Biraz yüzüp rahatlamak isteyen vatandaşlar çoğu plajın çitlerle çevrildiğini, giriş için yüklü bir ücret istendiğini görüyor. Kıyılar kimsenin mülkiyetinde değil. Elbette işletmeler de olacak. Vatandaşa tavsiyem bütün plajı kapatanı ihbar etmeleri.
Karadeniz kıyıları dahil, yaz sezonu açılmayan sahil kalmadı... Sıcaktan bunalan vatandaşlarımız buldukları her fırsatta sahillere, plajlara akın ediyor. Biraz yüzüp rahatlamak ve dinlenmek istiyorlar. Ancak çoğu plajın çitlerle, bariyerlerle çevrildiğini, plaja giriş için oldukça yüklü bir ücret istendiğini görüyorlar. Dört kişilik bir ailenin en az bin TL ödemesi gerekiyor. Moraller bozuluyor, sinirler geriliyor. Dinlenmek ve rahatlamak isterken psikolojik olarak daha çok yoruluyorlar.
Plaja gelen vatandaşımız ne istiyor? Sadece 2 metrekarelik bir yer işgal edip uzanmak, denize girip yüzmek istiyor.
Bu vatandaşımız başkasına ait bir şeyi tüketmiyor, bir hizmetten yararlanmıyor. Devletin tasarrufu altındaki plaj ve denizde bir gün
Türk hukukunda yabancı uyrukluların mirasçı olmalarına engel bulunmamaktadır. Hukuk sistemimiz mirasçılık bakımından vatandaş ve yabancı ayrımı yapmamaktadır. Anayasa’nın 35. maddesi, vatandaşlığa bağlamadan herkesin miras hakkı olduğunu belirtmektedir.
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının sayısı yaklaşık 6 milyon. Yabancılarla evli Türk vatandaşlarının sayısı da azımsanmayacak kadar fazladır. Durum böyle olunca ister istemez yabancıların Türk Miras Hukuku’yla sık sık yolları kesişmektedir.
Kural olarak yabancıların yasal veya atanmış mirasçısı olmalarına engel bulunmamaktadır. Hukuk sistemimiz mirasçılık bakımından vatandaş ve yabancı ayrımı yapmamaktadır. Anayasa md 35, vatandaşlığa bağlamadan herkesin miras hakkı olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla bir Türk vatandaşını vefat ettiğinde sağ kalan yabancı eşi mirasçısı olabileceği gibi, çocukları gibi altsoyu Türk vatandaşlığını almamış, mavi kartlı yabancı vatandaş iseler, mirasçı olabileceklerdir. Elbette bir Türk vatandaşı vasiyetname veya diğer ölüme bağlı bir tasarrufla bir yabacıyı mirasçı olarak
- Sebepsiz yere bütün miras bir kişiye bırakılırsa ne yapılır?
- Tenkis ve muris muvazaası davaları nelerdir?
- Mirasın reddi nasıl olur?
- Miras borca batıksa ne yapılmalıdır?
- Miras bırakanın kredi borçlarını hayat sigortası ödemezse?
- Mirasta mallar nasıl paylaşılır?
Mirasbırakan, mirasçılıktan çıkarılma sebebi olmadan, saklı paya sahip mirasçılarının saklı pay oranlarını ihlal edecek şekilde bazı yasal veya atadığı mirasçılarına miras bırakabilir. Örneğin sağ kalan eşin saklı payı, miras bırakanın altsoyu, yani çocukları, torunları vs. ile birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının yarısıdır. Yasal miras payı ise 1/4’tür. Mirasbırakan, sağ kalan eşinin yasal miras payının yarısından azı kalacak şekilde bir vasiyetname düzenlerse sağ kalan eşin saklı payı ihlal edilmiş olur.
Kısaca hangi saklı paya sahip olan mirasçı, mirastan saklı payından daha az değerde bir malvarlığı aldığını iddia ediyorsa, açacağı dava tenkis davasıdır.
Mirasçılıktan çıkarmanın geçerli sebepleri nedir? Kimler mirastan çıkarılabilir? Mirasta hayırlı evlat olur mu? Saklı pay nedir? Gelin bunları ayrıntılı inceleyelim...
Mirasbırakan ile mirasçılar arasında zaman zaman derin anlaşmazlıklar ve kırgınlıklar olur. Bazen de hatalı olduğu düşünülen evlilikler ya da diğer tür ilişkiler, ilgisizlik, arayıp sormama gibi nedenler mirasbırakan ile mirasçılar arasında onarımı zor, olumsuz ilişkilere neden olur. Böyle durumlarda mirasbırakan mirasçısını mirasçılıktan çıkarmak ister.
Mirasçılıktan çıkarmanın ölüme bağlı tasarruf dediğimiz, vasiyet, mirasçılık sözleşmesi ve feragat sözleşmesi ile yapılması şekil şartıdır.
Mirasçılıktan çıkarmanın TMK md 510 ve 513’üncü maddelerine göre 3 ana sebebi olabilir:
1-) Mirasçının, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi ve mirasçının mirasbırakanının canına kastetmesi, ölüme terk etmesi mirasçılıktan çıkarılma nedenleridir.
İftira atma, hakaret ve
- Mirasçılık belgesi nasıl alınır?
- Mirasçılık belgesi iptal edilebilir mi?
- Vasiyetname nasıl olur?
- Vasiyetname iptal edilebilir mi?
- Miras sözleşmesi kimlerle yapılabilir?
- Mirastan feragat edilebilir mi?
Soruların yanıtları bugünkü yazımızda...
Mirasçılık durumunun en kolay ispatı, bir mirasçılık belgesi, eski adıyla veraset ilamı alarak olur.
Bir gün herkes miras bırakan ya da mirasçı olacak... Peki miras konusu ne kadar biliniyor? Bu yazı dizimizde hemen her yönüyle miras hukukunu ele alacağız... Yasal mirasçılar kimlerdir? Evlilik dışı çocukların ve evlatlığın mirasçılığı nasıldır? Boşanma davası açılan eşler birbirine mirasçı olabilir mi? Suni döllenmeyle doğan çocukların mirasçılık durumu nedir? Yabancıların mirasçılığı nasıl işler? Gelin ilk gün bu konuları yakından inceleyelim...
Anayasa md 35’e göre miras anayasal bir haktır... Gerçek kişiler öldüklerinde, özel mülkiyetlerinde bulunan hakların ve malvarlığının, ailenin korunması düşüncesiyle akrabalarına geçmesi, ama yine de ölümünden sonra malvarlığının ne olacağı konusunda da tasarruf yetkisi verilmesi düşünceleriyle miras hukukunun sınırları çizilmiştir.
Her ölüm miras hukukunu gündeme getirir. Ölüme bağlı sonuçların doğduğu ölüm karinesi (Türk Medeni Kanunu md 31) ve gaiplik kararında da (TMK md 32 vd) kişi gerçekten ölmüş
Kira bedeli, brüt değil, “aylık net” ne kadarsa, onun en fazla 3 katı depozito talep edilebilir. Gelin diğer ayrıntılara da bakalım...
Kira depozitosu Türk Borçlar kanunu md 342’ye göre, kiracının verdiği güvencedir. Ancak bu güvence, kiracının apartman veya site yönetimine olan aidat veya diğer benzeri borçları dahil, kira bedeli dışında kalan borçların bir güvencesidir.
Kira bedeli, brüt değil, “aylık net” ne kadarsa, onun en fazla 3 katı depozito talep edilebilir. İyi ama, “kiralayan aylık net kiranın 5 katı depozito talep ediyor, yoksa evi kiraya vermiyor” denilebilir. Benim kişisel yorumum, bu durumda, kira sözleşmesinin depozitonun 3 katını aşan kısmı TBK md 27 ikinci fıkra gereği geçersiz olacak ve ödenen fazla depozito ileride ödenecek depozitodan düşülebilecektir. Çünkü bu durumda kira sözleşmesinin tamamı değil, sadece depozito şartı geçersiz olacaktır. Ancak belirttiğim gibi, bu benim kişisel doktrin görüşümdür.
Dövizle ödenmesi...
13 Eylül 2018’de yayımlanan 85 Sayılı
Ortak kurbanlık alanlar hukuki adıyla bir ‘adi ortaklık’ kurmuş olurlar. Şirket sözleşmesi yazılı değil, sözlü yapılmıştır. İçlerinden biri kurban satın alır. Kurban kesilir, paylaştırılır. Bu işlem de adi ortaklığın tasfiyesidir.
Bazı vatandaşlarımız kurban kesmek yerine bağış yapar, muhtaç olanları sevindirir. Kurban kesmeye niyet edenlerden ise biraraya gelip ortaklaşa bir büyükbaş hayvan alanlar çıkabilir. Ortak kurbanlık alanlar hukuken aralarında bir adi ortaklık kurmuş olurlar. Şirket sözleşmesi yazılı değil, sözlü yapılmıştır. İçlerinden bir veya birkaçı, adi oraklığın temsilcisi olarak atanır. Onlar da gidip kurban pazarında, kendi adına ve fakat ortaklık hesabına kurban satın alırlar. Buna da dolaylı temsil denir. Dolaylı temsil yoluyla pazara gitmeyen diğer ortaklar hesabına da bu kurbanı satın alınmıştır. Sonra kurban kesilir, derisi, kellesi, sakatatı, kemikli, kemiksiz etleri paylaştırılır. Bu işlem de adi ortaklığın tasfiyesidir. Aslında adi ortaklığın tasfiyesi ayni paylaşımla olmaz, nakdi olur. Ama ne yapalım, bu da adi ortaklığın özel bir türü olsun. İşte