Bir süre önce rektörlerin anayasa taslağı ve türbana ilişkin tepkilerine Başbakan Erdoğan, "Onlar kendi işlerine baksınlar" karşılığını verirken, Gül kampus konuşmalarında üniversitelerden yana tavır koyuyor.Peki Gül, üniversiteler gibi kadınlara da bir "açılım" gösterecek mi? Türban sorununa kilitlenen sivil anayasa taslağı en çok kadınları ilgilendirdiğine göre, Gül bir başka ziyaretini "mahallenin içinden veya dışından" bir kadın örgütüne yapar mıydı?Bu sorular, Kagider'in aynı gün düzenlenen "Türkiye, Malezya olur mu?" panelinde, derneğin Onursal Başkan'ı Meltem Kurtsan'ın konuşmasından aklıma takılmıştı.Kurtsan, TOBB önderliğinde bir araya gelen 8 sivil toplum örgütü içinde kadın kuruluşunun bulunmamasını eleştiriyordu. Bahçeşehir Üniversitesi'nin 10'uncu yılına denk gelen, yeni akademik yılın açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Üniversiteler, ülke sorunları, sıkıntılar ve güncel tartışmalar konusunda ortaya koyacağı görüşlerle topluma önderlik etmelidir" diyerek, önceki gün Hacettepe Üniversitesi'nde verdiği mesajı pekiştiriyordu. Gül törenden sonra, Bahçeşehir'in terasında eğitim camiasının temsilcileri ve AKP'lilerle buluştu, hatıra fotoğrafları çekildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın da yer aldığı grupta Gül ile sohbet edildi. Bu sırada Gül'e Kagider'de aklıma takılan soruyu sorma fırsatım oldu."Kadın örgütlerinden sivil anayasa çalışmalarına katılma talebi var. Üniversitelerde sağladığınız bu açılımı kadın örgütleriyle de paylaşır mısınız?"Gül, "Kadınlar bu konuda hazırlıklarını yapmalı, çalışmalarını sürdürmeliler" diye soruma yanıt veriyordu ki, bu sırada "söz savunmanın" durumu yaşandı.Kadından sorumlu Devlet Bakanı Av. Nimet Çubukçu, "Bu soruya ben cevap vereyim, komisyonda iki kadın yer alıyor" diyerek, AKP'nin 18 kişilik Anayasa Komisyonu örgüsünü anlattı.Partiler üstü bir makamı temsil eden Gül, "üniversiteler" konusunda Erdoğan'dan farklı bir görüş ortaya koyarken, Çubukçu'nun anayasa çalışmalarını AKP'nin politikaları ile çerçevelemesi beklediğim yanıt değildi. Çubukçu'nun savunması Türkiye Kadın Girişimciler Derneği'nin (Kagider) "Türkiye Malezya olur mu?" sorusuna yanıt aradığı toplantısının konuk konuşmacısı İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Fatmagül Berktay, "Ramazan ayında vapurda neden çay verilmediğini sorgulamak gerekiyor, bu bir mücadele" diyor. Kagider Başkanı Gülseren Onanç'ın "Türkiye'nin Malezya olabileceği endişesini dile getiren Şerif Mardin'in söyleminden (mahalle baskısı) sonra büyük çoğunluğumuzun kafası karışık. Bizler, uzun yıllar büyük bir mücadele ile kazandığımız haklarımızı kaybetme endişesi içindeyiz" sözleri toplantı boyunca asılı kalıyor.İş kadını Leyla Alaton'un feodaliteye vurgu yaparak, ekonomik özgürlüğünü kazanmayan gençlerin örtünmesinin yasallaşmasına gösterdiği tepkiyi ise Berktay "Türban, idelojik sorundur, yasaklanarak çözülemez" diye yanıtlıyor. Onanç, "Hocam mahalle baskısı olur mu?" sorusunu tekrarlıyor. Berktay "Tabii ki olur, olmaz mı? Cemaatler, tarikatlar, aile, hemşerilik ilişkileri, başka şeyler de var" yanıtını veriyor. syilmaz@milliyet.com.tr Malezya olur muyuz?