“Kredi kartı borcundan dolayı takibe düşen sayısında aylık yüzde 52 artış var. Tavsiyem, bankanızla görüşerek imkân varsa kredi kartı borcunu sigorta ettirmeniz. Ödeyeceğiniz sigorta primi, aylık yüzde 2.43 temerrüt faizinden yüksek olmayacaktır.”
Okulların açılmasıyla kredi kartı harcamaları tavan yaptı. Peşin alışveriş alışkanlığımız neredeyse kayboluyor. Bir çoğumuzun cebinde birden fazla kredi kartı var. Bazılarımız özel bir yetenek geliştirdi: Puan ve ödül vaadine göre kredi kartı kullanmak... Böylece kredi kartı harcamalarının yüzde 10’una kadar para puan kazanma becerisi olanlar bile var.
Kredi kartı, çıkaran kuruluşun müşterilerine belirli limitler dahilinde açtıkları kredilerle nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya “sanal kart” da dediğimiz fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını ifade eder.
Mülkiyeti bankanın
Kredi kartı para, senet veya bir evrak olmayıp, bizim mülkiyetimizde olan bir varlık da değil... Kredi kartının mülkiyeti bankaya ait. Bizler
Bu kadar yoğun bir hakla arzda yatırımcı önce şirketin halka arzında izahnameyi, finansal tabloları mutlaka okumalı. İsmine ve bilinirliğine güvenmemeli. Yatırımcıyı koruyan kanunlar var ama sorun uygulamada.
Halka arzlarda büyük bir artış var. Hedef sermayenin tabana yayılması olduğundan, acaba “asker bir milletten hissedar bir millet” mi oluşturulmak isteniyor, diye akıllara bir soru gelebilir. 2021’de 53, 2022’de 41 ve 2023’ün ağustos itibariyle de bu yıl 36 şirket hissesi hakla arz olunmuş. Bankaların bir süre önce kapattıkları ticari kredi musluklarını tam olarak gevşetmedikleri biliniyor.
Öz sermayesi güçlü olmayan şirketler finansman ihtiyaçlarını kendi kaynaklarından karşılayamayınca doğal olarak ilk önce para piyasalarından kaynak teminini denerler ve bankalara gidip kredi talep ederler. Şu ve bu nedenle bankalar kredi kullandırtmayınca, en makul olan sermaye temini ile finansman metodunu denerler. Bunun için yatırımcı ararlar. Yatırımcı şirkete sermaye koyar ve koyacağı sermayeye karşılık şirkete ortak olur. Bunlar büyük yatırımcıdır. Büyük
Arabuluculuk başvurusunun anlaşma ile sonuçlanabilmesi için bütün mirasçıların anlaşmayı oybirliği ile kabul etmeleri gerekir. Arabulucu önünde yapılan anlaşma icra edilebilir şerhi ile ‘ilam’ niteliğindedir.
Arabuluculuk kurumunun aslında toplumumuzda var olan uzlaşma kültürünün usul hukukunda kurumsallaşmış hali olduğunu bu Köşe’de sık sık dile getirmiştim. Aralarında uyuşmazlık çıkanların “söz dinlenenler”, “ak sakallılar” tarafından bir araya getirilerek barışçıl yöntemlerle uzlaştırılmalarına ilişkin gelenek ve göreneklerimizin yasallaşmış halidir arabuluculuk.
Alternatif çözüm yolları arasında bulunan arabuluculuğun dava şartı olarak zorunlu hale gelmesi, gittikçe yaygınlaşıyor ve artık mirasçılar arasındaki ortaklığın giderilmesi davalarını da kapsıyor.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen md 18/B-1-b hükmü ile 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren ortaklığın giderilmesi davaları açılmadan önce de son bir kere uzlaşma için arabulucuya başvurma
Arabuluculuk, birbirleri ile iletişimi kesecek kadar ileri gitmiş kiracı ve ev sahibi ilişkilerinde uzlaşma kültürünü geliştirmede faydalı. Ayrıca yüzde 25 sınırı ile bozulan toplumsal barış da arabuluculuk yöntemiyle yeniden inşa edilebilir.
Kira sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde artık arabulucuya başvurmak 1 Eylül 2023 tarihinden beri zorunlu hale geldi. Teknik terim olarak biz buna dava şartı diyoruz. Bu da şu sonucu doğuruyor, eğer kiracınız veya ev sahibiniz ile aranızdaki kira sözleşmesinden doğan bir uyuşmazlık çıkmışsa ve dava açmayı düşünüyorsanız, önce arabulucuya başvurarak uyuşmazlığı dava açmadan çözülmesi için çaba sarfetmeniz gerekiyor. “Uyuşmazlık arşa dayandı, artık konuşacak bir şey kalmadı” demek olmuyor, karşı taraf ile son bir kere konuşmak gerekiyor.
Arabuluculuk sistemi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından birisi.
Ancak önemle vurgulayayım ki, arabulucu hakem değildir. Uyuşmazlığı kendisi çözme yetkisine sahip değildir. Kiracının mı, ev sahibinin mi haklı
2022-2023 eğitim öğretim döneminde toplam 6.950.142 öğrenci eğitim görüyordu. Bunların 735.433’ü vakıf üniversitelerinde. Bunların 2023 Ağustos’una kadar ne kadarı mezun oldu, tam verilere ulaşamadım ama, YKS sonuçları açıklandı ve 2023 yılında 898.024 adaylar puan ve tercihlerine göre üniversitelere yerleştiler.
Sayıları 7 milyona yaklaşan üniversite öğrencilerimizin öncelikle yükseköğretimlerini en iyi şekilde tamamlamaları ve alanlarında ülkelerine, vatandaşlarına en iyi şekilde hizmet edebilmeleri için 34.280’i profesör, 22.462’si doçent, 44.216’sı doktor öğretim üyesi, 46.569’u araştırma görevlisi ve 37.039’u öğretim görevlisi olmak üzere toplam 184.566 akademisyen görev yapmaktadır. Ancak yazı konumuz, sözleşme serbestisi gereği alacakları ücreti karşılıklı belirlediklerinden vakıf üniversitelerinde görev yapanlar değil, maaşları kamu tarafından belirlenen devlet üniversitelerinde çalışan 154.981 akademisyenin maaşıyla ilgili.
Bir defa şunu iyice vurgulayalım;
Kira artışına getirilen yüzde 25 sınırlaması uzun dönem kiralamayı bitirmiş gözüküyor. Mülk sahipleri her yıl evini güncel kiradan yeniden kiraya vermek istiyor.
Kamu menfaati amacıyla da olsa serbest piyasaya müdahale genellikle hedeflenen sonucu vermiyor. Yasal olarak son 12 ayın TÜFE ortalaması olan kira artış sınırı bir şekilde oturmuş ve kiracı ve ev sahibi tarafından örtülü bir şekilde kabul gören ve uzlaşılan bir artış oranıydı. Kira artışının 1 Temmuz 2022-2024 arasında geçici olarak yüzde 25 ile sınırlanması her ne kadar kiracı menfaati için getirilmiş olsa da, serbest piyasaya müdahale beklenen sonucu vermedi, asgari ücretliyse kiracısının yüzde 104 gelir artışına karşılık ödeyeceği kiranın yüzde 25 ile sınırlanmasını serbest piyasanın oluşturduğu menfaatler dengesini haksızlık olarak bozan bir düzenleme olarak algıladı ve şiddete, cinayete varan ev sahibi-kiracı uyuşmazlıkları oluştu. Toplumsal barışa olumsuz katkısı oldu. Çocuklarının üniversite masraflarını kira geliri ile karşılayan baba, kira geliri yüzde 25 artarken üniversite
Sonunda bu da oldu... Ev sahipleri, sanki kiracılarını işe alıyorlarmışlar da, sabıka kaydı istiyormuş gibi, kiralamadan önce ‘sicil’ bilgilerini talep etmeye başladılar.
Ev sahiplerinin sözleşmeyi imzalamadan önce kiracılarından, Kredi Risk Merkezi Raporu gibi, Findeks Raporu ve kredi notunu istedikleri biliniyordu. Findeks raporunda, Kredi Kayıt Bürosu’ndan alınan bilgiler ağırlıklı olmak üzere finansal kurumlardaki kredi borç ve limitleri, karşılıksız çıkan çek ve finans kuruluşlarının dahil olduğu ödenmeyen senetlerle ilgili bilgilerin yanında takibe düşen kredi, kredi kartı, kredili hesap gibi bilgiler de yer almakta. Ev sahibi Findeks raporu ile olası kiracısının kirayı istikrarlı ve süresinde ödeme gücü ve morali hakkında bilgi sahibi oluyordu. Bazı ev sahiplerinin, kiracılarının özellikle son çıktıkları evin veya iş yerinin sahibinden referans da istedikleri oluyordu.
Bir dostum aradı ve ev sahibinin kendisinden Findeks Raporu’na ek olarak, geçmişteki ev sahipleri ile hukuki uyuşmazlık yaşayıp yaşamadıklarına dair belge ve beyan talep ettiğini
Kovid-19 salgın hastalığı nedeniyle izinde bulunan ve ilgili mevzuat uyarınca cezalarının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına beş yıl ve daha az süre kalan hükümlülerin, üstelik taleplerini dahi beklemeden, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmı denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilebilecek.
Yani, Kovid-19 nedeniyle cezaevlerinden salınıp izinli sayılan suçlular, 14.7.2023 tarih ve 7456 sayılı “Torba Kanun” ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna eklenen geçici 15’inci madde ile izinli sayılmaya devam edecekler.
Ancak karşılıksız çek keşide ettikleri için verilen adli para cezasını ödeyemeyenler izinli infaz kapsamı dışı bırakıldığından, onların ödeyemedikleri para cezası hapis cezasına çevrilmişse, dün 15 Ağustos cezaevlerine teslim olmaları geren son gündü.
Burada, hukuki, adli, adalet ve hakkaniyetle ilgili, eşitlikle ilgili, suç kavramıyla ilgili çok açık bir tuhaflık var: Suç işlemiş mahkumlar dışarı; suç işlememiş, sadece borçlu olan