Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Paris Moda Haftası’nda yer alan Schiaparelli’nin ilkbahar-yaz koleksiyonu büyük yankı uyandırdı. Tasarımların kendisi değildi bu yankının temelinde yer alan. Kullanılan hayvanlar, başta PETA olmak üzere birçok hayvan hakları savunucusu kurum ve kişi tarafından şiddetli bir şekilde eleştirildi.
Tasarımcının kendini savunması ve/veya durumu izahı ise son derece basitti. Doğada var olan bu güzellikleri modayla buluşturmak istediğini belirtti.
Kullanılan hayvan kafalarının gerçek olmadığı zaten gün gibi ortada. Hiçkimse, eğer o kıyafet bir dev için yapılmamışsa, bir aslanın kafasını büyüklüğünden dolayı kıyafete ekleyemez.
Hayvan hakları savunucuları ise gerçek hayvanlar kullanılmamışsa bile bu hayvanların avlanabileceğini çağrıştırdığı için eleştirmeye devam ediyor.
Moda dünyasında daha önce de hayvanlar kullanılmıştır. ‘90’ların sonunda Alexander McQueen hayvanların gerçek uzuvlarını, örneğin bir küçük timsahın kafasını, kıyafetlere eklemişti. O dönemlerde sosyal medya var olmadığı için yöneltilen eleştiriler çok kısıtlıydı.
Ya da bugün hâlen başka firmalar timsah derisi çantalar satıyor. Bu ürünlere karşı da bu kadar eleştiri ve haber söz konusu olmuyor. Bunun temelinde Schiaparelli’nin koleksiyonunda hayvanları doğrudan çağrıştıran/gösteren gerçekçi objelerin olması yer alıyor olabilir.
Bir de tabii sanat söz konusu olduğunda hayvan kullanımı denildiğinde akla ilk olarak Damien Hirst’ün “Yaşayan Birinin Aklındaki Ölümün Fiziksel İmkânsızlığı” isimli vitrinde formaldehit içinde yer alan gerçek bir köpek balığı kullanması geliyor.
Dokunulmaz ve erişilmez
Bir diğer örnek ki Türkiye sanat dünyasının epey aşina olduğu bir eser, Adel Abdessemed’in 15. İstanbul Bienali’nde sergilenen “Cri Cri” isimli heykeli. Cezayirli sanatçı foto muhabiri Nick Ut’un 1972 yılında çektiği Güney Vietnamlı kızın bombadan etkilenme ânını heykel olarak sunuyor. Ama bunu yaparken hayvanlara zarar verdiği için kullanımı yasaklanmış olan fil dişi kullanıyor.
İster Damien Hirst’ün kullanımı ister Adel Abdessemed’in kullanımı Schiaparelli’nin koleksiyonu kadar yoğun bir şekilde eleştirilmedi. Bunun nedeninin ise aşağıdaki unsurlardan bir ya da birkaçı olduğunu düşünüyorum.
İlk olarak sanat, özellikle modayla kıyaslandığında, çok daha dokunulmaz, çok daha erişilmez bir noktada görülüyor. İkincisi sanat dünyasındaki bir ‘eser’in moda dünyasındaki bir ‘ürün’ kadar görünür olmadığını söyleyemek abartılı bir yaklaşım olmayacaktır. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi moda söz konusu olduğunda ‘ticari bir ürün’ vardır ve bu yüzden daha rahat eleştirilebilir.
Sanatın ‘dokunulmazlığı’ yüzyıllardır devam eden bir durum. Sanat eserine getirilecek eleştiri daha çok sanatsal bir yaklaşımla olmasını gerektiriyor bu dokunulmazlıktan dolayı. Bugünün sanat dünyasında yer alan eserlerin büyük çoğunluğunun aslında sadece birer ‘eser’ olmadığını, bunların birer ‘ticari ürün’ olduğunu bildiğimiz zaman aslında hem modaya hem de sanata eşit ve aynı ilkeler üzerinden yaklaşmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
Tunca Bengin
İsrail teröründe neredesiniz?
23 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
‘Benim teröristim iyi’ çıkmazı
23 Aralık 2024
Hakkı Öcal
Suriye’de barışı önlemenin yolu: YPG’yi korumak
23 Aralık 2024
Eren Aka
Belediyelerin borç tartışması bitmiyor!
23 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Yengeç | Jüpiter ile şans ve bolluk sizinle olacak
23 Aralık 2024