Konkordato borçlu ve alacaklı arasında ya borcun bir miktarının silinmesi ya da vadenin ertelenmesi için yapılan anlaşma. Konkordato esas tacirleri iflastan korumak için düşünüldü ama memurdan fırıncıya her borçlu kullanabilir.
Önceden iflas erteleme vardı, kaldırıldı. Yerine, İcra ve İflas Kanunu’ndaki mevcut konkordato hükümlerine, icra takiplerine karşı bir kalkan oluşturup borçluyu koruma altına alacak şekilde borçlu lehine bir konkordato getirildi.
En basit anlatımıyla, konkordato, borçlu ile alacaklılar arasında ya borcun bir miktarının silinmesi ya da vadenin ileri bir tarihe ertelenmesi konusunda yaptıkları anlaşmadır, diye cevaplayabiliriz.
Kanun bunu borcun geri ödenmesi için yeni bir “vade vermek” veya borçlarda “tenzilat” yapmak diye ifade ediyor. Yani, ya borçlunun borçlarının bir kısmı siliniyor ya da borcunu ödemesi için yeni bir vade veriliyor, nefes aldırılıyor. Bu da “Borçlu borçlarını ödeyebilmek için konkordato talep edebilir” diye ifade ediyor.
Şoförden doktora kadar
Aslında konkordato, tacirleri iflastan korumak için düşünülmüştü. Halen de bu amaç, “Muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir” denilerek tacirler yönünden devam ettiriliyor. O
Kredi kartınızı çaldırırsanız ne olur? Ya tehditle şifrenizi söylerseniz? Hızla bankaya bildirirseniz 24 saatte yapılan hukuka aykırı işlemin 150 TL’si sizin sorumluluğunuzda...
Kredi kartı büyük kolaylık. Birçok avantajı var.
Mesela, bir Türk finans dehası olan kredi kartıyla taksitle alışveriş yapma olanağı. Eskiden hatırlarsınız, tencere tavayı bile aylık taksit tutarında senetlerle satın alırdık. Sonra bu senetlerin satıcı tarafından başkalarına ciro edildiğinden habersiz, kapımızda başka bir senet alacaklısını bulurduk. Nice ailelerde bu sebeplerle tartışmalar çıkmış, huzursuzluk kaynağı olmuştur. Kredi kartıyla taksitle alışveriş olanağı, taksitle senetli alışverişi bitirdi.
Banka, müşterisine, kredi kartı limiti kadar harcama yapabilme hakkı tanıyor. Düşünün, çok az kişide de olsa, limiti 20 bin TL olan bir kredi kartı sahibini. Üzerinde sürekli 20 bin TL nakit para taşıma yükü yok, ama kredi kartı sayesinde 20 bin TL’lik alışveriş yapma olanağı var.
Yaşanmış bir olay
Üstelik, nakit paranızı çaldırdığınızda, kaybettiğinizde, çalan hırsızın veya bulanın insafına kaldınız demektir. İade ederse zararın bir yerinden döndünüz demektir. Yoksa gitti onca emeğinizin karşılığı. Can
Türkiye’nin bir ekonomik savaş içinde olduğu çok açık. Yoksa, Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Yeni Ekonomik Yaklaşım”ı açıklayıp piyasalara ümit ve cesaret verdiği saatlerde, Başkan Trump’ın Türkiye’ye karşı ekonomik yaptırımlar uygulanacağını açıklaması başka ne anlama gelir? Ekonomik parametrelerimizde hiçbir değişiklik yokken, 5.30 TL civarlarında seyreden USD kuru bir tweet sonucu birdenbire 6.90 TL civarına yükselmişse, % 30 bir artış söz konusu.
Bu da şu demektir: Ürettiğimiz mal ve hizmetin niteliğinde hiçbir azalma eksilme, arz ve talep dengesinde bir bozulma olmamasına rağmen, sadece bir tweet yüzünden, fiyatları % 30 düştü. İthal ettiğimiz mal ve hizmetler için ise, bütçemizden % 30 daha fazla para ödeyeceğiz.
Böyle durumlarda pusuya yatmış fırsatçılar her zaman olur. Dilim varmıyor söylemeye ama için için sevinenler bile olabilir!
Ne uğruna? Bir milletin haksız yere bir gecede % 30 fakirleşmesine, o milletin bazı bireyleri için için seviniyorlarsa, asıl sevinmeleri gerekenin, bu ekonomik savaşı atlattığımızda yararlanacakları refah düzeyi olacağını bilmeleri gerekir.
Halkbank da içinde bulunduğumuz ekonomik savaşta sık sık gündeme geliyor.
Halkbank kimin?
Ülkemize karşı bir ekonomik savaş ilan edildiği ortada. Hatalı hukuki kararlarda en sabıkalı ülkelerden biri, müttefikimiz ABD. Buyurun iki ibretlik örnek:
Johnny Garrett, bir rahibeye tecavüz edip öldürdüğü suçlamasıyla, 1992’de idam edildikten 12 yıl sonra yapılan DNA testinde suçlu olmadığı, suçlunun başka biri olduğu ortaya çıktı. Kime “pardon” diyeceksin?
14 yaşında idam edilen siyahi genç George Stinney, iki küçük kızın cinayetinden yargılanıp tamamı beyazlardan oluşan jüri tarafından suçlu bulunmuştu. Daha sonra suçsuzluğu anlaşıldı. “Pardon” diyeceğin bir kimse yok artık!
Ya da 1985’te iki kişiyi öldürme suçundan idama mahkûm edilen 58 yaşındaki Ray Hinton’ın cinayet işlediğine dair kesin bir kanıt bulunmadığına ve Alabama mahkemesince beraatına karar verilmesi. 30 yıl boşu boşuna hapis yatıran bir yargılama sistemi. “Pardon” desen neye yarar! ABD’de böyle yüzlerce örnek var.
Kavgada söylenmez
Böyle olmasına rağmen, Sayın Trump ve arkadaşları, yargılaması henüz bitmemiş olan rahip Brunson’ı “kesin masum” ilan ediyorlar.
Savunma hakkı var mı? Var! Yargılama şeffaf mı? Şeffaf! Bekleyin, mahkemede savunmasını yapsın. Masum olduğunu ispatlasın!
Terör, darbe, hiçbir Türk vatandaşının
Yazlığı olanlar için kolay, tatillerini genellikle yazlıkta geçirirler. Diğerleri için, tatil planı yapmak zordur. Oteli ayarla, ulaşımı ayarla, tatil yerinde gezilecek, görülecek yerlere günübirlik tur ayarla, vs. Hele hele seyahat yurt dışına olacaksa, planlama çok daha zordur.
Turizm acenteleri paket turlar ile tatilcileri bu sıkıntıdan kurtarırlar.
Paket tur demek, en az ulaştırma, konaklama ve bunlara bağlı olmayan başka turizm hizmetlerinden ikisinin birlikte, her şeyin dâhil olduğu fiyatla satıldığı turlar demektir.
Paket turdan söz edebilmek için ayrıca, tur hizmeti bir günden uzun sürmeli veya gecelik konaklamayı içermelidir.
Tazminat ödenir mi?
Paket turlarda birden fazla hizmet sunulduğu için, zaman zaman bu hizmetlerin birisinde ve ötekinde aksaklıklar olur, tatil yapıp dinlenmek isterken tatiliniz zehir olur. Dinlenmek bir tarafa, aksaklıklar sizi daha da yorar, strese sokar. Dinlenme hayalleriniz yerini düş kırıklığına ve moral bozukluğuna bırakır. Bunu da kolay kolay atlatamazsınız.
Broşürdeki resimlerin otelin 10 yıl önceki hali olması, resimdeki otel ile konaklanan otel arasında neredeyse iki yıldız fark olması, otelin şehirden çok uzakta bir yerde olması, fazla rezervas
Döviz kurlarındaki yüksek dalgalanma, işyerini dövizle kiraya verenler ile bu işyerlerini kiralayanların arasını açtı
Bütün sözleşmeler karşılıklı bir menfaat dengesiyle kurulur.
Yüz bin TL öderim ve buna değer bir araba satın alırım. Aylık 2 bin TL kira öderim ve buna değer bir evi, iş yerini bir aylık kullanma hakkını alırım.
Borçlar Kanunumuz kira sözleşmelerinde kira bedelinin TL yerine döviz olarak ödenmesine olanak sağlıyor.
Bir sıkıntı yok. Kira sözleşmesi yapılırken, kiralayan ve kiracı her ne kadar kirayı döviz olarak belirleseler de aslında o andaki rayiç TL kira bedelini dövize çevirip kira bedelini tespit etmiş oluyorlar.
Aradaki denge bozuldu
Başlangıçta dövizle ödenen kira ile iş yerini kullanım menfaati arasında bir denge var.
Ama dövizdeki aşırı yükselme, bu menfaat dengesi birdenbire kiracı aleyhine, kiralayan lehine bozar. Buna da ne kiracı suçlu ne de kiralayan suçludur.
Rahip Brunson 23 seneden beri Türkiye’de yaşıyormuş. Hakkında hazırlanan iddianamede, terör örgütlerinin üst düzey mensuplarıyla kod isimlerini bilerek görüştüğü, din adamı görüntüsü altında bu örgütler adına suç işlediği ve genel stratejileri kapsamında eylem birlikteliği içinde olduğu, örgütlerin amaçlarını bilerek ve isteyerek iş birliği yaptığı iddialarına yer verilmiş.
Rahip Brunson gerçekten suçlu mu? İddianamedeki suçları gerçekten işledi mi, yargılama sonucu ortaya çıkacak. Masumiyet karinesi bir tarafa, yargılama bitmeden kesin bir dille ne suçlu ne suçsuz diyebiliriz.
Peşin hükümle...
Ama müttefikimiz Amerika, yargılaması bitmeden peşin bir hükümle “Rahip Brunson suçsuz!” diyor. Bizi yaptırımlarla tehdit ediyor.
Peki, dostumuz ve müttefikimiz bunu niye yapıyor?
15 Temmuz hain darbe girişimine gösterdiğimiz direnişi anlayamadığı için.
Türk milletinin içindeki etnik, dinsel, mezhepsel çeşitliliği varlığımıza yönelik bir dış tehdit olduğunda tek vücut haline getiren birleştirici “harç” fonksiyonunu görmüyor.
Bunu en iyi 15 Temmuz darbe girişimine karşı, şehit ve gazi olma pahasına gösterdiğimiz şanlı direniş ispatlıyor. Daha önceki darbelere karşı milletimiz bir direniş göstermem
Vatandaş 2 haftalık süre dolmadan 10 gün içinde üst mahkemeye istinaf yoluyla itiraz ediyor. Ne görsün!.. ‘İstinaf başvurusu’ süresinde değil diye reddedilmiş.
Vatandaş ne yapsın, kime inansın, kime güvensin! Elinde mahkeme kararı var. Kararda iki hafta içinde bir üst mahkemeye istinaf başvurusunda bulunup karara itiraz edebileceği yazıyor. O da iki haftalık süre dolmadan on gün sonra karara istinaf yoluyla itiraz ediyor. Bir de ne görsün, karara karşı istinaf başvurusu süresinde değil diye hiç incelenmeden reddedilmiş.
Olayın aslı şöyle: Borçlarını ödeyememiş olan bir tacire karşı alacaklılar, iflas davası açıp, borçlu tacirin iflasını istiyor. Mahkeme borçlunun iflasına karar veriyor. Kararında da açıkça, davalının iflas kararına karşı bir üst mahkemeye istinaf başvurusu yapıp itiraz edebileceğini, başvurusunu kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde yapabileceğini belirtiyor.
Başvuru reddediliyor
Borçlu, iki haftalık süre dolmadan karara itiraz edip bir üst mahkemede istinaf başvurusu yapıyor. İstinaf mahkemesi, başvuruyu, süresinde olmadığı gerekçesi ile reddediyor. Mahkemenin iflas kararının doğru olup olmadığını hiç incelemiyor. Gerekçesi, iflas davalarında