Hepimizin başına gelebilir. Aracımızı park ettiğimiz yerde, aracın üzerine taşlar, çatıdan kiremit, pencereden saksı düşebilir. Hatta istinat duvarı dahi aracın üzerine yıkılıp, aracı pert edebilir.
İhsan Amca da bunu duymuş, merak etmiş, soruyor: “Böyle bir şey başıma gelirse ne yapayım?”
Haklısın İhsan Amca, çok can sıkıcı bir durum. Zor, güç bela satın aldığın, taksitini yeni bitirdiğin aracının güvenli diye park ettiğin bir yerde üzerine yabancı maddeler düşüp hasara uğraması herkesi mutsuz eder. Tek tesellimiz, mala gelsin, cana gelmesin!
Ama dur İhsan Amca, “mala gelsin” desem de hemen kabullenme, “mala gelen” zararın hukuken tazmini mümkün.
Yargıtay ne dedi?
İstersen sana Yargıtay’a da intikal etmiş bir olayı örnek vererek anlatayım:
Vatandaşın biri özel arabasıyla bir sitede oturan akrabasını ziyarete gider ve aracını sitedeki bloklar önünde misafir araçlar için ayırılmış yere park eder. Gerçi park ettiği blokta dış cephe kaplama ve mantolama işi yapılıyor gibi gözükmektedir ama çalışan kimse göremez. Akrabasının evine gider. Çaylar, kahveler içilip, çocuklar artık sadece cep telefonlarıyla zaman geçirdiğinden, kuru soğan fiyatlarından, köyden gelen organik tereyağı ve yumurtalar
Ticarette güven ilişkisinin istismarı sık sık yaşanıyor. Hacizi boşa çıkarmak için malını mülkünü akrabası üzerine geçirenler çıkıyor. Alacaklılardan mal kaçırma amacıyla yapılan işlemler iptal edilebilir. Nasıl mı?
İhsan Amca’nın tonton eşi Zeynep Teyze, geçen hafta tekstil sektöründe ticaret yapan yeğeninin nasıl oyalanıp alacaklarının üstüne yatıldığını anlamıştı.
Ben de ona, bilerek “alacaklıyı zarara uğratmak kastiyle mevcudu azaltmak suçu” diye bir suç olduğundan bahsetmişim. Fakat Zeynep Teyze, faydacı ve sonuç odaklı karaktere sahip.
Hemen seslenmişti: “İyi ama borçlunun cezalandırılması ile alacak tahsil edilmiş olmuyor, alacağımızı nasıl alırız, bir yolu yok mu?”
Ben de koşulları varsa, “tasarrufun iptali” diye bir kurum olduğunu, yeğeniyle gelirse açıklayacağımı söylemiştim.
Güvenin istismarı
Geldiler... Yeğenin adı “Berkay”, yıllardır deri sektöründe çalışıyor, ihracatçı firmalara fason ürün üretiyor.
Ticareti hep güven ilişkisine dayalı yapmış, güveninin istismar edilmesinden birçok alacağı kalmış. Moralleri bozuk. Öyle ya, sen yıllarca alın terinle ticaret yap, iş yaptıklarına güven, veresiye mal sat.
Zeynep Teyze, İhsan Amca’nın eşi. İçgüdüleri çok kuvvetli. Zeynep Teyze’nin merak ettiği konu şu: Yeğeninin bir limited şirketi varmış. Tekstil ticareti yapıyormuş. Tekstil vadeli çalışan bir piyasa olduğu için, piyasadan birçok alacağı varmış. Alacaklarının yarıdan fazlası bir firmadanmış. Bu firma uzun süredir ödeme yapmıyor, bugün yarın diye oyalayormuş. Ama Zeynep Teyze’nin yeğeni fazla endişeli değilmiş, çünkü borçlu firmanın değerli birçok taşınmazı varmış. Bu taşınmazlar üçte bir fiyatına bile satılsa borçlarını karşılar diye düşünüyormuş.
Böyle bir suç var
Konkordatodan bahsedildiğinden, Basın İlan Kurumu’nun sitesine bakınca ne görsün, borçlu firma konkordatoya bulunmuş ve mahkemeden üç aylık geçici mühlet almış. Zeynep Teyze’nin yeğeni soluğu tapuda almış. Taşınmazların durumunu öğrenmek istemiş. Bir de ne görsün, taşınmazlar beş ay öncesinden satılmış.
Zeynep Teyze, borçlunun taşınmazlarını altı ay öncesinden satmasının suç olup olmadığını soruyor. İcra ve İflas Kanunu’nun 331’inci maddesinde alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla mevcudu azaltmak suçu diye bir suç var. Suçun ilk şartı, borçlunun, alacaklısını zarara uğratmak maksadıyla hareket etmiş olması, Borçlu borçlarını
İhsan Amca haber almış, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, şahıs konkordatosunu reddetmiş.
İhsan Amca aradı ve sürekli şahısların da konkordato ilan edebileceğini yazdığımı söyleyip, red kararını açıklamamı rica etti.
İhsan Amca, öncelikle belirteyim ki, konkordato, amacına uygun kullanılırsa, gerçekten de ekonomiye yararlı bir müessesedir.
Herkes, her şirket zaman zaman ekonomik sıkıntılar yaşayabilir. Bir şirketin batması demek, gemide bir delik açılması ve o delikten su alması demek.
Konkordato ise deliklerin demir kaynakla kapatılıncaya kadar geçici olarak bez parçaları ile tıkanması ve süre kazanılması demektir.
Konkordato aslında sadece ticaret yapanlar için öngörülmüştür. Konkordato şirketlere iflastan kurtulma olanağı veren bir önlemdir.
Mahkeme ne dedi?
Ama bazı durumlar vardır ki, bir borcun asıl borçlusu konkordatodan yararlanabilirken, onun borcuna kefil olan şirket veya iş insanı yaralanamaz ve icra takiplerine maruz kalabilir.
Bugünkü yazımıza da yine ihsan Amca ile başlayalım.
İhsan Amca’nın eniştesi geçen sene vefat etti. Cenaze töreni, defin, taziyeler, derken mirasın paylaşımı aşaması geldi. İnsan arzu etmez, ama anne ile iki oğlu arasında, babalarının banka hesaplarındaki paranın çekilmesi konusunda anlaşmazlık çıktı. Ama bu anlaşmazlık kırıcı ve üzücü değil, sadece kimin haklı, kimin haksız olduğu düzeyde, yoksa tarafları birbirine küstürecek düzeyde değil. Nitekim iki oğul da annelerini hiç yalnız bırakmıyor, maddi manevi her türlü desteği sağlamaya devam ediyor. İhsan Amca yeğenlerinin bu hallerinden gurur duyuyor. “İdeal” olan anlaşmazlıklar da bu değil mi? Gerçi, anlaşmazlığın da “ideali” olur mu diye düşünebilirsiniz. Ben burada sonu sulh ile biten anlaşmazlıkları kastediyorum.
Hikâye bu ya!
İhsan Amca’nın eniştesinin, karısıyla birlikte bir bankanın Şişli Şubesi’nde bir tane ortak hesap, müşterek hesapları vardır. Bir tane hesap da sadece enişte adınadır. Eniştenin vefatından iki hafta sonra eşi, bankaya gidip hep müşterek hesaptaki hem de vefat eden eşi adına olan hesaptaki bütün paraları banka memurlarının gafletiyle çekip, kendi adına açtığı yeni bir hesaba aktarır.
Çocukları bunu fark
Anayasa aileyi, evlilik birliğini korumayı amaçlar. Medeni Kanun da bu amaca uygun şekilde ‘aile konutu’ kavramını düzenler. Konut eşlerden birinin üzerine olsa da diğer eşin rızası olmadığı sürece o konutla ilgili herhangi bir tasarrufta bulunamaz
İhsan Amca’nın Almanya’da yaşayan gurbetçi tanıdıkları var. Her sene ailece Türkiye’ye gelip yaz tatillerini memleketleri Kayseri’de, Melikgazi ilçesinin Hisarcık köyündeki evlerinde geçirirler. Memleket hasreti, onca yolu ailece arabayla geçerler, dinlene dinlene arabayı sürerek Hisarcık köyüne kadar gelirler. Eş dost, akraba ziyaretleri de en çok özledikleridir. İhsan Amca’yı da her sene ziyaret ederler.
Ama gelin görün ki İhsan Amca’nın tanıdıkları bu gurbetçi karı-koca mahkemelik olmuş. Hemen yanlış anlaşılmasın. Boşanma davası gibi bir dava değil. Dava aile konutuyla ilgili.
Gurbetçi koca adına tapulu olan bir arsa üzerinde bir ev yaptırmışlardır. Her sene geldiklerinde bu evde kalırlar. Ta ki bu evi gurbetçi kocanın kiraya vermesine kadar. İşte o zaman karısı buna razı olmaz. O her sene geldiğinde tatilini bu evde kalmak geçirmek istemektedir. Kocası da artık gezmek, denize gidip otellerde kalmak istemektedir. Bunun için de yılda
Türkiye’de, özellikle büyük şehirlerde oturulan ev ile çocukların devam ettiği özel okullar arasında uzun mesafeler olur. Veliler, çocuklarının özel servisleri kullanmalarını ister. Ama üzücü kazalar da meydana gelebiliyor.
İhsan Amca’nın Ankara’da oturan akrabaları var. Akrabaları Ankara Eryaman’da oturuyorlar ve çocukları da Gölbaşı’nda bir özel okula gidiyordu. Sene 2005. İhsan Amca’nın akrabaları, çocuklarını özel okulun anlaşma yaptığı servise yazdırır. Bu servis şirketi bir anonim şirkettir ve özel okulla anlaşmalı olduğundan, aileler istese de başka bir servisi seçemezler. 06.06.2005 tarihinde yine okul paydos olduğunda, İhsan Amca’nın akrabalarının küçük kızı eve gitmek üzere servise biner.
Servis şoförü, aracın içinde bulunan öğrencileri Eryaman’daki evlerine götürmek için her zaman olduğu gibi, o gün de Güney Çevre Otobanı Gölbaşı-Konya Karayolu’na çıkar. Fakat sonradan iddia edildiğine göre, çevre yolunda seyir halinde iken aracı süratli ve dikkatsiz kullanmaya başlar, arkasından gelen arabaları kontrol etmeden şerit değiştirmek için manevra yapar, sonrasında şerit değiştirmekten vazgeçip, tekrar kendi şeridine geçmek ister, bu sebeple, önünde giden 06 ZGJ 60 plakalı
İhsan Amca emekli. Ticaret yapmıyor, henüz bir şirkette ortak veya yönetici de değil.
Ama İhsan Amca meraklı ve ilgili, soruyor, öğrenmek istiyor. Bu sefer de dün TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen, “Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi” ile iş dünyasında nelerin değiştiğini merak ediyor.
Nitekim iş dünyası sadece iş insanlarını ilgilendirmiyor, hepimiz bir şekilde iş dünyasıyla temas halindeyiz.
Arabulucu zorunlu
Merak ettiğin için hemen söyleyeyim İhsan Amca, ticari davaların sayısı artık azalacak. Çünkü yeni düzenlemeyle, ticari dava açmadan önce bir arabulucuya başvurarak, karşı taraf ile kendisini bir araya getirmesi, anlaşmazlığın çözümüne arabuluculuk etmesi istenecek. Ticari uyuşmazlıkların tarafları tacirlerdir, tacirler de çoğunlukla şirketlerdir.
Demek ki bir şirket bir başka şirkete mal veya hizmet satmış, alacağını alamadığını düşünüyorsa ya da bir tazminat alacağı olduğu iddiasında ise, dava açmadan önce arabulucuya başvuracak. Doğrudan dava açarsa, mahkeme, önce bir arabulucuya başvur, anlaşamazsan davana bakarım, diyecek.
Bunu da bir hafta içinde başarmak gerek İhsan Amca, yoksa açılan dava