Bu yıl 27. kez düzenlenen Saraybosna Film Festivali’ne katılmak için Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’daydım. Festivalin açılış filmlerinden “Letters from the Ends of the World”, Kovid-19 salgını dolayısıyla evde çekilmiş 14 kısa filmden oluşuyor. Bela Tarr’ın film.factory’si mezunlarının yaptığı filmlerin ana teması 2020 yılında başlayan salgın. Festivalin bir diğer açılış filmi ise Oscar ödüllü Boşnak yönetmen Danis Tanoviç’in “Komşuluk Halleri”ydi. Film, salgını arka plana alarak iki çevabi ustasının dostluğu ve rekabetini, çocuklarıyla yaşadıkları kuşak çatışmasını yerel öğeler barındırarak ama uluslararası seyircinin de rahatlıkla anlayabileceğini düşündüğüm komik ve eğlenceli bir dille aktarıyor. TRT ortak yapımı filmin ülkemizde de ilgi göreceğini düşünüyorum.
Wim Wenders ve Michel Franco’ya onur ödülü verilen festivalde En İyi Uzun Metraj Film ödülünü Avusturyalı yönetmen Sebastian Meise’nin “Great Freedom” kazanırken Sırp yapımı “Landscape of Resistance” filmi En İyi Belgesel Film ödülüne layık görüldü.
Bosna-Hersek’te çağdaş sanat
Saraybosna’dayken iki sergi gezme fırsatım oldu. Ziyaret ettiğim ülkelerdeki çağdaş sanat sergileri sayesinde ülkenin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve toplumsal durumu analiz etmeyi her zaman dikkate değer buluyorum. Bu sergilerin özellikle o ülke sanatçılarına ait olmasına dikkat ediyorum. Böylelikle sanat dünyasının görünümü üzerinden ülkeyi anlamanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Bosna-Hersek gibi görece küçük bir ülkede sanat dünyasının sıkışmışlığını, yeni sanatçılara imkân sağlayan kurumların yok denecek kadar az olduğunu görmek beni açıkçası şaşırtmadı. 1992-95 yılları arasında savaş ve soykırımla yüzleşmiş bir toplumda göreceğim eserlerin daha çok bu konularla alakalı olacağını düşünürken artık farklı temaların da ön plana çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim. Arter’de açılan sergisi sayesinde Türk sanatseverlerin de yakında tanıdığı Šejla Kameric şüphesiz Bosna-Hersek’in en meşhur çağdaş sanatçısı. Lakin Saraybosna’da açılan ilk solo sergisini ziyaret ettiğim Selma Selman ise Bosna-Hersek’in bence gelecek dönemde adını daha sık duyacağımız multidisipliner bir sanatçısı. Büyük boyutlu enstalasyonları, video artları, performans kayıtları, buluntu metal eşyalar üzerine yaptığı resimlerle ortaya kadın haklarını merkeze alan bir sanat serüveni koyuyor. Selman’ın işlevselliği ön plana çıkartan direniş çabasının temelinde kişisel deneyimlerine de dayanmakta. Böylelikle ortaya sahici eserler koyabiliyor. 10 Eylül’e kadar Bosna-Hersek Ulusal Galerisi’nde yer alan sergiyi yolu Saraybosna’ya düşen herkese tavsiye ederim.
IFA’nın sergisi
Ziyaret fırsatı bulduğum diğer sergi ise Sabina Klemm ve Sanja Kojic Mladenov küratörlüğünde Tarih Müzesi’nde yer alan “Evrovizion” başlıklı karma sergiydi. İlerleyen dönemde Avrupa’nın periferisinde kalan Atina, Varna, Kişinev, Tiflis, Krakow gibi şehirleri de ziyaret etmesi planlanan, her şehirde yeni bazı eserlerin de katılabileceği sergi Almanya’nın en eski uluslararası kültürel ilişkiler aracı kuruluşu IFA tarafından düzenleniyor. Sergide yer alan eserlerin tamamı da IFA’nın koleksiyonunda yer alıyor. Türk sanatçı Nevin Aladağ, Henrike Naumann, Slavs and Tatars, Adnan Softiç ve Selam Selman sergide eserleri bulunan bazı sanatçılar. evrovizion.ifa.de adresinden serginin ilerleyen duraklarını takip etmek mümkün.