6 Şubat günü gerçekleşen iki büyük depremle dünyamız sarsıldı. Daha önce yaşamadığımız büyüklükte bir felaketle karşılaştık. Sadece depremin etkili olduğu 11 ilde değil, bütün Türkiye’de bir yas havası hâkim oldu. Türkiye’deki bütün evler taziye evine döndü. 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşadığımız büyük depremden sonra ilk kez ülkece deprem dışında başka bir konuyu konuşmaz olduk.
Depremlerin ve diğer doğal afetlerin toplumlar üzerinde çok büyük dönüştürücü etkilerinin olduğu yadsınamaz bir gerçek. Lakin bu etkinin sanat söz konusu olduğunda aynı şekilde var olduğunu, yer aldığını düşünmüyorum. Bu söylediğim sadece Türkiye özelinde değil, dünyada da benzer bir durum var. Yaşanan büyük doğal afetlerin unutulmamasının, gelecek nesiller tarafından hatırlanmasının, bu konuda bir bilinci oluşmasının yegâne yolu kanaatimce sanat eserlerinde yer bulmasıyla mümkün.
Deprem söz konusu olduğunda Türkiye sanatında aklıma sadece Hüsamettin Koçan’ın 17 Ağustos depremi sonrasında yaptığı portreler geliyor.
Edebiyatımızda da durum pek farklı değil. En bilindik örnek Bekir Sıtkı Erdoğan’ın 22 Temmuz 1967 Adapazarı depreminden sonra kaleme aldığı söylenen ve daha sonra Orhan Gencebay tarafından bestelenen, hem Gencebay’ın hem de Sezen Aksu’nun şarkı olarak söylediği “Zelzele” isimli şiiri var. Belki de bu şiir şarkı sözü olarak kullanıldığı için bilinirliği artmış durumda.
Bu gece şehirde bir tevekkül var,
Can alışverişte her taraf pazar...
Ayaklar altında sabaha kadar,
Kubbeler hu çeker, kullar sallanır
Bu nasıl ibadet, kimin çağrısı?
Bütün bakışlarda safran sarısı,
Evler secde etmiş hey gece yarısı,
Odalar hu çeker, holler sallanır.
Ne serden haber var artık ne yârdan
Göz gözü görmüyor, topraktan, kardan,
Telgraf telgraf ayrılıklardan,
Direkler hu çeker, teller sallanır.
Nedir toprakta bu iniş, bu kalkış,
Bir tarafta ecel, bir tarafta kış,
Bütün bahçelerde hey ayin başlamış,
Ağaçlar hu çeker, dallar sallanır.
Son olarak dünyanın en bilinen aktivist sanatçılarından Çinli Ai Weiwei’nin 2008 Şiçuan Depremi sonrası gerçekleştirdiği ve sonrasında Çinli hükümetiyle yaşadığı sorunların artmasına neden olan eserinden bahsetmek isterim. “Straight” adını taşıyan eser deprem bölgesinde hayatını kaybeden beş bin çocuğun eğitim gördüğü okulların molozlarından alınan inşaat demirlerinin elle düzeltilmiş hâllerini gösteriyor. Hayatını kaybeden çocukların anısına yapılan eserle karşılaştığınızda yaşanan kayıpların bu kadar sade ve ‘basit’ bir şekilde bu kadar başarılı biçimde gözler önüne serilmesi insanı derinden etkiliyor.
Ben de hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa ve yakınlarına sabırlar dilerim.
Vakit Tamam
2016’dan itibaren bu köşeden sizlere kültür ve sanat dünyasına dair yorumlarımı ilettim. Bu yazıyla birlikte Milliyet Ailesi’ne veda ediyorum. Bu süre zarfında desteklerini hiç esirgemeyen sayın Mehmet Soysal’a, sayın Mete Belovacıklı’ya, sayın Filiz Aygündüz’e, editörlüğümü yapan sayın Sanem Özyürek’e ve sayın Efnan Atmaca’ya teşekkürlerimi sunarım. Tabii ki en büyük teşekkür siz değerli okurlarıma.
En iyi dileklerimle...
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024