Artık öyle ki, aynı gün içinde yarım saat ara verilen randevular dikkat çekiyor. Dün Çiller'in "Yeniköy iskelesine" DP'nin kaptan aday adaylarından Nevval Sevindi 15.30, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ise 16.00'da yanaştı. Geçtiğimiz günlerde, DP'ye vekâleten başkanlık eden Nevzat Ercan, spekülasyonlara yanıt olsun diye cebine koyduğu "düğün davetiyesi" ile yalıya gitmişti. Ercan bu görüşmeye partili arkadaşları Mehmet Ali Yavuz ve Necati Önder'i de alırken, Çiller'in de yanında eski DYP İstanbul İl Başkanı Süleyman Soylu vardı.Düne kadar yalıya girip çıkan DP'liler ise artık "normal" gelişmeler sınıfına giriyor. Eski DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in Yeniköy'deki yalısına son günlerde Demokrat Parti'den (DP) gelen "Doğru Yol'cuların" sayısı artıyor. 22 Temmuz günü DP Genel Başkanlığı'ndan istifa ettiğini kamuoyuna açıklayan Mehmet Ağar'ın, partinin GİK toplantısına gönderdiği mektupta, büyük kongreye kadar görevinin sürdüğünü bildirmesi, geri dönüşün işareti olarak yorumlanmıştı. Parti içindeki başkanlık yarışı bu hareketle ısındı.Ağar'ın söz konusu mektupta dile getirdiği olağanüstü kongre talebini dikkate alan GİK üyeleri, kozların paylaşılacağı tarih olarak
"Orhanlı'dan İstanbul'a trenle gelirken Gemlik'te denizi görüp çok şaşırmıştım. İlk defa Yalova'da denize girdim. Babamın başbakanlık yaptığı dönemlerde yazın Yalova'da kalırdık. Bir gün annem yüzerken boğulma tehlikesi geçirmişti, ağabeyim kurtardı.""Yüzmeyi Heybeliada'da öğrendim. Babamın mutlaka bir denizci yaveri olurdu, yüzmeyi de bana onlar öğretti. Denize ayaküstü, yani çivileme atlamayı çok severim. Babam bana özenip çivileme denize atlayınca, karnının üzerine düşmüştü. Metin Toker (İ. İnönü'nün damadı) yılmadı, sonunda babama çivileme atlamayı öğretti.""Babamın cumhurbaşkanlığı döneminde Florya Köşkü'nde de kaldık. Uzun bir mayosu vardı babamın, deniz kenarına gidince hemen çocuklar etrafını sararlardı. Bir defasında babam iskeleden atlayacaktı ki, çocuklar yine etrafını sardı. Ağırlığa dayanamayan tahta iskele çöktü, hep beraber suya düştüler." Ayylık denizcilik dergilerinden Vira'nın bu sayısında eski başbakanlardan Erdal İnönü ile bir söyleşi yer alıyor. Erdal İnönü, babası İsmet Paşa'nın meşhur "çivileme" atlayışıyla ilgili anılarını anlatıyor. Beykoz Küçüksu Plajı'nı anlatasım geldi. Geçen yıl açılan plaj hafta sonları çevre yerleşimlerin akınına uğruyor ve sahil
Cimpor Yibitaş'ın Türkiye İcra Kurulu Başkanı Edney Vieira, geçen akşam düzenlenen bir yemekle basının sorularını yanıtlıyordu.Türkiye global krizden nasıl etkilenecek? 535 milyon euro'yu Türkiye'ye getirmek nasıl açıklanabilir?Vieira, "Türkiye'nin geleceğine inanıyoruz. AB'ye üyelik sürecinde olan Türkiye üzerinden bölge pazarlarına açılabiliriz" yorumunu yapıyor.Parayı nasıl ödediler?Vieira, "Peşin" diyor. Bundan yaklaşık 7 ay önce Portekiz kökenli uluslararası çimento şirketi Cimentos de Portugal (Cimpor), Yibitaş Lafarge Orta Anadolu Çimento A.Ş.'yi (YLOAÇ) 535 milyon euro'ya satın almıştı. Yozgat, Sivas ve Çorum'daki 3 çimento fabrikasının yanı sıra, 3 öğütme ve paketleme ile 12 hazır beton tesisi ve 2 agrega ocağına sahip olan YLOAÇ'nin satış bedeli ve ortaklık hisseleriyle ilgileniyoruz.Aynı yemekte sorularımızı yanıtlayan Cimpor Çimento Grubu Başkanı Şefik Tüzün, "Taliplerin çokluğu nedeniyle oluşan rekabet ortamı satış bedelini yükseltti. Mesela Limak, pazarlığı sonuna kadar sürdürdü, yarışıp aldık" açıklamasını yapıyor.YLOAÇ ihalesinde Oyak, Sabancı Grubu ve Batıçim'in de içinde olduğu 8 firma yarışmıştı.Cimpor'un ipi göğüslemesiyle ortaya bir başka soru çıktı. Lafarge
Horiguchi ile gazetemizde "Kuzey Irak'ı Türkler İnşa Ediyor" dizisinin yayımladığı günlerde, bölgedeki gelişmeleri konuşmak üzere buluşmuştuk. Kuzey Irak'ta temel tüketim mallarında Türk, dayanıklı tüketim malları ve otomotiv pazarında Japon markalarının hakimiyeti vardı.Bizim cephemizden bakıldığında, Türkiye ile Japonya arasındaki ilişkiler iki ülkenin potansiyelini yansıtmaktan uzak. Ticaret hacmi 3 milyar doları aşmıyor. 2005 verilerine göre bunun 2.7 milyar doları Japonya'dan yapılan ithalat.Türkiye'deki Japon yatırımları içinde otomotiv sektörü ilk sırayı alıyor. Toyota'yı, Honda ve Isuzu izliyor. Türkiye'de faaliyet gösteren Japon firmaları içinde ilk aklıma gelenler; Mitsubishi, Mitsui, Sumitomo, Marubeni, Japan Tobacco, Kagome. Japonya Başkonsolos Vekili Mitsuru Horiguchi ile, cemiyet hayatının "görünür" simalarından İbrahim Kefeli'nin, Osmanbey'deki show-room'unda kendi adını taşıyan erkek giyim koleksiyonunu tanıttığı davette karşılaştık. Japonya Başbakanı Koizumi'nin geçen yıl Türkiye'ye yaptığı ziyaret, Boğaz Raylı Tüp Geçit projesini canlandırmıştı. Köprü ve viyadüklerdeki güçlendirme çalışmalarını da Japonlar yürütmüştü.İki ülke arasındaki zayıf halka nasıl
Türkiye'nin Rus ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri vatandaşlarına sağladığı vize kolaylığı, bu bölgeden gelen turist sayısını önemli ölçüde artırıyor. Antalya'da 2004'te gelen turistlerin yüzde 40'ını Almanlar, yüzde 19'unu Ruslar oluşturuyordu. Bu yılın ilk 7 ayında ise Almanların oranı yüzde 29.11'e gerilerken, Rusların oranı yüzde 25.16'ya çıktı.Genel tablo, Antalya'da Rusların turizm pastasında ağırlığının artacağına işaret ediyor. Bu eğilim iki yönlü; hem gelen turist hem de yatırımcı olarak. Antalya'nın tatil yörelerinde yeni oteller açılmış ve hepsi dolu; gittim, gördüm. "Antalya'ya çok otel yapıldı" endişesini boşa çıkaran bir görüntü, boş otel yok. Antalya turizmde en parlak sezonu 2005'te yaşadı. 2007 yılı, 2005 yılını geçiyor, ilk 7 ayda gelen turist sayısı 4 milyona yaklaştı. Tanrıların dağı Oliympos'un zirvesinde yanan kayalara tırmandım, antik kent Phaselis'in Güney Limanı'nda yüzdüm, Demre'de Aziz Nikolas (Noel Baba) Kilisesi'nde Vehbi Koç Vakfı'nın katkılarıyla süren restorasyon çalışmalarını gördüm, batık kent ve kaya mezarlarını görebileceğimiz yat gezisine çıktım.Antalya'da artık turistler "her şey dahil" tatillerini otellerinde tamamlamıyorlar, yöre
Sobe Seçimlerden sonra ilk İstanbul Sanayi Odası (İSO) temmuz ayı toplantısı. İlgi az sayılmazdı, belli ki sanayiciler yorumlarını paylaşmak ve yüzde 47'nin havasını koklamak da istiyorlar.O havayı yansıtmıştım; sanayiciler 22 Temmuz'u geçmişler, AKP'nin üçüncü dönemini tartışıyorlardı.İçlerinden kimilerine, "Bir dönem merkez sağın en büyük partileri, Hazine'den destek alacak barajı aşamadı. Yeniden silkelenmek için kapınıza gelen olursa para verir misiniz?" sorusunu yöneltmiştim. Olumlu yanıt aldığımı söyleyemem.Görünen o ki, DP'nin muhasibi Tevfik Altınok'a teslim edilen 11.5 milyon YTL, merkezde muhtemel bir hareketlenme için tek finansman kaynağı. Tabii bir de DP kulislerinde genel başkanlık için yoklamalar yapan ATO Başkanı Sinan Aygün gibi zengin bir aday arayışları.Siyasette para pul, bu seçimlerde milletvekili olmak için kesenin ağzını açanlardan çok, milletvekili olamayanlar adına konuşuldu. DP'nin genel başkanlık sorunu parti içi bir mücadele gibi görülüyorsa da, eskilerden günümüze "merkez sağda" kendini ifade etmiş siyasilerin arayışları bu partinin geleceğiyle ilintili hale geldi. Ağar'a DP çatısı altında ANAP'la birleşmenin gerçekleşmemesi için bir işadamının baskı
Sobe Merkez sağ tartışmalarının içine çekilen Fethullah Gülen etkisine bir katkıyı da DP İstanbul milletvekili adayı yazar, sosyolog Nevval Sevindi yapıyor, "Cemaat DYP'ye girme, AKP'nin kazanacağı garanti, oraya git" dedi, DYP'de devam edince de aramızda sorun çıktı" diyor. Hakkında siyasi çevrelerden yayılan, "Gülen cemaatinden, Gökçek'ten para aldı, birleşmeyi engelledi" dedikodularına, "Ölürüm de bu işin peşini bırakmam" karşılığını veren Anavatan lideri Mumcu, Ağar'ı açıklama yapmaya davet etmekten vazgeçmiyor. Merkez sağa ne oldu? AKP mi aldı götürdü, yoksa masa altından halıyı çeken birileri mi vardı? Bu birileri Fethullah Gülen mi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek mi? Yoksa her iki liderin de "becerilerinin" sınandığı bir büyük hayal mi? DP'nin "geleneksel sağın" partisi olup olamayacağı üzerine yapılan tartışmalarda sis bulutunu aralama iddiasını ısrarla taşıyan tek kişi Anavatan lideri Erkan Mumcu. Çünkü kara bulutlar Mumcu'nun üzerine çöktü, seçime giremedi. DP, Hazine yardımı alabilmek için gerekli olan yüzde 7 barajını aşamasa da kasasına 11.5 trilyonu koymuş bir parti. Anavatan'ın tek umudu DP'deki "durumlar" olacak.Ancak ne gariptir ki, merkez sağın
DP, 1946'dan sonra belki de ilk kez bu kadar büyük bir "deneyimden" geçiyor. Eski DYP Genel Başkanı ve Başbakan Tansu Çiller ve siyasete mola veren Abdüllatif Şener'in açıklamalarıyla DP kongre kulisleri renklendi. Şener'e genel başkanlık talebi, "genel merkezin" ezberini bozdu.Sürdürdüğümüz DP söyleşileri, son 4 gündür belki de en çok izlenen haberlerin başında geldi, sayısız yorum aldı. Neden?Yapabileceğim tespit, "Şener adının DP ile anılması hem AKP'ye hem de "geleneksel sağa" dokundu ve her iki siyaset kanadında da cephe açtı" demekten öte gitmeyecek.Aldığım çok sayıda mesajın içinden bir özetleme yapacağım:"Ağar'ın yeniden adaylığı sürpriz olmayacak - Şener adının anılmasıyla birlikte bazı istifa mektupları yırtılıyor - Gökberk Ergenekon ciddi bir alternatif - Sinan Aygün cephesi tüm güçleri ile kulis yürütüyor - Bir süre daha geçici başkan ile genel kurulu erteleme gayretleri sürüyor - Çiller'in tabanı harekete geçiren mesajları yerini buluyor - GİK, Başkanlık Divanı'nın istifa etmeleri yönünde tartışma açılıyor - Partinin kasası gündeme geliyor - TOBB bünyesindeki DP'liler bekleme yanlısı - Mesut Yılmaz yurtdışında." Tüm ağırlığını 1960 ihtilali ile Türk siyaset hayatının