Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin bir simgesi olarak, kadınların haklarını, başarılarını ve karşılaştıkları engelleri hatırlatma fırsatı sunuyor. Kadınların eğitim, istihdam, siyaset ve sosyal hayatta eşit fırsatlara sahip olması, sadece bireysel özgürlüklerin değil, aynı zamanda daha adil ve sürdürülebilir bir toplumun temel taşı. Cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı ekonomik ve sosyal bariyerleri aşmak, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun refahını artırıyor. Bu nedenle kadınların eşit haklarla güçlenmesini sağlamak hepimizin ortak sorumluluğu. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün 2025 yılı temasını ‘Tüm Kadınlar ve Kız Çocukları İçin: Haklar, Eşitlik, Güçlendirme’ olarak belirledi. Bu yılın teması, kadınlar ve kız çocuklarının eşit haklara, fırsatlara ve güçlenmeye ulaşmasını hedefleyen bir çağrıda bulunuyor. Birçok insan beni beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti kimliğimle biliyor. Aynı zamanda bir kadın girişimci olarak da KAGİDER Yönetim Kurulu’nda olmaktan ve Sürdürülebilirlik ve Yeşil İş Komitesine liderlik etmekten mutluluk duyuyorum. Sürdürülebilirlik aslında sadece bir konu değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği de kapsayan bütüncül bir kavram. Kadınların hayatında her alanda daha güçlü ve bağımsız olabilmek için oldukça kıymetli. Kadının üreterek ve varlığını özgürce ortaya koyarak tüm karar süreçlerinde etkin rol aldığı bir dünya için daha da fazla çalışmak gerektiğinin farkındayız. Siz bu satırları okurken, Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu (CSW) 69’uncu Forumu kapsamındaki KAGİDER paralel etkinliğe katılım için New York’ta olacağım. Ben bütün bu işlere yetişirken tamamı kadın genç bir ekip ile çalışıyorum, başta Uz. Dyt Cansu Çelik olmak üzere hepsine bu vesile ile teşekkür ediyor Kadınlar Günü’nü kutluyorum.

Haberin Devamı

‘Dayanıklılık’ üzerine

Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz ‘Dayanıklılık (Resilience)’ kavramını her Kadınlar Günü’nde hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu kavrama biraz daha yakından baktığımızda öz farkındalık, esneklik, olumlu düşünme, olumsuzluklarla başa çıkabilme, problem çözme yeteneği gibi pek çok farklı alt başlık var. Ve bu başlıkların her biri aslında kadının doğal gücünü anlatıyor. Bu nedenle kadınlarımız hayatın her alanında gülümseyerek varolmalı. Daha güzel bir dünya birbirimize sarıldıkça ve ürettikçe mümkün. Daha fazla kadın lider ve rol model ile cinsiyet eşitliğini beslemek zorundayız, daha fazla tarımda kadın konuşmalıyız. Kadın ile erkek arasındaki sosyal ve ekonomik eşitsizliğin kadının eğitiminin, çalışma koşullarına kavuşmasının, beden, zihin ve ruh sağlığı gibi durumların, beslenmeyle yakından ilişkili olduğunu unutmamak lazım.

Haberin Devamı

Backlash etkisi

Backlash effect Türkçe’ye ‘geri tepme etkisi’ veya ‘ters tepki etkisi’ olarak çevrilebilir. Bu etki, özellikle toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili değişim süreçlerinde, mevcut düzenin tehdit altında hissedilmesi sonucu ortaya çıkan bir direnç ve tepkiyi ifade ediyor. Örneğin; bir kişi veya grup, toplumsal normlara uymayan bir davranış sergilediğinde olumsuz tepkiyle karşılaşabilir. Kadın liderlerin fazla otoriter algılanması ve bu yüzden tepki görmesi bir backlash effect örneğidir. Eril sistemler üzerine kurulu olan iş dünyasında kadın çalışan ve yönetici eşit olmasa da giderek artıyor. Fakat bu etki aslında o noktaya gelmenin tekrardan ne kadar daha zorlayıcı olduğunu gösteriyor. Kadın liderler her zaman daha çok eleştiriliyor. Ancak dediğim gibi bu oranlar artsa da dünyada, kadınların ekonomik özgürlüğe sahip olma oranı erkeklere oranla yüzde 58 daha az. TÜİK’in ‘İstatistiklerle Kadın’ 2024 yılı verilerine göre de istihdam oranları ve ücret farklılığındaki eşitsizlik devam ediyor. Rapora göre Türkiye’deki her 100 kadından 31’i iş hayatında kendine yer bulurken, 100 erkekten ise 66’sı çalışıyor. Özellikle söz konusu olan geleceğin meslekleri olduğunda, eğitime, beceri ve yetkinlik kazanma imkanlarının cinsiyet eşitsizliğini aşması çok değerli. Daha eşit bir dünya hepimizin ortak hayali. Bunun için yöneticilerin farkında olması ve politik sistemin bu eşitsizlikleri ortadan kaldırması gerekiyor.

Haberin Devamı

Gıdanın arkasındaki emekçi kadınlar

Tarımdan beslenmeye, gıda güvenliğinden sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda kadınlar üretici, besleyici ve değişimin öncüsü olarak kritik bir rol oynuyor. TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki tarım işçilerinin neredeyse yarısı kadınlardan oluşuyor, ancak toprakların sadece yüzde 15’i kadınlara ait. Ayrıca, diğer sektörlerde olduğu gibi tarımda da erkekler ve kadınlar arasındaki ücret farkı devam ediyor. Kadınlar, aynı zamanda doğayla daha iç içe oldukları için biyoçeşitliliği koruyarak ekolojik tarım yapıyor. Monokültür yerine çok çeşitli bitkiler yetiştiriyor, bu da daha sürdürülebilir ve verimli bir tarım sağlıyor. Sadece tarlada değil, gıda üretim tesislerinde de birçok kadın emekçi bulunuyor. Eve giren gıdanın yüzde 80’inden kadınlar sorumlu. O yüzden sağlıklı beslenme ve mutfaktaki tüm seçimler yine kadına bağlı oluyor. Bu konuda her bireyin cinsiyet rollerinden bağımsız üstüne düşen bilince sahip olması ortak dileğimiz.