Evliliği beceremediniz bari boşanmayı becerin
Bir çocuğun ruhsal gelişimi ve sosyal uyumu için en ideal ortam, anne, baba ve çocuklardan oluşan mutlu bir aile ortamıdır.
Ancak bu aile ortamı kadar önemli olan başka bir konu ailenin huzur, mutluluk ve güven içinde olmasıdır. Eşler arasındaki uyum da ailedeki huzurun, mutluluğun önkoşuludur. Eşler arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik eşler kadar çocukların da mutsuz olmasına neden olur.
Boşanınca çocuklar olumsuz etkilenir diye; her ne pahasına olursa olsun zoraki sürdürülmeye çalışılan evlilikler vardır. Bir çocuk için ideal olan, anne ve babasıyla birlikte olmak kadar ailenin huzur ve mutluluğu da çocuk için o kadar önemlidir. Kavga ve stresin hâkim olduğu bir aile ortamı en az boşanma kadar çocuğun psikoloji ve gelişimini olumsuz etkilemektedir.
Zaten zorlu ve zedeleyici olan boşanma süreci; anne ve babaların yaptığı hatalar yüzünden daha da zor, içinden çıkılmaz bir hal alabilir.
Boşanma sürecinde veya boşanma sonrası birçok eş aralarındaki gerginlik ve anlaşmazlıkları çocuk üzerinde yaşar, çocuğu dert ortağı gibi görüp sıkıntılarını çocukla paylaşır, boşanmada kendi kusurlarının olmadığı mesajını vermek ve çocuğu
ERKEKLERİ ÇİLEDEN ÇIKARAN KADIN HALLERİ
İstisnasız tüm erkekleri çileden çıkaran ve kesinlikle tahammül edemedikleri davranış tarzları.
1. Aşırı gergin, sinirli, bağırıp çağıran, olmadık sebeplerden sorun çıkaran ve yaşanması gereken güzel anları zehir eden kadınlar; bu halleriyle ya erkekleri evden uzaklaştırır, ya da kendini size kapamasına ve bir süre sonra iletişimin kopmasına, karşılıklı çatışmaların yaşandığı bir ortamın oluşmasına neden olur. Özellikle regl dönemlerinde kendinizi kontrol etmeye, bir şey söyleyeceğinizde veya yapacağınızda iki kere düşünerek yapmaya çalışın.
2. Tüm hak ve özgürlüklere fazlasıyla sahip olduğu halde; sanki ezilen, sömürülen kadın edasıyla kadın hakları savunuculuğu yapan kadınlar.
3. Eşini veya sevgilisini sürekli eleştirmek, hele hele bunu başkalarının yanında yapmak, hata ve kusurları sanki iyi bir şey yapıyormuşçasına sık sık gündeme getirmek; evde dayanışmayı, hoşgörüyü öldüreceği gibi, evde birbirine rakip iki kişinin doğmasına, sırasıyla saygı ve sevginin kaybolmasına neden olacaktır.
4. Sürekli sorgulayan, hesap soran kadınlar; erkekleri sözde kontrol etmeye çalışırken aslında kendi elleriyle
Aşkın Kimyası
İlk görüşte aşk doğrumudur?
Öncelikle aşkın, sadece duygusal ve psikolojik bir süreç olmadığı, aksine hormonların etkisiyle yaşanan nörolojik bir süreç olduğunu bilmek olayları daha iyi ve doğru analiz etmeyi kolaylaştıracaktır.
İnsanların beynindeki sevgili imajı, aşık olacakları kişi imajı, doğduklarından yedi, sekiz yaşına kadar gördükleri kişilerden etkilenerek bilinçaltlarında şekillenmekte ve bir imaj oluşmaktadır. Bilinçaltında şekillenen bu imaj, uygun kişi görülünce beyni uyararak, o kişiyi algılayacak şekilde harekete geçirmeye başlıyor. Ve ilk görüşte aşk bu hormonların salgılanması ile yaşanan bir durumdur.
Bu hormonlar; kalp atım hızından, reflekslere, duygu durumumuzdan, uykuya bütün fonksiyonlarımızı etkilemeye başlamakta ve bu hormonların etkisiyle hedef kişi dünyanın en güzel ve eşsiz kadını veya erkeği olarak görülmeye algılanmaya başlıyor ve bu süreçte bütün olumsuz özellikler beyin tarafından göz ardı ediliyor, görmezden geliniyor ve engelleniyor. Çünkü beyin; bilinçaltında yatan imaja uygun kişiyi kaybetmemek için, kendisini bile devre dışı bırakacak derecede hedef kilitleniyor. Âşık olup da hiç kimseyi
Aşkın Kimyası İlk görüşte aşk doğru mudur?Öncelikle aşkın, sadece duygusal ve psikolojik bir süreç olmadığı, aksine hormonların etkisiyle yaşanan nörolojik bir süreç olduğunu bilmek olayları daha iyi ve doğru analiz etmeyi kolaylaştıracaktır.İnsanların beynindeki sevgili imajı, aşık olacakları kişi imajı, doğduklarından yedi, sekiz yaşına kadar gördükleri kişilerden etkilenerek bilinçaltlarında şekillenmekte ve bir imaj oluşmaktadır. Bilinçaltında şekillenen bu imaj, uygun kişi görülünce beyni uyararak, o kişiyi algılayacak şekilde harekete geçirmeye başlıyor. Ve ilk görüşte aşk bu hormonların salgılanması ile yaşanan bir durumdur.Bu hormonlar; kalp atım hızından, reflekslere, duygu durumumuzdan, uykuya bütün fonksiyonlarımızı etkilemeye başlamakta ve bu hormonların etkisiyle hedef kişi dünyanın en güzel ve eşsiz kadını veya erkeği olarak görülmeye algılanmaya başlıyor ve bu süreçte bütün olumsuz özellikler beyin tarafından göz ardı ediliyor, görmezden geliniyor ve engelleniyor. Çünkü beyin; bilinçaltında yatan imaja uygun kişiyi kaybetmemek için, kendisini bile devre dışı bırakacak derecede hedef
LYS SONUÇLARI AÇIKLANDI SIRA DOĞRU TERCİH YAPMAKTA
Kişiliğiniz ile gerçekleri birleştirin
İnsanların hayatını şekillendiren iki önemli tercih vardır, biri eş seçimi, diğeri ise iş seçimi. Şu anda öğrenciler meslek seçimi öncesi, hayatlarını ilgilendiren bu önemli tercihi yaparken kişiliği ile gerçekleri birleştirmek zorundalar. Çünkü meslek seçimi geri dönüşü çok zor olan bir süreçtir.
İnsanlar anlaşamadığı veya yürütemediğini düşündükleri zaman eşlerini bile değiştirme şanslarına sahipken, işini, mesleğini değiştirme şansları maalesef o kadar kolay olmamaktadır.
Hem kişiliğinize uyan, hem de mantıklı ayakları yere basan bir tercih yapmak çok kolay değildir. Tercih yaparken ömür boyu çalışacağınız mesleği seçtiğinizi unutmadan kişiliğinize uygun, severek çalışabileceğiniz alanlardan tercih yapılmasını, ama bunu yaparken iş imkânları, çalışma koşulları gibi gerçekleri de göz ardı etmemek gerekir.
Açıkta kalmamak kaygısıyla ve çevrenin bir yeri kazanamamış gibi düşüncelerine maruz kalmamak için; sırf bir yeri kazanmış olmak için, istenilmeyen bölümlere tercih yapılması sizi mutsuz edeceği gibi, ertesi yıl sınava girildiğinde puan kayıplarına yol açacağı da
Bir ilişkide önemli olan elde etmek değil, elde tutabilmektir.Hoşlanılan kişi başlangıçta ulaşılmaz bir hayaldir, elde edebilmek için çok çaba sarf edilir, görebilmek, birlikte birkaç saat geçirebilmek için can atılır; fakat amaca ulaşılıp, elde ettikten, kişi avucun içine girdikten sonra hatalar zinciri başlamaktadır.Kendini vermenin, kozları erkeğe kaptırmanın kaygısı ve sahiplenme refleksiyle elde tutma taktik ve savaşları başlar ve bu aşamadan sonra artık adım attıkça batmaya ve bu panikle hata üstüne hata yapmaya başlarlar. Ve hiçbir erkeğin kabul edemeyeceği bu durum; erkeği uzaklaştırmaya ve kadının daha fazla telaşla tepkisel davranmasına ve hırçınlaşmaya başlamasına neden olur.İlişkilerde genelde yaşanan ve yapılan hatalar budur.Peki, bir erkeği elde tutmak için ne yapmalı?
Yirmi beş yıllık birikim ve binlerce vaka tecrübesiyle hazırlamış olduğum; çalışmalarımın meyvesi olarak nitelendirdiğim hayatımız Aşk (d) olsunisimli kitabımı yayınlamadan önce, ilk olarak Milliyetokurlarıyla buluşturmak istedim.
Flörtten eş seçimine, evlilikten boşanmaya varan süreçte çiftlerin en fazla karşılaştıkları soru ve sorunları A’ dan Z’ ye ele alarak sorgulayan bu yazı dizisinde; evliliğinizi daha iyi tanıyıp, yönetebilme fırsatının yanında, monotonlaşmış ya da kötü giden evlilikleri daha eğlenceli ve mutlu hale getirerek, hayata bakış açınızı %90 değiştirecek, anlam ve heyecan katacakbilgi ve becerileri bulacaksınız.
Evlilikte; mutluluğu yakalamak ve yaşamak; şansın ötesinde bilgi ve beceri gerektiren bir yaşantı olduğuna göre; bu bilgi ve becerileri öğrenen herkesin daha sağlıklı ve mutlu evlilik yapma şansı çok daha fazla olacaktır.
Kitabımız; yazı dizisi olarak bölümler halinde 5 Temmuzdan itibaren günlük olarak yayınlanmaya başlayacaktır.
Psikolog Bekir Fehmi Örmeci
psikolog43@gmail.com
HEM SEKSSİZ DURAMAMA, HEM DE BAĞLANAMAMA
Seksten başka bir şey düşünememe, bağlanamama, daldan dala hoplama şeklinde kendini gösteren bu sorunu; fazla psikolojik terimlerle boğmadan açıklamaya çalışacağım.
Aslında bütün suç çocukluğumuzda; Çocukluğumuzda yaşanan psikoseksüel gelişim dönemleri, gelecekteki kişiliğimizi belirlemede ve davranışlarımızı yönlendirmede önemli rol oynamaktadır.
Aslında çok karışık kompleks psikodinamik süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu durumda kişiler; İlgisini çeken, hedefindeki bir kadını elde edebilmek için her şeyi yapar, çok efor sarf ederler; fakat hedeflerine ulaştıkları, elde ettikleri an bütün motivasyonları biter, büyü bozulur ve görev tamamlanır.
Ve artık o kişinin hiçbir önemi, çekiciliği, cazibesi kalmaz. Bu kişilerin amacı zaten bağlanmak, evlenmek veya aşk değildir, hatta bu kelimelerden şeytanın haçtan korktuğu gibi korkar, kaçarlar.
İlk bakışta belki de modern hayatın getirisi, sorumluluk almaktan kaçmak, gelecek kaygısı taşımamak gibi gözükse de bu sorun modern çağın bir ilişki biçimi değil psikolojik bir bağlanamama, çok eşlilik sorunudur.
Altta yatan psikolojik neden; bilinçaltında yatan intikam alma