Napolyon savaşı kazanmak için “Para, para, para” demişti. Geleceği kazanmanın altın anahtarı ise “Öğretmen, öğretmen, öğretmen”dir! Ama ne yazık ki geleceğin mimarı öğretmenlerimiz kendi geleceklerini inşa etme konusunda bile moral ve motivasyon açısından adeta dibe vurmuş durumdalar. Yorgunlar, borçlular, dışlanmışlar, kiradalar, kredi kartıyla yaşıyorlar ve en önemlisi de yapayalnızlar!..
Öğretmenlik herhangi bir meslek değildir, onlar çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini emanet ettiğimiz yorgun savaşçılardır. Çok severek seçtikleri mesleklerini, başkalarına tavsiye edemez noktaya geldilerse eyvah eyvah demeliyiz. Onları bu noktaya hep birlikte getirdik ve bu konuda hiçbir mazeret kabul edilemez. Bu yüzden sorgulamaya önce kendimizden başlamalıyız. Bu süreçte ne yaptık, onlara yani çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine ne kadar sahip çıktık?
Anadolu Eğitim Sendikası’nın (AES) Öğretmenleri Günü Anketi, öğretmenlerimizin geldiği son noktayı çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Defalarca yazdık ama bir kez daha hatırlatmakta yarar var: 50 milyonluk Eğitim Ailesi’nin lokomotifi öğretmenlerimizdir. Onlar mutsuzsa ülke mutsuzdur. Onlar gelecek konusunda tedirginse herkes tedirgindir. Onlar geçinemiyorsa yüzde 80’imiz geçinemiyordur. Onlar borç batağındaysa herkes borç batağındadır. Onlar mesleklerinden memnun değilse, hiç kimse değildir. Mesleki aidiyetleri en yüksek olan, fedakarlıkların en büyüğünü yaşayan onlar bile emeklerinin karşılığını alamıyor ve mesleklerini başkalarına tavsiye etmeme noktasına geldiyse gerisini siz düşünün…
İsterseniz gelin önce yapılan ankete bir göz atalım: Onların moral ve motivasyonlarını yükseltmek, hak ettikleri hayat şartlarına kavuşmalarını sağlamak birinci öncelik olmalıdır.
AES anketi
■ Ankete katılan 4480 öğretmenden yüzde 94.7‘si ücretinin yeterli olmadığına inanıyor.
■ Yüzde 87.2’sinin kredi kartı borcu var.
■ Yüzde 38.4’ü kirada oturuyor.
■ Gelirlerinin yüzde 54.7’si gıdaya, yüzde 30’u kiraya, yüzde 8.1’i giyime, yüzde 7.2’si de enerji ve yakıta gidiyor.
■ Yüzde 46.9’u yaşayabilmek için azami ihtiyaçların dışında her şeyden, yüzde 42.5’i sosyal ve kültürel faaliyetlerden, yüzde 7.8’i gıda ve giyim harcamalarından fedakarlık ettiklerini belirtirken yüzde 2.8’i fedakarlık yapmalarına gerek kalmadığını kaydediyor.
■ Çalışma şartlarının ağırlığından dolayı dört yıla bir yıpranma payı verilmesi gerektiğini belirtenlerin öğretmenlerimizin oranı yüzde 97.8’ken, verilmemeli diyenlerin oranı yüzde 2.2.
■ Yüzde 40’ı adil ve öngörülebilir bir atama sisteminin olmayışını, yüzde 36.9’ u Bakanlığın plansız atamaları, yüzde 23.1’i de ihtiyaç olmadığı halde çeşitli gerekçelerle atamalar yapılıp kadroların şişirilmesini norm kadro fazlası olarak görüyor.
Mülakat!
■ Meslek Kanunu’nun sorunlara çözüm olacağına inananların oranı sadece yüzde 3.4. Yüzde 96.6’sı bir çözüm getireceğine inanmıyor.
■ Yüzde 95.6’sı mülakatı doğru bulmazken, doğru bulanların oranı sadece yüzde 4.4’te kaldı.
■ Yüzde 98.1‘i mesleklerine hak ettiği değerin verilmediği kanaatinde! Yüzde 91.6’sı içinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle motivasyonunun her geçen gün düştüğünü söylerken, yüzde 7.5’i kendisini etkilemediğini, yüzde 0.9’u ise motivasyonunu yükselttiğini ifade etti.
■ Yüzde 58.4’ü 24 Kasım’da öğretmenlerin maddi manevi itibarının yükseltilmesinin hayata geçirilmesini beklerken yüzde 39.1’i oranında önemli bir bölümü de öğretmeni övmekten başka bir şey yapılmayacağına inandığı için beklentisinin olmadığını dile getirdi. Yüzde 2.5’i de uzman ve başöğretmen uygulamasının kaldırılması gerektiğini belirtti.
■ Yüzde 83.8’i gelecekte öğretmen olmak isteyen gençlere öğretmenlik mesleğini tavsiye etmeyeceğini söyledi.
Haksızlar mı? Anket sonuçlarında abartı var mı? Hiç sanmıyoruz. Diğer meslek gruplarına uygulansa farklı tablo çıkar mı? Daha vahimi de olabilir, çok daha iyi durumda olanlar da. Fark, öğretmenlerimizin üzerindeki sorumluluk ve çocuklarımıza rol model olmaları!
Tabloyu tersine çevirmek o kadar zor mu? Kesinlikle hayır. Önemlerini kavrarsak mutlaka tersine de çevrilebilir. Peki gelin o zaman el birliği ile tersine çevirelim ve alkışların da, onurların en büyüğünü yine hep birlikte kazanalım…
Özetin özeti: Bir çocuğun karşısına çıkacak en büyük şans, mutlu bir öğretmendir. Ne olur bunu asla unutmayın!..