Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Ahmet Hamdi Tanpınar, Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü’nün katkılarıyla, Lütfi Şen’in küratörlüğünde doğumunun 120. yılı vesilesiyle bir sergiyle anılıyor. Yaşadığı dönemde hatta vefatından çok sonralara gerekli okur kitlesine ulaşmamış olan Tanpınar’a son yıllarda gösterilen ilginin gelip geçici olmayacağını, artık Türk edebiyatı kanonundan bahsedebileceksek burada mutlaka Tanpınar’ın da bulunması gerektiğini düşünüyorum. Hatta gerekli ortam oluştuğunda Tanpınar’ın yurtdışında da tanınacağına inanıyorum.
Öncelikle kendi kişisel kitaplığında binlerce kitabı bulunan nadir belediye başkanlarından biri olan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’a böyle bir etkinliğe ev sahipliği yaptığı için teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Elbette Türkiye kültür-sanat hayatının merkezi olan Beyoğlu’nda sanata daha fazla yer vermek gerektiğini de... Bunun için hiç şüphesiz merkezi yönetimle birlikte yerel yönetimin de payının olması gerekiyor. İşte bu sergi umarım ilerleyen tarihlerde benzerlerini daha sık görebileceğimizi ümit ettiğim sergilerin bir başlangıcı olur.
Uzmanlardan söyleşi
Serginin açılışında düzenlenen konseri yaptığı araştırmalarla ve yazdığı kitaplarla kültür-sanat hayatımıza paha biçilemez katkılar yapan Beşir Ayvazoğlu takdim etti. Bunu yaparken de Tanpınar’ın müzik anlayışını da kısa bir sürede özetledi. Hem bu takdim hem de Münip Utandı ve Çiğdem Yarkın’ın solistliğini yaptığı mini konseri youtube.com/beyoglukultursanat adresinden izlemek mümkün. Ayrıca bu adreste alanında uzman birçok ismin yer alacağı söyleşilerin de yapılacağını belirtmek isterim.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın vefatından 10 yıl sonra varisleri geride bıraktığı çalışmaları İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü’ne bağışlıyor. Serginin temelinde bu arşiv yer alıyor. Benim için Tanpınar’a imzalanan kitapları incelemek son derece ilginçti. Hem zaman içerisinde aynı kişilerin Tanpınar’a olan hitaplarının nasıl değiştiğini görmek mümkünken hem de bazı isimlerin “Hocam”, “Kıymetli kardeşim”, “Dostum” gibi ithaflarını görmek edebiyat tarihimiz için son derece önemli. Ayrıca sergide Haluk Oral’ın arşivinden yer alan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın imzaladığı kitapları da görmek mümkün.
Üç parça çok etkileyici
Tanpınar’ın üniversitede kullandığı daktilo, yazı masası gibi önemli eşyalarla birlikte arşivden yer alan üç parça beni özellikle etkiledi.
Birincisi Tanpınar’ın Abidin Dino’nun Fransa’daki evinde çekilmiş fotoğrafı. Bu fotoğrafa bakınca yorgun ve üzgün bir adam gördüm. Belki de yaptıklarına/yazdıklarına çok dar bir çevrenin ilgi göstermesiydi onu bu hale bürüyen, bilemiyorum.
Sergide dikkatimi çeken bir diğer parça ise dostları Füreya Koral, Hakkiye Koral, Mehmet Ali Cimcoz, Tarık Tekel ve Sabahattin Eyüboğlu’nun Tanpınar’a imzaladığı peçete.
Son olarak da Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” romanını, bizzat kendisinin bir senaryo planı olarak yaptığı çalışma. Bir gün bu roman beyazperdeye aktarılabilirse bu çalışmanın yol göstericiliğine umarım başvurulur.
Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde yer alan sergi 6 Temmuz’a kadar edebiyat ve sanatseverleri bekliyor.