Hepimizin başına gelebilir. Aracımızı park ettiğimiz yerde, aracın üzerine taşlar, çatıdan kiremit, pencereden saksı düşebilir. Hatta istinat duvarı dahi aracın üzerine yıkılıp, aracı pert edebilir.
İhsan Amca da bunu duymuş, merak etmiş, soruyor: “Böyle bir şey başıma gelirse ne yapayım?”
Haklısın İhsan Amca, çok can sıkıcı bir durum. Zor, güç bela satın aldığın, taksitini yeni bitirdiğin aracının güvenli diye park ettiğin bir yerde üzerine yabancı maddeler düşüp hasara uğraması herkesi mutsuz eder. Tek tesellimiz, mala gelsin, cana gelmesin!
Ama dur İhsan Amca, “mala gelsin” desem de hemen kabullenme, “mala gelen” zararın hukuken tazmini mümkün.
Yargıtay ne dedi?
İstersen sana Yargıtay’a da intikal etmiş bir olayı örnek vererek anlatayım:
Vatandaşın biri özel arabasıyla bir sitede oturan akrabasını ziyarete gider ve aracını sitedeki bloklar önünde misafir araçlar için ayırılmış yere park eder. Gerçi park ettiği blokta dış cephe kaplama ve mantolama işi yapılıyor gibi gözükmektedir ama çalışan kimse göremez. Akrabasının evine gider. Çaylar, kahveler içilip, çocuklar artık sadece cep telefonlarıyla zaman geçirdiğinden, kuru soğan fiyatlarından, köyden gelen organik tereyağı ve yumurtalardan vesaire sohbet ederken, bir gürültü duyarlar ve hemen pencereye koşarlar. Bir de ne görsün, park ettiği aracın üstüne bloklar halindeki taşlar düşmüş, aracına büyük hasar meydana gelmiş. Üstelik taşlar aracın üstüne düştüğünden, aracın tavanı göçmüş.
Araç sahibi hemen, tavan kaportasının düzeltileceği, boyanacağı, bu durumun aracın ikinci el satışında olumsuz algılanıp, satışı zorlaştıracağını düşünür. Gerçekten de eğer bir aracın tavanı boyalıysa, ilk akla gelen aracın “takla attığı”dır. “Takla atmış” aracın ikinci el piyasası ise çok sıkıntılıdır.
Hemen aşağıya koşarlar, görürler ki site yöneticisi de koşarak aracın yanına gelmiş, durumu kavramaya çalışıyor. Site yöneticisi hemen, kendilerinin bir kusur olmadığını, binanın mantolama işini üstlenen firmanın mantolamayı tamamlamadan yarım bırakıp gittiğini, binadan düşen taşların da bu yarım kalan mantolama işinden olduğunu söyleyip, kenara çekilir. Sonradan anlaşılır ki site yönetimi de ayrıca mahkemeye başvurup, düşen taşların bina dış cephe kaplamasının yarım bırakılmasından kaynaklandığına dair delil tespiti yaptırmıştır.
Tutanak tutulur...
Neyse efendim, araç sahibi ve ziyaret ettiği akrabası hemen aracın ve üzerindeki taşların resmini değişik açılardan çekerler. Özellikle araçtaki hasarı çok net görülür ve fark edilir biçimde çekmeye özen gösterirler. Bu arada polis çağırırlar ve polis tutanağında da aracın sol arka çamurluk, sol dikiz aynası, sol ve sağ arka kapı tavan, ön kaput üzeri, ön cam sol arka köşesinin hasarlı olduğuna ilişkin tespit yapılır.
Araç sahibi soluğu avukatında alır. Avukatı, önce bir servise götürüp, araçtaki hasarları tespit ettirip, araç sahibinin çektiği resimlerdeki hasarlar ve polis tutanağında tespit edilen hasarlarla aynı olduğuna dair tutanak tutturup, onarım giderlerini hesaplattırır. Bununla yetinmez, ikinci el araç alım satımında uzman birinden de bu hasar giderilse de araçta meydana gelecek değer kaybını da hesaplattırır.
Kendisinin kusuru!
Araç sahibinin avukatı, mantolama işini yapan firmaya ve site yönetimine 46.000 TL maddi hasar, 7.000 TL değer kaybı olmak üzere 53.000 TL tazminat talebiyle dava açar.
Mahkeme, araç sahibini haklı bulur, ama toplam tazminatın 45.000 TL olduğuna, kusur oranlarına göre 30.000 TL’nin mantolama işini yapan firma, 10.000 TL’nin site yönetimi tarafından ödenmesine karar verir. Aradaki 5.000 TL’nin ise, güvenlik tedbirleri alınmış olsa da başka boş park yerleri olduğu halde aracını mantolama yapılan binanın önüne park ettiği için araç sahibinin kusurlu olmasına sayar.
İşte böyle, İhsan Amca, hukuk düzenimiz her haksızlığa karşı yeterli önlemleri içeriyor ama zararın oluşmasında veya zararın artmasında kişinin kendi kusuru da etkili olmuşsa, mahkeme zararın tazmininde kişinin kendi kusur oranı kadar indirime gidiyor.
Avukata mobbing
Bazı avukatlar serbest çalışıp vekâlet ücreti alırlar, bazı avukatlar sigortalı avukat olarak çalışıp, işverenden maaş alır. Aslında Avukatlık Kanunu’na göre iki iş de aynıdır. Ama sigortalı avukat, İş Kanunu bakımından işçi statüsündedir.
Bir şirketin sigortalı olarak çalışan avukatı ile işvereni arasında sorunlar başlar. Avukat işe başlayalı henüz iki ay olmuş ama işverenle aralarında bir uyumsuzluk oluşmuştur. Olabilir... Ama bu uyumsuzluk sonucu gösterilen tepki de kimsenin kişilik haklarını zedeleyici olmaz, mobbing düzeyine ulaşamaz.
Çantasını ister!
İhsan Amca ile bunları konuşurken araya girip, “Mobbing nedir, sürekli duyarım ama tam anlayamadım!” deyince, anlatmaya devam ettim.
İş yerinde sorun yaşayan avukatın bir gün, işvereni zorla çantasını aramak ister ve çantasını aratmadıkça da iş yerini terk edemeyeceğini söyleyip, güvenliğe talimat verir. Avukat üyesi olduğu baroya ve polise telefon edip yardım ister. Bu tartışmalar esnasında avukatın elinden çantası zorla alınır ve içine bakılır. Akabinde polis olay yerine intikal eder ve avukat iş yerini terk edebilir.
Çalıştığı iş yerinde zorla çantası aranan ve çantasını aratmadıkça iş yerini terk etmesi engellenen avukat mahkemeye başvurarak, kendisine karşı mobbing uygulandığını, bu olaylar sebebiyle mesleki geleceğinin sarsıldığını ve olası kazanç kaybı zararı oluştuğunu beyan ederek, eski işverenine karşı 50.000 TL manevi, 25.000 TL maddi tazminat talebiyle dava açar.
Maddi ve manevi...
İhsan Amca, bu olayda mobbing bulunmadığını hemen söylemeliyim. Çünkü mobbing, bir üst ya da amir pozisyonunun kötüye kullanılması yoluyla sistematik biçimde psikolojik şiddet, baskı, taciz, aşağılama, tehdit gibi davranışlarla yapılan psikolojik saldırıdır. Mobbingden bahsedebilmek için kaba ve hukuka aykırı taciz niteliğindeki davranışların sistematik olarak devam etmiş olması gerekir. Olayımızda işvereni tarafından avukata karşı yapılan davranış, hiç şüphesiz ki hukuka aykırı ve aşağılayıcıdır. Bunun yanında avukatların iş yerinde üstlerinin aranması da yasal değildir.
Mahkeme de avukatın talebi gibi maddi ve manevi tazminata hükmeder. Ancak manevi tazminatın gerekçesinin mobbing değil, avukatın kişilik haklarının saldırıya uğraması olduğunu belirtir.