Şener, milletvekili adayı olmamıştı. Önceki gün TOBB'un üniversitesi ETÜ ile anlaşma imzaladı, siyasetten önceki kurumu Hacettepe Üniversitesi'nde de haftada bir "kamu maliyesi" dersi vermeyi kabul etti.Şener, "Üniversiteyi seçtim" diyor, ancak şunu da ekliyor: "Hocaların siyaset yapması yasak değil, hatta izin var." Şener'in DP'nin teklifine nasıl baktığını merak ediyorum.DP'de "12'ler" olarak anılan bir il başkanları grubu var. Bunların başında da Kayseri İl Başkanı Mustafa Eraslan ile Tokat İl Başkanı ve birinci sıra milletvekili adayı Recep Bay geliyor. Aralarına DP Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Ataman'ı da alıp "Şener" adını parti teşkilatlarında pişiriyorlar.Bay'ın bir yakını Şener'e DP'nin Genel Başkanlığı talebini iletiyor. Şener, kendilerine "Hayır" demiyor.15Ağustos'ta yapılacak GİK toplantısından önce bir il başkanları heyeti ile Şener'e gitmeye hazırlanıyorlar.Şener'e aynı soruyu ben de sordum. "Genel bir değerlendirme yapayım: Aday olmayacağımı duyurduktan itibaren siyasi yoğunluğumun azalacağını zannediyordum, tersi oldu. Toplumun sosyal ve siyasi değişik kesimlerinden süreklilik taşıyan bir trafiğim oluştu. Aktif siyasette olmam gerektiği ile ilgili talepler,
Merkez sağda ANAP-DYP hüsranıyla başlayan, DP'nin barajın altında kalmasıyla devam eden türbülans bugünlerde kendisine huzurlu bir liman arıyor. DP Kayseri İl Başkanı Mustafa Eraslan, Şener isminin nasıl ortaya çıktığının öyküsünü anlatıyor: "Seçimlerden iki gün sonraydı. Partinin 35 il başkanı, ceplerinde 25 il başkanının vekaletiyle Ankara'da toplandık."Tabanın tepkisini omuzlarında taşıyan il başkanlarının Ankara'da büyük bir oteldeki toplantısından iki sonuç çıktı. Merkez sağda Menderes'ten bugüne gelen "misyonun" kolay kolay AKP'ye terk edilmeyeceği anlaşıldı. Dün Çiller'den, "Görevden kaçamam" mesajı gelirken, DP'li 35 il başkanından "Abdüllatif Şener'in liderliğinde mücadeleye devam" kararı çıktı. Bir, parti tüzüğünü harekete geçirip, 15 Ağustos'ta genel kurul için karar alınacak ve bu süreçte geçici bir genel başkan seçilecek.İki; 12 yıldır görev başındaki yönetici kadrolara, tıpkı Ağar gibi istifa etmesi ve teşkilatın önünü açması çağrısı yapılacak.12 yıl vurgusu Çiller dönemini de kapsıyor. Çiller de dünkü söyleşimizde benzer bir vurguyla, il başkanları ve gençlerin DP'ye sahip çıkmalarına işaret etmişti.Vakit kaybetmeden, aynı gün 35 asil artı 25 vekâleti kapsayan il
İSO Meclis Başkanı Ömer Dinçkök'ün, yapılan "AKP merkeze oturdu" yorumlarına ilişkin tepkisini merak ediyorum.Dinçkök söze, "Siyaset seçim kazanmak için yapılır. AKP'nin artık hedefi üçüncü seçimi kazanmak olmalı, bu nedenle de merkeze yerleşecek politikalar geliştirmeli" diyerek başlıyor. AKP'nin ekonomi programına ilişkin beklentilerini ise çok somut bir biçimde ortaya koyuyor:"Üretim öncelikli bir program uygulanmalı. Üretimin, sanayinin kalbi Marmara Bölgesi'dir. Marmara çevresindeki 10 ilde deniz, hava, kara ve demiryolu ulaşımında kolaylıklar vardır. Limanlar bu bölgededir. Nitelikli istihdam bu bölgededir. Sanayileşme çizgisi, bölgesel ve sektörel bazda geliştirilmeli."Global rekabete açık, sürdürülebilir kalkınma modeli üzerinde duran Dinçkök, "Ar-Ge yatırımları teşvik edilmeli. Sanayicinin finansman sıkıntısı yok, uluslararası para piyasalarından istediği kadar borçlanma imkânı bulunuyor. Rekabet gücü artırılabilmeli. Bundan sonra başarı ekonominin dışa açık rekabet gücüyle orantılı olacak" vurgusunu yapıyor.Dinçkök sohbetimiz sürerken elini cebine attığında "parasız" olduğunu şaşkınlıkla fark etti. Ancak şaşkın olmadığı bir sonuç vardı ki, o da seçmenin AKP'yi siyasetin
"Oylarınızın kıymetini biliyorum" diyordu Erdoğan. Müezzinoğlu ile ekran arkasında aramızda şöyle bir konuşma geçti: "AKP'nin oylarını 10 milyondan, 16 milyona çıkarmasını AKP kadroları, bu sonucu Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığının onayı olarak da okur mu?" "Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü yanına alıp seçimden sonraki ilk konuşmasını yapması bu beklentiyi de güçlendirmiyor mu?" Seçim gününün akşamı Habertürk ekranında onlarca konuşmacının içinden geçerken, içinde yer aldığım oturumların birinde yanımda oturan AKP'nin eski İstanbul İl Başkanı, yeni milletvekili, muhtemel kabine üyelerinden Mehmet Müezzinoğlu ile birlikte izledik, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ilk konuşmasını. Müezzinoğlu "İlk 10 gün çok önemli. Başbakan'ın konuşması hassasiyetlerini ortaya koyuyor. Gül'ün "adaylık" yönünde bugünden açıklamalar yapması, sonraki süreç açısından sıkıntı yaratır. Parti kurullarının kararını beklemeli" yanıtını veriyor. Aynı sorumun içinde Gül'ün seçim kampanyası döneminde "Adaylığım sürüyor" yönündeki açıklamalarına da yer vermiştim.Yeni kurulacak Meclis'in iki önemli görevi var; birincisi Meclis Başkanı'nı, ikincisi cumhurbaşkanını seçecek olması. AKP'den bu iki
Salı günü bu köşede, Huzur Radyo TV'nin (TGRT) yüzde 25 hissesini alan "medya baronu" News Corp.'un sahibi Rupert Murdoch ile Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin Saran'ın, paket olarak çıkacak "Sabah ve atv" ihalesine birlikte girecekleri yolunda çıkan söylentileri aktarmıştım.Bizim sektörde henüz ihale bile açılmamışken, kimin elinin kimin cebinde olduğunu bildiğini iddia etmek, derin bir içgüdü gerektirir. O nedenle ekonomi gazeteciliğinin hassas terazisi içinde kalmakta yarar var. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyduğu Sabah Grubu şirketleri ve atv'nin "en kısa zamanda" satışının dile getirilmesi, medya sektöründe hareketlilik yaratıyor. Murdoch'un Hollanda'daki şirketi News Nederlands, geçen yılın bu günlerinde TGRT'nin yüzde 22'sini satın almış, yüzde 3 hisseyi de kendi belirlediği üç yabancı arasında paylaştırmıştı.TGRT hisselerinin yüzde 75'i ise New York'ta faaliyet gösteren Atlantic Records'un geçen aylarda vefat eden patronu Ahmet Ertegün'e aitti.Bu hisselerin dağılımı rastlantı değildi. Türkiye'de medya sahipliğini düzenleyen yasal mevzuat, TC vatandaşı olmayanların hissesini yüzde 25 ile sınırlıyor. Bu yasa her medya kuruluşu için geçerli diye
Bu köşede dile getirdiğim ilişki ağları dikkatlerini çekmiş olacak ki, Ulusoy söze "İhaleye o kadar yoğunlaştık ki, PR (halkla ilişkiler), basın bülteni gibi faaliyetleri akıl etmedik. Ortaklarına ait bilgileri ve internet adreslerini daha sonra basına dağıttık" diyerek başladı.Kendisine yönelttiğim "Bu kadar tecrübesiz olabilir misiniz?" sorusunu açayım.Hintlilerle Petkim ihalesine giren Çalık Grubu'nun Arnavutluk'taki bankasının yönetim kurulu başkanı da olan Ulusoy, Şekerbank'ın yüzde 34 hissesinin, Turan Alem Securities'e satışında danışmanlık yapmıştı. Petkim ihalesinde en yüksek teklifi veren "Kazak-Rus" patentli TransCentralAsia Petrochemical'ın kesinleşmiş ortaklık yapısını Özelleştirme İdaresi'ne (Öİ) sunmasına 10 gün kala, konsorsiyumun sözcüsü Haluk Recai Ulusoy ile "soru-cevap" üzerine ilerleyen bir görüşme yaptık. BDDK, bu satışı iki aylık ek sürenin sonunda onaylayabildi. Çünkü şöyle iddialar vardı:Şekerbank'a teklif veren Rabobak, fiyat artış talebine olumlu yanıt vermeyince, son başvuru tarihinin üzerinden 5-6 hafta geçtiği halde, "data room" (bankanın belgeleri) incelemesinin bitmesine birkaç gün kala ihaleye Kazaklar dahil edildi. Diğer 4 alıcı adaydan
Geçtiğimiz günlerde medya sektöründeki gelişmeleri izleyen bir tanıdığım "Saran, Amerikan medya devi Murdoch ile ATV ihalesine girmeye hazırlanıyor" dedi.News Corp. olarak TGRT hisselerini alarak, kanalın adını Fox olarak değiştiren Murdoch'un, ATV'ye ilgisi biliniyor. Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Saran, savunma, enerji, medya ve yayıncılık alanında ilerliyor. Son bir yılda DSİ'den aldığı ihalelerle, önümüzdeki üç yılda toplum kurulu kapasitesi 200 megawat'a çıkaracak olan Saran'ın, aynı dönemde radyo-tv ve bilişim sektörüne de ilgisi sürüyor. TMSF'nin el koyduğu Ciner Grubu şirketlerinden ATV'nin "sahiplik" yapısına ilişkin temmuz ayı başında verilen "yürütmeyi durdurma" kararı gereği, eski sahibi Turgay Ciner'e iadesi yönünde yorumlar yapılmaya başlandı. TMSF Başkanı Ertürk'ün önceki günlerde yaptığı "Mahkeme kararı yanlıştır, satış yapılacaktır" açıklaması ise satış sürecinin devam ettiği biçiminde yorumlandı.RTÜK Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Sevinç "Mahkeme kararına rağmen bir satış gerçekleşirse, RTÜK onay veremez" diyor.Bu kez akla bir başka soru geliyor; bu süreçte RTÜK'ü atlayacak bir "kiralama" modeli inşa edilebilir mi?RTÜK buna da "Olamaz" diyor.Gelelim Saran
İhalenin hemen sonrasında Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, "Aldığımız duyumlara göre şirket, Rus, Kazak ve Malezya bağlantılı" diyordu. Bu cümleden hareketle daha önceki yazımda yer vermediğim Malezya tarafına bakacağım. Petkim ihalesine geri dönmemek mümkün değil. En başta geçen hafta yapılan ihalede Petkim'in yüzde 51'ine 2 milyar 50 milyon dolar veren TransCentralAsia'nın sözcüsü ve InterConsult'un patronu Haluk Recai Ulusoy'un konsorsiyum hisselerini yeni ortaklıklara açık bıraktıklarını kesin bir dille ifade etmesi ve "şeffaf" bir tutum takınmaması, gazeteci reflekslerini diri tutuyor. Malezya'nın Türkiye'ye ilgisi malum, her ihalede bir biçimde karşımıza çıkıyorlar.2004 yılında İstanbul'a Sarıyer-Anadolukavağı arasında bir üçüncü Boğaz köprüsü ihalesi gündeme gelmişti ve burada projesini Başbakan Erdoğan'a sunan Malezya'nın önde gelen gruplarından Renong'un patronu Tan Sri Halim Saad'dı. Saad, yakın zamanda, eski Malezya Maliye Bakanı Run Daim Zeynuddin'in yeğeniyle evlendi. Zeynuddin, Malezya'nın en zengin 5 kişisinden biri.Daim'in yakın dostu ise Petkim'de karşımıza çıkan Invest Group Eurasia'nın ve bu grubun büyük hissedar olduğu Turan Alem Bank