Türkiye'nin petrol ithal ettiği 31 ülkeden gelen raporlar, son 2.5 yılda 28 milyar dolarlık petrol geldiğini söylerken, bizdeki kayıtlarda 9.3 milyar dolar tutarında ithalat yapıldığı görülüyor.Erdoğan, aradaki 18.7 milyar dolarlık farka ÖTV, KDV ve EPDK payları eklendiğinde, devletin akaryakıt kaçakçılığından 38 milyar dolarlık kaybı olduğunu açıklıyor.Araç sayısı son 17 yılda 4 kat artarken, tüketilen akaryakıt miktarı ancak bu yıl 1990 seviyesini yakalıyor.Yıllarca "hortumcu bankacılara" takılan yolsuzluk çıtasının ikizi doğdu, müjdeler olsun!"Bankalardan 40 milyar dolar hortumlanmıştı", akaryakıttan da aynı seviyede bir yolsuzluk performansıyla karşı karşıyayız.Aslında "hortumcu" lafı fiziki benzerlikler nedeniyle, akaryakıt kaçakçılarına daha çok yakışırmış, erken tüketmişiz. Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün AKP grubunda akaryakıt kaçakçılığının geldiği boyutu açıkladı: 38 milyar dolar. TBMM Akaryakıt Kaçakçılığı Araştırma Komisyonu Başkanı AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler Meclis'te 16 Şubat 2005 tarihinde başlayan çalışmalar hakkında bilgi verirken, "Eski Devlet Bakanı Tunca Toskay ve bir olayla ilgili olarak eski Maliye bakanları Sümer Oral ve Zekeriya Temizel
Başbakanlık'ta bekletilen "Doğalgaz Yasa Tasarısı", Botaş'ın elindeki lisansların devrine ilişkin çalışmayı sil baştan değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. Botaş'ın doğalgaz ithalatını yüzde 20'ye düşürmeyi hedefleyen sürecin, 30 Kasım 2005 yılında yapılan, 4 milyar metreküplük Batı hattı (Trusgaz) ihalesiyle başlamış olduğunu düşünüyorduk, kontrat devirleri henüz tamamlanmadı. 30 Kasım'da açılan ihalenin sonuçlarına bakalım. Mevcut yasayla Botaş'ın kontratlarının devrinde, özel sektörden doğan bir aksama doğmadı.Botaş idaresi lot başına 500 milyon dolar beklenti içindeydi. Şirketler lot başına 910 milyon dolar ile 2.01 milyon dolar arasında teklifler verdiler. En yüksek fiyatı veren Shell'i Botaş görüşmeye çağırdı. Shell 1 lot istemişti. Shell 8 Şubat'ta Botaş ve Gazprom ile birlikte üçlü protokolü imzalayarak ilk özelleştirme sürecini başlatmış olacaktı. Gazprom, Türkiye'de buluşma takviminin aksaması üzerine 1 aylık uzatma aldı.Bosphorus 3 lot istemiş, her bir lot için 1.81 milyon dolar, Enerco 10 lot istemişti, her lot için 1.60 milyon dolar; Avrasya Gaz ise 5 lot istemişti ve her bir lot için 910 dolar önermişti.Botaş, diğer 3 firmanın fiyatlarını Shell'in seviyesine çıkarttı.
Geçenlerde Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nce basılan "Osmanlı Döneminde Irak" isimli kitapta, II. Abdülhamid döneminde maden mühendisi Paul Groskopf'a yaptırılan (1901) petrol araştırmasının raporları ve haritaları yayımlandı.Haritada, Musul, Kerkük, Bağdat ve Erbil'de gösterilen petrol yataklarının yanı sıra Diyarbakır, Mardin, Bismil, Siirt, Hakkâri gibi bugün Güneydoğu Anadolu sınırları içindeki petrol yatakları da tespit ediliyor.Size, haritadan daha çarpıcı bilgileri vereceğim bir kaynaktan söz edeceğim. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kısmen veto edip TBMM'ye gönderdiği "Türk Petrol Kanunu", Osmanlı'dan günümüze yüz yıllık bir serüvene doğru uzanmamızı da tetikliyor. 22 Aralık 1900'de bölgeye gönderilen Graskopf'un haritası, 2005'te piyasa çıkan ODTÜ Geliştirme Vakfı yayınlarından "Osmanlı'da Neft ve Petrol" kitabında yayımlanmıştı. Geçen yıl "Sosyal Bilimler" dalında, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Sedat Simavi Ödülü'nü alan bu kitabın yazarı, Cumhurbaşkanı Sezer'in Enerji Danışmanı Volkan Ş. Ediger. Doç. Dr. Ediger, 13 yıllık bir çalışma sonrasında kitabı okuyucuya ulaştırıyor. Ediger bu haritanın bir nüshasının, A.T. Terzi'nin "Osmanlı Her Şeyin
CHP'nin hedef tahtasında olan Ata Rakı markasını çıkaran Burgaz Rakı ile Sarı Zeybek rakısını üreten Elda kendilerini savunuyorlar.Tekel markalarıyla yetinmeyen Mey İçki'nin CEO'su Galip Yorgancıoğlu ise, grafiğini beğendikleri cin şişesinin yanı sıra "Bir tek Kulüp Rakı'nın şişesini değiştirmedik" diyor. CHP'nin "Atatürk'ün manevi şahsiyetini zedeledikleri" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğu rakıcılar, pazarın markalaşma sürecinin hızı karşısında "burun farkıyla" öne çıkma yarışını sürdürüyorlar. Yorgancıoğlu, "Tekel 1936 yılında üretime geçti. O nedenle 'Atatürk'ün rakısı' olarak bilinen rakılar, dönemin yerel içecekleriydi" diyor. Bunların başında da İstanbul'da üretilen Dimitrokopulo rakısının adını veriyor. Bostancı'da Hasan Gülpınar'ın siyaset, iş ve sanat dünyasını buluşturduğu Çatana Balık Lokantası'nın altında, yeni açtığı Mastori İstanbul meyhanesi gözümün önüne geliyor.Meyhanede, Atatürkçü Düşünce Derneği Berlin Şube Başkanı ve yazar Eriş Ülger'in arşivinden derlenmiş, Atatürk'ün İstanbul'da Balkan Folklor Ekibi'ni ağırladığı sırada zeybek, kasap oynarken çekilmiş fotoğrafları ve yerel rakı afişleri ilgimi çekmişti.Mastori'nin konseptini oluşturan araştırmacı ve
Konu başlığımızın seçimi Colegrave'a ait, bugünlerde "olumlu" yönlerimizi parlatacak enerjimizin dibe vurduğu açık.Colegrave, "Kendinizi dış dünyaya anlatırken, artılarınızı öne çıkarın, Avrupa'ya Osmanlı dersi verin" diyor. Yerel markaları tanıtan ve 60'dan fazla ülkede yayımlanan "Superbrands" kitabının organizasyonunu yapan ve aynı isimle anılan grubun Başkanı William R. Colegrave ile "Türkiye'nin olumlu değerleri"ni konuşuyoruz. 2005'te Türkiye'de çeşitli sektörlerde yer alan 89 yerel markanın, öyküleriyle ve ekonomik faaliyetleriyle birlikte kapsamlı olarak tanıtıldığı "Superbrands" kitabı çıktı. Bu yıl ikincisi için hazırlıklar başladı. Kitapta yer almaya hak kazanan markalar geçen yıl her ne kadar "seçkin" bir jüri tarafından belirlenmiş olsa da, "objektiflik" kriteri eleştirilmişti. O nedenle bu yıl bu seçici kurula, bir de internet sitesinden oylama ekleniyor ve böylece daha demokratik bir seçim amaçlanıyor.Superbrands seçici kurulu ve internetten halka açık yapılacak oylama sonucu listelenen 5000 marka arasından seçilen 160 markanın içinde yer alacağı kitap nisan ayında tamamlanmış olacak.Şirketin Türkiye'deki temsilciliğini, CNN, Forbes, Le Figaro, Daily Telegraph gibi
Film, eriyen buzullar, son yıllarda sayısı artan fırtınalar ve kuraklıklar gibi küresel ısınmanın somut örneklerini gözler önüne seriyor. Bill Clinton'ın ABD Başkanlığı sırasında, 8 yıl boyunca yardımcılığını üstlenen Al Gore, "Uygunsuz Gerçek" olarak Türkçeye çevrilen belgesel filmi "An Inconvenient Truth" ile Oscar'a aday gösteriliyor. Küresel ısınmanın sonuçlarının yoğun olarak tartışıldığı bir dönemde vizyona giren filmi, Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF) ile çevre konularında işbirliği yapan Garanti Bankası destekliyor. Önceki gün Fransa'nın başkenti Paris'te açıklanan "BM İklim Raporu" ile aynı çıkarımlarda bulunan Gore'un filmi, "küresel ısınmanın büyük oranda insan eliyle yapıldığı" gerçeğini yansıtıyor.Küresel ısınmanın maliyetini, "yüzyıllık" dilimlerle ölçümleyerek ötelediğimiz anda, "bugünün" gerçeği yüzümüze çarpıyor.Gore, filmde yer alan sunumunda çevre yatırımları ile şirketlerin geleceklerini ilişkilendiriyor. Çok yakıt tüketen ABD otomobil firmalarının son yıllarda düşüşe geçtiğini, Japon otomobillerinin ise çevreci önlemleri dikkate alan üretim yapılarıyla, pazar payını arttırarak yükselişlerini sürdüğünü hazırladığı bir grafikle vurguluyor.İş ve siyaset
Madalyonun öbür yüzü; Türkiye, Kuzey Irak'taki petrol ürünleri pazarının "bir bölümünü", sizlere aktaracağım gelişmeler çerçevesinde, Suriye ve İran'a kaptırıyor. Dün sabah Habur kapısında Irak ve Türk gümrük yetkililerinin yaptığı olağan haftalık toplantıya, yaşanan sorun nedeniyle ilk kez katılan SOMO'nun Kuzey Bölgesi Müdürü Muhammed Zabari, "Şubat sonuna kadar kontratları olan Türk firmaları mallarını teslim edebilirler, 2007 için de görüşürüz" dedi ve ekledi:"İran'dan da petrol ürünleri alacağız!" Bugün büyük olasılıkla, "Irak Milli Petrol Şirketi (SOMO) ile Türkiye arasında yaşanan petrol sevkiyatı krizi çözüldü" haberlerini okuyacaksınız. Geçen hafta başında Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Petrol Bakanı'nı da yanına alıp Suriye'ye gitti. Irak heyetinde yer alan SOMO Genel Müdürü Dr. Fallah Alamri ile Türkiye'den Kuzey Irak'a yapılan petrol ürünleri ihracatında bir numaralı Türk şirketi, Kızıl Group'un Başkan Yardımcısı Mehmet Kızıl karşılaştı.Kızıl, Alamri'nin kendisine, "Türkiye defterini kapadık. Türkiye siyasi nedenlerle Kuzey Irak'a sevkiyatı engelliyor. Akşam evimize sağ olarak varmamız bile şüpheliyken, bizden istenilen akreditif açma koşullarını Batılı
Sorun ortada; Türkiye'nin Kuzey Irak'ta Kürt yönetimiyle resmi ilişki kurmasını sağlamak için baskı yapılıyor.Nedenler ise biraz karışık. Sorunun birazı ticari, birazı da siyası kaygılar olarak duruyor.Bu hafta Irak'ta yasalaşması beklenen Petrol Yasası, Türkiye'ye petrol ürünleri ihracatında hangi kapıyı gösterecek? SOMO'nun Türkiye'ye borcu 1 milyar doları aşınca, 25 Ocak tarihinde dolan sözleşmeyi uzatmadığı ve mal alımını kestiği belirtiliyor. Irak Milli Petrol Şirketi SOMO'nun Irak'a petrol ürünleri taşıyan Türk firmalarına gönderdiği, "Kuzey eyaletlerindeki yetkilerle temasa geçin" yazısına, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'den "Birileri Türkiye'yi test etmek istiyorsa bedelini öder" yanıtı geldi. Tasarı ocağın ilk haftasında Independent gazetesindeki bir haberde şöyle yer almıştı:"Yasa; BP, Shell ve Exxon gibi petrol devlerine 30 yıllık sözleşmeler aracılığıyla Irak'a girip ham petrol çıkarma şansı verecek. Bu, Irak'a müdahalenin tek amacının petrol kaynaklarını ele geçirmek olduğunu savunanların elini de güçlendirecek. Tasarı destekçilerine göre şirketler, sondaj işleminin başlangıç maliyetini telafi ettikten sonra yüzde 75 değil, yüzde 20 kâr alacak. Bu oran bile, bu tip