İNTERNET, SOSYAL MEDYA
VE
ÇOCUKLAR
Çocuklar ne zaman, hangi yaşta kendilerine özel bir sosyal medya hesabı açabilir?
Çağımızın şüphesi en büyük buluşlarından biri internet desek abartmış olmayız. Kısa surede Hayatımızın her alnında vazgeçilmez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Vazgeçilmez bir ihtiyaçtır, çünkü neredeyse tüm iş ve işleyişler bir şekilde internet üzerinden yürütülmektedir. Hayatımızın bu kadar içine girmiş ve geniş yer bulmuş internetin özel hayatımıza girmesi de çok uzun sürmedi. Kısa sürede sosyal medya ve benzeri ağlarla iş hayatımızın dışında özel hayatımızda da vazgeçilmez bir yer edindi.
Elbette tüm buluşlar gibi bu gelişmelerin hayatımıza sağladığı yararlar, sunduğu olanaklar tartışılmaz; iletişimi hızlı ve kolay hale getirmesi, dünyayı elimizin altına getirmesi gibi yüzlerce getirisi vardır. Ama bunun yanında internet ve özellikle sosyal medya ağlarının olumsuz etkileri ve zararları da gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkmaktadır.
Özellikle son yıllarda internetin; akıllı telefon, tablet ve notebook gibi araçlar sayesinde daha fazla yaygınlaşmasıyla birlikte, sosyal medya ve internet uygulamalarından çocuklarımızı uzak tutmamız da neredeyse
LYS MARATONU BİTTİ
ŞİMDİ SIRA DOĞRU TERCİH YAPMAKTA
Kişiliğiniz ile gerçekleri birleştirmek
İnsanların hayatını şekillendiren iki önemli tercih vardır, biri eş seçimi, diğeri ise iş seçimi. Şu anda öğrenciler meslek seçimi öncesi, hayatlarını ilgilendiren bu önemli tercihi yaparken kişiliği ile gerçekleri birleştirmek zorundalar. Çünkü meslek seçimi geri dönüşü çok zor olan bir süreçtir.
İnsanlar anlaşamadığı veya yürütemediğini düşündükleri zaman eşlerini bile değiştirme şanslarına sahipken, işini, mesleğini değiştirme şansları maalesef o kadar kolay olmamaktadır.
Hem kişiliğinize uyan, hem de mantıklı ayakları yere basan bir tercih yapmak çok kolay değildir. Tercih yaparken ömür boyu çalışacağınız mesleği seçtiğinizi unutmadan kişiliğinize uygun, severek çalışabileceğiniz alanlardan tercih yapılmasını, ama bunu yaparken iş imkânları, çalışma koşulları gibi gerçekleri de göz ardı etmemek gerekir.
Açıkta kalmamak kaygısıyla ve çevrenin bir yeri kazanamamış gibi düşüncelerine maruz kalmamak için; sırf bir yeri kazanmış olmak için, istenilmeyen bölümlere tercih yapılması sizi mutsuz edeceği gibi, ertesi yıl sınava girildiğinde puan kayıplarına yol açacağı
Bir ilişkide önemli olan elde etmek değil, elde tutabilmektir.
Erkekleri elde tutacak değil, hapsedecek öneriler:
Hoşlanılan kişi başlangıçta ulaşılmaz bir hayaldir, elde edebilmek için çok çaba sarf edilir, görebilmek, birlikte birkaç saat geçirebilmek için can atılır; fakat amaca ulaşılıp, elde ettikten, kişi avucun içine girdikten sonra hatalar zinciri başlamaktadır.
Kendini vermenin, kozları erkeğe kaptırmanın kaygısı ve sahiplenme refleksiyle elde tutma taktik ve savaşları başlar ve bu aşamadan sonra artık adım attıkça batmaya ve bu panikle hata üstüne hata yapmaya başlarlar. Ve hiçbir erkeğin kabul edemeyeceği bu durum; erkeği uzaklaştırmaya ve kadının daha fazla telaşla tepkisel davranmasına ve hırçınlaşmaya başlamasına neden olur.
İlişkilerde genelde yaşanan ve yapılan hatalar budur.
Peki, bir erkeği elde tutmak için ne yapmalı?
1. -Öncelikle kadın özgüvenli olmalı. Bir erkek özgüveni yüksek bir kadınla birlikte olmaktan gurur duyar ve bu durum ona güven verir, yanınızda kendini mutlu hisseder. Özgüveniniz hiçbir zaman ukalalık boyutunda olmasın. Sizle gurur duymasına olanak sağlayacak kadar özgüveniniz olsun, fakat ezilmesine, silik hissetmesine
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Vermiş olduğum seminerler içinde ailelerin en fazla ihtiyacı olduğunu düşündüğüm ve en fazla ilgiyle dinlenen seminerler; kuşkusuz dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu seminerleridir.
Çünkü bu alanda ilgili, ilgisiz kişilerce paylaşılan bilgiler ve uzmanı olmayan kişilerce yapılan seminerler yüzünden müthiş bir bilgi kirliliği oluşmuş durumdadır.
Dikkat;kısaca konsantre olabilme, belirli bir noktaya yoğunlaşabilme ve uyanıklık hali olarak tanımlanır ve eğitim sürecinde zekâdan bile daha önemli bir unsurdur.
Dikkat dağınıklığı önemli bir sorundur; çünkü çocukların kapasitelerinin çok altında performans göstermelerine, gerçek başarılarının karşılığını almalarına engel olmaktadır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu; çocukların okul başarılarını olumsuz etkilemesinin yanında sosyal ve arkadaşlık ilişkilerini de olumsuz etkileyen bir sorundur.
Belirtileri
Düşünmeden hareket etme
Yalnız yaşamak;
Hayattan izole olmak, kopmak değil; hayatı yeniden dizayn ederek yeniden keşfetmek, yeniden başlamaktır.
Evli çiftlerin yaşamları, ilişkileri, arkadaşlıkları ve çevreleri yaşam tarzlarına uygun konseptte şekillenmiş ve o konsepte uygun şekilde devam etmektedir.
Ayrılmak ister tercih olsun, ister kader olsun; bugüne kadar alışmış olduğunuz hayattan farklı yeni bir hayata başlamak anlamına geliyor.
Yenilikler; insanları her zaman kaygılandırmıştır, çünkü adı üstünde ‘yeni’ bir hayat, ‘yeni’ bir başlangıç doğal olarak bilinmeyenlerle doludur. Bu bilinmeyenlerle, soru işaretleriyle dolu ‘gelecek’ kaygı ve endişelerle birlikte bir takım korkuları da beraberinde getirmektedir.
Ayrılık neresinden bakarsanız bakın, insan hayatında derin izler bırakan; sosyal, psikolojik, duygusal ve maddi sıkıntılar yaşamasına neden olan zorlu bir süreçtir. Eğer eşlerden biri evliliği henüz kafasında bitirmeden bu süreci yaşıyorsa, o zaman bu süreç daha zor hale gelir. Bir taraftan terk edilmek, bir taraftan yalnızlık, diğer taraftan yeni bir düzen oluşturma zorlukları eşlerin hem psikolojik hem de maddi olarak sıkıntılı günler yaşamasına neden olmaktadır.
Tüm bu sıkıntılar gerçekten zor bir
Kişiliğiniz ile gerçekleri birleştirmek
İnsanların hayatını şekillendiren iki önemli tercih vardır, biri eş seçimi, diğeri ise iş seçimi. Şu anda öğrenciler meslek seçimi öncesi, hayatlarını ilgilendiren bu önemli tercihi yaparken kişiliği ile gerçekleri birleştirmek zorundalar. Çünkü meslek seçimi geri dönüşü çok zor olan bir süreçtir.
İnsanlar anlaşamadığı veya yürütemediğini düşündükleri zaman eşlerini bile değiştirme şanslarına sahipken, işini, mesleğini değiştirme şansları maalesef o kadar kolay olmamaktadır.
Hem kişiliğinize uyan, hem de mantıklı ayakları yere basan bir tercih yapmak çok kolay değildir. Tercih yaparken ömür boyu çalışacağınız mesleği seçtiğinizi unutmadan kişiliğinize uygun, severek çalışabileceğiniz alanlardan tercih yapılmasını, ama bunu yaparken iş imkânları, çalışma koşulları gibi gerçekleri de göz ardı etmemek gerekir.
Açıkta kalmamak kaygısıyla ve çevrenin bir yeri kazanamamış gibi düşüncelerine maruz kalmamak için; sırf bir yeri kazanmış olmak için, istenilmeyen bölümlere tercih yapılması sizi mutsuz edeceği gibi, ertesi yıl sınava girildiğinde puan kayıplarına yol açacağı da unutulmamalıdır.
Klasik meslekler olan tıp, hukuk, öğretmenlik gibi alanların