İçinde 2 bin 500 konut, camiler, okullar, spor alanları ve 60 dükkan bulanan 'İsdemir kenti' yabancı yatırımcılara tanıtılmak üzere kamuoyuna açılmadan önce, Türk medyasının dikkatine sunuldu.2000 yılında Koç Holding'ten ayrılıp Oyak'a geçen Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un yanı sıra Genel Müdür Yardımcıları Aydın Müderrisoğlu ve Ergün Oktay Okur da katıldı. Kurulu kapasitesi 9 milyon tona çıkması hedeflenen Erdemir'e bağlı İsdemir tesilerindeki faaliyetlerden 2005 yılında 9.2 milyon dolar kâr sağlandığı hatırlatılan toplantıda, 2006 yılı kâr beklentisinin 20 milyon dolar olmasına karşılık, 6 aylık gerçekleşmenin 40 milyon dolar, bir yıllık beklentinin ise bunun 5 katı olduğu vurgulandı. Öngörülen yatırım tamamlandığında, Erdemir'in kurulu gücünün üçte birini oluşturan İsdemir'in yatırım değerinin, yaklaşık 10 milyar dolar olacağı kaydedildi. Oyak, 3 milyar dolarla sonuçlanan Erdemir ihalesine bağlı olarak Özelleştirme İdaresi'nden satın alınan İsdemir'de, 2008 yılında tamamlanmak üzere 2 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Yassı demir ünitesi kurulan İsdemir'e, yenileme yatırımları için giden 9 bini müteahhit firma çalışanı, 6 bini İsdemir personeli olmak üzere günde 15 bin kişi
Dünyanın 120 büyük şehrinde üyeliği bulunan Uluslararası Avukatlar Birliği'nin (Interlaw) İstanbul'daki üyesi Yamaner Hukuk Bürosu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Yamaner, Türkiye'de ilk kez gayrimenkul alanında yapılacak olan "gayrimenkul hukuku zirvesi"nin ev sahipliğini üstleniyor.12 Kasım'da yapılacak olan "Doğrudan Yabancı Yatırımcılar için Gayrimenkul Sektörü Sempozyumu" Türkiye potansiyelinin masaya yatırılacağı buluşmaya zemin hazırlıyor.Yamaner, "Hukuki altyapı iyi hazırlanmadan imzalanan gayrimenkul protokolleri yeni sorunlara işaret ediyor. Örneğin, yatırımcılar alışveriş merkezlerine yönelirken, arsa sahipleri bu merkezlerde konut projesi de istiyorlar. Dolayısıyla farklı hukuki sorumlulukları olan ticari ve konut alanlarının haklarının ayrıştırılmasında güçlükler ortaya çıkıyor" diyor.Yamaner, "Herkes bir Akmerkez sahibi olmak istiyor" diyerek, alışveriş sektörünün simgesi haline gelen Etiler'deki kompleksin yatırımcılar için "çekim" alanı yarattığını da vurguluyor. Yerli ve yabancı sermayenin yeni yatırım tercihlerinde öne çıkan gayrimenkul sektörü, hukuk alanını da uluslararası "kıstaslar"a açıyor ki, bu gelişim, vurgunun en yaygın alanında gerçek bir dönüşümün ne
Habertürk ekranında Şener'in sorulara verdiği yanıtlar, AKP'nin "resmi" söylemlerinin içinde kalıyor.Eğer, oruç nedeniyle fiziksel olarak kendini iyi hissetmemesi veya gündemin ekonomiden çok siyasal alana çekilmesine yönelik hazırlıklarını iyi yapamaması gibi bir nedeni yoksa, Şener'in "Boğaz üç boğumdur" sözünü doğrulayan "konuşmacı" üslubu dikkat çekiyor.Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve sonrası olarak iki ayrı siyasal dönemi analiz eden Şener'in, "günün sonuna" kadar, ne kamuoyunda "kriz" algılamalarına yol açmaya, ne de parti içinde dengelere karşı risk almaya niyeti var izlenimi veriyor.Açıkça ifade ettiği, "Cumhurbaşkanlığı'na aday değilim" sözünden başka! Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ile soru-cevap maratonunun içinden geçiyoruz. Şener'e Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülü alması üzerine kamuoyunda yaşanan "bölünme"yi anımsattığımızda, "Şimdi de Pamuk'a ne konuşması gerektiğini söyleyenler çıkıyor. Bırakalım herkes kendisi gibi olsun, kendi görüşleri neyse söylemeye devam etsin" karşılığını veriyor.Son olarak Pamuk'un, Fransız Parlamentosu'nun Ermeni soykırımı inkârına yönelik kararını eleştirdiğini vurgulayan Şener'in, Nobel Edebiyat Ödülü
Haziran 2004 yılında Botaş, Bulgargaz (Bulgaristan), Transgaz (Romanya), MOL (Macaristan) ve OMV'nin (Avusturya) ortaklığı ile kurulan Nabucco Company Pipeline Study GmGH (Nabucco Boru Hattı İş Geliştirme Şirketi) konsorsiyumunun, 2011 yılına kadar 3 bin 300 kilometre uzunluğunda ve 4.6 milyar dolara mal oması hedeflenen Nabucco projesi, "alternatif hat" olarak Avrupa gündemine oturuyor.Nabucco'nun yüzde 65'inin Türkiye topraklarından geçmesi de haliyle Türkiye'yi öne çıkarıyor. Orta ve Doğu Avrupa`nın önde gelen petrol ve doğalgaz şirketi OMV'nin yıllık uluslararası basın toplantısını ve enerji konferansını izlemek üzere gittiğim Viyana'da, "Türkiye'nin Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu doğalgaz boru hattı geçişlerinde bir üs olacağı" beklentisi üzerinde duruldu. Petrol Ofisi'nin (PO) yüzde 34 hissesini satın alarak akaryakıt dağıtım kanallarına giren OMV, yine aynı ortakla Ceyhan'da bir rafineri yatırımı izni almak üzere EPDK'ya başvurmuştu.OMV'nin CEO'su ve İcra Kurulu Başkanı Wolfgang Ruttenstorfer ile bu süreçte Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (EPDK) haklarında soruşturma yürüttüğü 30 şirketten 28'ine toplam 1.6 milyar YTL idari para cezası verilmesi üzerine görüşlerini
2005 yılında Petrol Ofisi'nin yüzde 34'ünü satın alarak Türkiye'ye 1.04 milyar euro yatırım yapan OMV'nin Yönetim Kurulu Başkanı Wolfgang Ruttenstorfer (CEO) ve Yönetim Kurulu üyesi Gerhard Roiss'in de katıldığı toplantıda, yenilenebilir enerji kaynaklarına verdikleri önemi ifade eden OMV yöneticilerinin petrolün geleceğine yönelik saptamaları da "olumlu" yaklaşımcılarla birlikte anılmalarına yol açıyor. Avusturya'nın başkenti Viyana'da OMV'nin yıllık uluslararası basın toplantısı ve enerji forumunda Petrol Ofisi ortaklığı ve Türkiye geçişi vurgulandı. Türkiye'nin BTC, Nabucco ve Samsun-Ceyhan petrol ve doğalgaz boru hatlarıyla, Avrupa kıtası ile Asya arasındaki enerji köprüsü konumu gelecekteki önemini ortaya koydu. OMV yöneticileri bugüne kadar dünyadaki petrol rezervinin 5.5'ta 1'inin çıkarılabildiğini, ancak gelecekte petrol arama maliyetlerinin yükseleceğini ifade ediyorlar. Geç 100 yılda çıkarılan ham petrolün 5 katına henüz ulaşılamadığının vurgulandığı toplantıda 1 varil ham petrolün çıkarılması için 15 ile 25 dolar arasında değişen maliyetlerin 70 dolara kadar çıkacağı söylendi. Bu maliyetlere çevre faktörleri de eklendiğinde, her rezerve ulaşmanın da güçlüğü ortaya
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde açılan iki katlı "kongre ve fuar" alanı... İnsan yönetişimi ve bilgiye dayalı bir toplumun talepleri ele alınıyor. Genç nüfus, işsizlik İK'nın önemini artırırken; verimlilik ve sürdürülebilir rekabet ortamını kovalıyorlar...14. Ulusal İnsan Yönetimi Kongresi'nde moderatörü olduğum "Avrupa Entegrasyonunda İnsan Kaynakları'nın Kaç Yılı var?" başlıklı oturumda, Adecco Türkiye'nin CEO'su, Kariyernet Genel Müdürü ve Özel İstihdam Büroları Derneği Başkanı Pembe Candaner ile Bahçeşehir Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Başkanı Tunç Bozbura'nın sunumlarını izledim. İki günlük "insan yönetimi fuarı"... Uzun bir dönem "personel yöneticileri" diye isimlendirilen alan büyüyüp bir sektör haline geldi ve "insan kaynakları" (İK) olarak anılmaya başlandı. Şimdilerde kendilerine "insan yönetimi" diyorlar. Kongrede Adana, Ankara ve Bursa'dan gelen, Kadın Girişimci Derneği'nin (KAGİDER) başlattığı "Su Damlası" projesi ile desteklenen ve "İK" şirketleri kuran kadınlarla sohbet ediyorum."İK, AB'ye diğer sektörlerden daha hızlı biçimde entegre olabilir. Çünkü değişimi İK yöneticileri fark ettiler, AB ile aynı dil oluşmaya başladı" diyorlar.Bir karşılaşmamızda
Birlik Başkanı Cahit Çetin, amaçlarının, zeytinyağı tüketim alanını genişletmek olduğunu söylüyor.Otacı Yönetim Kurulu Başkanı Meltem Kurtsan ise 1.5 yıldır proje üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. Kurtsan, gıda, kozmetik ve ilaç alanlarında 85 çeşit ürünü piyasaya çıkardıklarını, Ta-Ze "kişisel bakım ürünleri" için de 100 bin dolarlık bir yatırım yaptıklarını ifade ediyor.Batı dünyasındaki "doğal ürünler" pazarı ile karşılaştırıldığında "pahalılara" yakın bir yer alan Ta-Ze, "Zeytinyağı ağırlıklı tek marka" iddiasını sürdürüyor.Otacı'nın "bilgisi", Tariş'in "deneyimi ve pazar gücü" ile birleşiyor ve önümüzdeki 5 yıl içinde, 650 milyon dolardan 1.5 milyar dolara yükselmesi beklenen kozmetik pazarına giriyorlar... Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ile Otacı, zeytinyağından üretilen el, vücut ve saç bakım ürünlerini "Ta-Ze" adlı markayla piyasaya sunmak üzere "yeni" bir işbirliği ortaya çıkarıyor. İzmir'e "liman kenti" güzelliği katan Konak Pier'de açılan Ta-Ze mağazasını gezdikten sonra, Çetin ile sektör üzerine yaptığımız sohbete de girmek isterim.Zeytinyağının kaderi yeniden belirleniyor. Ege İhracatçı Birlikleri'nde önümüzdeki hafta "dökme zeytinyağı
Salı günü TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun katıldığı "Bölge Toplantısı"nı izlemek üzere Şanlıurfa'daydım. Şehrin ileri gelenlerinin "bayramlıklarını" giydikleri bir gün...Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan, Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ve civar illerden gelen oda ve borsa başkanlarının katıldığı "zirve" niteliğinde bir buluşma. Buluşmanın önemi, Hisarcıklıoğlu'na Şanlıurfa'nın simgesi bir dağ ceylanının (yeniden ormana bırakılmak üzere) salona getirilerek hediye edilmesiyle daha da anlaşılır oluyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) "ayrı bir cumhuriyet" olduğunu biliyor musunuz?.. Türkiye'nin her yerinde olduğunu, iktidar ışıltısını parlatarak etkinleştiklerini, bölgelerin en etkin sivil toplum inisiyatifi olarak görüldüğünü, hükümetlerin "dirsek" temasını güçlü tutmak istediği bir kurum olduğunu; tüm bunlara karşılık etkinliğin yalnızca "başkan" ile mümkün olabildiğini... Basın mensuplarının 'görüntü' aldıktan sonra salon dışına çıktıkları toplantıya TOBB Başkanvekilleri gibi ben de konuk olarak katılıyorum. Hemen belirtmeliyim ki, çok sayıda TOBB toplantısı izledim; bu kadar "ekonomi" odaklı olanına ilk kez tanık oluyorum.TOBB'da "Ekonomiyi bir de