Türkiye’de en çok asgari ücret ve emekli maaşlarına gelecek zam oranı ve yeni maaşlara dair tablolar okunur.
Hemen ardından hangi takımın kaç taraftarı var, hangi ünlünün kaç takipçisi var tablolarına bakılır.
İstanbul’a en çok göç veren şehirlerin sıralaması, en çok satan arabalar, en çok gidilen turistlik yerler diye liste uzar gider.
Hiç bakmadığımız bir başka tablo daha var, gelecek adına büyük önem taşıyor.
Bu tablonun adı akran zorbalığı tablosu ve aslında gelecekte hayatın içerisinde yaşayacağımız şiddetin artacağını gösteriyor.
Türkiye’de 18 milyon öğrenci var. Yarısından fazlası yaklaşık 10 milyon öğrenci akran zorbalığı yaşıyor.
Zorbalığa uğrama oranları, ilkokulda yüzde 69, ortaokulda yüzde 72 ve lisede yüzde 68.
TÜBİTAK destekli araştırmanın altında Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nden uzmanların imzası var.
Evde şiddet, sokakta şiddet, trafikte, Meclis’te, stadyumda şiddetin sebeplerini konuşuyoruz ya bu işin temeli buralara kadar uzanıyor.
Bilim, zorbalığa uğrayan her çocuk, fırsatını bulduğunda mutlaka zorbalık yapar diyor ya hem kurban hem de zorba üretiyor sistemimiz ve buna karşı attığımız adımlar son derece yetersiz.
Denilebilir ki, Milli Eğitim Bakanlığı, Disiplin Yönetmeliği’nin 2022’de değiştirdi ve akran zorbalığını suç haline getirdi.
Bunu yapınca sorun bitmiş mi oluyor? Akran zorbalığı bu kadar yaygınken kaç öğrenci hakkında disiplin işlemi yürütüldü diye bakılıyor mu?
Müfettişler gittikleri okullarda öğrencilerle akran zorbalığına uğrayıp uğramadıklarına dair bir konuşma yapıyorlar mı?
Özel okulların bir kısmı “müşteri” kaybetmemek adına, “zorba çocuğu da kazanmak lazım” diye bir terane tutturuyor ve meseleleri rehberlik servislerine havale ediyor. Sonuç, zorba da, zorbalığa uğrayan çocuk da iyileşmeden okul bitiyor.
Rehberlik servisi olmayan okullarda zorbalıkla mücadele sadece iyi niyetli öğretmenlere düşen bir görev halinde.
Bu tabloyu mutlaka değiştirmek gerekiyor. Okullar sadece öğretim değil eğitim yeri de olsun diyorduk ama gördük ki okullarda çocukların ruh sağlıklarını korumak ve sağlıklı yetişmelerini sağlamak adına yapılması gereken çok şey var.
Yarın geç, bu işle mücadeleye hemen, bugün, başlamak lazım...
Trump’ın şansı Biden
16 yıl boyunca Almanya’nın Başbakanı olan Merkel’in anılarında bugüne ışık tutan satırlar var.
Merkel, 2008 yılında Bükreş’te düzenlenen NATO zirvesinde, Ukrayna ve Gürcistan’a üyelik için adaylık statüsü verilmesini engelleyen kararı hatırlatıp, Rusya Devlet Başkanı Putin’in böyle bir gelişmeyi “savaş ilanı” olarak algılayacağını düşündüğünü ve Almanya’nın askeri bir müdahaleye katılmasının mümkün olmadığını yazmış.
Putin’in, Rusya Devlet Başkanı olarak katıldığı ilk Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasında bunu zaten söylemişti.
Merkel o toplantıda yan yana oturduğu Putin’i doğru anlamış ve buna göre davranmış.
Peki ya Biden ve ABD’nin durumu ne, cevabı rakamlarla vereyim:
Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün verilerine göre Rusya, 2023’te Ukrayna topraklarının 465 kilometrekaresini ele geçirmişti bu rakam 2024’te 2 bin 700 kilometrekareye çıktı. Yani Rusya geçen yıla oranla 6 kat fazla toprak kazandı.
Üstelik bu kazanımın bin kilometrekareden fazlası 1 Eylül ile 3 Kasım arasında gerçekleşti. Sahadan gelen haberlere göre Ukrayna’nın Doğu cephesi çökme tehlikesiyle karşı karşıya...
ABD Başkanı’nın ABD füzelerinin Rus topraklarını vurmasına izin vermesinin, yasaklı mayınları Ukrayna’ya yollamasının nedeni bu çöküşü geciktirmek, kendi başkanlık dönemi sonrasına bırakmak.
Biden’ın ABD Başkanı olduğu dönem, dünyada son 50 yılda en fazla kanın aktığı dönem olarak geçecek tarihe.
ABD’nin yeni Başkan’ı Trump’ın en büyük şansı Biden’dan kalan bu kanlı miras aslında, birazını durdursa tarihe dengesiz halleriyle değil dünyaya barış getiren adam olarak geçecek...
Beyaz Saray’ın ahlak anlayışı…
ABD, yaptırımlar uygulanmasına öncülük ettiği Rusya’dan gübre, zenginleştirilmiş uranyum ve petrol ithal ediyor.
ABD, rejimini değiştirmek için çok uğraştığı, yaptırımlar uyguladığı, Venezuela’dan en çok petrol ithal eden 3. ülke durumunda.
Kendi ihtiyaçları söz konusu olduğunda her türlü yaptırımı hafifleten, delen bir ülke olan ABD, Türkiye kendi ihtiyacını gidermek için, ABD’nin satmadığı hava savunma sistemlerini Rusya’dan aldığı için yaptırım altında.
Trump ya da Biden ya da şimdi yeniden Trump, hiç fark etmiyor, Beyaz Saray’ın bir ahlak standardı yok.
Türkiye için “Zor Müttefik” ifadesini kullanmayı seven ABD’li siyasetçiler, kimin zor, kimin ahlak standardı olmayan müttefik olduğunu tekrar düşünmeleri gerek...