İstanbul yepyeni ve son derece etkileyici bir kütüphaneye kavuştu: Rami Kütüphanesi.
Yeni nesil kütüphaneciliğin bütün özelliklerini barındıran bir kütüphane söz konusu olan. Yedi gün 24 saat açık. Sadece ders çalışan veya araştırma yapanlar için değil, tam mânâsıyla yaşayan bir merkezden bahsediyoruz. Yalnızca 4 bin 200 kişilik oturma kapasitesiyle değil, bulundurduğu kitap sayısı, kapladığı alan da göz önüne alındığında İstanbul’un en büyük kütüphanesi, Avrupa’nın ve dünyanın sayılı büyük kütüphanelerinden biri.
Kütüphanede Yazma Eserler Kurumu tarafından düzenli olarak kitap sergileri de düzenlenecek. İlk serginin küratörü Nil Baydar. “Sultan Fatih’in Şahsi Kitaplığı” başlığını taşıyan sergi hem görsel hem de tarihi açıdan dikkate değer eserleri bir araya getiriyor.
Türkiye, Osmanlı mirasından dolayı dünyanın sayılı el yazması koleksiyonlarından birine sahip. Bu koleksiyonun en nadide eserlerinin bu sergiler vasıtasıyla görülecek olması son derece önemli.
Bu boyutta bir kütüphane açmak hiç de kolay bir iş değil. Bir kütüphaneyi oluşturmanın en önemli zorluğu kitaplar ve koleksiyonudur. Bir kütüphane kurmak sadece bina yapmak değildir. Rami Kütüphanesi ise bu alanda son derece iddialı. Daha büyük iddiası ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği müjdede saklı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bu kütüphaneye yurt dışından yayınların temini için özel bir bütçe tahsis edilmiş. Böylelikle Rami Kütüphanesi sadece Türkçe merkezli değil, diğer dillerin de yoğun bir şekilde yer aldığı bir cazibe merkezi olacaktır.
Rami Kütüphanesi’nde genel koleksiyonun dışında İlahiyat, Sosyal Bilimler, Dil Bilimleri gibi ihtisas bölümleri yer alıyor ama bunların en dikkate değer olanı hiç şüphesiz yaklaşık 22 bin kitaplık koleksiyonla Atatürk İhtisas Kütüphanesi.
Yeşil alanları, kafeteryaları, çocuklar için iki ayrı kütüphanesi, ücretsiz çayı, kahvesi, atıştırmalıklarıyla İstanbul’a yakışan bir kütüphane olmuş Rami Kütüphanesi.
Bundan yıllar yıllar önce İstanbul’un kütüphane ihtiyacının karşılanması için Selimiye Kışlası’nın kullanılabileceğini söylemiş/yazmıştım. Eski bir kışla olan ve yaklaşık 250 yıllık tarihe sahip Rami Kışlası, başarılı bir restorasyonla İstanbul’un en büyük kütüphanesi oldu. Benim de aklıma Selimiye Kışlası hayalim geldi.
İlerleyen yıllarda içinde sadece bir kütüphanenin değil, misafir yazar programlarının, sahafların, sergi, söyleşi ve konferans salonlarının da yer aldığı dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri Selimiye Kışlası’na kurulabilir.
Aynı şekilde artık tam olarak eski işlevinde olmayan Gümüşsuyu Asker Hastanesi de kütüphane olarak tüm İstanbullulara hizmet verebilecek önemli bir merkez hâline gelebilir.
Göreve ilk geldiğinde Turizm Bakanı diye küçümsenen Mehmet Nuri Ersoy yapımı yılan hikâyesine dönen Atatürk Kültür Merkezi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Binası ve son olarak Rami Kütüphanesi’nin açılmasıyla; hızla büyüyen ve yaygınlaşan Kültür Yolu Festivalleri’yle kültür ve sanat alanında kararlı olunduğu takdirde hızlı bir netice almanın da mümkün olduğunu dost-düşman herkese göstermiş oldu.