIŞMA İZLEMEYELİ EPEY OLMUŞ
Dizi arası, iki üst kanaldaki bir zamanlar izlediğimiz tartışma programına bakalım diye düşündük. “Bırak, yine bağırışıyorlar” dedi ev ahalisi. Eee, eskiden de bağırıyorlardı. “Çok sesliydi, şimdi en fazla iki sesli oluyor” dedi ahali... Döndük reklama, özlemişiz ‘Siyaset Meydanı’ hallerini...
BBC ve ITV televizyonları, en iyi içeriklerini topladıkları bir platform oluşturlar; BritBox... 2019 yılının ikinci yarısında serviste... Amaç, ‘bizim kendi işlerimizi neden Netflix’e verelim?’ hikayesi... Bunu yapabilmek için, kendine ve dizilerine güvenmek lazım. Acaba bizde böyle bir şey gerçekleşemez mi? Özel kanallar ve TRT bir araya gelip, paralı bir yerli dizi platformu kuramazlar mı? Netflix, işleri topluyor. Bizim taraf memnun, “Aman, filmlerimiz bedavadan dünya tarafından izlenir” diye... İngiltere tarafı böyle bir iş yapınca, ister istemez hayal olmayan, elle tutulur bir örneği yaratmış oldu. Dünyanın en büyük dizi ihracatçısı olduğunu söyleyen bir ülkenin, böyle bir platformu yapacak gücü yok mu? Hani ‘eğlence emperyalizmine’ de küçük bir karşı
koyma olmaz mı?
Blu TV’nin enteresan çıkışı
Televizyon sektöründeki gelişmelerin yer aldığı Rapid News sitesinde okudum; ‘Bizim paralı dizi film platformu Blu TV, Orta Doğu pazarında atılım yapıyor’ diye... En son, Suudi Arabistan’ın dizi ve film platformu Jawwy TV’yle bir anlaşma yaptı. Bütün içerikleri bu platformda Blu TV olarak yer alacak. Yazıda bu operasyondan sonra, paralı kanalın abone sayısının 4.2 milyona
Şu an yayında olan 19 diziden 5’inde kadın karakterler ‘künyenin başında’ yer alıyor. Geriye kalan 13’ünde ise erkek karakterlerden sonra geliyor. Araştırmayı Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyelerinden Zeynep Gürer ve Mert Gürer yapmışlar. Episod dergisinde yayınlanmış.
Künye sıralaması böyle
‘Gülperi’ de Gülperi Çetin (Nurgül Yeşilçay), ‘Kadın’ dizisinde Bahar Çeşmeli (Özge Özpirinçci), ‘Bizim Hikaye’ de Filiz (Hazal Kaya), ‘Bir Zamanlar Çukurova’da Hünkar Yaman (Vahide Perçin), ‘Bir Litre Gözyaşında’ (Araştırma yapıldığında dizi devam ediyordu!) Cihan Yürekli (Miray Daner) ve ‘Elimi Bırakma’da Azra Güneş (Alina Boz) künye sıralamasına göre birinci sırada...
Cesur ve özgür kadınlar kim?
‘Özgür’ kadın dizide, ‘Aile, eş ve çocuklarına bağlı olmayan’ ile eş değerde! ‘Muhteşem İkili’de Nilüfer (Özge Gürel) örnek olarak veriliyor ki final yapan dizilerden... 2 kadın karaktere ‘cesur’ tanımlaması yapılmıştır. Genelde erkek karakterler bu payeye layık görülür ya...
Fedakar anne
Kadınlar dizide ‘Fedakar anne’, ‘fedakar abla’ veya abla olarak kodlanıyor. Erkeklerin boşluğunu, hatalarını, sorumsuzluklarını kapatmaya çalışanlar. Gülperi çocukları için, Filiz (Bizim
‘Halka’da son bölüm Kaan ile Tamirci, Terzi’nin dağ evine giderler. Polis gelmiş ama bir şey bulamamıştır. doktor amcasıyla gelen Kaan, “Bir de biz bakalım” der. Duvardaki antika saat çalar. Tamirci, sesinin bir garip olduğunu söyler ve mekanizmasına bakar. Bir kitap içeri sıkıştırılmıştır. Kamera kitaba yaklaşır ‘Sun Tzu’ yazıyor. “Almanca kitap, mesaj mı veriyor?” diye sorar Kaan. Ünlü Çinli komutan filozof ve askeri bilgedir Sun Tzu... Savaş statejileri üzerine yazdığı ‘Savaş Sanatı’ adlı eserde toplanan sohbeti, dünyanın en eski strateji kuramları olarak kabul görür. “Gerçek zafer, savaşmadan kazanılandır. Gerçek önder, savaşmadan kazanan önderdir” der. Liderlerin stratejileri için bugün de başvuru kitabı olduğu söylenir. Bakalım Terzi’yle kitap arasındaki bağlantının ipuçları ne zaman çıkacak? Bu arada ‘elektronik müzik’ten vazgeçip ‘kemanlı Türk dizisi’ müzik formatına dönmüş dizi!
İSTESE, KADINI EVDEN KOVARDI
‘Vurgun’ dizisinde Mihri’yle Nezahat, hayatlarında ilk defa karşılaşırlar. Bir hesap anı... ‘Bir dönem varlığınızla evi çok mutsuz ettiniz’ hesabı... Erdoğan Bey’in yasak aşkı Mihri, kapıda... “İnsan niye yapar?” diye sorar Nezahat Hanım. “İnsan bunu seçmez, başına
‘Çok dizi satıyoruz, yeni gelir kapımız’ diyoruz. Türk dizileri bir zamanlar bizde de yaygın olan Brezilya yapımlarının yerini almakla yetinecek mi?
‘Latin dizilerinden daha iyi
“Türk telenovelaları, Latin telenovelalarından çok daha iyi. Dış çekim bir kere... Oyunculuk da çok daha iyi. Alt gelir grubunun izlediği hikayeleri, şehirli kesime de beğendiriyor.” Bunu ispanyollar söylüyor ve İspanya’da neden izlendiğinin de cevabı... İki önemli medya grubunun kanalında Türk yapımları oynuyor. Nova (Atresmedia grubu) kanalında dokuz Türk projesi yayınlanıyor. Divinity’de (Medaset İspanya) şimdilik dört dizimiz yayında. Mesela ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ Nova kanalının en çok izlenen yapımı oldu, ‘Kara Sevda’ da Divinity kanalının... İzlenme ortalamaları yüzde 2 ile 3 arasında... Bu değerleri üzerine çıkardı Türk dizileri. Soru şu: “Peki Türk dizileri çok izlenen İspanyol kanallarında ne zaman yayınlanacak?”
‘Daha erken’
Todo TV News, özellikle Latin ve İspanyol TV pazarına yönelik haber ve yorumların yer aldığı bir internet sitesi... Geniş bir yazı vardı ‘İspanya’da Türk Fethi’ başlıklı... Yazıda tam da bu soru soruluyor. Divinty kanalının sorumlusu Sergio Calderon, “Bunun için erken”
İspanyol El Pais gazetesi, kadın senaristlerin yazdığı dizilerin dünyada giderek artığını söylüyor. Merak ettim, bizim yapımlardaki yelpaze nedir diye... 28 dizinin senarist dağılımı şöyle; 33’ü kadın, 38’i erkek senaristler tarafından yazılıyor. Dokuz diziyi sadece kadınlar yazıyor; ‘Bir Zamanlar Çukurova’, ‘Kadın’, ‘Kardeş Çocukları’, ‘Gülperi’, ‘Yasak Elma’ ‘Kızım’, ‘Bizim Hikaye’, ‘İkizler Memo-Can’ ve ‘Vuslat’...
Kadın-erkek ilişkileri üzerine yoğunlaşan, aralara entrika, dram, kıskançlık,
aldatma ve büyük aşk gibi temaları
yoğun bir şekilde işleyen bu dizilerin
kadın elinden çıkması tesadüf değil.
Mesela, ‘Bir Zamanlar Çukurova’, şu anda hikayesiyle, anlatımı ve kadrosuyla sinema dilini yakalayan ender yapımlardan biri... Zaman zaman sapmalar oluyor. İki saat dizi sisteminde, tersi mümkün değil.
Eşitliğin olduğu diziler
Star TV’nin dizisi ‘Söz’ün, operasyon sahneleri artık yetmiyor. Teröristle asker çatışıyor hikayeleri de bir yere kadar... Araya giren duygusal anlar da devam ettikçe, kendini tekrar etme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Yapımda Yavuz Karasu’nun hikayesi devam ederken, ‘yeni tezat’ durumlarla izleyicinin merakını sürdürmeyi başarıyor. Mesela, düşmanı ‘karikatürize etmek’ durumundan olabildiğince kaçmaya çalışıyor. Sonunda patır patır dökülüyorlar ama ‘Sahici ve ciddiye alınması gerekli unsurlar’ havasını kaçırmamaya çalışıyor. Bunun somut örneği Karabatak... “Ben kimim?” diye haykırıyor, öte yandan, düşmanın elinde bir nevi oyuncak olmuş. Bu halini özellikle veriyor. İzleyicinin tepkisini, “Bu hale nasıl düşürdünüz?” demesini göze alıyor. Keza, Keşanlı gibi duygusallıktan hayli uzak karaktere, bir ilişki olanağı sunuldu.
Biraz mizahi ama öte yandan ciddi
çelişkiler içeren bir ilişki.
Son bölümde Melisa babasının terörist olmasının kendi suçu olmadığını söylüyor ve ilk defa hayatına Keşanlı’yı soktuğunu belirtiyor. Keşanlı kararlı, “bitti” diyor ama giderken “Seni seviyorum” sözünü de duyuyoruz. Dizi bu tezatları seviyor.