12 Eylül askeri darbesinden 4 ay sonra, TÜBİTAK'ta görev yapan 19 bilim adamıyla 50 gün gözaltında kalan Mehmet Binal, serbest kaldığı gün soluğu Amsterdam uçağında almıştı. Kaçmıştı. 10 yıl ülkesine girememişti. NATO'nun Hollanda'daki merkezinden, ABD'de girişimci olmaya uzanan bir öyküydü. Onlarla, önceki gün kampanyamıza bağışladıkları kız yurdunun açılışında Kars'ta yeniden buluştuk. Milliyet'in 2005 yılından beri yürüttüğü "Baba Beni Okula Gönder" kampanyasının kutlandığı Hilton'daki gecede, aynı masaya düşmüştüm bağışçılarımızdan Yadigar-Mehmet Binal çiftiyle ve onların hikâyesini aktarmıştım sizlere. Binal çifti, Amerika'nın Connecticut eyaletinde kurdukları ve NEC, Samsung gibi dünya şirketlerine lisans ihraç eden telekomünikasyon şirketi Bicom'u büyütmekle doldurmamış "gurbet" yıllarını, çağdaş Türkiye'ye özlem de biriktirmişti. Kars'ta kucaklaştılar memleketleriyle. 100 kızın "köyün soğuğunda" donma tehlikesi geçiren geleceklerine sıcak bir yuva kurdular. Binal çifti ne doğdukları ne doydukları bir yere bağış yaptı.Mehmet Bey, "Neden Kars?" diye sorulduğunda, "Daha ötesi yok" diyor."Ötesi", "öteki", "ötelemek" hepsi uygun düşüyor Kars'a. Yoksulluk gibi, gözyaşı dolu bir tarih gibi, tütmeyen baca gibi.Binal, törendeki umutlu konuşmasında kız öğrencilere, "Doğru arayışında olun, size sunulanları bilimin süzgecinden geçirin, çevrenizde her dilden, ırktan insanla dostça yaşayın" diye sesleniyor."Çocuklar yalnızca bir bina yaptırdığımızı düşünüyorlar, oysa ben onlara bir gelecek düşlüyorum. Yeteneklerini ve çalışmalarını izleyeceğim. Başarılı olanları Amerika'da evimde misafir edip dil öğrenmelerini sağlayacağım" diye sıralıyor içinden geçenleri bana da. Ne doğduğu, ne doyduğu yer Törende ÇYDD Başkanı Türkân Saylan, kürsüye geçtiğinde tek tek gözlerinin içine bakarak kızlara sesleniyor: Hepimiz Atatürk'ün kızlarıyız! Saylan, "Cumhuriyet'ten önce eğitimli erkeklerin oranı yüzde 10'du, kızlarda bu oran koca bir "0". Saraydaki hanımefendiler ise özel hocalarından piyano dersleri alıyorlardı. Cumhuriyet aynı zamanda kadın devrimidir" diye başlıyor konuşmaya ve çağdaş yaşamın her noktasına dokunmaya çalışarak sürdürüyor sözlerini: Saçınızı tarayın, dişlerinizi fırçalayın, arkadaşlarınız arasında zengin fakir ayrımı yapmayın, herkese eşit davranın, kendi kararlarınızı alın, 14'ünüzde kuma gitmeyin, öğrenmeye açık olun. 17 yıldır Kars'a ilk kez eşiyle birlikte gelen vali olan Mehmet Ufuk Erden ve Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu'nun da katılımıyla bu kentte kampanyamızın üçüncü yurdunun kapısını açıyorduk. 17 yıldır gelen ilk eş Kars'ta çok kişiden, "Orhan Pamuk'un Kar romanı artık burada gerçek oldu" sözlerini duyuyorum. Pamuk, bu romanında Kars'taki intiharları ve tarikat ilişkilerini anlatıyordu."Mahalle baskısı olur mu?" sorusuyla birlikte duyduklarımı 9 yıldır bu kentte belediye başkanlığı yapan Alibeyoğlu'na yöneltiyorum, "Yoksulluk cahilliği getiriyor. Bu döngüyü kırmak için mücadele ediyorum" diyor. Merkezdeki 20 bin aileden 15 bininin devletin verdiği kömürle ısındığı, tarikat baskılarının sinsice yol aldığı Kars'ta son 7 ayda 10 genç intihar etti, 33'ü de intiharı denedi.Acaba yalnızca eğitim hakkı için mi mücadele ediliyor, Türkiye'nin en ötesinde? Genç olarak da, kadın olarak da, insan olarak da yaşama hakkı için! syilmaz@milliyet.com.tr Ya intiharlar!