Roger Garaudy, şüphesiz 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biriydi. Bu Müslüman olmadan önce de böyleydi, Müslüman olduktan sonra da böyle olmaya devam etti.
Bilmeyenler için kısaca Garaudy’nin hayatına bakalım:
1913’te Marsilya’da dünyaya geldi. 1952’de Sorbonne’dan felsefe, 1954’te SSCB Bilimler Akademisi’nden bilim dalında doktora unvanı aldı. Fransız Parlamentosu’nda milletvekili, meclis başkan yardımcısı ve senatör olarak görev yaptı.
Her daim doğruyu, inandığını söylemekten çekinmedi. Üyesi olduğu Komünist Partisi’nin her koşulda Sovyetleri desteklemesini eleştirdiği için partisinden ihraç edildi.
Garaudy’nin çok önemsediğim bir anektodu var. Üniversitede felsefe dersleri verdiği dönemde rektöre gidip felsefe yerine estetik dersleri vermesi gerektiğini söyler. Çünkü felsefe alanında kendisinin yetkin olmadığını ve kapasitesinin eksik olduğunu düşünmektedir. Rektör bu tavra anlam veremez. “Sayın Garaudy siz bu ülkede felsefe alanındaki en yetkin kişilerden birisiniz” der. Garaudy şu cevabı verir: “Şunu belirtmeliyim ki, ben bugüne kadar Eski Yunandaki felsefeden sonra, 16. yüzyılda Descartes gibiler ortaya çıkıncaya kadar uzun asırlar boyunca felsefe yapılmamış zannediyordum! Oysa gördüm ki bir Çin felsefesi var, bir Hint felsefesi var. Avrupa’yı düzelten, bizi Ortaçağ karanlığından kurtaran bir İslam felsefesi var! Mösyö, öteki felsefeler bir yana, fakat İslam felsefesini bilmeyen kişi üniversitede asla felsefe dersi veremez! Bunun aksi, felsefeye ihanet olur! Çünkü felsefe, sırf Batı felsefesi olarak okutulamaz, Batı merkezli olamaz! Diğer felsefeler yok farz edilemez. Hele hele İslam felsefesi asla görmezden gelinemez! Böyle bir uygulama, Batı için en büyük ayıptır! Ben İslaam felsefesini bilmiyorum, o yüzden de bundan böyle kesinlikle felsefe dersleri vermeyeceğim!”
Sükut suikastı
Bu düşünceyle felsefe dersleri vermeyi bırakıp çalışmalarını estetik alanına kaydıran Garaudy, “Batı Resminin Yedi Yüzyılı- Geleceği Müjdeleyen 60 Tablo” başlıklı muazzam bir eser kaleme alır. Müslüman olmadan sekiz yıl önce kaleme aldığı bu eser Garaudy’nin Müslüman olmasıyla birlikte uğradığı sükut suikastı neticesinde görünmez hâle gelir. O zamanlar iptal kültürü adı kullanılmıyordu ama Garaudy’nın başına gelen tam olarak budur.
İşte bu önemli eser Türkçeye, Graudy’nin bir çok eserinin de çevirmiş olan, Cemal Aydın tarafından çevrildi ve Kopernik Yayınları’ndan geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Uzun zamandır yayımlanmasını beklediğim bu kitabı neredeyse ara vermeden okudum. Birkaç kez daha okuyacağım çünkü sanatla profesyonel olarak ilgilenen herkesin mutlaka birkaç kez, sadece genel kültür için ilgilenenlerin ise bir kez okumasının yeterli olacağını düşündüğüm bir eser. Çevirisindeki ufak tefek aksilikleri saymazsak son derece özenli bir şekilde yayına hazırlanmış, resimlerin baskı kalitesi de bu tarz bir kitap için gayet iyi.
Garaudy, Cimabue’nin “Sultanımız Bakire Meryem”den başlayarak Pablo Picasso’nun 1937 tarihli “Guernica”sıyla bitiriyor. Bunu yaparken de 13. yüzyıldan 16. yüzyılın sonuna kadar ilahî olandan insani olana geçişin altını çizerken 19. yüzyılda meydana gelen büyük dönüşümleri geçimişin izleriyle birlikte sunarak son derece derinlikli bir yaklaşım sunuyor.
Roger Garaudy’nin “Batı Resminin Yedi Yüzyılı” sanata karşı en ufak bir merakınız bile varsa mutlaka okumanız gerek bir kitap.