Düşünebiliyor musunuz ? 22 yıllık emeğin sonunda Türkiye’nin en önde hakemlerinden birisiyken bırakıyorsunuz. Bu kararı almak elbette çok zordu. 22 yıl her sabah hakem olarak uyanmışsınız ve geleceğinizi bu kariyer üzerine kurmuşsunuz. Bugüne kadar en çok karşılaştığım sorulardan birincisi hangi takımı tuttuğum, ikincisi hakemliği neden bıraktığımdı.
Hakemliği bıraktığım gün gerçek sebebini açıklayıp, açıklamamayı çok düşünmüştüm. Kimi zaman keşke o zaman açıklasaydım dediğim de oldu. Ancak o tarihte kendimce bir mantık yürütmüştüm. Aslında o gün benim ve tarafsız olan herkesin bildiği gibi futbol ailesinin içinde bulunduğu durum ve bozuk yapı bu kararımı çok etkilemişti. Çünkü oluşturulmuş korku imparatorluğundan sinmiş olan yapı, belki de beni linç edecek ve hiç hak etmediğim algı yaratılacaktı. Daha da önemlisi kime güvenecektim.
Hakemliği neden bıraktığımı, perdenin arkasında neler yaşandığını hiçbir yerde anlatmadım. Geldiğimiz süreçte yaşanan olaylar kamuoyunun, futbol ailesinin genel yapısıyla ilgili gerçekleri görmesine vesile oldu. Bu süreçte yaşananlar futboldaki kirlenmişliğin, yozlaşmışlığın boyutlarını gözler önüne serdi.
Neden bıraktığımı açıklamamın
3 Temmuz’dan bu yana çok zor bir sınav veriyor Türk Futbolu. Kimileri tapelerde deşifre olmaya devam ederken kimisi de açıklamalarındaki tutarsızlıkları ile futbol gündemindeki yerlerini alıyorlar.
Tutarsız açıklamaları ile en çok öne çıkan isimler de M.Ali Aydınlar ile Nihat Özdemir oldular.
M.Ali Aydınlar bir gün önce söylediğini ertesi gün düzeltme konusunda oldukça ilginç açıklamaları oldu. Şikeyle ilgili süreç başladığından bu yana, yaptığı değerlendirmelerde aslında neyi söylemek istediğini ve neyi amaçladığını inanın birçok kişi gibi bende anlamakta zorlandım. Düşünün Türk Futbolu’nun halini. İçinde olduğumuz bu günlerde en tutarlı davranması gereken kurul bile bunları başaramadı.
Bir diğer tarafta ise Fenerbahçe Kulübü başkan vekili Sayın Nihat Özdemir. Özdemir ilk önce; ‘’58.madde değişmez ise Türk Futbolu batar’’ dedi. Sonra çıkıp bu defa da ’’ 58. madde değişirse asıl o zaman futbol batar’’ dedi. Şimdi biz hangisine inanalım Sayın Özdemir anlamadık bir türlü. İsterseniz bir üçüncü açıklama yapın da acaba biz mi yanlış duyduk doğrusu neydi onu öğrenelim. Acaba havanın (!) durumuna göre mi değişiyor bu açıklamaların şekli ve içeriği?
Ya Murat Özaydınlı’ya
Eskişehir Stadı’nın zemininin buzla kaplı oluşu futbol kalitesini düşürdü. Bu çağda adı Süper Lig olan bir organizasyonda böyle amatör sahalar Türk Futbolu’na yakışmıyor.
Hakem Cüneyt Çakır elle oynamalarla ilgili yapmış olduğu yorumlarda haklıydı. Hem Eskişehirspor’un beklemiş olduğu iki penaltı pozisyonunda, hem de Galatasaray’ın beklemiş olduğu penaltı pozisyonundaki devam kararı doğruydu. Çünkü burada oyuncuların kolları doğal konumlarında, vücutlarına yapışıktı. Cüneyt Çakır’ın maçtaki en önemli hatası Alper Potuk’u ikinci sarı karttan oyundan ihraç etmemesiydi. Alper Potuk sarı kartı olmasına rağmen Melo’ya kayarak yapmış olduğu sert müdahale sonrasında ikinci sarı kartı haketmişti. Cüneyt Çakır, Fenerbahçe-Trabzonspor derbisinde Aykut’un Gökhan Gönül’e teması olmamasına rağmen onu ihraç ederken, burada Alper Potuk’un rakibine yapmış olduğu sert ve temaslı faulü es geçti ve kendi içinde standart eksikliğini gösterdi.
Bunun yanında Cüneyt Çakır, Nadarevic’in Melo’ya yapmış olduğu sarı kartlık hareket sonrasında acele bir şekilde düdüğünü çalarak oyunu durdurdu. Ancak bu düdüğüyle Galatasaray’ın çok önemli bir atağını kesmiş oldu.
Aykut Kocaman'ın, Alex'i santrforda oynatma düşüncesi bana göre doğru bir tercih değildi. Yıldız oyuncu kalecinin asisti ile bir gol de buldu. Ancak, her şeye rağmen Bienvenu ile başlaması doğru olurdu. Çünkü Alex kendisi bile santrfor oynamayı kanıksıyamadı. Zaman zaman yerini kaybederek eski alışkanlıklarına devam etti.
Hakem Bülent Yıldırım, maçta kritik hatalar yaptı. Kart değerlendirmelerinde verdiği ve vermedikleri ile tartışıldı. Öylesine hatalı bir penaltı yorumu yaptı ki, maçın gidişatını değiştirdi.
Stoch'un ortasında top, kayarak yere düşmüş olan Eren'in karnından sekerek yerde doğal konumda bulunan koluna çarptı. UEFA Hakem Eğitimcileri'nin hakemlere öğrettiği en temel konu şudur; çekilen bir şutta eğer bir top oyuncunun vücudunun herhangi bir bölümünden sekerek eline veya koluna geliyorsa, bu bir ihlal değildir. Oyun devam etmelidir. Kaldı ki, bu pozisyonda top, Eren'in direkt olarak koluna çarpsa bile doğal konumda bulunan koluna temas ettiği için penaltı olmazdı. Yıldırım, son derece hatalı bir karar verdi.
Antalyaspor, özellikle maçın ilk yarısında çok daha iyi mücadele etti. Ne zaman ki Ali Tandoğan-Deniz Barış ikilisinin yaptıkları hatayla golü kalelerinde gördüler, o anda maçı bıraktılar.
Beşiktaş'ta ise golü bulana kadar fazla bir mücadele göremedik. Almeida'yı uzun süreden bu yana ilk defa bu kadar istekli gördüm. Hem savunmada hem de hücumda etkili oynadı.
Maçın hakemi Halis Özkahya, oyunculara karşı hoşgörülü davrandı. Oyun sertleşmesine rağmen maçı kontrolüne almayı başardı. Karşılaşmanın hemen başında Antalyasporlu Tita'nın Ekrem'e yaptığı müdahaleye sarı kart göstermeliydi. Bu sarı kartı vermemesinin ardından oyun sertleşti.
Maçın en dikkat çekici hakem kararı Antalyasporlu Necati'nin vuruşunda çizgiyi çok net bir şekilde geçen topa hakemlerin gol kararı verememesiydi. Bu pozisyonda Halis Özkahya'nın yapabileceği pek fazla bir şey yoktu. Çünkü bulunduğu yerden pozisyonu görme şansı yoktu. Burada yardımcı hakem Asım Yusuf Öz, kale çizgisine zamanında inemediği için bu pozisyonu göremedi. Ancak bu çok önemli hatayla maçın sonucuna etki etti.
Halis Özkahya'nın maçın son bölümünde İsmail Köybaşı'nın eli ile oynamasına penaltı kararı vermesi doğruydu. Bu pozisyon
Futbol Federasyonu, 58. maddenin görüşülmesi için olağanüstü genel kurul kararı aldı, almasına da şimdi kendileri de işin içinden çıkamıyorlar.
Rüzgâr bu maddenin değişmesinden yana olunca genel kurul kararı almak çok kolaydı federasyon için, ancak gelinen noktada olay tam tersine döndü. Bu karar alındığında, “evet bu madde değişmeli” diyenler bile, “artık bu madde değiştirilemez” demeye başladı. Benim hayretler içinde kalarak izlediğim, federasyon öylesine amatörce götürmeye çalışılıyor ki bu süreci dağlara taşlara...
UEFA çok net bir şekilde “bu madde değiştirilemez” derken hangi akla hizmet bu maddenin değiştirilebilme ihtimali olan bir genel kurul kararı alınır? Federasyon yetkililerinin, Türk futbolu açısından böylesine can alıcı bir konuda genel kurul kararı alırken hiç mi UEFA’dan görüş almak aklına gelmedi?
Ne yaptı UEFA? Açık bir şekilde, “eğer genel kurulda 58. madde değişir diye bir karar alırsanız müdahale etmek durumunda kalırız” dedi. Yani, “bu maddenin değiştirilmesini oylamaya sunmanıza bile karşı çıkarız” diyor. UEFA bu konuda açıkça tavrını koymuşken, kulüplerin de “hayır” dediği bir ortamda bu genel kurul ancak Türk futbolunun sorunlarının tartışıldığı
Kuddusi Müftüoğlu, kolay maçlarda fazla zorlanmıyor. Ancak, zorluk derecesi yüksek karşılaşmalarda bir türlü beklenen performansı gösteremiyor. Bu maçta da öylesine hatalar yaptı ki, maçın sonucunu belirledi. Baroni’nin rakibine yapmış olduğu hareket çok net kırmızı kart olmasına rağmen Müftüoğlu gözünün önündeki pozisyonda sarı-lacivertli futbolcuyu ihraç etmedi. Bunun dışında, Gökhan Gönül’ün penaltı beklediği pozisyondaki devam kararı doğruydu. Bana göre penaltı verse bu ağır karar olurdu.
Stoch’un pozisyonunda ise faul vardı. Ancak ceza alanı dışında olmuştu. Hakemin serbest vuruş vermesi gerekirdi. Klukowski’nin koluna çarpan topta da hakem doğru karar verdi. Bunlarda yerinde tespitler yaptı, Cristian’ı atmaması bu artılarının hepsini götürdü. Çünkü Fenerbahçe’nin galibiyet golünü oyundan atılması gereken Cristian ağlara yolladı. Uzatmaları fazla oynatması doğru bir karardı, çünkü sakatlıklarda oyun çok durmuştu.
Maçın yardımcı hakemlerine gelince, ikisi de çok başarılıydılar. Ekrem Kan, ofsaytla iptal etmiş olduğu iki pozisyonda da haklıydı. Ancak asıl kendisini kutlamamız gereken pozisyon Volkan’ın eli ile ceza alanına taşıdığı topta hakemini uyararak serbest vuruş
Maçın hakemi Yunus Yıldırım genel olarak başarılı bulduğum bir hakem. Ancak bu maç için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Maçta öylesine kritik hatalar yaptı ki, bu hataları ile maçın sonucunu etkiledi. Örneğin Alanzinho’ya göstermiş olduğu ilk sarı kartın daha ağırını yine Alanzinho Yenal’a yaptı. Ancak bu oyuncuyu ikinci sarıdan kırmızı kartla oyundan atmadı. Oysa ki ilki sarıysa bu daha da sarıydı. Trabzonspor için vermiş olduğu penaltıda yanlış karar verdi. Aslında bu pozisyonda Burak’a hakemi aldattığı için bir sarı kart göstermesi gerekirdi. Samsunsporlu Kemal bu pozisyonda topa müdahale edemedi, ancak Burak’a da müdahalesi yoktu. Ancak penaltıyı Burak hakemi yanıltarak aldı.
Trabzonspor’un attığı ikinci golden önce Serdar Özkan’a çok açık bir faul vardı. Ancak hakem bu pozisyonu devam ettirdi ve bordo-mavililer golü buldu. Halbuki Yıldırım daha hafif müdahalelerde bile faul çalmıştı. Ayrıca Yunus Yıldırım yer almalarda da ciddi hatalar yaptı. Hatta Samsunsporlu oyuncunun bir şutunda önüne geçerek topun kaleye gitmesini engelledi.
Oyna avantaj!
Siyah-beyazlı oyuncular çok iyi mücadele ettiler. Uzun süredir gol bulamayan Almeida bu sessizliğini bozdu. Ancak golünün