Ülker, Kadir Has Üniversitesi ile "Spor İletişimi" sertifika programı başlatıyor.Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Türkiye'de ilk kez "Spor Hukuku" alanında eğitim veren yüksek lisans programını yürütüyor. Eski Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı ve spor hukuku uzmanı Av. Levent Bıçakçı bu programın kurucusuydu. Ülker de, Bıçakçı ile yola çıkıyor.Boğaziçi Üniversitesi ile de spor endüstrisine dönük yüksek lisans programı görüşmeleri yaptıklarını söyleyen Ülker Spor Sponsorlukları Genel Müdürü Hakan Aydınol, YÖK'ün alacağı kararları bekliyor.Aydınol, yaklaşık 500 milyon dolarlık spor sektörünün büyümesi için çok sayıda spor yöneticisine ihtiyaç olduğunu söylüyor.Aydınol ile bu sohbetimizde Ülker İstişare Konseyi üyesi Metin Yurdagül ile Kurumsal İletişim Müdürü Zuhal Şeker de yer alıyordu.Şeker "Spor pazarlaması alanında ikinci bir program üzerinde çalışıyoruz. Gençlerin spor endüstrisinin içerisinde federasyonlar, kulüpler, sponsor firmalar, pazarlama ajansları gibi çeşitli kuruluşlarda çalışabilmesine olanak sağlamayı hedefliyoruz" diyor.Ülker, TFF ile imzaladığı beş yıllık ana sponsorluk anlaşması dahilinde, Grassroots (kök veya temel spor) projelerini uyguluyor.
Bu süreyi umuda yolculuğa dönüştürebildik mi? Aradan geçen zamanda "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" seslerine, başka "insan" sesleri karıştı."Plan yapma plan" diye çığıranlar, "Yapanın eline koluna sağlık" yorumları yapan emniyetçiler... Geçen hafta gittiğim Kars'ta Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, ünlü heykeltıraş Mehmet Aksoy'un başında olduğu "İnsanlık Abidesi" şantiyesini gösteriyor. Alibeyoğlu ile sohbetimiz, beni 2004 yılının eylül ayına götürüyor.Meslektaşım Hrant Dink'in de izlediği 2. Kars Kurultayı ve Kardeş Türküleri'nin ezgileri ile Ermeni ve Türk gençlerinin halaylarının birbirine karıştığı "Kafkas Kültürleri Festivali"ne...Dink, birinci kurultayda Ermenistan'dan davet edilen konukların otellere yerleştirilmemesi ve 10 dakika sonra polis marifetiyle sınır dışı edilişlerini anlatıyordu. Aradan 4 yıl geçmiş, Ermenistan'dan gelen konuklar olgunlukla davete icabet etmişlerdi. Dink, "Birincisinin mahcubiyeti üzerimizde" diyordu.Oysa mahcubiyetlerin ardı kesilmeyecekti; bunu nereden bilecekti Dink? Dünkü duruşmasında yoktu ki! İnsan hafızasının kolay silemeyeceği bir fotoğraf karesiydi. Hrant Dink'in cansız bedenini, Osmanbey'deki kaldırımın üzerinde yüzüstü
12 Eylül askeri darbesinden 4 ay sonra, TÜBİTAK'ta görev yapan 19 bilim adamıyla 50 gün gözaltında kalan Mehmet Binal, serbest kaldığı gün soluğu Amsterdam uçağında almıştı. Kaçmıştı. 10 yıl ülkesine girememişti. NATO'nun Hollanda'daki merkezinden, ABD'de girişimci olmaya uzanan bir öyküydü. Onlarla, önceki gün kampanyamıza bağışladıkları kız yurdunun açılışında Kars'ta yeniden buluştuk. Milliyet'in 2005 yılından beri yürüttüğü "Baba Beni Okula Gönder" kampanyasının kutlandığı Hilton'daki gecede, aynı masaya düşmüştüm bağışçılarımızdan Yadigar-Mehmet Binal çiftiyle ve onların hikâyesini aktarmıştım sizlere. Binal çifti, Amerika'nın Connecticut eyaletinde kurdukları ve NEC, Samsung gibi dünya şirketlerine lisans ihraç eden telekomünikasyon şirketi Bicom'u büyütmekle doldurmamış "gurbet" yıllarını, çağdaş Türkiye'ye özlem de biriktirmişti. Kars'ta kucaklaştılar memleketleriyle. 100 kızın "köyün soğuğunda" donma tehlikesi geçiren geleceklerine sıcak bir yuva kurdular. Binal çifti ne doğdukları ne doydukları bir yere bağış yaptı.Mehmet Bey, "Neden Kars?" diye sorulduğunda, "Daha ötesi yok" diyor."Ötesi", "öteki", "ötelemek" hepsi uygun düşüyor Kars'a. Yoksulluk gibi, gözyaşı dolu bir
Bir süre önce rektörlerin anayasa taslağı ve türbana ilişkin tepkilerine Başbakan Erdoğan, "Onlar kendi işlerine baksınlar" karşılığını verirken, Gül kampus konuşmalarında üniversitelerden yana tavır koyuyor.Peki Gül, üniversiteler gibi kadınlara da bir "açılım" gösterecek mi? Türban sorununa kilitlenen sivil anayasa taslağı en çok kadınları ilgilendirdiğine göre, Gül bir başka ziyaretini "mahallenin içinden veya dışından" bir kadın örgütüne yapar mıydı?Bu sorular, Kagider'in aynı gün düzenlenen "Türkiye, Malezya olur mu?" panelinde, derneğin Onursal Başkan'ı Meltem Kurtsan'ın konuşmasından aklıma takılmıştı.Kurtsan, TOBB önderliğinde bir araya gelen 8 sivil toplum örgütü içinde kadın kuruluşunun bulunmamasını eleştiriyordu. Bahçeşehir Üniversitesi'nin 10'uncu yılına denk gelen, yeni akademik yılın açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Üniversiteler, ülke sorunları, sıkıntılar ve güncel tartışmalar konusunda ortaya koyacağı görüşlerle topluma önderlik etmelidir" diyerek, önceki gün Hacettepe Üniversitesi'nde verdiği mesajı pekiştiriyordu. Gül törenden sonra, Bahçeşehir'in terasında eğitim camiasının temsilcileri ve AKP'lilerle buluştu, hatıra fotoğrafları çekildi.
Şekerbank, Ankara'daki sanat galerisinin yanı sıra son 25 yıldır çıkardığı Şeker Çocuk ve Şeker Sanat ile sosyal alanda yer almıştı. Bundan 54 yıl önce pancar çiftçisinin kurduğu Şekerbank, "İstanbullu" oluyor. Nasıl mı? 3 yıl önce merkezini Ankara'dan İstanbul'a taşıyan Şekerbank, 8 Eylül-4 Kasım tarihleri arasında düzenlenen 10. Uluslararası İstanbul Bienali'nde "politika" başlıklı eserlerin sergilendiği Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) mekân sponsoru olup İstanbul'un sanat ve kültür hayatına katkı sağlayarak. Şekerbank Genel Müdürü Hasan Basri Göktan "Bankacılık hizmetlerinden en az yararlanan yörelere, kişilere ulaşmayı hedefliyoruz" diyor ve ekliyor, "Hedefimiz Anadolu bankası olmak."Göktan "İstanbul da Anadolu'nun bir parçası. İstanbul'da henüz bankacılık hizmetleriyle tanışmayan insanlar var" diyerek, ekonomik gelişmişlik farklarının büyük kentler lehine görünen yüzünün arka planına ışık tutuyor.Kim bilir İstanbul'da yaşayan kaç kişi bir banka kapısından içeri girmedi?Türkiye genelinde bankayla tanışmayan 15 milyon yetişkin bulunuyor.Yapılan araştırmalardan, sahilden 5-10 kilometre içeride İstanbul'da denizi görmeden yaşayanlar olduğunu da biliyoruz. 'Anadolu bankası
Kuzey Irak'ta "Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY)" sınırları içinde özel sektörün estirdiği Türk-Kürt ekonomik işbirliği rüzgârının tersine döndüğünü cuma günü yazmıştım. Aynı günün akşamı geç saatte KBY'nin başkenti Erbil'de kurulan "İşadamları Derneği" Başkanı Ahmet Acar heyecanla telefona sarılmış, beni aradı. "Zagros TV haberinizi yorumsuz, geniş bir biçimde verdi. Türkiye'den gelip Kürt bölgesine yatırım yapan işadamlarının sorunlarını Erbil'deki hükümet yetkililerine anlatmak için randevu almaya çalışıyordum, bu haber çözümün yolunu açabilir" diyerek umutlanıyor. Zagros TV, KBY'nin TRT'si sayılır. Akdeniz'de Toroslar neyse Kuzey Irak'ta Zagros dağları da o kadar güçlü bir marka değeri taşıyor. Zagros, Erbil hükümeti tarafından denetlenen bir yayın organı. Hükümet, beğenmediği haberi yapan gazeteciyi görevden hemen alabiliyor.Başkanlığını Mesud Barzani'nin yaptığı KBY sınırları içinde Türkiye'den giden 1200 kadar girişimci önemli yatırımlar yapmış, ticaretin de en kuvvetli damarı haline gelmişti. Son 4-5 ayda Habur Gümrük Kapısı'ndaki hareketlilik giderek azaldı. Geri dönüş sinyalleri vermeye başlayan yatırımcılar, artan bürokrasi, fiyat istikrarsızlığı, siyasi boşluk ve
Bölgenin başkenti konumundaki Erbil'de bakanlık binaları, konutlar, yollar, köprüler Türk müteahhit firmaları tarafından inşa ediliyordu.Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki ekonomik iş hacmi, petrol ve inşaat sektörü ile birlikte 5 milyar dolara ulaşıyordu. Başta Erbil olmak üzere Süleymaniye, Dohuk ve Zaho illerinde gelişen ekonomi, Türkiye'den 10 binin üzerinde çalışanın istihdamına olanak sağlıyordu.Son 4-5 ayda durum değişti, rüzgâr tersine döndü. Raflardaki Türk menşeli ürünlerin sayısı azaldı, müteahhitlik firmalarının kazandığı ihalelerin sayısı azaldı ve taahhüt işlerinde ödemeler aksamaya başladı, Kuzey Irak'a merkezi hükümetten beklendiği ölçüde kaynak aktarılamadığı için para sıkıntısı ortaya çıktı.Sonuç: Kuzey Irak'taki Türk firmaları ekonomik ilişkileri geri vitese taktı. Kuzey Irak'a mart ayında gitmiştim, büyük marketlerin rafları, pazar tezgahları Türkiye'den giden ürünlerle doluydu. Tuzdan makarnaya, çocuk bezinden deterjana kadar. Merkezi Erbil'de bulunan İşadamları Derneği Başkanı Ahmet Acar "Büyük şirketler işlerini bitirip dönmeye çalışıyor, ticaret ise durma noktasına geldi. Nursoy, Taşyapı, Çevikler gibi inşaat şirketleri taahhütlerini bitirip dönmeye
Doğuş grubuna bağlı Bodrum Turgutreis D-Marin Genel Müdürü Ali Erkan Bezirgan, "1995 yılında açılan 9 marina ihalesinden yalnızca biri hayata geçti" diyor. Ocak ayında da ihale açılması bekleniyor. Danıştay 6. Dairesi, Muğla Dalaman Tarım İşletmeleri arazilerinin turizm bölgesi ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdururken, gözler Doğuş grubunun 1995'te Ulaştırma Bakanlığı'nın açtığı ihaleden aldığı Dalaman Marinası'nın yatırım izinlerine çevrildi. D-Marin'de görüştüğümüz Ali Erkan Bezirgan, Türkiye'de marinaların gelişmemesini bürokrasinin "engelleyici" tutumuna bağlıyor ve "42 genel müdürlükle çalışıyoruz" diyor.Doğuş, 1995'te açılan marina ihalelerinden 5'ini almasına karşılık bunlardan yalnızca Turgutreis'i açabildi. Didim Taşlı Burun'da, denizde 600 yat bağlama kapasiteli marinanın temelini attı. 52 milyon dolar yatırım yapılacak olan marinanın 2009'da hizmete girmesi hedefleniyor. Dalaman Marinası yatırım izni ise henüz çıkmadı.Bezirgan, Doğuş'un marina projelerinden Dalaman, Antalya ve Bodrum ihaleleriyle ilgili olarak "Dalaman yatırımına Anıtlar Kurulu'nun itirazı sürüyor. İhaleden bir hafta sonra Kurul, 2 derece sit alanı olan Dalaman Marina