Tecavüz- Cinsel İstismar ve Çocukların Korunması

21 Kasım 2016

Böyle bir dönemde bu yazıyı kaleme almamın sebebi elbette tesadüf değildir. Amacım tecavüzle ilgili yasaların tartışıldığı bir dönemde vatandaş olarak mevcut yasalar altında bizler ne yapabiliriz? Çocuklarımızı nasıl bilinçlendirip, koruyabiliriz? Sorularına ışık tutmak ve anne babaları bu konuda bir nebze olsun bilinçlendirmek olacaktır.

Maalesef cinsel açlığın ve magandalığın kol gezdiği; bırakın kadınların cinsel tehdit altında olmasını, çocukların ve hayvanların dahi bu sapık ruhların ( insan demiyorum ) tecavüzüne, saldırısına uğradığı ülkemizde polisiye tedbirlerin dışında maalesef kurumsal olarak halkı bilinçlendirme amaçlı hiçbir tedbir alınmamaktadır. Yapılan çalışmaların ve alınan önlemlerin neredeyse hepsi bir tecavüz veya istismar yaşandıktan sonra yapılmaya yöneliktir. ( Adli tedbirler, psikolojik koruma vs… )

Önemli olan olay yaşanmadan önlem almak ve korunmaktır.

Tecavüz ve cinsel istismar olayları dünde vardı, bugünde var, yarında olacaktır. Bunların yaşanmasını polisiye ve adli düzenlemelere rağmen önleyemediğimize göre yapmamız gereken bu konuda önce kendimiz, sonrada çocuklarımızı bilinçlendirmek olacaktır.

Belediye ve sosyal sorumluluk sahibi kurum

Yazının Devamı

Okul Öncesi Eğitim ve Okul Seçimi

23 Ağustos 2015

Çocuklar kaç yaşında okula başlamalı

Okul seçerken dikkat edilmesi gerekenler

Bir çocuk anne ve babasından aldığı kalıtımsal özelliklerle belirli potansiyellere sahip olarak doğar, ama bunun yanında dışuyaranlara da son derece açık, duyarlı bir durumdadır.

Daha ilk günlerden itibaren çocuğun içinde bulunduğu ortamlar (aile ve okul) ve çevresel faktörler çocuktaki bu potansiyel özelliklerin olumlu yönde gelişmesine yardımcı olabileceği gibi tam tersine olumsuz yönde bir gelişmeye de neden olabilir.

Bu açıdan ilk yaşam ortamı olan aile ve anaokullarında aldığı eğitim çocuğun gelecekte nasıl biri olacağını belirleme konusunda son derece etkilidir.

Çocuğun kendini ve içinde var olan potansiyellerinin farkına varması da büyük ölçüde bu dönemde gerçekleşir.

Bu dönem aynı zamanda diğer insanlar ve toplumsal kurallarla ilk karşılaştığı yani sosyalleşme dönemidir. Çocuk daha sonraki yaşamında kullanacağı, temel alışkanlıkları, tutum ve davranışları da bu dönemde kazanır.

Değişen bilgi çağı ile birlikte artık anaokulları eskiden olduğu gibi sadece çocukların bakıldıkları kurumlar olmaktan çıkmıştır.

Yazının Devamı

KADINLARI MUTLU ETMEK NEDEN MÜMKÜN DEĞİL?

6 Ağustos 2015

Sosyal paylaşım sitelerinde bir bayan arkadaşımın ‘Ben Erkek Olsaydım’ diye paylaşımını okudum.

Evet, gerçekten bir erkek için çok zor olmayan, küçük ama kadınları çok mutlu edecek davranışları, incelikleri, erkeklerin kaybetmiş oldukları romantizmi hatırlatan, yüzlerine vuran bir yazı olmuş.

Yazıyı okuduktan sonra düşündüm… Gerçekten bunları yapmak bir kadını mutlu etmeye yeter mi?

Bu soruya hiç tereddüt etmeden verdiğim cevap kesinlikle ‘hayır’.

Belki çok kaba, saygısızca davranışlar içinde bulunan erkekler azımsanmayacak kadar çoktur, buna bir itirazımız olamaz ama şu da bir gerçek ki bu paylaşımda vurgulanan düşünceli, kibar ve sevgi dolu davranışları elinden geldiğince yapan ve yapmaya çalışan birçok erkek var.

Acaba; bu şekilde davranan erkeklerin kaç tanesi bu yaptığı kibar ve romantizm dolu davranışların karşılığında saygı ve minnet görüyor? Maalesef gerçek bu…

‘Kaba, kuralcı, sert, duygusuz, kibar ve romantik olmayan’ olarak nitelenen birçok erkek dahi kadınlara nazaran daha hoşgörülü, esnek ve çözüm odaklı düşünmekte ve hareket etmektedir; çünkü amaçları mutlu olmaktır, küçük şeylerle yetinebilir ve haz alabilirler.

Bir kadınla yaşayabileceğiniz en mutl

Yazının Devamı

Okul Öncesi Eğitim ve Okul Seçimi

2 Ağustos 2015

Çocuklar kaç yaşında okula başlamalı

Okul seçerken dikkat edilmesi gerekenler

Bir çocuk anne ve babasından aldığı kalıtımsal özelliklerle belirli potansiyellere sahip olarak doğar, ama bunun yanında dışuyaranlara da son derece açık, duyarlı bir durumdadır.

Daha ilk günlerden itibaren çocuğun içinde bulunduğu ortamlar (aile ve okul) ve çevresel faktörler çocuktaki bu potansiyel özelliklerin olumlu yönde gelişmesine yardımcı olabileceği gibi tam tersine olumsuz yönde bir gelişmeye de neden olabilir.

Bu açıdan ilk yaşam ortamı olan aile ve anaokullarında aldığı eğitim çocuğun gelecekte nasıl biri olacağını belirleme konusunda son derece etkilidir.

Çocuğun kendini ve içinde var olan potansiyellerinin farkına varması da büyük ölçüde bu dönemde gerçekleşir.

Bu dönem aynı zamanda diğer insanlar ve toplumsal kurallarla ilk karşılaştığı yani sosyalleşme dönemidir. Çocuk daha sonraki yaşamında kullanacağı, temel alışkanlıkları, tutum ve davranışları da bu dönemde kazanır.

Değişen bilgi çağı ile birlikte artık anaokulları eskiden olduğu gibi sadece çocukların bakıldıkları kurumlar olmaktan çıkmıştır.

Yazının Devamı

Çocuğum Okula Başlıyor

2 Ağustos 2015

Anne-Baba Kaygıları

Okul Korkusu

Gelişim Testleri

Hayatımızda geçiş dönemleri, dönüm noktaları çoğu zaman sıkıntılı ve zor süreçlerdir. Miniklerimizin okula başladığı hayatlarının bu ilk virajını, anne ve babalarının katkılarıyla mutlu ve rahat bir şekilde geçmeleri dileğiyle

Çocukların okula başlaması doğal olarak her anne babayı heyecanlandıran, gururlandıran ama aynı zamanda beraberinde bir takım kaygıları da getiren bir süreçtir.

Okul dönemi demek; o güne kadar dizinin dibinde oturan, her hareketinden haberdar olunan, gözünün içine bakılan çocuğun yuvadan uçmaya başladığı, anneden babadan ayrı, yalnız başına kalmaya başlayacağı bir zaman demektir.

Bugüne kadar çocuğun okula kolay uyum yapabilmesi için, okul öncesi dönemde çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimi önemsenirken, yeni getirilen sistemle birlikte çocuğun okula biraz daha erken başlaması, fiziksel gelişim açısından aileleri daha çok kaygılandırmaya başlamıştır

Yazının Devamı

SEVGİ VE NEFRET

1 Ağustos 2015

SEVGİ & NEFRET


Gerçek sevgi; kişinin hissettiği tüm kin, nefret ve öfkeye rağmen, sevilen kişiye karşı gösterdiği hoşgörü davranışlarından kolaylıkla anlaşılabilmektedir.
Bir anne veya baba ne kadar kızarsa kızsın, öfkelenirse öfkelensin, saman alevi gibi parlar, söyler, söylenir ama hiç bir zaman canından can kattığı çocuğuna zarar veremez.
Gerçek sevgide böyledir; gün olur öfkeniz ateş olur yakar, diliniz kılıç olur keser ama yüreğinizde taşıdığınız cana hiç bir zaman zarar veremez, kıyamazsınız.
Birçok kişinin çok sevmesine rağmen; öfke ve nefret duyguları beslemesinin nedeni; o sevgi için harcanan emek, zaman ve sevginin boşa gittiğini düşünmesi, harcadığı emek ve beklentilerinin karşılığını alamaması öfke ve nefret duyguları taşımasına neden olmaktadır.
Eğer sevdiğinizi sandığınız kişiye bir gün dahi zarar vermeyi düşündüyseniz;

Yazının Devamı

SEVGİ VE NEFRETİN DANSI

1 Ağustos 2015

SEVGİ & NEFRET
Gerçek sevgi; kişinin hissettiği tüm kin, nefret ve öfkeye rağmen, sevilen kişiye karşı gösterdiği hoşgörü davranışlarından kolaylıkla anlaşılabilmektedir.
Bir anne veya baba ne kadar kızarsa kızsın, öfkelenirse öfkelensin, saman alevi gibi parlar, söyler, söylenir ama hiç bir zaman canından can kattığı çocuğuna zarar veremez.
Gerçek sevgide böyledir; gün olur öfkeniz ateş olur yakar, diliniz kılıç olur keser ama yüreğinizde taşıdığınız cana hiç bir zaman zarar veremez, kıyamazsınız.
Birçok kişinin çok sevmesine rağmen; öfke ve nefret duyguları beslemesinin nedeni; o sevgi için harcanan emek, zaman ve sevginin boşa gittiğini düşünmesi, harcadığı emek ve beklentilerinin karşılığını alamaması öfke ve nefret duyguları taşımasına neden olmaktadır.
Eğer sevdiğinizi sandığınız kişiye bir gün dahi zarar vermeyi düşündüyseniz;
Onu hiç sevmemişsiniz demektir. –

Psikolog Bekir Fehmi Örmeci

Yazının Devamı

KADINLAR NE İSTER ?

30 Temmuz 2015

Erkeklerin bu kadar ilgisini çeken bu konuyu sırası gelmişken biraz açalım.

Evliliklerin dörtte birinin ayrılıkla sonuçlandığı ve yarısından fazlasının mutsuz bir şekilde devam ettiği düşünüldüğünde erkeklerin asıl kaygısı bir kadını elde etmek değil, elde tutmak ve mutlu etmek olduğu akıldan çıkarılmamalıdır, ancak o zaman gerçek ve kalıcı mutluluklar yakalanır.

Bu istatistiklere dayanarak şu tespiti rahatlıkla yapabiliriz; Flörtleriyle, çapkınlıklarıyla gerçek ve kalıcı mutluluğu yakalayabilmiş tek bir kişi bile yoktur.Mutlu yaşayamadıktan veya yaşatamadıktan sonra on tane kadının gönlünü fethetseniz ne anlamı var?

Araştırmalar veya istatistikler bir yana yirmi beş yıllık meslek hayatımda flörtleriyle gerçek ve kalıcı mutluluğu yakalamış tek bir erkek görmedim. Ama eşiyle gerçek mutluluğu ve huzuru yakalamış binlerce örnek mevcut.

Buradaki ince çizgi, haz ile mutluluğun farkını anlayabilmekten geçiyor. O nedenle erkekler, düşüncelerini, enerjilerini saçma sapan flört hayalleri ile harcamak ve nasıl olsa eşim beni seviyor diyerek benim gibi şımarmak yerine eşlerini mutlu etmek için harcarlarsa, haz yerine gerçek ve kalıcı mutluluğu ulaşabilirler.

Bu bölümün başlığını

Yazının Devamı